05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

0 zamanlar biberon seramiktendi "Yazılı Kaynaklar ve Arkeolojik Buluntular Işıgında" Antik Devirde Çocuk Eğitimi / Ian Jenkins / Çeviren: Hasan Malay / Arkeoloji ve Sanat Yaytnları / 30 s. / 5.000 TL. Çevirisi Hasan Malay'a ait olan bu kitaçık, British Museum asistanlarından Ian Jenkins tarafından hazırlanmıs. Eserde, eski Yunanistan'da doğan çocukların askerlik ve evlilik çajhna gelinceye kadar hangi eğitim aşamalarından geçtiği anlatılmaktadır. Kitapta, İ.O. 479 yılında Perslerin geri püskürtüldüğü savaşı izleyen dönemde Atina'da büyümekte olan iki kardeşin, Timon ve ablası Melissa'nın yaşamöyküsü Susan Bird tarafından antik Yunan vazolarından aktarılan çizimlerle renklendirilmiş. Timon'un Atina'nın önde gelcn ailelerinden birinin oğlu olarak iyi bir vatandaş olmanın koşullarını yerine getirmesi lazımdır. Bunlar 24 harfli Grek alfabesıni öğrenmek, müzik ve spor eğitimi yapnıaktır. Timon'un 18 yaşına gelip, mızrak ve kalkanını aldığı gün yasamında yeni bir sayfa açılır. Artık o çocukluk çağını geride bırakmıs olgun. bir erkcktir. Ablası Melissa ise evde bir ev kadını için gereklı Lazımlıkta oturan çocuk olan konularda ustalaşır. Saj) elınde çıngırak var Evlilik, Melissa'nın çocukluk döneminin biti^ini simgeleyecek ve onu baba evinden alıp kocasının evine götürecektir. Kitapta, Melissa ve Timon'un öyküleri ev ve aile, okul hayatı, kız çocuklann eğitimi, spor etkinlikleri gibi bölümlerde toplanmış. 0 zaman da biberon vardı. Işte bir seramik bıberon. Sığınmacıların öyküsü Boşluk / Klaus Peter Wolf / Çeviren: Z.Nalan Ökter / Akyüz Yayıncılık / 142 s. 5.250 TL / CKK Kod No: 427.001 Dilimize Boşluk adlı yapıtı çevrilen Klaus P e t e r Wolf, kapağın arkasında belirtildiğine göre 1954 yılında Gelsenkirchen'de doğmuş, gençler için bir yurt k u r m u ş , T ü r k ve K ü r t sığınmacıların korunmaları konusunda epey özveride bulunmuş bir dost yazar. 1984 A n n a F r a n k Ö d ü l ü ' n ü kazanmış, k i m i r o m a n l a n filme alınmış. Oysa ülkemizde hiç tanınmayan b u yazar hakkında, sanatını, edebiyattaki yerini de içeren daha geniş bir bilgi verilebilirdi. Söz gelimi, bugünlerde A d a m Yayınevi'nce yayımlanan U y a n ı ş romanının yazarını, çevirmen N e d a Aytür, kitabın önsözünde b i r güzel anlatıyor ve K a t e C h o p i n ' i n adını belleklerimize kazıyordu. O önsöz olmasaydı belki de Amerikan edebiyatının en önemli romanlarından biri olan Uyanış'ı okumayacaktım. Boşluk sığınmacı M a h m u t ' u ve ilişkilerini ele almaktadır. Türkiye'de, belli bir d ö n e m d e yoğunlaşan olaylara karışan, eylemlere katılan, polisin ya da düşmanlarının kovalamalarından kaçan gençlerden biridir Mahmut ve her yönden uygar, h e r yönden gelişmiş ve insan haklarına saygılı bir memleket olan Almanya'ya geçmevi başarmıştır. Kendi d u r u m u n d a olanlarla bir aradadır; yalnızlıklarla, sıkıntılarla, üzüntülerle kuşatılmıştır; köklerinden kopmanın, boslukta yuvarlanmanın en k o r k u n c u n u yasamaktadır. A m a o t u r m a ve çalışma izni vardır, sekiz d o k u z ay kadar Almanya'da kalabilir. Sığınmacı statüsüne sokulması için ilgili makamlara başvurmuştur, başvurusunun onaylanmasını beklemektedir. Beklemektedir de h e r başvuru kabul edilmemektedir, bu yüzden kaygılıdır, erinçsizdir. Bu kaygılı ortamdan kurtulmalıdır. Çesitli olanaklar denenebilir. Bu olan a k l a n n en önemlisi bir Alman kadınıyla anlasmalı bir evlilik yapmaktır, evlilik gerçekleşti mi Türkiye'ye iade edilmesi önlenmiş, Almanya'da temelli kalması sağlanmış olacaktır. M a h m u t da bu en doğru yolu seçer; yerli yabancı ayrımı gözetmeden gereksinim duyan h e r insana yardım etmeyi seven, bu erdemli yanıyla övünen o n sekiz yaşlarında Elke adlı bir kızla evlenir. Daha önceleri de böyle, koşulların yarattığı ilginç uygulamalar vardı (yeryüzündeki ülkelerin hepsinde vardır) ama 12 E y l ü r ü n estirdiği k o r k u t m a , yıldırma, avlama ve kırım rüzgârının arkasından Anadolu toprağından Avrupa toprağına göç eden vatandaslarımız kocaman bir kalabalık oluşturunca yabancılarla evlenme mekanizması çalışmasını hızlandırdı ve bir sürü kadın, kız, yosma, fahişe bu kârlı işe (çünkii kadınlara dünyanın parası ödeniyordu) soyundu. A l m a n polisi, yetkiiileri gece g ü n d ü z didiniyor, kaçaklara göz açtırmıyordu, şurda burda sakla'narak acıklı bir köstebek yasamını sürdürenleri yakalar yakalamaz Türkiye'ye postalıyorlardı, sınırda karşılarına dikildiklerini yurtlarına sokmuyorlardı. A m a gene de akını engelleyemiyorlardı, engelleyemeyince sert önlemler üretiyorlardı. 1980'lerde sığınmacıların yüzde seksenine kucak açarken 1985'ten sonra yüzde bire bile h o r bakmaya bajlamıslardı. Kendi açılanndan haklıydılar elbet, AJH M'M'llU Klaus Peter Wolf 'Boşluk'ta önemli bir sosyal yaraya eğiliyor BOŞLUK MUZAFFER BUYROKÇU Eskı Yunanlılarda çocukluk dönemi hakkındaki bu kısa vayın, daha çok bu konu ile ilgili öğretmen ve öğrenciler için nazırlanmış. Kitabın, sosyal yaşamı anlatan bölümünde • çocuklara dönük öykümsü bir anlatım kullanılırken eserlerin anlatımında, arkeolojinin kendine özgü sözcilk ve deyimleri kullanılmış. Kitap, özellikle seramik eserlerin tanıtımında çizimlerle de zenginiestirildiğinden, seramikçiler için de ilginç ve eğitici bir nıteTik kazanmış... Faryalim Genç Alman ya/arı Klaus Peter Woll manya'yı yabancılardan temizlemek görevleriydi. Ama çok sıkı önlemler eetirdikleri, vize alma zorunluluğunu yerleştirdikleri nalde bir tüjrlü başa çıkamıyor, sızmaların önüne geçemiyorlardı. Öyleyse yepyeni ve kesinliği tanısılmaz yasalar yapmalıydılar, çözümler aramalıydılar. İşte Klaus Peter WolPun Boşluk'u Mahmut aracılığıyla bu sosyal yaraya eğilmekte; Türkler, İspanyollar, Portekizliler, Yunanlılar, Yugoslavlar, İtalyanlar ve özellikle Almanlar için kangrene dönen sorunu, en can alıcı noktalarını saptayarak içtenlikle işlemektedir. Boşluk'ta dikkat edilmesi gereken bir baska gerçek de her şeylerini, inandıkları, güvendikleri devletin konıyuculuğuna bırakan Alman küçük burjuvasının böyle durumlarda takınacağı olumlu ya da olumsuz tavırdır. Elbet bütün Alman aileleri belirttiğim gibi değildir. Sayıları az da olsa yabancılara ellerini uzatanlar vardır, bu el uzatışları başlarına çorap örse, düzenlerini sarsan 'sonuçlar doğursa bile. Klaus Peter Wolf, Bosluk'taki öyküyü yalın, edebiyatsız bir anlatımla (Boşluk'ta göz kamaştırıcı sanat atraksiyonlarına, bireyin ruhundaki derinliklerden cevher çıkartan estetik girişimlere, bellekte kalacak nitelikte ayrıntılara rastlayamazsınız) sayfadan sayfaya taşımakta, dengeleri, uyumları kaynaşmış bir tempoyla götürmektedir. Ve okur, kitabın kurgusundaki sık dokudan, olayların yan yana dizilme ustalığından etkilenmektedir. 'Acaba Mahmut'a ne olacak?' sorusunu boyuna okura sordurmaktadir. Polisiye romanlan entrikalarla süsleyerek sürükleyen merak öğeleri, zaten bütün sışınmacı öykülerinin özlerinde gızlidir. Wolf, bu öğeleri sadece kurcalamış ve gurbette ömür tüketen sığınmacıların dramlarına ayna tutmuştur. Boşluk drama dönüşen sığınmacı sorunlarıyla ilgilenenlerin; Türklere yasakJanan herhangi bir cumhuriyete, kellelerini koltuklarının altına alarak sığınmayı düsünenlerin okumaları gereken bir kitaptır. D S A YF A 2 1 CUMHURİYET KİTAP: SAYI t7
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear