05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

r Damascene, Sindbad, 1983;Tombeau pour New York, Sindbad, 1986; Lc Temps le Villcs, Mercure de France/ Unesco, 1990; Celebrations, La Difference, 1991; Choniques des Branches, La Difference, 1991; Memoiıedu Vent.GallimardjCollection Poesie, 1991; Soleils Seconds, Mercure de France, 1994) ve belki de en çok çevrilen şair. Adonis şiirlerinin Fransızca'ya yapılan çevirilerini bizzat denetledigi için, çevirmenleıe katkıda bıılunduğu için bu dilc yapılan çevirilerin yapılan çevirileri kaynak dilden yapılan çeviriler olarak kabul edebiliriz. Şairin kendisi de bu düşünceyi paylaşıyor. Benzer kültürel ve şiirsel sorunlar nedeniyle, Adonis'in denemeleıinin dilimize çevrilmesinin yararlı olacağı kanısındayım. llkin Fransızca'ya çevrilmiş denemeleri çevrilebilir: Introduction a la Poetique Arabe, Sindbad, 1985 ve La priere et L'epee (Essais sur la culture arabe, Mercure de France, 1993. Adonis'in Fransa'da yayımlanan kitaplarınaSalahStetie,Jacques Lacarrriere, Andre Velter, Anne Wade Minkowski gibi önemli şair ve yazarlar çok derinlikli önsözler ve incelemeler yazdılar. Detours d'ecrituıe (liditions Noel Blandin) dergisinin (16 sayı, Paris, 1991) Adonis için yayımladıgı 260 sayfahk özel sayı şairi tanımak ve kavramak için en yararlı kaynaklardan biri. Adonis çağımızın.en büyük şairle rinden biri. Tüıkçe'ye çevirilen şiiıieri henüzonunsjiirinegiriş niteliginde. Bu büyük şiirin büyük gövdesi dilimizde keşfedilmeyi bekliyor. Adonis'in Suriye'nin küçük bir köyünde başlayan, Lübnan'dan geçtikten sonra şimdi Pa ris'te devam eden büyük sjiısel serüve ni.şiire veşaireolan güvenimizi pekiş tiriyor ve dilin, evrenselleşmek karşısında bir engel oluştut madıgını da kanıthyor. Bir Suriye köylüsü şiirin Pantheon'unda oturduguna göre bir Ana dolulu niçin oturmasın; Arapça onun onlarca dil sınırını açmasına engel olmadıgına göre Türkçe bu dilde yazan şaireneden engel olsun? Adonis'in yapıtından ve yaşamından, şiir serüveninden çıkarılacak çok önemli dersler var. Yeter ki yapıtları dilimize çevrilsin. Ama genellikle yapıldığı gibi bölükpöıçük çevrilmesin. Alain Bosquet, Adonis'in son yapıtı için yazdığı yazıda (Figaro, 16 Aralık 1994, Edebiyat eki, s. 4), şairi Saint John Perse'in, Rainer Maria llilke'nin, Paul öaudel'in, Luis Cernııda'nın yanınayerleştiriyor. Büyük sjairimiz, şiirimizin atası Nâzım Ilikmet'in de kendi adına veıilen ödül için Adonis'in seçilmesinden mutluluk duyacagını düşünüyorum. Bana öyle geliyor ki Nâzım da oyunu Adonis'everirdi." 6 ANDRE VELTER oprak bir temel öğe olarak şiirlerinizde önemli bir yeı tutuyor. Doğduğunuz toprağın üzerindeki etkisi bunca önemli mi? 1930yılında,Suıiye'de, Lazkiyeyakınlarında çok yoksul, ücra bir küyde dünyaya geldim, köyün adı Kassabin. Yoksul ama Akdeni/.V yedi kilometre uzaklıkta oldugu için ışık bakımtndan çok zengin biı yeı. Ne var ki, varlıkların ve clogayı oluşturan rigeleıin algılanması baglamında Kassabin'li küçük bir köylü olarak kalmama kiirşın nesnelerin ii/.üyle doğrudan ilişkimin k(>ylü özünü korumasına karşın, demek istiyorum toprak benim için dogdugum yere indirgenmiij degildir. T Adonis'le söyleşi erekli zıp aile adımla imzalayarak gazetelere gönderiyordum. Bunlar ne yayımlanı yor, ne de bir yanıt alıyordum. Bir gün bir dergide Adonis ve onu öldüren yaban domuzu eisanesini okuyunca, aşkı simgeleyen ve yabanıl bir gücün yok ettigi bu kişi ile özdeşleştim. Bir süre önce reddedümiş bir ş.iirimi Adonis takma adıyla postaladım. Gazete şiiri hemen yayımladı. Cîönderdiğim ikinci şiir de aynı şekildeyayımlandı veüçüncü şiir, birinci sayfada şöyle bir ilanla birlikte yayımlandı: "Bay Adonis'in gazetemize gelmesi rica olunur!" Gazeteye köylü giysilerimle gittim, kimse buna inanmak