Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Fatma Gürel'in "Bir Yaz Gcccsi" adlı kitabında topladığı öyküleri Türkiye Iş Bankası 1995 Edebiyat Ödülü'nü aldı. Gürel 1972 yılında da Yunus Nadi Armağanı'nda birincilik ödülü almıştı. Aşağıda "Bir Yaz Gecesi" ile ilgili bir değerlendirme sunuyoruz. Bip Yaz Gecesi izlenimleri MUZAFFER UYGUNER Fatma Gürel'in ödüllü öyküleri. yağılaştıran birtakım süsler" edinmiştir. Apartmanlar arasında kalan evini satmamak için direnen adamın kızı, sonunda cvdc kalmaya zorunlu bırakıhnca adam da birtakım süslcrdcn sayılan apartman yapılmasına karar venniştir. "Bol ağaçlı küçük evlı sokaklar az ağaçlı büyük evli sokaklara dönüşrii, iki vanını arabalar doluşturan dar sokaklarla öriildü." Gürel, bir güzelliğin nasıl yok olduğunu bu öyküsündc bütün çıplaklığı ile ortaya kov muştur. Bu Akçay için böylc olduğu gibi Körfez'in çevresindeki AJtmoluk, Küçükkuyu, Güre gibi beldeler bakımından da gcçerlidir. "Anncmin Altın Bilezikleri", toplum daki aile yapımızın ve yasama anlayışının bir görüntüsiidür. Bilezikleri saklayarak zorluklara karşı koyan bir kadının güzel öyküsüdür bu. Gürel'in anılarda kalmış sevgileri öyküleştiren öyküleri de var. O öykülerde de değişik, uygun, başarılı kureulamalar yapılmıştır. Bunların arasında "Madenin Kırmızı Gülü" ise değişik bir olayın öyküsüdür. Bir köyde duf kalmış bir kadının madende çafışan bir şoför ile ilişkiye nirmcsi, belirli bir zaman sonra madenin kapaiılıp şoiöıün uzaklaşması gibi bir olay var. Şorör evlidir, yıllarca uğramaz o köye ve söz verdiği halde nikan da kıy ınaz. Bu ilişkidcn doğan kız büyümüştür. Bir gün kadın hastalanır vc Edrcmit Devlet (lastanesi'ne kaldırılır. Bunu duyan adam nasılsa gelmiştir ve kızı ile karşıiaş F atma Gürel, çeşitli dcrgilerde ya yımlanan öykülcrinden bir demetı Bir Yaz Gecesi adlı kitabında oku ra sunmuştur. Çeşitli ödüller alan ve bıı arada 1972 yılında Yunus Nadi yarışma sında birincilik ödülü verilen Zurnanın Son Deliği adlı öykü kitabı da bulunan Gürel, bu kitabında 14 öyküsüne yer vcrmiştir. llk kitabını görmediğim için neredcn yola çılup nereye vardığını bilemiyo rıım. Bu kitabındaki öykülerde özgün kureulamalar görülmektedir. Kitabın ilk öyküsü "Bir Yaz Gecesi Anısı" gerçekten özgün bir kurgulama örneğidır. "Zarfı aç tım, içinden üç fotoğraf çıktı" tüıncesiyıe başlayan ve bu üç fotoğraftan yola çıkıla rak anılara dönen öykü, sağlam bir olu şum ile gelişmektcdir. Çocukluk arkadaşı Şükran'ın oğlunun sünnct düğününde başlayan anılar, sünnet çocuğunun yatağının basındaki anılar ya da görüntülcr, sonra da başlayan miizikli dansa kalkış ve gerıç kızlık günleıinc, lise yıllarına uzanan anılar. Gürel, bu anılara dönük ortam icinde günccl bazı konulara da değinmiş, akıcı bir dille değişjk bir öykü yazmışür. "Ah Laleli Günler de Edremit'te geçen gençlik yıllanndan, bir yazlık sinemanın toplumsal yaşamdaki görüntülerinden izler taşımakta ve bir zamanların açık hava sincmalarının insanımız üzerindeki etkilerini ortaya koymaktadır. Artık unutulan bu yazlık sincma geceleri, bir zamanın tatlı anılarında kal mıştır. Ayrıca, "Al çak duvarlarla çevri li büyük bir bahçe. Sağda ve solda duvar boyunca dizilmiş söğüt ağaçlan" da ortadan kalkmış ve belki de yerine binalar dikilmiştir. Doöanın, doğal güzelliklerin yokoluşu bö^lecc ortaya çıkınaktadır. Doöanın yokoluşu bütün yönleriyle "Körrez, Evsahibi ve Genç Kız" adlı öyküde güzel bir kurguyla ortaya konulmuştur. Akçay olduğunu sandı^ım bu beluedeki cloğallığın yf>kol\ışunu herkcs görmektedir zaten. () bölaedeki zeytin agaçlarının yerinde beyaz badanalı evlc rin aörünmesi insanı üzmektedir. Bir zamanlar Akçay'ın "denizi öyle temizdi ki dibindckı çakıllar ve kum tanclcri bile görülürdü. Körfczin mavi sularını, sebze ve meyve bahçelerinin, tclli kavakların, çınarların yeşili kuşatırdı. Bir yanda başfarı mavi, sarı, mor dumanlarla sarmalanmış dağlar, dalga dalga birbirinin önüne arkasına gcçcrck, örtüp açarak yükselir, sonra denize doğru yaklaştıkça tatlı bir uyumla alçalırlardi" (s. 14). Zaman içinde ise "kandırılıp navyonlara bırakılmış gencccik bir kız gibi o güzel ve özgün havasını kaybcdip kcndini çirkinleştiren ve ba mıştır. Nezihe ona yüz vermez vc annesiniaramadığı gibi kendisini de sormadığını söyleyerek ters davranır. Bir yasak sevinin böylc ustaca işlcnnıesi değişik bir öykü çıkarmıştır ortaya. Nezihe kızın onsekiz yıldır aranmaması toplumumuzda yadır ganır mı bilmemı* Gürel, araya türkü dörtlüklerini de koyarak kcndine özgü bir kurgulama yapm|§tır. "Kara Yılanfarın Ofkesi" de öykücülügümüzdc değişik bir konunun öyküsü dür. tki karayılanın scvişmcsi ve sonrasında oluşan durum ortaya konulmuştur bu öyküde. Fatma Gürel, öykülerin öyküleştirilme sinde, duruma göre uzun ya da kısa tümceler kullanmış, böylcce renkli bir uyuma yönelmiştir. Uzun tümcelere yaslanıjı biraz fazladır. ?Tele, "Kara Yılanların Ofkesi"nin ikinci naragrafı tek bir tümcedcn, 21 satırdan oluşmaktadır; bundan sonraki paragraf da 7 satırdır, tek tümcedir. Gürcl'in öykülerinde kişi, çevre betimlcmeleri kısaca yapılmaktadır. Bazı yazar lar gibi kişilerin uzun uzun betimlenmesi ne eğilimi yoktur. tlk öyküdeki Şükran'ın fotoğraftaki görüntüsü şöyledir: "Hepimizi birden kucaklar gibi kollarını iki yana açmış, gülüyor. Resimde belli belirsiz scçilen ve ona yakışan siyah dantel elbisesi, kısacık saçları ve belki yıllardan beri ilk kez böyle koyu kırmızı boyadığı bi çimli dudakları ile, ashnda ne güzel bir kadın olduğu ortaya çıkmış" (s. 7). "Annemin Altın Bilezikleri "ndeki anncnin kı zı tarafındaıı betimlenmesi şöyledir: "Aıı nem, tek süsü bilezikleri olan, çok sade bir kadındı.. Teni beyaz, kumral saçları dalgalı, ince sivri burnunun ucu çoğu zaman kızarmış gibi, şişman olmadığı haldc göğsü yumuşacık' (s. 20). "Böylcsine SevmeKteki Alman kadını şöyle tanıtır bize: "Beyaz duru tenli, küçücük burun luydu. Sarı düz saçları, kulaklannı açıkta bırakacak biçimde kısacık kcsilmişti. Vücudu ise yüzüne göre daha gelişmiş ve ıri görünüyordu." "Aklar düsmüş dalgalı saçları, köşeli çcnesi, biçimli burnu ile bir büstü andırıyor. Kıpırtısız. Geniş omuzlu gelişmiş gövdesi kürsüyü dolduruyor" (s. 66). "Madenin Kırmızı Gülü"nün Nezihe'sini babasının görüşüylc tanırız: "Adam ona dıkkatle baktı. Tıpkı kendisininkine bcnzeyen hafif kemerli burun, aynı kaşlar ve siyah gözler. Onsekiz yaşın püriizsüz, parlak teni, arkaya tutturduğu uzun kes tanc rengi saçlar' (s. 85). Çevre bctimini Akçay'ın durumuııda belirtmiştim kısaca. tşte değişiklifiin görüntüsü: "Bol ağaçlı küçük cvli sokaklar, az ağaçlı büyük cvli sokaklara dönüştü ve artan gercksinmelere göre genişletilmedi ği için, ilk kez yıkanan bir basma gibi çekip daraldı. İki yanlarını arabalar doldurdu. Balkonlardan ciçek yerine ıslak mayo lar ve lıavlular sarktı" (b. 17). Işte, doğal görüntülcri yitirilen bir yerin görüntüsü. Edremit'teki hastane bahçesindcn şu gö rüntüyü izleriz: "Bulundukları ycr küçük bir tepenin üstünde olduğundan, bahçe duvarının gerisindc, evlerin çatıları, yollar, camilcr, zeytinyağı fabrikalarının bacaları görülü yordu/ ../ Az ötede ınenekşelerle çevril miş küçük havuzun yesilc dönmüş suyunda iki kırmızı balık hatif hafif kuyruk sallıyordu. Menckşc vapraklarının dibinde, bir dizi karınca tefaşlı adımlarla kcndilerinden çok büyük bir yükü götürmeye çalışıyorlardı" (s. 86). Iç görüntülere örnek betimlemeyi "Böyle Bir Scvmek"ten ahyorum: "Bir duvar büyük Türkiye haritasına vc bunun köşesine eklenmiş bir Türk bayrağina ayrdmıştı. Bir duvarı kocaman bir Atatürk resmi süslüyordu. Bir başka yere Kur'an torbası asılmıştı" (s. 54). Almanya'daki bir Türk'ün evidir burası. Bir dc cşya bctimlemesi görelim: "Kapı tokmağı bir kadın eli biçimin dcydi. Tunçtan yapılmış bu elin ince par makları, küçük tırnakları ve cli süslcycn bir yüzük en ince kıvrımlarla gösterilmişti. Lli tutup altına yerleştirilmiş bir metal parçasına vurunca, tanıdlk bir ses verir di" (s. 16). Bu, eski ve güzel bir evin ka pısıdır, bu ev de sonunda apartman ol muştur. Bu betimlemeler, Gürel'in dilini, tümce yapısını göstcrdiği için de örneklenmiştir. Valın bir dili, Türkçe sözcüklcri kullanımı, sözcüklcri sıralama uyumu görülüyor bu örneklerde, kapağı güzel bir renkli tablo (kızı Güliz Gürel'in başarılı bir yapıtı) ile bezenmiş olan kitapta, adı pek anılmayan, kliklerle ilgisi bulunmadığı için adı üzerinde durulmayan bir yazarm başarılı, değişik ve özgün kurgulu öykülerini buluyoruz. • Bir Yaz Gecesi/ Fatma Gürel/ öyküler/ Demet Yaytnctltk/ Istanbul 1994/ 102 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 270 SAYFA 8