26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

'İklim zonta için elverişli' Kemal Gökhan Gürses zontaları, "kültür vizesi verilmeyen tüm Türkler" olarak tanımlıyor. ÇizerKemal Gökhan Gürses'AydınlarlaZontaların Savaşı 'nı anlattı K İ T A P T A N B İ R B Ö L Ü M C MERT ALİ BAŞARIR umhuriyet Dergi'de '86 yılında yayımlanan "Aydınlarla Zontalann Savaşı" adlı çizgi roman, çizeri Kcmal Gökhan Gürses tarafından sil baştan çizilip, güncel unsurların da eklenmesiyle albünı olup piyasaya sürüldü. Çizgi roman yayıncılığın Türkiye'de bir pazar olarak görülmcdiğini söyleyen Kemal Gökhan, "Oysa çizgi roman dünyada çoktan hayatın bir parçası oldu. Çizgi roman çizcrck yaşayabilen meslektaşlarımız var" diyor. Kitabı bir " o y u n " olarak gördüğünü belirten sanaıçı bu çalışmaMndaki anlatım tekniğinı şöylc açıklıyor: " O k u y u c u bizi mi yoksa söyleyeni mi görüyor. Bence, söylettiğirniz sözü ille bizimle özdeşleştirme egilimi var. Bu yüzden Kemal Gökhan'lardan iki tanesini oyuncu kılığında romana kattım.. Zonta ve aydın olarak." Aydın ve zontayı bir " o l g u " olarak gördüğünü vurgulayan arkadaşımız Kemal Gökhan'la bu minyal üzre söyleşi yapalım istedik ve yaptık. Zontalarla aydınların savaşı kentsoylularla kent köylülerin savaşı gibi yorumlanabilir mi? Kentin eski nüfusundan geriye antika dükkânlardaki konsollar kaldı. Kentin yeni soylularını biz antikacı aydınlar her ne kadar resmı düzeyde "tanımasak" da ikı odalı beton cvlcrimizin ince duvarlarından içeri dalga dalga sızan lahmacun kokusuyla kaderkeşiz. Yeni kent nüfusunun "süper gücü" zontadır ve öyle ki, savaşmayacak kadar güçlüdür. Aydınlara da düşlerini ve özlemlerini çavuşa tokatlatmak düşer. Nedir zonta? Almanya vizesi alamadığı için metropolde sıkışmıs "yerli bir gurbetçi" mi? Kültür vizesi verilmeyen tüm Türklerdir. Halımız, kilimimiz çok tutuluyor da onun üstüne yayılışımızı beeendiremedik kimseyc. Hatta kendimize bile. Işte o gün bugündür "İsunbul'un havası orospu..." Onun ırzına geçenler de indirimden yararlanıyor. Zonta, 50'lerden beri başlayan göçle birlikte, kentlere istiflenmiş binlerce insanın öyküsünden doğan kültür garibesi. Gecekonduların o inanılmaz yapılanyla nasıl ayakta kaldığına şaşırdım hep. Şimdi, Türkiye büyük bir gecekon duya benziyor. Nasıl ayakta kaldığımıza şaşıyorum doğrusu. tstanbul'un taşının topragının soğan, sarmısak, pityalin, amonyak ve tezeğe dönüşmesine büyük yardımİarı olan zontaları kaç kuşakta toplayabilirsiniz? Ben zontaları genel olarak "iki kuşak"ta topluyorum. Birincisi ilk gelenler: Çok kötü kullanıldılar. Çok ağır işlerde çalıştırıldılar. Pamuk elli insanlar onları yönettıler hep. Ikinci kuşak, bu ağır işçilerin en zcki olanlarıydı. Kimilerince bu köylü zekâsıydı. Ama, kentin egemenliği bugün bu ikinci ku^agın elinde. Bir kısmı mafyaya, bir kısmı ülkücü derneklere katıldı. Bir kısmı fabrikatör oldu. Bir kısmı da en önemli yönetim katlarının nutuk balkonlarına kadar yükseldi. Nedir aydın? Sözcüklerle orgazm olan, "maksat tavır olsun" diyen elit bir ukala grubu mu? Türkiye'de "aydın" bir sırça fildir. "Tırnak içinde" ya^ar. Çok hacimlı, her daim çok potansiyelli ve ilelebet kabız bir canlıdır. Duyarlıdır, çünkü çok ezılmıştir. Hassastır, ama her darbeyi yediğinde, bunun son olduğunu sanır. ü yüzden hep aynı iskemleyi kullanır. Bu ülkede aydın nasıl olunur? Bir zontanın yetismcsi memlekete kaça mal olur? Türkiye içinde bulundurulduğu siyasi ve kültürel iklim kuşağı nedeniyle zonta yetiştirmeye en elverişli ülkedir. Aydın yetistirilmesi içinse yanlış bir Ulkedir. Aydın ebeveynler çocuklarının " a r m u t dibine düjer" sözüne bağlı bir duyarlılık kazanacaklarını düşünürken, tarih armudu alıp tadından en çok anlayan kültüre sunar. Yine de en sağlıklı aydınlar, çelişkilerin daha kesif ve dolaysız yasandığı en sağlıksız evlerden çıkıyor. Aydına tavır almak, devletin resmi ideolojisini paylajmak mı, yoksa aydınla devlet arasındaki "muhabbcte" çomak sokmak mı? Aydınını sevmeyen bir devleti aydını hiç sevmez. Bugün devletimiz ve hükümetlerimiz de aydınların "kullanım" alanlarını genişletmenin gereğine inandı. Aydınlar için yapılan hapishane sayısını arttırmalarının yanı sıra hükümetlerine bile bircr ikişer aydın serpiştirmeleri bu gerçeği işaret eder. Artık bilgisayar ve pazarlama }irketlerinde, reklam sektöründe ve güçlü kuruluşların üst düzey yöneticiliklerinde " a y d ı n " kardeşlerimizi gördükçe " a h ulan, demek ki biz tutunamamışız be!" demek geliyor içimden. Aydına karşı bir devlet artık söz konusu edilemez. O kadar ki gelecek ihtilalin gerekçelendirilmesi konusunda epey zorluk çekileceğini saruyorum. • "' /OıL/\N(Ml 3/SNıVOPUM b u KOLLJIMuz Yaşken eğildl Kemal Gökhan sarışın ve kız olması beklenirken, esmer ve erkek olarak 1964 yılında Mecidiyeköy'de dünyaya geldi. Her şeve rağmen "baba" nüfusuna kaydedildi. Kabzımal ve inşaat çavuşu bir babanın oğlu olsaydı, sanatçı kişiliği örselenır miydi bilemeyiz. Ama, sanatçı bir ailenin çocuğu olmak, ondaki kabzımal ve inşaat çavuşu potansiyclini eritti. 11 yaşında ilk karikatürü yayımlandığında iktidar kavramlarından pek haberi yoktu. İktidarsızlıktan da öyle. İrili ufaklı 10 kadar mizah dergisinde çalıştıktan sonra, adam olamayacağı anlaşılınca Cumhuriyet gazetesinde küçük bir köşeyi işgal etti. Evli ve bir çocuk babası olan Kemal Gökhan, Beyoğlu argosunu iyi konuşur. Aydınlarla Zontalann Savajı / Kemal Gökhan Gürses / Cep Kıuplar 48 S. / 15.000 TL. / Kod No: 023.071 S A Y F A C U M H U R l Y E T K İ T A P SAYI 4
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear