Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
'Bu Gece Pera 'da' üstünejale Sancak yla Ayasofya 'da bir öğle konuşması 'Öykü anların dilidir' Jale Sancak, "Bu Gece Pera'da"yı kaleme alana değin hiç öykü yazmadığını söylüyor. Genç yazarın tutkuları arasında oyunculuk ve yönetmenlik de var Evli ve bir çocuk sahibi olan Jale Sancak bir süredir modelistlik yapıyor. CENGİZ ÖNDERSEVER Jale Sancak'la Can Yayınları arasında çıkarı ılk öykü kıtahı. "Bu Gece Pera'da" Uzcrine gürültülü bir 'pub'da konusuyoruz; dışarıda ısırıcı bir soğuk var. Kıtabı kaleme alana degirı, hiç öykü yazmadığını söylüyor. Yaşamına giren, bilinçahına sızarak damla damla çoğalıp büyüycn, giderek kendisinı zorlayan ımgelerden bahsedıyor: Armen'iylc, Şükrü Bey'iylc, Kör Hüsnüye'siyle. Sarhos Gökçcn'iyle, meyhaneleriyle, Cite de Pera'sıyla, Toplıane'siyle her şey, tüm bir İstanbul yasanıısı, öykülcrdc dışlanıak içirı /orlamı^lar Jale'yi. "Sadeec Pcra yok kitapta. Oyle algılandı. Isminden vc bir iki öykünün havasından dolayı. Aslında, IJÜIUM Istanbul var. Oyküniin hiı kisisi gibi koymak istedim Istanbul'u." Evet. Bir I.stanbul kıtabı. Bir marjinal Istanbullular kitabı. Bir "Gölgeler Kitabı" diyorum. "Öylc de denebilir" dıyor Jale. Kaygaıı bir zaman kipi, kaygan zcmın ve siluet ınsanlar... Fakat, hcpsı çok yakın. Hepsı çok sıcak. Imgelemın ımbiklermde damıtılmıs, deblizlerindc dinlendirilıni> bir Istanbul bu. Heınen hep&i bir şiir duruluğunda. "Öykülerinde Scvım Burak'ı çağrıştıran bir bi(,im var. Blok paragrafların yanı sıra, dize satır kullanıyorsun. Oykülerinin >iirscllij;inde. bunun da etkisi var sanırım?" "Ikn buna 'kırık satır' diyorum. Aslında, ^iirscl olmasıııa (,aba göstermedim. Şiirsel olduğunu da zannetmıyuruııı. Öykünün ıçınde dizt'ler olu^turdum. Vurgulamak ıstcdiklcnmı, di/e bı<,iminde ya/dım. Bana, bıınlara ne siir nt öykii diyebilirsin, diycnler oldu; aına ben, öykü diyorum." "Peki, nedir sence öykü?" "Anların dılı... Ben 'Bu Cîece Pera'da da anların dılıııi çözmeye ealıştım. Ya^aııı paı\acıkları, anlar, seiler var; yüvleı v.ır, g(inıntulei' var..." "Siııcma imf;c'leri var. Sonra 'ayna' İ7İeği göze çarpıyor; yansımal.ir var. Dü^Ier var... Anıa hepsi, şu anın gerçekliği içinde hazır bulumnayan bir rcalitcde." "Içimden böyle yazmak gcldi. Bunun nedeni yok.. Örncöin Gökçcn, bizim mahallenin dclisiydi. Bilirsin, eskiden her mahalllenin bir delisi vardı. Ama nedense onlarııı da nesli tükcndi..." "Öykülerinin duygusal leitmotivini bu sonu gelen güzclliklcrin buruk hüznü oluşturuyor..." Gök(,en'ı ben t,ok sevıyordum. Olmeden bir hatta öııce, ınanır ttıısın, ölünıü görmüjtüm yü/ünde..." "Oykülcrindeki insanların hepsi gcrçckte yaşamış insanlar mıydı?" "Evet. Hemen hcpsi. Çoğunu yakından tanıyordum... Çevremde itilip kakılan, bilıncinde ya da değil acı ceken bunca insan varken; başka türlüsünü yazmak gelmezdi clımden. Beni zorladılar. Uzerime v'ullandılar. Beni yaz, S A Y F A 12 benj yaz, dıyorlardı sanki. Yazmasam kurtulamazdım." "Öykülerin de bir solukta okunan cinstcn bir bütünlük var, canlılık var. Bir hcyccanı bayatlatmamak için bir oturuşta ya/ılmış gibi..." "Evet, evet.. Bir seterde yazıldı. Gecen yıl yazmayaoturdum. Şunu ya da buııu yapacagım diye bir şey yoktu kafanıda. Ya da ^u türde.. Bir radyo oyununu yeni bitirmi>tim. Yazmaya başladım ve bu kitap vıktı ortaya. Birer öykü olarak belirdi kâğıdın üzerinde..." Ne yaşam ne sanat görüjü bakımından conservatıv sınıflamalara aldırış ediyor Jale Sancak. Okurun yazar karşısında özgürlüğünden yana. Kitap arkalarından, geçmişinden dergılerde çıkan slogan siirlerinden hoşlanmıyor. İnsanın her ya^ta farklıla^ıp, geli^eccğinc inanıyor. Öykülerinde olaydan çok, duygular var. Ozellikle Bu Gece Pera'da için böyle bu. Çok önemsmniş görünen anlık yaşam parıltılarıyla, insanın milyonlarca yıllık özüne ışık tutuyor... Kcndini yaşamdan sorumlu bulan bir yazarın etik hüznü de denebilir. Her jeye rağmen: 'Evet'; her seye ragmen, insanca bir başkaldırı: İnian için, insanca için. Yapıtı çok sevimli kılan da bu 'umut'... Külrengi Eylül Umutsuzluğu içinde, "Bu Gece Pera'da"nın Tietropolıten ı$ıgıyla karjılaşmaktan, mutluyum. Sagol Jale! D Bu Gece Pera'da / Jale Sancak / Can Yayınları / 80 s. / 4.000 TI . / Kod No: 021.337 Genç, modelist, yazar Jale Sancak, 3 Araltk 1958 Istanbul doğumlu. Yazmaya nrtaokul uralannda jiırle başlamif. Ya/dıklarım bir iki ünlüyc gpndermiş, ama 'birfınn ekmek yemen lazım' gibı beylık tepkilerle karşılafmif. Jale de o dönenı yazdıklart hakkrndti aynı kanıyı payla^ıynr: "Kötii şeylerdi, karalamalardı onlar." Bir yandun da ıçıtuie sirutiM yangını vardır bu yıllarda; bir gün yönctmen ohııayı dıiy lcmcktedtr. Oyunçu olnıak i^ıtı Jınallar da vardır önünde... Lisedcn tcrkle bir yayınevınde dü/eltmenliğe başlar: İfi 'so.ıb icrial' romanlar 'müsubbıblıği'dir ya, arada bir redaktörlük de yapar gnh gnh; e\kırrıif sözcüklerı yemleriyle dcgiftirir. "Hiçbir 'miitercim'den tepki gelmedi..." Jule'nın tutkuları arasında yalnuca oyunculuk, yönetmenlik yoktur; ressam ve yazar oltnak da vardır. Çizgilerı oldukça iyidir. Radantıyla {izgilcrim görcn bir iyveren, ona, tpek üzennejırçadesen çalışma örıerısı yapar; böylecegırer kunıasın dünyasına. Zevklt bir işttr. "Şu an bile özlüyorum." {fyeri kapanıma, ievnıedigi bir ifteçahfir. Sonunda, bugim çalıştığı modelıstlığe adım atar... Evh; bir çocuğu, yayırıılanmış radyo oyunlan, jürleri ve Bvlcdıyc Şebir Tiyatrosu repertuarında uyuklayan bir oynnu var. BTC.KU PI.R\I>\ K İ T A P T A N B İ B Ö U M ...Işte güvercinler de geliyordu. Daha uyku muhmuruydular. Kanatlarından sinema tozları damlıyordu, cski film parçacıkları. İlkin Vahi 0/ ilijti pencerenin kıytsına, sonra en tombul olanı: Necdet Tosun Muallâ Sürer, Begonyanın saksısına tünedi. Sonra ötckiler de sökün ettiler. Suphi Kaner, Tarık Tekçe, Mürüvet Siın, Mahmure I landan, hepsi ayrı bir saksının kıyısına kondular. Yerlerini czDerlenıişlerdi. (Şu koca dünyada, öldükten sonra da olsa bir yer edinebilmişlerdi ya.) Yalnız Mürüvet Sim, bu kez fesleğenin saksısına değil de, Teofilos'un omzuna kondu. Teofilos, gülerek bu sabah pek keyiflisin Mürüvet, dedi. Mürüvet Sim kanatlarını çırpıp fıkırdadı. Mualla Sürer kıskançlıkla baktı ona. Nc numaracı karıdır şu Mürüvet! Sonra ona inat gagasını takırdata takırdata bir sarkı söylemeye b.ıjladı. Sonra Vahi Öz'ü de çimdikJedi, o da söylesin diye. Suphi Kaner, Tarık Tekçe, Mahmure Handan hemen bir vokal oluşturdular. Sanki bu dünyayı bırakıp gitmemişlerdi. Sanki 'Turist Omer' filnıini çeviriyorlardı. Teofilos'un penceresi bir film platosuydu sanki. Üff bu ne gürültü, dedi uykusu kaçan hanımeli. Şu Teofilos, niye alıştırmıştı bu gürültücü kuşları penceresine. Zaten ondan bajka üim yüz verirdi bu küf kokan oyuııcu eskilerine? Yoo, dedi fesleğen, haksızlık ediyorsun.... C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 2