Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Üç Direkli Bir Gemi Van Gölünde Kedi Akh / Arif Damar / El Yazıları Yay ınevi /48s. Türkiye'de yayıncılığın içerisinde bulunduğu durumu, sadece yayınevlerinde çalışıyor olmakla değil, şöyle dikkatli bir okur olmakla da insan kavrayabilir... FarkJı anlamlarda da olsa yavıncılık, ülkemizde gerçekten ciddı sorunları kucaklamakla işe başlamak demektir. Dizgisinden baskısına, ciltlenmesinden dağıtımına değin geniş bir süreci kapsadığı gibi dönemlere uygun siyasi ve ekonomik atmosferin de etkisini değerlendirmeksizin yayıncılık yapmak olası değil. Türkiye'nin, özellikle 1980'den sonra ciddi Bir ekonomikpolitik yapılanmaya itildiğıni, siyasi konjonktürdeki değişikliklerle beraber ülkemiz kültürel ya ArifDamarhn elyaztsıyla bize ulaşan şiirleri kedi akh METİN TURAN f, pısında da kendini ağır bir biçimde ortaya koyan yapıîanmanın oylumunu gözlemlememek elde değil. Bu, oldukça doğal elbette. Çünkü Türkiye'de 1980'den itibaren giderek daha bir içi boşaltılan, toplumsal dinamikleri dar bir çerçeveye kanalize etmekle seferber olan resmi politıka, içeriğine uygun ürünleri vermekte gecikmeyecekti. Ama DU her türlü yetkeyi elinde tutan, olanakları sınırsız evet gerçekten sınırsız resmi ideo lojinin karşısında oldukça yalnız, oldukça bireysel çabalar da yok olmadı. Harçlıklarını bir köşede biriktirip bir kültür dergisi çıkarmanın tadılmaz mutluluğunu duyanlardan, bir yığın özveri içerisinde bir kitap yayımlamanın sevincini duyanlara değin, sınırlı güçle küçümsenmeyecek çabalar da olmadı değil. Bu anlamda akla gelebilen önemli bir etkinlik de Elyazıları yayıncılığın çabaları. Türkiye'de şimdiye dejin yapılmamışyapılamamış bir çalışmayı örneklediter. Sorabildiğim kadarıyla, dünyada da örneği olmayan ya da sınırlı bir uğraşı bu: Şairlerin orijinal elyazılarıyla, şiirlerinin yayımlanması. İlk yayınları olan Uğur Kaynar'ın Gizemya'sı ile Behçet Aysan'ın Şiirler'ini Ocak 1990'da yayımladıkların ArıfDamar'ın"KediAkh"adlıyapıtıılkkez 1959dabasılmıştı SonradanüçbasımıdahagerçekteştirilenyapıtmıDamar,bukezelyazısıylasunuyor. da, yayınevinin yöneticileri Uğur Kaynar ve Halit Ataseven, kitapların ilk sayfasına şu notu düşmeden kendilerini haklı olarak alamamışlardı: "Yalnızca şiir kitapları basacağız dediğimizde, yazınla haşır neşjr olanların bile bize bıyık altından gülmesini önenıscmiyoruz. Amacımız; yazın tarihine belgesel nitelikte kitaplar kazandırmak ve şiifin yok sayıldığı (!) bir ülkede, şiire hak ettiği saygıyı göstermektir". Yeni yayımlanan kitapları incelediğimde bu notu artık kaldırmışlardı. Çünkü bu gerçekten saygı duyulacak çabaya bıyık bükmek birazıcık olsun akh basan insanın harcı değildir. Kitapların başkaca özelliklerini de aktarmak gerekiyor: İç sayfalar 1. hamur 70 gram kâğıda basılmış, kapaklar iki renk; siyahbeyaz ve 220 gram Amerikan bristol, ayrıca selefonlanmış. Bunlar sanat kitabı yayıncılığında dipnot düşülecek unsurlar. Beş yüz ellişer adet basılan kitaplar, aynca şairleri tarafından paraf edildikten sonra tek tek numaralanıyoı ve ilk elli adedi satış dışı tutularak öylece piyasaya sürülüyor. Mayıs ayı içerisinde de Arif Damar'ın Kedi Aklı'sı ile Özdemir fnce'nin Güneş Saati yayımlandı. Yayınevi yöneticisinin belirttiğine göre bu çalışmayı 100 kitaplık bir seri haline getirme amacı güdülüyor. Bu kutlanası çabalarla, memleketin ekonomikpolitik havasında egemen olan ağır hava, ince bir sevince, bütün yapışkanlığından arındırılmış hasretı yaman Akdeniz serinlieine dönüşüyor. Yukarıda da değindiğim gibi yeni yavımlanan kitaplardan biri de Arif Damar'ın Kedi Aklı adlı yapıtı. Bu yapıtın ilk basımı 1959'da yapılmış. Daha sonra üç baskı daha yaptı, ama yakın değil bundan üç yıl önce yurtdışındaki bir arkadaşım için araştırdığımda bulmakta zorlanmış, kendi kitaplığımdakini göndermi^tim. Nasıl aranmasın ki bu kitap?.. Duygularımı saklamakta yarar yok; sevgilim için Ankara'dan, İstanbul'a bir defter ciltleyip gönderdiğimde, içerisine özenle yazdığım ilk şiir Arif Damar'ın bu yapıtındandı: "Çocuklar çocuktu / Görür görmez belledik ya / Sarıydı kızlar saçları mısır tarlalarından / Daha sarı yumurta sarısı / tnce uzundu kolları bacakları sarı .çizgiler gibiydi / Tuzsuz denizlerden mi sürdüler gözlerine yoksa ne / Bu uçuk mavileri" Arif Damar'ın şiirinde hep bir narinlik vardır. A. Hicri İzgören'in şiirleri üzerinde çahşırken düştüğüm notlardan biri aklıma geliyor şimdi, aktarmadan edemiyorum: "Neresinden başlanırsa başlansın, bir güzcl Akdeniz serinliği, edalı Azeri kızıdır, bir güzel Çerkez inadı, nasıl söylenmez bir yanık Kürt havarı. "Kedi Aklı"nı yeniden okurken, şiirlerin anlamsal zenginliği içerisinde o eşsiz güzelliği ancak böyle anlatabilirim diye düşündüm. Kedi Aklı genel anlamda Arif Damar'ın şiirinden ayrı düşünülebilecek bir yapıt değildir. Ama her kitaba, her şiire ait bir farklılığın, bir başka anlamlılıeın genel vurgulamasını kitabın bütününe yüklemek uc olası. İnsanın, hele şu çağımızda bütün kalabalığı yalmzlığında gizli insanımızın gizemli güzelliğini buluruz bu yapıtta. Hemen her şiirde, insanın çağdaş yalnızlı&ı saklıdır. Şiir zaten insanın birbaşınalığının kalabalıklığı değil midir? "Yalnızlığım kalabaük gitgide / Soğuk güneşler gibi çekildim kentin sokaklarından / Yoksa koruyamadım bu sevinci kırılır kolum kanadım yoksa / Hani yok mu ya hani ne derler hani işte yok yere / Yalnızlığım yalnızlığım gitgide" Şiirleri elyazılarıyla okumak, ürünle okuyanı daha bir yakınlaştırıyor, daha bir sıcaklaştırıyor. Sankı ilk elden bize yazılmış gibi taze, bizi alıp götüren ilkbahar cıvıltısı; üç direkli bir gemi Van Gölü'nde... D S A Y F A 2 5 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1$