istemedi. Hiç kuşkusuz Adonis adında birini çekingen bir yeni yetme olarak düşünemiyorlardı... Bana şans getiren bu ad o zamandan bu yana benim gerçek adım oldu, bugün annem bile Adonis der bana. Bu rastlantısal ve kışkırtıcı ad seçiminin ötesinde, şairin özgürlüğünün egemenliğinin ve doğrulanmasımn etkisi söz konusu değil mi? Son derece Müslüman bir ad olan Ali'yi Islâmla hiçbir ilişkisi olmayan bir adla Adonis değiştirerek, evrenselliği göze alıp üstleniyordum onu. Yazdıklarımı bu adla imzalayarak, donmuş bir gelenekten çıkıp çok geniş bir özgürlüge ulaşıyordum. Bu şekilde, Arap geleneğini de evrensel kültür hareketine aktarabilirdim. Bu basit ad seçimiyle, şairin Arap toprağı üzerinde statüsü değiştiriyordum. Şair yaratan ve ölerek yeniden doğan kişidir. Şair sözü canlandırır, diriltir. Söylenceye göre, Adonis'in kanı her yıl Beyrut yakınlarından akan bir ırmağın sularına karışır. Gerçekten de, ilk baharda, Adonis'in ırmağı kan kırmızısı akar; Adonis'in çiçekleri gibi, düğün günlerinde armağan edilen gelincikler gibi. Belli bir bilinçsizlikle özdeşleştiğim tanrının yüzünüf, aşk, ölüm ve ye nidendoguşoluşturur. Adınızı dcğiştirdikten sonra, uyruğunuzu da değiştiridiniz. Lübnan uyruğunu neden seçtiniz? livıensellik özleminin en iyi gerçekleşebileceği, yaşayabilecefti yerin, bugün bile, Lübnan olduğunu düşünüyorum. Etnik, kültürel, ve dinsel faı k lılıklar için Lübnan'da bir yer olduğu na ve her zaman olacağına inanıyoıum. Bu nedenle evrensel bir yerdir Lübnan. En şiddetli bombardıman altında bile, kentte kaldınız. Bu cehennemde kurtarmak istediğiniz neydi? Bu toprakla, bu tensel ilişkiyi korumak isteyenlerle uyum halindeyim. Olümü kabul etmeye hazııdım, çünkü böylesine durumlarda, hayatta ne pa hasına olursa olsun ayrıcalık tanıma nın olanagı yoktur. Ayrıca, başkalarının yaşadığı açıdan kaçmak istemedim. Geleceğin şiirİ bir ret iilkesidir, diye yazmıştınız. Beyrut'un istikrarsız toprağı şiiriniz için gerekli midir? Beyrut'ta düşüncelerim daha belirginleşti, açıklık kazandı ve şiirle ilgili düşüncelerim, kanılarım kesinlik kazandı. Bizim kültürümüzde iki düzey var: Siyasal, dinsel ya da toplumsal kurumlarla karışan düzey ve resmi baskı yüzünden gizlenen, içine kapanan düzey. Benim için ö/ıemli olan, yasak ve gizli olandır. "Geleceğin şiiri bir ret ülkesidir" dediğim zaman insanı ve C U M H U R İ YET K İ T A P SAYI 2 6 6 Toprağa ben hemen hemen metafizik bir boyut veriyorum: Toprak insanın hem en yüce krallığı, hem de onun mekânıdır. Doğmak, tanımak (yasamak), ölmek: Toprak, hayatımızınbüyükevrelerini kapsar ve onları yaratır. Maddecüerin ağzıyla konuşmasam da metafizige madde açısından dolaylı olarak yaklasjiyoi um. Bence ruh tendir (bedendiı), kendimi tam anlamıyla bir pagan gibi hissediyorum. Sizin köy antik Ugarit kentine yakın değil mi? Tam anlamıyla bir pagan destanı iilkesi? Bu destanı, bu aşk, fetih, kaıanlık ve ölüm şîirlenni okuduğum zaman, bu uzak köklerle aramda yakın bir diyalog kııruldugunu hissediyorum. Bunlarda kaygılarımın, kafamı kurcalayan sorulaı ın yanıtlarını buluyurum, bu yapıtlann ne denli çagcıl olduklaı ını kavrıyorum. Bana sınırlar zorla maksızın içimde yankılanıyorlar. Köken hem buıadadu, hem de hiçbir yerdedir. Ama bir yeılerde olmaksızın hiçbir yerde olamazsınız. Köklenmiş bir agacı simge olarak düşünelim, bu ağacın dalları ufkıın dört bir yanına yönelmiştir. Ali Ahmad Said Esber adında bir köylü genci kendine Adonis adını nedenseçti? Biraz önce söziinü ettiğimiz bu insan topragına derinlemesine ait olmama karşın, aynı zamanda, sonsuzsayı da adım oldugunu hissediyordum. Adonis adını almama yol açan rastlantı bir bakıma açıklamaların ötesindediı. 1947 ydıydı, şiirler, denemeler ya SAYFA
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear