29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Ortaçağ'ın yakın okuması Ortaçağda Felsefe / Betül Çotuksöken Saffet Babür^/ Ara^Yayıncılık / 346 s. 13300TL / Kod No:308.033 TAYUN ALTUfi Ortaçağ, insan ve kültür açısından, genelde, nep bır "negatıon" olarak görülür. Gerçekten de Röncsans ve Aydınlanma'nın keııdisini olumsuzhııdığı Tanrı Merkezli bir değerler dünyası olarak Ortaçağ, düşünce tarihınin böylc bir evresidir. İnsanın kcndisini vesayel altına soktuğu bir dönemdir Ortaçağ. Gelgelclim, bu söylenen, bir yanıyla olgusal bir hakikatı belirtirken bir yanıyla da kendisinden kopup ayrılamadığı, Ortaçağ'a ilişkin bellı bir bakış açısına, bcllı bir değerlendırme perspcktifino de gönderimde bulunnıaktadır. Bakış açısının konuyu bclirlediği uyarısını göz ardı etmezsek; kafamızd.ıki Ortaçağ imgcsinın büyük ölçüde Aydınlanmacı görüş Urzı tarafından şekillendirildiğını kabul «1110111!/ geıekeı.ck. Kğer durunı böyleysc, Onaçag düşünce ve külıur düny.ısının kendinde anlamını ne ölçüde kavradığımız soruıısal olarak kalıyor deınektır. Kuşkusu/, yukarıdaki yöntemsel uyarı, aynı zamanda, kendinde anlamın salt bır bıçıuıde asla ele geçırılemcycccğini de ima ediyor. Bu durumda aranan anlam, ancak çoğul bakış açılarının sunduğu zengınlıkte bulunabılecek demektir. (Yuksa, bi/de hep yapılagcldiği gibi, karşı bakış açısına yerleşip Orıaçağ'da hıç varolmayaıı değerler keşfetmek de olası!). Şinıdı, Ortaçağ felsefesine ilişkin olarak böyle bir "kritik" konuma yerleşmek niyctinde isek, o zaman ilk elde yapılması gereken, sanırım, döncnıin ielsefi metinlerinin bir "yakın okuma"sını gerçekleştırmek olacaktır. Işte, Betül Çotuksöken ve Saffet Babür'ün hazırlamış oldukları "Ortaçağda I;clsefe", böyle bir girişime karşılık verebileeek temel metin derlemelerinden oluşuyor. Önce bir antoloji olarak tasarlanan; fakat sonradan her ftlozof için açıklayıcı birer ön metinle zengınlejtirilen bu derleme, yazarların Ortaçağ'a geçişin tipik temsilcisi saydıkları Plotinos'la bajlayıp; Augustinus ("İtiraflar"), Boethius ("Felsefenin Tesellisi Üzerine"), Scotus Erigena ("Doğanın Bölümlenmesi Üzerine"), Anselmus ("Proslogion" ve "Hakikat Üzerine"), Abelardus ("Mantık"), Bonaventura (J'Tartışmalı Sorunlar"), Thomas Aquinas ("Varlık ve Öz Üzerine"), Duns Scotus ("Opus oxonıense") ve Guillelmus De Ockham'dan ("Terinıler Üzerine") yapılmış seçme metinlerin çevirılerıylc bütünlcnıycır. Batı Ortaçağ felsefesi üzerine bılgılendırıcı bır "gırı^" metnı ıle de çalıjma ayrı bir zenginlik kazanıyor. "Giri>", Ortaçağ'ın bir düşünce dökümünü yaparken; ele alınan felsefe sorunlarının çok çeşitliliğine işaret ederck, okur dikkatıni kalıpla>mış yargıların gerisiııdeki canlı felsefe etkiııliğine yöneltiyor. Böylccc, Ortaçag'da da "felsefecılenn" yaşadıgı olgusuna ı>ık tutmuş oluyor. Kitabın ön okunnıasından edınılcn izleninıler dıığrultusunda, birtakım belirlemeler ortaya koymak gerekırse; öncelikle ju süylenmeli: Ortaçağ felsefi düşüncesinın yönleıv dirici temcli, akıl ve inanç arasındaki çaıı^ma ve bağdaşma monıentleri içeren dinamik bağıntıda bulunınaktadır. Genelde kabul gören bu yargı üzerinde bıraz duralım. Bilindiği gibi, Ortaçağ telsefesinin belli ba>lı çıkış önermeleruıden bırısı, "crcdo ut ıntellıgam", "anlaınak ıçııı ınanıyorum"dur. Bu önermc, "inancım anlama ediminıe e^ lık etmelidir" demektedir ki, burada pistis'in (inan), gnosis'in (bilgi) önüne konulduğu ve hakikatı anlamak ıçın Tanrı süzüne ınanılması gerektığı anlayışının esas olduğu görülmektedir. Bu yönüyle, aklı vesayet altına sokan ve nılme'nın önünü kapatan bu önerme, Ortaçağ'ın telsefeyı teolojının hızmetçısı durumuna soktuğunu ılerı süren, "Philosophia ancilla theologiae" anlayıjını haklı çıkarmaktadır. Fakal bu önerme, aynı zamanda anlamayi biritik anıaç olarak koymakla da, hiçbir ko^ul altında akıldan (felsefeden) vazgeçmeyen bir tin'in içsel sürekliliğine ijaret ctmektedir. (FeLsefeden kolayca vazgeçebilen tin'in kulak Ortaçağ felsefi düşüncesi üstüne bir kitap ları çınlasın!). İşte bu noktada önerme, karşıparçasıtıı davet etmekte ve onunla bütünleşmek islenıektedir: "İnanmak için anlanıalıyım." İnandığıtn jey, bilıneınin de nesnesı olmalı. Inanılan akılla kavranabılır olmalı. Burada özgiil olan yön, akla olan talebin bizzat inancın kendisinden çıkmadığı; fakat, aklın tarıımından geçmeyen hiçbir şeyin kendisıni meşru kılamayacağı anlayışını kendisine ilke edinmiş bir tinsel tutumdan ileri geldiğidir. Ortaçag'da inancın kayıtsız şartsız egemenliğine rağmen; felsefe üretilebilmişse eğer, bunun nedenini, Antikçağ'dan âdeta kalıtımsal bir mirab olaıak devrslınmış bu tinsel tutunıda aramak gerekir. Orıaya konabileeek bir diğer belirleme, Ortaçağ felsefesinin Antik felsefeyi Hıristiyan kılacak tarzda bir okunu çabaMnın ürünü olduguduı. Bu okumanın yeni bir kavram çerçevesi üretemediği de genellikle kabul edilen bir olgudur. Antikçağ'a dönük bu felsefe ilgisinin gerisinde duran yönlendirici motiv, ku^kusuz, inancı nıesru kılma kaygısıdır. Bu bakımdan Antik leKefeye yöneliş, başlangıçta ve büyük ölçüde yöntemsel olmu^tur denebılır. İnancı kavranılır kılnıanın ve onu savunmanın en etkili yöntemi argumentatio, kanıtlanıa ve çürütme, Aristoteles'in mantığından başka nerede bulunabilecektir ki? Bu düşünme yöntemi, skolastik felsefe diye adlandırılan, Ortaçağ'ın gcnel (ebefe etkinliğinin de temelindcdir. Burada etkınlik sözcüğünü özellikle vurguladım. Çünkü, skolastiğin "sistenıleştirilmiş teoloji" şeklindeki donuk anlamına ek olarak, Kant'ın kendi düşünümü çerçevesinde bu terime verdiği farklı bir anlama gönderme yapmak istedim. Kant, "Logik"te, insan aklının nihai amaçlarının bilimi olarak gördüğü kosmik felsefe'nin yanı sıra; yeterli bır rational bilgi stokunu, bu bilginin parçalarının sistematik bir bağıntılanmasını veya bu parçaların büıün idesi içindeki birliğini içeren skolastik anlamda bir felsefe tarzından söz eder ve bu fekelenin sadece beceri'yi (skill) amaçladığını belirtir. Burada beceri, bir etkinlik olarak felsefe ya da felsefe pratiği olarak anlaşılır. Bu açıdan bakıldığında, "Ortaçağda Felsefe" kitabının bize sunduğu metinlerde karşılaştığımız iist düzeydeki "skolasıiğin", ion derece incelmiş "felsefe pratiğinin" şaşırtıcılığını ve beceri'nin yalnızca varlık ve düşünceyi değil, fakat aynı zamanda dil'i de kuşatan bir alan genişliğine nasıl uzandığını yerli yerine oturtmak mümkün olabilir. [ J u u i imgeler, yeni benzetmelcr, renkli arayışlarla dolu şiirleri Hececiler adı verilen şairlerin anlayıjlanna bir tepki olarak karşılanmışiır. Kimi eleştirmenlere göre Yedi Meşale'cilerin şiirleri tkinci Yeni şiirinin müjdecisi sayılır. Odalar ve Sofalar ilk basımtndan sonra bir daha yayımlanmamıştır. Kitabın son sayfasında yakında yayımlanacağı bildirilen Orkestra adlı şiir kitabı da çıkmamıştır. Bu kitaptan. Odalar ve Sofalar adlı şiiri Sabri Esat'ın gençlik çalışmalarından ilginç bir örnek gibi sunmak istiyorum: "Evler bir nara benzer Nar tanesi, sofalar Akşam, yol gibi gezer Sükun su gibi dalar Odada bir pancurun Sofadadır güneşi Camlardan yanan korun Düşer içime eşi Odada yığın yığın Gölgenin salkımları Sofada yalnızlığın Duyulur adımları. Oda, içinden duyar Oluktan düşenleri Sofa, geceyi oyar Dinler merdıvenleri Toplar odanı kuş gibi Sofamın laflarını Birer bibloymuş gibi Süler boş raflannı Beni duvar boyunca Bir kum gibi ufalar Odam uyku dolunca Uyumayan sofalar." D M.Oktay Odalar ve Sofalar / Sabrı Fsat / Muallim Ahmct Halit KnaphaııcM / 1933 Bir gramofon plağı gibi Kitap Macit Sasi'ye ithaf edılmij. Önsöz yerinde S.E. imzalı şöyle bir açıklama var: "Odalar ve Sofalar'ı hep aynı sükun, gam ve sevinçle birlikte dinlemiştik. Bu kitabı san.ı, çalındıkça değijen bir gramofon plağı gibi, geçen ve gcçmeyen günleri anlatsın diye ithaf ediyorum." Odalar ve Sofalar yayımlandığı sırada Sabri Esat 26 yaşındaydı, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde Umumi Psikoloji doçenti, Yedi Meşale yazın hareketinin öncülerindendi. 21 yaşında Yedı Meşale topluluğuna katıldı. Ölünteye kadar Edebiyat Fakültesi'nde profesör olarak görev yaptı. Odalar ve Sofalar tek şiir kitabıdır. Fransızcadan pek çok çevirileri yayımlandı. Edmond Rostand'dan yaptığı Cyrano de Bergerac çevirisi çok ünlüdür. Odalar ve Sofalar, 1930'larda belirlenen yeni bir şiir anlayışının ilk ürünlerindendir. Yedi Meşale'cilerin yeni CUMHURİYET KİTAP SAYI 4 S A Y F A
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear