Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Edebiyatla ilk ilişkiniz nasıl oldu? Edebiyatla hiç ilgilenmcden uzun birsürcyaşadım. Amasavaşsırasında, orman işleri dışında Çin şiiıi okuyan babam bcni cdebiyata alıştırdı. Ve yine gariptir Tokyo'da üniversitede okuduğu Amcrikan edebiyatına hayran olan anncm bana Mark Twain'in Huckleberry Finn'ini okııttu. Bıınlar benim gerçck ctebiyat keşiflerimdi; oysa sınıtta bize zorla askcri propagandametinlcriokuturlardı. Yazmayı seviyor musunuz? Ah, elbette, çok scviyorum! Son otuz yıl içindc başıma birçok şey geldi. Politik nitelikli olaylar, acı dolu ailevi dencyimlcr. Ama sanıyorum yazı sayesinde kendimi koruyabildim. Bugün bilc, elli iki yaşımda olmama karşın, çok uzun sürcn depressif evreler geçiriyorum. Kendime gündclik bir disiplin kurdum: Üç saat okuyorum (daha çok yabancı dilde) ve üç saat yazıyorum. Vc yazmaktan gerçek bir zevk ahyorum. Eleştirmenler ben yazarken acı çektiğimi ve yazdıklarımdan bir "acı çalışması" algılandığını savunuyorlar. Ama ben yazma sevinciyle doluyum ve tam olarak yaşama sevinci gibibirşeybu. Bir yerde, "çılgınlığa benzeyen iirkütiicü bir şeylere" karşı savaştnak için yazdığınızı söylüyorsunuz. Size garip bir şey anlatacağım. Benim köyiim çok büyük bir ormanla çevrili ve birçok atam orada yolunu kaybederek ölüp gitmişler. tntiharmış bunlar. Köylüler akıllarını yitirdiklerinde vc toplum içinde yaşayamaz hale geldiklerinde, ailelerini ve mülklerini terkederck ölmek için ormana çekilirlcrmiş. Aslında ormanda ölmeyi başaramazlarmıs. Yabani mcvyeleri, kökleri yiyerek gayet güzel bir şekilde hayatta kalabiliyorlarmış. "Ormanın delileri" olarak yaşıyorlarmış. Böyle bir taliheçatan üçkişiyi tanıyorum benim atalarımın arasında. Çocukken, benim payıma da aynı şeyin düşeceğini hissediyordum: Günün birinde toplumdan kendimi ayıracak ve bir oni, bir canavar gibi yaşayacaktım. Bu bakış açısı beni çok korkutuyordu. Hiç kuşku yok ki Tokyo'ya yerleştiğimde, gerçek yaşamımdan ayrıldığım ve yabancılaştığım izlenimine kapıldım. Gerçek toplumumdan ayrılmış olduğum duygusunu taşımaya devam ediyorum. Bu duygudan kendimi kurtarmak için yazıyorum. Ama başka bir yandan, cğer köyüme dönseydim, belki dc daha fazla oradan kaçma gereksinimi duyacaktım. I ler zaman için kararsızhk içindeyim. Bu kararsızlık halini somut olarak yaşadınızmı? Üniversitedeyken, gerçek bir ruhsal kriz yaşamıştım. Vc ormanda kaybolmak için köyüme dönmek istcdim. () sırada bir kişi beni kurtardı: Profesör Kazuo Watanabe, Rönesans hüS AY F A 6 Kenzaburo Oe, Nobei Edeblyat ödulu'nu aldıktan sonra yaptığı basın toplantısında e$l lle blrilkte... neden oldu. Eğer manızması uzmanı, * Fransız edebiyatı merkezde mizah yokRabelais ve Georges okurken ilk başlarda, sa, kcnar kcntlerde Duhamel çevirmeni. Janon yazarlarınca pek vardır. Benim köBen aşırılık yanlısıybeğenilmeyen bazı yümde insanlar güdım, politik görüşlelerdi. Köyümün gürimde olduğu kadar yazarlardan lüşleriyle Tokyo arakişisel duyarlılığımetkilenmiştim. sında hiçbir ilişki da da. Profesör WaÇağdaşlarımdan çok yoktu. Otcki popüler tanabe, hümanist yuRabelais okumayı kültürlerle birlikte muşaklık karşısında bir ilişkisi vardır daha ılımlı ve uygun yeğliyordum. Öte onun. Asya'dan gelen olmam konusunda yandan, Gaston bir şeyler vardır. Kobeni ikna etti. EdebiBachelard benim için re'nin, Okinawa'nın yatın oynayabileceği çok önemli oldu. Ben gülüşüne baglı gibihümanist rolü anlamış oldum. Bu da baonu yirmi dört yaşımda dir. Bakhtine'e göre bu gülüşün Avruna yoksun olduğum keşfettim ve bir daha pa'nın tarımla uğradengeyi bulmamda elden bırakamadım." şan köylcriylc, Rabeyardımcıoldu. iais'nin de edebiyatta Acaba gülümseörnekleriniverdigi gibi, bir ilişkisi varme, bu dengeyi bulmanın bir aracı dedır. Dostoyevski'de bulabilcceğimiz ğilmiydi? Slav gülüşü gibi. Annem bana garip Japon kültürünün ister istemez mihikâyeler uydurmayı çok sevdiğimi zahtan yoksun olduğunu düşünüyosöylcrdi. Eğer ben edebiyat yapıyorrum. Bu örneği en iyi besleyen de Mişisam, bu kuşkusuz Tokyo yaşamındaki ma'dır. Onun hiçbir mizah duygusu korkuya karşı o gülüşle savaşmak içinyoktu. Ben onun politik düşmanıydım. dir. Ondan bir sonra gelen kuşaktandım ve belli bir ölçüde onun olumsuzlamasıy Sizin kahkahalarınız bazen daha dım. Ancak birbirimiziarada bir görür uzakta kalıyor: "Boyu çeken adam" ve telefonlaşırdık. Her defasında onya da "yıkıcı" gibi kişiler yaratırken daki mizah eksikliği bana dokunurdu. kara mizahı küçümsemiyorsunuz. Onun o korkunç kahkahaları çok meş Bu aynı zamanda bana atalanmdan hurdu, yine de. Aslında ben onun hiç kalma bir şey. Az önce sözünü ettiğim gülmediğini sanıyordum, ancak korOkofuku, yerine göre köylü devrimikunç kahkahalar atardı. Büyük bir olanin elebaşılarındanmış, bagcılık yasılıkla bu korkunçluk duygusu onu geparmış vc şenlik zamanlarında komik ride bıraktı ve bu da intihar etmesine roller oynamaktan çok hoşlanırmış. Bakhtine grotcsk rcalizmden soz cdcr: Köyümüzde, bir köylünün öldüğü zaman ruhunun ormantaki ağaçların bi tine girdiği biçiminde bir scSyleıı var thr. Böyleceherağaçliirincaynlmıştıı. Savaş sırasında ormanlara cl konulınuştu: A^açlan dcvirmeyc çalışan üç devlet memurunun katledildigini hatırlıyorum. Eğer agaçl.ır kcsilscydı, ı ııhlar ölünıden sonra nercyc girecck lcrini bilemczlcrdi. Bu son derece köy lııyc özgü olan söylen türii hcr zaman canlı kalır. Ölüm vc dirilme i/leklcrine göndermcsi vardır. Rabclais'dc iııcelediğim bu grotesk reali/nıi Tokyo'da hiç kuşkusuz bulamadım, ancak orada, benim köyümdebııvardı. Sizin düşselliğiniz Japon edebiyatı içinde çok özgün bir yer tutuyor ve sizin bunu Rabelais'ye ve yöresel kiiltüriinüze bağlamanız da bana ilginç geliyor. Fransız edebiyatı okurken ilk başlarda, Japon yazarlarınca pek beg"enilmcyen bazı yazarlardan etkilenmiştim. Çağdaşlarımdan çok Rabelais okumayı yeğliyordum. ü t e yandan, Gaston Bachelard benim için çok önemli oldu. Ben onu yirmi dört yaşımda keşfettim ve bir daha elden bırakamadım. (), düşseli, şimdiki zamanda algılanan bir nesnenin biçimini değiştirmek ve alt üst etmek olarak tanımlıyor. Bu da benim düşünceme uyuyor. Ne Mişima'nın ne de Tokyo'nun ortaya koyduğu düşseli kabul etmemek, başka bir düşsel yaratmaya çalışmak gerckiyor. Bu yolu izleyerek köyümün ve ormanlarımın düşselini yeniden buldum. Bu da benim yapıtımın merkezi haline geldi. Japon edebiyatında düşselineksikolduğunainanıyorum. Düşselin egemen olduğu birevrcnde bulıınan imgelemden yoksun olan bu kül türü dönüştürebilecek bir şeyler yaratmaya çalışıyorum. Bu "merkez" kültürünü dönüştürmek söz konusuydu benim için, yüzyıllık bir yenileştirmcyi içeren imparatorluk kültürünü Okofuku'nunkültürü haline gctirmek için. Bu araştırma, atom bombası üzerine politik bağlanmamla birbirine karışıyor, ancak benim tasam daha çok temelde bir düşsel yaratabilmek. Bu tasarının Japonlar'ca anlaşılabileceğineinanıyor musunuz? Bu konuda benim için sık sık şöyle diyorlar: "Abartıyor. Onun biçcmi çarpık! Klasik dilden çok uzaklaştı...vs." Bu yakınmalara ben şöyle kar ' şılık vcriyorum: "Neden olmasın?" fler şeyi üstüme ahyorum. Kasıtlı ola rak abartıyorum, daha önce ortaya ko yulanlardan başka imgclcr yaratmak istiyorum, başka bir biçem ortaya koymak istiyorum. Kendimi giiçlü biri gibi görmüyorum, fakat yazmaya başladığımdan bu yana, belli bir güç edindim. Profesör Watanabe bana bir keresinde şöyle demişti: "Eleştiriler sizi çiğneyip geçiyor, eziyor. Ama siz dayaC U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 2 5 0