25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Çünkü romana Hafih döncminiıı havasını yaymak ister yazar. Natta romanda bu döncmc ilişkin altı böliim, Âşık Paşa'dan esinlencn başlıklardan oluşıır. Örncğin biıinci bölüm "Bu Bölüm Sultan Mch mct Haıı Gazinin Boğazkeseni Nasıl Yaptırdıgını tşte Onıı Ânlatır" ya da alrıncı böliim "Bu Bölüm lstanbııl'un Kuşatılmasını ve Fethini Işte Oııu Anlatır" gibi. Kitap, okunıııaya başlandı^ında yazarının her cüınleyi bileıek ve yerinucliftini düşüncrek scçtiği izlenimini ııyanaınr okurda. Öylcdir dc. Güzel bir Türk çc'yle yazar Nedim Cîiirscl. Ancak daha henüz romanııı yarısına gelinmedcn 79. ve 80. sayfalarda yorgunluk ve konsantrasyon bozuklugu görülür yazarda. Bazı cümleler birbirini yınelemeyc başlar. Or ne£in "ölülerin mezardan çıkarılması". Bu tür yinelemeler romanın dcg'erini azaltmaya başlar. Ne var ki, yazar da ayırdındadır bu işin. Yazarın kaleminin ucuna "...takılan, beklenmcdik bir girda ba takılmıscasina döniip dııran, döndük çc dc hcp bcnzer anlanıları tckrarlayan sözcüklcr (s. 79)" yayılmaya başlar satır aralarma. Sorıın "...aıılatmın tek bir ek sendc (s. 203)" yürümemesi, 2ü. ve 15. yüzyılda iki eksen üzerınde yiiriimesinden kaynaklauır. I'U'ııı ve Nedim Gürscl'in cn biiyü soruıuı budur. Bu sorımıı, hem kcndisine dışardan bakan biri ohı rak görmek, hem de okura göstermck ıçın 70 ve K0. sayhıları yazar Nedim Gürsel. Ustalığı da buradadır zaten: Yazarıııııı sıkıntılarını iki üç cümleyle değil, içinde birtakim yinelemelerin olduöıı birkaç saylayla aktarıyor okura. Flarıka bir kurgu, beceri ve yetenek içerir bu davranış ve tümüyle bilinçlidir yapılan lar. Bu tür bilinçli davraıuşa yazann 196. saytada "Bizanshlarm" diye başlayan ve "deg'ilim" sözüyle biten, 148 sözcükten oluşan bir cümfeyi dikkatlke kurması ve ardından "Amacım yalııı/.ca uzıın bir ciimle kurmaktı, o kadaı ' demesi örnek göstcrilebilir. Roınaıı, tarilısel belgelmlen yola çıkılarak yazılmış,. Romanda, resmi tarilı kıtaplarından ö^rcncmediğinıiz, okuyamadıgımız olaylar anl.ıtılır: Fatihin oğlanla rı sevıiK'M, gaddarlı£ı, doktoru tarafından zehirlenerek ölıliirülnıüş olabilccepi olasılıgı; Çandarlı Halil Paşa'nın öldiiriilınesiyle ılevlct aristokrasisiniıı devşirmelere geçmesi; Mimar Yusuf Sinan'ııı ellerinin bizzat I'atih'in emriylc kestirilnıesi vc zindauda bogdıırıılmnsı gibi. Ornekleri ço|*altmak ınünıkün. Yeni yeni şcyler öğreniyorıız romandan. t(,indeki tarihsel bılgilere bogdurulmadan ustata yazılmış bir ronıan "Bogazkcsen". • Boğazkcsen/ Ncdını Cîiirscl/ Cuıı Ydyınlürı/ Utuııbul J99V 2/5 v Tarih ve kurmaca TİMUR MUHİDİNE edim Gürsel'in son romanı şas,ırtacak okuılarını. Yazar, Uzun Sürmüş Bir Yaz'dan bu yana yayımladıgı kıtaplarda içinde ya^adığımız döneıni tiim sapmaları ve eğilimlerıyle anlatırkeıı, kemline özgü bir aşk cograt yası da kuruyordu. Oysa bu romanıyla yeni bir yol açıyor yapıtına. Aslında tümüvle bir tarihsel roman söz koııusu degil. Anlatı bir yönüyle 15. yüz yıl Osmanlı tarihini ızliyor, bir bas,ka yönüyleysc 80li yılların Türkiye'sini. Bu iki eksenin romanın başlığında kesişti^ini vc Fatih sözcügTıylc çokanlaınh bir çerçevcyc oturtulduğunu söyley&biliriz.Tarihsel. söylem, daha doğrıı bir deyişje tarih üzerinc geliştirilen söylem güncel göndermeleri de içcriyor. Bu tarz bir yaklaşımın, N.S. Örik, Bilgc Karasu ve O. Pamuk gibi yazarları saymazsak, alışılagelmiş yak laşımlardan çok farklı oldugu öne sürüle bilir. Oysa Batl edebiyatında, örnegin Umberto Eco'nun Gülvh Adı, ya da John Fovvles, Christoph Rausmaier, Pascal Quignard gibi yazarların yapıtlarında, popüliznıe düşmeden benzcr bir tavrın olıışturulduguna tanık oluyorıız. Gursel Osmanlı tmparatorlug'u'nun yükselis. George Semprun ve Nedim Gursel bir söyleşide. devrine yeni bir gözle bakıyor ve bu devri aniatırkeıı yeni biçim arayısjanna giriyor. Tarihsel roman ya/ma ısteğinin, ge(," mişte yaşamı^ kahraınanlan belli bir mekânda ve bir dü^üm eer<,evesinde toplayan yazann kişilığinde somutlas,tığını g gözlemliyoruz. larihsel uzaklık, ronuııı n naglaminda (Kon'stantiniye ve çevresinin anlatılılıgı bölümlerde) ya da giysilcrle vupılanıı tiim avrıntılarıyla betinılendı^i nölüınleule duyuruyor kendini; buna karşılık kahranıanların psikolojik çözümlemeleri yapıtın nıodern niteliğini vurguluyor. Yazar bugüııe dek kalıplar içinde dondurulmu!; tarihsel kişiliklere, örneğin Fatih Sultan Mehmet'e bazı duygular atfederek ya da oııu çağdaşımız kılarak okııru sürüklemeyi başarıyor. Bu, cömert bir insancıllı^a da yol açıyor çoğu kez: görkem, gaddarhk, aşk vc kurnazlık her dönemde geterli insani dcöcrlcr olarak belirginlcşiyor. Çandarlı Halil ve Fatih'i barbar görünüijleriyle değil, Rönesans'ın aydın prensleriyle, örneğin bir 1. François'yla boy ölçiişecck düzeyde devlet adamları olarak algılıyoruz. Önların büyüklü^ü siyasal se^imleri ya da kararsızlıkiannd.ı ortaya kovnıuyor kendini. Bu yönden, günümüzdeki siyasal liderlerden pek farklı davranmıyorlar. ünların acımasızlıfı ve şiddeti şaşırtmıyor bizleri, çünkü aynı davranışları ne yazık ki bugün de görüyoruz. Sultan Mehmet'in portresi romanın odak noktalaımdan birini oluşturuyor: İslamdaki resiın yasagına rağmen pauişahın kcndi suretini, görınek ve başkalarına da göstermek istcmesi, rcssanıın kişısel dünyasıyla, modelinc bakışıyla bütünleşiyor. Onlaıın ilişkisi yalnızca Osnıanlı'nın Batı'ya aeıhsı olarak nitelcndirilcmez sanırım. Bu ilişkinin temelinde bir alegori var: ötekıni anlamak. Bu romanın bir ba^ka özclligi dc, daha ilk sayfalarda "tarihsel roman " kategorisini sorgulaması. Anlatı, bir yönüyle çağdaş zamanda yüriiyor çünkü. Tarihe yapılan göndcrmeler, 15. yüzyılda olan bitenlere bugüniin gözüyle baknıamızı engellcmiyor. İki eksende yürüyen anlatı gcrçek zamanla, yazının zamanını kesinlikle ayırıyor biıbirinden. Tarihsel anlatı bir hayal ürünü olarak gerçeklesiyor romanda. Bu na rağmen oııa gerçekmiş gibi inanıyoruz. Asıl güç olan, okuru sarsan, güniiıııüz gerçeklcrine dönüş. Romanın kahramanı ve anlatıcısı yazar gibi, okur da, 1980 Eylül'üne dönüşlerdc şok ucçiriyor. 15. yüzyıla gitmek istiyor yeniden, çünkü, şiddetin çok yaygın olduğu o döncm N Tarihsel roman lerde umulmadık inceliklcrle, güzellikler le de kanjilaşacağını biliyor. Görünüşte Osmanlı imparatorluğu tiim ayrıntıları ve gerçekliğiyle betimlense de, tüm görkemi ve çelişkilcriyle gözler önüne serilse de, bu freskin aslında bir bahane oldu funıııı farkına varmakta gccikmiyoruz. Yazar, tarihçilerin söylenıeye cesarct edemedikleri, ama belgelerde varolan doğrulara götürüyor bizi, gcrçeğc doğru bir yolculujia çıkartıyor. iki örnekle bu yön temi açıklanıaya çalışayım. Mehmet, romanın bir bölünıündc Cclâleddin Rumi'nin Mesnevi'sini okuvor. Oııu okuyan kahramanın gözünde ofdu ğu kadar biz okurların gözünde de bir defineye dönüşüyor bu klasik yapıt. Mehmet'in okumasına paralel olarak bizler de şiirsel bir akışa kaptırıyoruz kendi mizi, çağrışımlar aracılıj*ıyla büyülü bir diinyaya dalıyoruz. Ama bu dalış, yapıtın mistik mcsajını kavranıamızı engellemiyor. Yazar, hem Rumi'yi okutuyor bize, hem de üslııp açısından daha çafidaş ya zarlarla, örneğin bir Sait Faik'lc buluşturuyor bizi. Mehnıet'i, bir roman kahramanı olarak, böylc aıılarda yaıııbaşımızda hissediyoruz. Romancı, kahramanına bir metiu okutuyor, ama bu metııin diin yasına onun üslubu ve yöntemiylc gıriyoruz. Roland Barthes'nı sözettiği "metinsel haz"zı duyuruyor bize Nedim Gursel. Bir baş,ka örnek de Siyah Kalem'le ilgi li. Yine Sultan Mehmet'in bir albüırıün Fatih Albiımü adıyla bilinen ve bugün Topkapı müzesinde korunan eşsiz yapıiın sayfalarını kariijtırırken rastladıöı Si yah Kalenı'in desenlerindcki büyülü at mosfcre do^ru çekiyor yazar bizleri. Bu Asyalı büyüde şiirsel bir tat ve gızını çözemediğimiz sırlar var. tşic bu sırları, roman kahramanı Mehmet'le biıiikle nıe rak ediyor okur, onları kavramaya çabalı yor. Ufuji Bey'iıı öyküsünün anlatıldı^ı bölüm de, Osıııan oğullaıının Asyalı kökenlerine dolaylı bir gönderme sayılabi lir. Okudukca açılan anlanı, tarih ve gi/. katmanlarıvla süreklı bir alujvcrisj söz konusu burada. Nedim Ciursel'iıı i/ıne eıı belırgin biçimde rastladıgımız bölümlerse, clbette Istanbul betimlemclcri.. Romanın gerçek kahramanı da Istanbul kenti aslında. lstanbul'u bu kez üç ayrı açıdan gözlcrimizin önüne seriyor yazar: Bogaziçi'nin, bugün kaybolmuş bir uygarlık ve yaşanıa biçiminin anlatıldı^ı bölümler. (Bu bö lümlerde Abdülhak Sinasi Hisar'ın aıusına yapılan gizli gönuermeler var). tstanbul'un, Bizans'ın baijkentivkeıı anlatıldı^ı bölümler. Bu bölümlerdcyse bir çökii şün öyküsü anlatıhyor gerçekte. Ve günümüz tstanburunun, modern bir metropolün anlatıldı^ı bölümler. Kent, geçmişin izlcrini de taşıyan karmaşık bir labireııt olarak çıkıyor bu bölümlerde kar şınuza. 12 Eylül askeri darbesı, roman kahramanlannın baijinda Demokles'in kılıcı gibi dıırmaktadır. Her an inmeye, baş kesmeye hazır bir tehdit, bir ölünı simgesi olarak. Romanın anlarıcısını Beyo^lu'nda bir oteldc buldug'unıtızda cinayetler kentinde oldugumuzun farkına varıyoruz. Kent, yalnız darbcnlerle militaııları de ğil, katilleri de gizlcmektedır bağrmda. Nedim Gürsel'in romanı acım.ısız ama o ölçüde de renkli bir dünyanın kapılarını açıyor. Kahranıanların bakı^larıyla hem günümüz tstanbul'unda, hem de 15. yüzyılda dolaştırıyor bizi. Çandarlı Halil'in, Seyir Kâtibi Nicolo'nun, Anadolu Hisar'ında yalnız yaşayan bir yazann kadcrlerini paylaşıyoruz. Türk olmay aıı bir okurun ögreneccği çok s,ey var b u romanda. larihsel tabuların sorgulanışı örncgin. Ya da Müslümanlarla Flıristiyanlar'ı yakınlaştıran ideolojik tavır. Kurmacayla tarihi ça#daş bir konıımıla birleştirmeyi başarıyor yazar. Boga/kesen yalnızca bir tarihsel roman dc^il, Neılim Gürsel'in yapıtında yeni bir dönemin, özgün bir biçim arayışının habercisi aynı zamanda. • * "Boğazkesen"; Fransızca'ya çeviren Türkolog. SAYFA 9 Istanbul betlmlemeleri Struga $iir Sempozyumunda Ivan Strova. Nedim Cürsel ve genc Makedon salrler 1992. CUMHURİYET KİTAP SAYI 302
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear