25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

semeresini Cumhuriyet döneminde verdi; laikleşme ve Medeni Kanun'un kabulü, geleneksel patriyarkinin dinsel temelini yıktı. Toplumun patriyarkal niteliği değişmemiş olsa bile, onu meşrulaştırmak için artık dini kullanmak mümkün değildi. Arat'a göre böylece, patriyarkal toplum biçim dcğiştirmiş ve "daha ılımlı" hale gelmiştir. Bu çerçeve içinde, Cumhuriyet'in kurucu kadrolarınca kadınların durumunda yapılan iyileştirmeler, hem geleneksel değerlerin değiştirilmesinin önemli bri aracı, hem de kendi başına bir amaçtır. Kadın hakları, Mustafa Kemal'in düşlediği laik ve ulusal Cumhuriyet'in gereğiydi, ve kadınların statüsünde gerçek bir iyileşme de yaratmıştı. Ama acaba kadınlar, 1934'tekavuştuklarısiyasal hakları kullanabilecek olanaklara ve ortama sahip miydiler? Cumhuriyet'in kurucuları, kendi kız evlatlarına kamusal alanı açarken, yanıtı toplumun yapısal ve ideolojik niteliğinde aranacak olan bu tür soruları sormaya gerek duymuyorlardı. Oysa kadınlar, egemen değerlerin hâlâ patriyarkal değerler olduğu, aile içindeki esas otoritenin erkekte bulunduğu, ve Osmanlı patriyarkal.yapısından Cumhuriyet'e geçişi kadınların değil erkeklerin başlattığı bir ortamın sınırlılıkları içinde yaşıyorlardı. Bu durum, ister istemez, onların politikaya katılımlarının da sınırlarını çiziyordu. Yeşim Arat'ın 1981 yılında görüşmeler yaptığı kadın milletvekili ve senatörler, politikaya atılmalarında, yaşamlarındaki erkeklerin ne denli önemli olduğunu vurguluyorlar. Baba ve koca olarak bu erkekler, kadınları politikaya girmeye teşvik etseler bile, bu teşvikin kadınlar açısından bir bedeli de vardı: Destck, kontrol ve kısıtları da beraberinde gctiriyordu! Arat'ın görüştüğü kadın politikacılar, kadınlar açısından hiç de "tipik" olmayan bir konumda bulunmalarına karşın, başarılı olabilmek için son derece tipik ve geleneksel bir "sadık ve iffetli" kadın imgesi sunmak zorunda kaldıklarını anlatıyorlar. Eğitim ve meslek bakımından erkek meslektaşları gibi olmaları beklendiği halde, bu kadınlar, davranışlarında ve kılık kıyafetlerinde çok dikkatli ve tipik bir "Türk kadını" olmak zorunda hissediyorlar kendilerini. Sunmak zorunda kaldıkları bu imgenin, patriyarkal toplumun ve erkek bakışının prizmasından geçmiş bir imge olduğu açıktır; ama bunun ötesinde de ödedikleri bir bedel vardır ki, belki de en pahalı olanıdır: Erkek gibi davranmak ve erkek özelliklerini benimsemek. Parlamentodaki kadınlar, temsil ettikleri erkek seçmenlerin onlara erkek özellikleri atfettiklerini ve kendileCUMHURİYET KİTAP SAYI 10$ rine "hanım bey", "başkan bey" diye hitap ettiklerini anımsamaktadırlar. Birkaç seçkin kadının girmesiyle, politika, "erkeklere mahsus" bir alan ol maktan çıkmıyor! Arat, yalnızca kadın politikacılarla değil, bir karşılaştırma grubu olarak erkek politikacıiarla da görüşmeler yapmış. Çıkan sonuç ilginç; kadınlar kendilerini politikaya girmekten alıkoyanın erkekler olduğunu öne sürerken, erkekler politikanın kadınlara uygun bir alan olmadığını savunuyorlar. Burada önemli bir nokta, erkeklerin öne sürdüğü, kadınların politikaya uygun olmadığı görüşünün kadınların politikadan dışlanması yönünde yaptığı etki. Çünkü kadınlar da bu görüşü içsellejtiriyorlar ve durumu kabulleniyorlar. Buna karşılık, kadınların dışlanmışlığı olgusu, erkekler tarafından kadınların yetersizliği olarak değerlendiriliyor ve böylece bir kısır döngü oluşuyor. Kadınların, patriyarkal toplumun sınırları içinde, onu dönüştürmeksizin elde ettikleri fırsatlar, farkına varmaksızın onlan sistemi meşrulaştırmaya ve süreğen kılmaya yöneltebiliyor. Böylelikle, Arat'ın deyişiyle "patriyarkal pastadan" bir dilim kapmış oluyorlar. Gene de, sistemin parçası olmuş kadınlar bile, erkek üstünlüğünün kendilerine karşı işlediğinin farkındalar ve bunu dile getiriyorlar. Sistemden hoşnut değiller; işte bu hoşnutsuzluk, durumun değişebilirliği umudunu da beraberinde getiriyor. Yeşim Arat'ın araştırması, kadınların siyasal yaşama katılımlarının gerçek güvencesinin devlet desteği değil, toplumun ve içinde yaşadığımız kültürün dönüştürülmesi olduğunu ortaya koyuyor. Kadın milletvekillerinin geçmişlerine baktığım^da, çogunun, otoriter baba figürünün egemen olduğu aile yerine, daha demokratik, anne ve çocukların söz sahibi oldukları ailelerden geldiklerigörülüyor. Toplum ve aile demokratikleştikçe, kişiler bireyliklerini kazandıkça, kadınlar da birer kadınbirey olarak kendi güçlerinin bilincine daha fazla vardıkça, hem erkek egemenliği hem de politikanın salt erkeklere mahsus bir alan olduğu ideolojisi de zayıflayacak. Bu ise, her şeyden önce, kadınların kendileri için, kendi adlanna ve kendi üsluplarıyla, kendi dilleriyle politika yapmalarına, böylece hem varolan politik söylemi değiştirmelerine, hem de politikayı erkeklerin kapalı av alanı olmaktan çıkarmalarına bağlı. Ne kadar yücegönüllü olurlarsa olsunlar, babalar, kocalar ve devlet, "erkek" karakterlerinden öyle kolayca ve kendiliğinden sıyrılmıyorlar! • Yeni Ağaç'lar.. Düşünce YENİ BİR DÜŞÜNCE Fritjof Capra (31.000 TL) peneme/İnceleme ENERJİ ve EŞİTLİK Ivan Illıch (10.000 TL) Alternatif Üniversite FREUD E.GökaM.H.Türkçapar (12.000 TL) İLERLEMENİN ÖTEKİ YÜZÜ Ersin Balcı (12 000 TL) Derleme BÎR BİLİM OLARAK PSİKİYATRİ Der: E.GökaK.Sayar (20.000 TL) Dünya Edebiyatından Seçmeler BAŞKAN'IN ÖLDÜRÜLDÜĞÜ GÜN Necib Mahfuz (14.000 TL) BÜYÜK EV Muhammed Dib (16.000 Tü Ağaç L Yayıncılık Ud.Şti. Piyerloti Cacidesi, Dizdariye Medresesi Sokağı No.H/n D 6 34400 Çemtierlila}, tstanbul Tciefon: 518 59 59 Faks: 518 59 58 Ödemeli isieklerde kitapların lutarından düşülmek üzere 10.000 TLIik P.pulu gönderilmelidir. 50.000 TL.den düşük isickJcrde p>osta masrafı alıcıya aittir. Tutarın İbrahim tnal adına 666334 No.lu Posta Çeki hcsabına yatırılıp fotokopisinin istek mektubuyla birlikte gönderümcsi gereklidir. SAYFA 19
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear