Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
John Fopd 'a Göre Sinema Gerçek bir sinema ustası olan rord,özyaşam öyküsünü anlattığı kıtabında tekniğini,düşüncelerini, sakalarını,,dostluklarını bizlerle paylaşıyor. Western filmlerinin unutulmaz yönetmeni nin özyaşam öyküsü yayımlandı Ü ERENVOCEMN nutulmaz ızıl Gölgelcr" filminin yönetmeni, gerçek bir usta olan Ford, özyaşamöyküsünü anlattığı kitabında tekniğini, düşüncelerini, şakalarmı, dostlukJarını bizlerle paylaşıyor. O, sinemanın k u r d u d u r . Western demek Ford demektir. Gerçek adı Sean Alysius Feeney de olsa, John Ford dediğiniz zaman b u adı duymamış kimse çıkmayacaktır. "Kızıl Gölgeler", "Tütün Yolu", "Vadim O Kadar Yeşildi Ki", "Apache Kalesi K ı y l ! j " , "Kızıl Nehir", "Mormonlar Karavanı", "Rio Bravo"," Sakin Bir A d a m " gibi filmeler imzasını atan, enerjisi asla tükenmeyecek gibi duran Ford, sinemayı bir şekilde değiştiren, yenileycn insanlardandır. Ford konusmaya bayılır, hele ki onuk onuşturmayı bilen biri çıkarsa karşısına. önceleri Esquire dergisinde eleştirmenlik yaparken sonra kamera arkasına geçen ve Son Gösteri, Paper Moon gibi filmleri yöneten P E T E R B Ü G D A N O V I C H , Ford ile konuştu ve ortaya yönetmeni seyircisine bir başka yönüyle yansıtan son derece hoş bir kitap çıktı. " J O H N F O R D ' A G Ö R E S İ N E M A " adını taşıyan bu kitaptan, birkaç satır: " O n u n hakkında bütün duyduklarını, bütün bildiklerini bir araya topla sonra yüzlerleçarp. Hâlâ John Ford'un gerçek bir tanımına kavuşmuş sayılmazsın.." Bu sözler Janıes Stewart'a aittir. "Şimdi neredeyse, şu tepelerin ardında görünür" diyordu Danny borzage ve yeniden gözlerini yola dikiyordu. Genç görünümlü, sakallı, 1878'lerin Anıerikan askerleri gibi sarımavi üniforma giymiş yaşlı bir adamdı bunları söyleyen. Elindeki akordionla bir yandan da G R E E N S L E E V E S ' i çaltyordu Monuvent Valley 'ANIT Vadisi'nde sabah saat sekiz buçuğu henüz geçmişti. Güneş sıcak, esen riizgarlar buz gibiydi. Film ekibinin çoğunluğu giinün ilk çekimleri için hazırlanıyorlardı ama akordiyonu dinlemek için oyalanan birkaç kişi d e buradaydı işte. "Işte Danny", Tanıdık, beyaz bir jip tepenin üzerinde görünmüştü. Borzage, yolun kenarına hızla yürüyordu. Otomobil yaklaşırken o da B R İ N G I N G I N T H E SI lEAVES'i çalmaya başlamıştı. Derken otomobil ondan birkaç metre ötede durdu, ortalığı bir sessizlik kapladı. John Ford ön koltukta oturuyor, kalın camlı gözlüklerin ardından dışarıyı seyrediyordu. Sol gözü, kara bir bandajla örtülüydü. Geniş kenarlı bir şapka, başının bir yanına hafif eğik olarak yüzünü örtüyordu. Şapkanın deri şeridine küçülc, turuncu bir tüy takdıydı. Ford kısa, sönük bir sigarayı çiğnemeyi sürdürüyordu. Yardımcısı yanına gelerek ona bir fincan kahve uzattı, o bunu yudumlarken, hâlâ jipin ön camından dışarıyı seyrediyordu. Borzage, S H E W O R E A Y E L L O W RIBBON'u çalışordu Fotoğraf yönetmeni William Clothier ve kostüm sorumlusu Frank Beetson arabadan indiler ama oradan ayrılmadılar. Birinci asistan Wintage Smith ve Ford'un oğlu Patrick de yanlarına gel John Ford,1961 yılında cekllen bir fotoğraf ında mişti. Pencerenin yanında alçak sesle bir konuşma oldu. Borzage, THE WİLD CLONtAL, BOY'u çalışordu. Ekip görevinin başına geçmek için dağıldı. Beetson, jipin kapısını açtı. Ford inince, şöyle bir çevresine bakındı. Bir eliyle fincanı taşıyor, diğer elini beline dayiyordu. Zayıf, kınlgan bir hali vardı. Ama kameraya yürümeye başlayınca haraketleri son derece canlı ve güçlü göründü göze. Yiirürken kolları hızla hareket ediyor, gövdesi ise, bir o yana, bir bu yana hafifçe sallanıyordu. John Wayne'in o yürüyüşü kimden öğrendiği belliydi. O yaklaştıkça ifısanlar açılıyordu. Sert bir yankee suratı vardı onda, neredeyse kötü bir surattı bu, hafif gölge gibi beyaz sakalları ancak seçiliyordu. Gözleri açık maviydi. Askeri, bej bir ceket ve çok bol haki pantolon giymişti. Boynunda turuncu bir mendil bağlıydı, ama botlarının bağcıkları çözüktü. Ford bir Navajo kızdderilisine yanaştı, elini selam biçiminde kaldırdı ve "YATHEYSHİ'KIS" dedi. Kızılderili deonuyanıtladı: "YAT'HEY" "Bir film çeviriyorduk" diyor fotoğraf yönetmeni Joseph "La Shelle" ve yabancı, sete bir adımını yollamış, Ford'un sette bir çekim günü geç kaldığını bildirmişti "Öyle mi?" demişti, Ford, "Günde kaç sayfa çekiyoruz sanıyorsunuz siz?" "Herhalde 8 sayfa" dedi adam. "Bana senaryoyu verir misiniz?" dedi Ford ve adam ona uzattı. Ford henüz çekilmemiş olan 8 sayfayı saydı, ayırdı ve yirttı. Sonra senaryoyu iade ederken, "Patronuna söyle, programa uyulmuştur" Ve o 8 sayfayı asla çevirmedi. "Ne istediğini daima bilirdi" diyor yönetmen Robert Parrish. Onun yanında çocuk oyuncu olarak işe başlamış ve sonra pek çok filmin kurgusunu üstlenmişti. "Çok ender olarak, bir sahneyi ikınci kez çekerdi. Son derece az film harcardı. Her zaman belirlenen günden önce filmi bitirir ve belirlenen bütçenin altında kalırdı. Böylece, kurgucuya teslim edilen film şeridinin hemen hepsi kullanıma hazırolan olurdu. Çekimden sonra, teknesine gider ve filmin montajı bitmeden oradan inmezdi. Sanırım, bütün montajcıları, ses efektçileri ve fon miiziği yapanları, gerekli kötü adamlar gibi görürdü. Bir kez, bir filmin son çekim gününde, söyle dedi: "Dinleyin, film bitti, bilıniyorum, bunu mahfetmek için elinizden geleni yapacaksınız: ya fazla müzik koyacaksınız, ya eksik, ya fazla montaj yapacaksınız, ya da başka bir şey. Ama, lütfen abartmamaya gayret edin, çünkü bunun iyi bir füm olduğunu sanıyorum." Ve gitti teknesine bindi. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 13 6 SAYFA 7