25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Yaşam ve ölüm, varlık ve yokluk sorunsahna eğilen bir yapıt însan Nedir ki... / Max Frisch / Çeviren: Gürsel Aytaç, Ara Yayınları / 126 sayfa / 9.000 TL Doç. Dr. TUNA ERTEM İnsan Nedir ki Değerli bilim adamı, eleştirmen Prof. Dr. Gürsel Aytaç, yoğun çalışmalarına iki yeni ürün dana kattı bu yeni yılda. Gündoğan Yayınları'nın çıkardığı "geniş anlamda edebiyatı ilgilendiren konular"la Alman edebiyatı alanındaki araştırma ve incelemelerini içefen Edebiyat Yazıları I'in yanı sıra Max Frisch'ten dilimize kazandırdığı İnsan Nedir ki... adlı anlatı çevirisi Ara Yayınları tarafından okuyucuya sunuldu. İnsanın evrendeki yerinin ve boyutlarının Antik dönemden günümüze değin çeşitli düşünürler tarafından irdelendiğini ve ilginç yorumlara yoj açtığını biliyoruz. Örneğin Montaigne Denemeler'inde insanı "yaratıkların en zavallısı, en cılızı, öyleyken de en mağruru" olarak tanımlarken Pascal, Düşünceler'inde insanı, makro sonsuzla mikro sonsuz arasına sıkışmış olağanüstü bir varlık olarak niteler. Yüzyılımızda ise insanın evrendeki yeri sorunsalını gündeme getiren yazarlar arasında Roman kökenli edebiyatçılann (İsviçreli sanatçıların) çoğunlukta olması yalnızca bir rastlantı olmasa gerektir. Max Frisch'ten önce, Fransız dilinde yazan çağdaş klasikler arasında sayabileceğimiz îsviçreli yazar Charles Ferdinand Ramuz (18781947), doğa olaylarının bu denli beiirgin ve değişken olduğu dağlık yöre insanının doğa önündeki k o numunu ve bu devasa güç karşısındaki bazen boyun eğen, bazen başkaldıran tutumunu eserlerine konu edinmiştir. Doğa ile insanın bu iç içe, fakat bir noktada paradoksal birlikteliği, o bölge yazarlarım bu konuda düşünmeye yöneltmiştir kuşkusuz. Ramuz, insanın evrendeki yerini sorgulayan İnsanın Boyu adlı denemesinin yanı sıra, bir müzik sözü olarak yazdığı, gene İnsanın Boyu başlığını taşıyan dizelerinde şöyle tanımlar onu: "İnsan küçük / İnsan büyük / İnsan zayıf / İnsan güçlü / Gök kubbe altında ezilmiş / Gök kubbeyi sırtlandığı halde." Max Frisch ise özgün adı Der Mensch erscheint im Holozan" (İnsan Holozan Döneminde Ortaya Çıkar) olan, ancak Türkçeye, Prof. Dr. Aytaç'ın çok yerinde bir yorumuyla İnsan Nedir ki... başlığıyla çevrilen bu romanında, insanın evrendeki yerini, çağdaş düşünce adamının tedirgin bilinci içinde irdeliyor. Yaşam ve ölüm, varhk ve yokluk sorunsalını, insandoğa ilişkisi düzleminde, sıradan olduğu ölçüde evrensel olan Herr Geiser tîplemesiyle ele alıyor. Son derece yalın ve hemen hemen olaysız geçen anlatının temel kişisi Herr Geiser, 74 yaşında dul bir emekli. Basel'den gelip İtalyan Alplerinde küçük bir köye yerleşmiş, 14 yıldan beri mutlak bir yalnızlık içinde yaşantısını sürdürüyor. Olayın büyük bir kısmı Herr Geiser'in vadideki evinde geçerken küçük bir bölümü ormanda yaptığı gezintiye ayrılmış. Zaman dilimi ağustos ayı. Anlatının ana teması, yalnız bir insanın yağmur, sis, gök gürültüsü ve dolunun ardından gelebilecek bir toprak kayması korkusuna dayanıyor. SAYFA 20 Max Frisch' özenle yazan, kitaplannın estetık ilkesini dil ve kurguyla saOlamaya çalışan bir sanatçı Yazar, Herr Geiser'in yaşadığı Tessin vadisinin yüzvıllardan beri geçirdiği jeolojik ve topografik oluşumiara paralel olarak kahramanın beynindeki değişimi yaklaşık bir haftalık bir süreye sığdırıyor. Herr Geiser'in beyni ile yer kabuğunun uğradığı değişiklik birbirine benzer biçimde ortaya çıkarken, bu iki oluşum, içine aldıkları zaman süreci açısından büyük bir farklılık gösteriyor. Max Frisch, yedi yılda baştan sona dört kez yeniden yazdığı eserine son başlığını 1978'de koymuş. Eser bazı eleştirmenlerce otobiyografik olarak nitelendirildiği halde yazar bu görüşe karşı r çıkıyor. Tessin vadisini ve çevrenin topografik özelliklerini yakından tanıdığım, ancak Herr Geiser'in kendisi olmadığını söylüyor. O köyde yaşayan Armand Schulthess adlı, her şeyi bilmek isteyen münzevi bir ihtiyarı model olarak seçmiştir kahramanına. Çağdaş eleştirmen Martin Walser'in deyişiyle "Frisch kendisini tamamıyla eserden geri çekmiş, yalnızca malzemesini değerlendirmiştir". Elindeki otobiyografik malzemeyi değerlendirirken de özel yaşam sanat ilişkisini adeta simgeleştiriyor. Eserdeki doğabirey ilişkisi de aynı simgesel yapıyla verilıyor. Örneğin Herr Geiser'in Tessin Kantonu Tarihi'n den kesip duvara astığı alıntıda, okyanusta tortu taşlarının oluşturduğu tabakalara değinilirken aynı anda kahramanın beyninde kireçlenme başgösteriyor. Bir başka bölümde, yağmur nedeniyle güncel yaşamda ortaya çıkan iletişim kopukluğu ve sessizliğin ardından ilk afet belirtisi olarak Herr Geiser'in bahçesindeki küçük setin çöküşü gelirken aynı şekilde, mutlak bir yal nızlık içinde yaşantısını sürdürüp birtakım bilgileri yeniden kazanmak isteyen kahramanın beynindeki k o pukluk ortaya çıkıyor. Daha eserin ilk sayfalannda, kitaplardan kestiği doğaya yönelik bilgileri duvarlara yapıştırırken hafıza ve beyin konusundaki bilgileri de beraberinde topluyor Herr Geiser. "Hafıza kaybı korkunç olurdu", "Hafıza olmadı mı bilgi de yok" gibi düşünceler, kahramanın, afet sezgisine paralel olarak beynindeki afeti de yavaş yavaş sezinlediğini gösteriyor. Onun beyninde olagelen bu afete okuyucu, arada bir ortaya çıkan kısa cümlelerle hazırlanıyor: "Besbelli beyin hücreleri ölüyor", "Beyni o kadar kireçlenmedi". Romanın kurgusu, yukarıda sözünü ettiğimiz Charles Ferdihand Ramuz'un eserlerinde gördüğümüz gibi, kurmacadan uzak, hemen tümüyle gözlem ve montaja dayalı, sinema tekniği diyebileceğimiz bir teknikle oluşturulmuş. Olaylar, Herr Geiser'in objektifinden, onun günlüğü biçiminde aktarılıyor. Sıkıntılı bir bekleyiş havası içinde geçirdiği anlardan verilen çeşitli kesitler, okuyucuda, beyazperde karşısında olduğu izlenimini uyandırıyor. Aynı ülkenin farklı bölgelerinde yetişmiş, farklı dil kullanan bu iki yazarın, Ramuz ile Frisch'in eserlerindeki öz ve biçime değin bu benzerliğin, yörenin etkileyici doğa özelliklerinden kaynaklandığını yinelemekte yarar var. " O anlatı" biçiminin, bir başka deyişle "edilgen" anlatının kullanıldığı eserde birkaç betımleme sannesinin dışında hemen hiç uzun paragraf yok. Herr Geiser'in beynindeki kopuk düşünce sistemine uygun, birbiriy. CUMHURİYET K İ T A P : SA Yl 23
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear