22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Vitrindekiler Katran Bebek/To«/' Morrison/Çeviren: llknur Özdemir/Can Yayınları/318 s. Bütün yapıtlarına '1993 Nobel EdebiyatÖdülü' verilen Toni Morrison, üçüncü romanı Katran Bebek'te, 'Beyazların kültürüne göre' yetiştirilen, her bakımdan 'aydın'vcaynı zamandasoluk kesccek kadar güzcl bir Zenci mankcn ile onun hem korktuğu, hem de tutkuyla arzuladığı her şeyi temsil eden bir Zenci 'serseri' arasındaki yakıcı, yok edici aşkı anlatıyor. Oykü, bir beyaz milyonerin Karayibler'deki lüks malikânesinde başlıyor, Manhattan'ın ışıltılı karmaşasında ve Güney'in katı gerçekleri arasında sürüp gidiyor. Katran Bebek, göz kamaştırıcı, insanı büyüleyen şiirsel anlatımıyla bu aşkı aktarırken, aynı zamanda, siyahlar ve beyazların yaşadığı bir dünyada kadın ile erkek arasındaki duygusal açmaz ve seçenekleri de scrgiliyor. Y a z/A Ibcrt Ca mus/Çcviren: Yahsin Yücel/Can Yayınları/ 115 v. Yaz, yapıtları arasında organik bağlantı ve bütünsellik ilkesine büyük önem veren Albert Camus'un 'Tersi ve Yüzü', 'Sürgün ve Krallık' ve 'Düğiin' adlı kitaplarıyla birlikte birbiriylc ilişkili ya da bağımsız bir metinler çevrimi olıışturur. Doğaya, dağa, denize ve güneşe derinlemesine bir sevgi duymuş, kendisine bir sığınak, düşüncelerine bir yanıt aramış ve Akdeniz ışığında bütün yaşam felsefesinin imgesini bulmuş olan Albert Camus, Yaz'da Cezayir'in sıcak ve aydınlık doğaS A Y F A 2 0 sından Antik Yunan'ın ölçülü ve ışılclı düşüncesine uzanır. Böylece, Avrupa'nın kapıldığı yıkıcı tutkuyu yalın olduğu kadar hayranlık uyandıran bir mantıkla yargılar ve ortaya çıkan Akdeniz bilinci Albert Camus'nün mutluluk etikasınıyaratır. Yeryüzü KorkusuGünliik:3 (I970I915)/Oktay Akball Can Yayınları/150s. '80'lerdeBirYazarGünlük:4 (19801983)/ Oktay Akbal/Can Yayınları/ 'J5s. "Kimse, hiçbir za> I KM / l man.kenK( >Kkl M disiniolduğu gibi açığa vurupanlatmayı göze alamaz," diyor Albert Ca1)1.. ,s \U>. mus. EdeM'i ı kuı. biyatındeİ1İK YV.\I< ğişiktürlerinden biri olan 'günlük', yine de, günlük tutan yazarların, sanatçilann kendilerini en çok ele verdikleri, kendilerine en çok yaklaştıkları türdür. Oktay Akbal, 'günlük' tutan yazarlarımızdan biri. Okuyunca göreceksiniz, kısa değinmelerden oluşan bu günlüklerde, yer yer öykücüklerle, küçük eleştirilerle, küçük denemelerle karşılacaksınız; ama hepsinde egemen olan, bir edebiyat ustasının edebiyat ağırlıklı kısa notları. Değerli öykü, toman, deneme, fıkra yazarımız Oktay Akbal'ın bu günlüklerini okurken, onunla birlikte yaşayacak, onunla birlikte düşüneceksiniz. Kayayı Delen tncir/D«« Yok mu/Turgut Uyar/Can Yayınları/158 s. 1985 yılındayitirdiğimizTurgutUyar'ın, 1981 yılındayayımladığı "Kayayı Delen Incir" ve yaşarkan yayımladığı topluşiirleri "Büyük Saat" ıçindeyer alan "Diin Yok mu"bölümünii bir arayagetiren elimizdekikitaptaUyar'ın sonşiirlerine de yer verilmiş. Turgut Uyar'ı anmak ve tadına doyulmaz şiirlerini yeniden okumak için iyi bir fırsat, KYlAYI Dlii.KN İN( l!< lüi(îiul \ar kitap "Geceyi Anlat Bana." Televizyon: Öldüren Eğlence/Neıl Postman/Çeviren: Osman Akınhay/Ayrıntı Yayınları/179 s. Televizyon ••mıaınnrı,! İLEVUYON: bircazibe ELEVLJYON: »LDUREN merkezı 5İDÜREN EGLENCE olarak hayatımızın baş köşesineoturdu. Yirmi dört saat yayın yapan kanallarla tam bir görüntü sarhoşluğu yaşıyoruz. Alışkanlıklarımız, konuşma biçimimiz, ilişkilerimiz televizyona endekslendi sanki. "Eğlenceli", "renkli" bir hayat yaşamaya başladık. Resmi ideolojinin yasaklıları, toplum kıyısında yaşayanlarbütün "giz"leriyleevlerimizde artık. Kameralar pervasızca mahremiyetimizin en ücra köşelerine giriyorlar. Şiddetin bütün türleriyle tanıştık. "Reality show "larla kan ve acının da bir satış def*eri olduğunu, reklam alabileceklerini öğrendik. Kapitalizmi'n en temel özelliği olan rekabetin insanları nasıl vahşileştirdiğini.iğrençleştirdiğini gördük. Duygularımız, tepkilerimiz, duyarlıhklarımız törpülendi... Tek sesli devlet televizyonunun ardından gelen bu denli çok seçenekkarşısında nihayet "demokratikleştiğimize" inandık; uzaktan kumanda aletini "özgürce" kullanma hazzıyla kendi "gücümüzün" farkına vardık. Peki, hayatımızı böylesine değiştiren televizyon nedir? lletişim kuramcısı Neil Postman on beş bin radyo ve televizyon kanalına sahip televizon çılgını ABD'den nareket ederek söz ve yazı merkezli dönemlerle görüntü merkezli dönem arasındaki kültürel farklılıkları "hakikat" ve "kamu söylemi" açısından ele alıyor. Ona göre, kitabın nitelikli bir kamusal söylem için etkin bir rol oynadığı, düşünmeyi derinleştirdiği, ciddilik, tutarlılık, süreklilik ve bütünlük gibi kavramların yaşama imkanları bulduğu Yorum Çağı daha hakiki. Gösteri Çağı ise ideolojinin yerine kozmetiğin geçtiği, hakikatin imaja yenik düştüğü, her şeyin "eğlenceli" bir biçimde sunularak içe 8 Geceyi Anlat Bana/Djuna Barnes/Çevıren: Aslı Biçen/ Aynntı Yayınları/'142 s. llk olarak (W1ii 1936'dayaat VI y.mlanan "Geceyi Anlat Bana",kitaba birsunuş yazanünlü IngilizŞairiT.S.Eliot'ın Barnes için attığı zarın da katkısıylabellibirçevrenin "kült kitabı" halinegelmişti. Eliot, "yalnızca şiırle terbıye edilmiş duyarlıkların tam anlamıyla değerlendirebilceği kadar iyi bir roman" dıyordu yazdığıönsözde. Romanın olağandışı dil yapısı ve imgeci üslubu, gerçekçi betimlemelere sırt çeviren, yoğun göndermelerle yüklü "muğlak" anlatı çatısı, sonraları "modernist klasik'Merden biri olarak değerlendirilmesine yol açtı. Birçok eleştirmen romanı Joyce'un yapıtlanyla karşılaştırdı. Bu 'karanlık' romanın kişileri, aristokrasi hayranı, decadent bir Yahudi, sapkınlık boyutlarına varan tutkulu bir aşkın kurbanı iki kadın, onların aşkını kendine mal ederek iç boşluğuna tahammül etmeye çalışan zengin bir diğer kadın ve olup bitenleri ve genelde hayatı bir yorum seline boğan, "geceyi anlatan" eşcinsel, serkeş doktordan ibaret. Belirli cinsel, tinsel, toplumsal kimliklerden, yani avuntulardan yoksun, sapkın, irrasyonel, ölesiye mutsuz ve o ölçüde komik insanlar bunlar. Uçlarda yaşıyorlar, yaşamaya mahkum oldukları kasveti, 'gece'yi anlamaya, anlatmaya çalışıyorlar hep. Gerçekten de klasik bir roman gibi değil de çok uzun, yer yer bulanık, ama son derece etkileyici bir G riksizleştirildiği, müthiş bir enformasyon bombardımanının insanları parçalara ayırarak tepkisizleştirdiği, hafızanın kaybolduğu, algılamanın ve muhakeme yeteneğinin azaldığı bir dönem. Hayatımız hakkında karar verilen yer olduğu için çok ciddiye alınması gereken politika artık fikre değil görüntüye dayandırıhyor (ABD eski başkanlarından Richard Nixon seçimi makyajcısının sabotajı yüzünden kaybettiğinis öylemiş); halkın zihnine kazınacak görüntüleri tasarlayan imaj yöneticisinin cilaladığı "şovmen politikacı" tipi, partinin yerine geçiyor... Postman bizi, duygularımızt ehlileştiren renklerin ötesine, eğlendiğimiz şeyin ne olduğunu düşünmeye çağırıyor. Düşünmeye! Insan Haklarının Uluslararası Dayanakları/5af aş Taşkent/Basisen Egitim ve Kültür Yayınları/400 s. tstanbul Teknik Üniversitesi Işletme Fakültesi öğretim üyesi Prof.Dr. SavaşTaşkent tarafından derlenen "Insan Haklarının uluslararası Dayanakları" başhldı kitapta çalışma yaşamı ile ilgili Uluslararası kuruluşlar tanıtılıyor. Ayrıca kitapta ILO Anayasası'nınTürkçesiile 1993 yılında onaylanan sözleşmelerden konu açısından önemlilerine, yine Avrupa Sosyal Şartına, Helsinki Sonuç Belgesi ve Paris Belgesi'ne de ilgili bölümler ölçüsünde yer verilmiş. VI. Henty/WilliamShakespeare/ Türkçesi: Hamit Çaltşkan/ îmge KüabeviJ 375 s. ÜçbölümlükVI. Henry oyunları, William Shakespeare'in, çoğunluğu nu oyun yazarlığına başladığı 1590'ların başında yazdığı "Tarih Oyunları" grubuna ait. Oyunlar, adını Kral VI K İ T A P S A Y I 2 08 C U M H U R İ Y E T
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear