Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Okurunu hep bir beklenti içinde tutmak ve anlatısını tekdüzelıkten kurtarmak için çeşitli yollara başvurur yazar. Zaman diziniyle oynayıp kimi yılları atlar; geri dönüşlere başvurur. Kimi bölümleri kısa, kimi bölümleri de uzun tutarak biçemine bir çeşitlilik katar. Anlatısını yer yer yazın alanındaki bilgi birikimiyle bezer; Juvenalis, Seneca, Aristo, Cicero, Vergilius, Homer, Shakespeare, Congreve, Milton, Pope gibi pek çok yazardan söz edip çeşitli alıntılar karıştırır anlatısına. Ayrıca, romanı oluşturan on sekiz kısmın hcr bırının başına eklediğı deneme nitelığinde birtakım bölümlerle karşılaşırız. Bu bölümleri neden eklediğini şakacı bir anlatımla şöyle açıklar yazar: "Uyku verici bir ilaç etkisi yapan bu parçalar, kitabımızın öteki parçalarıyla bir karşıtlık yaratmak, öteki parçaları daha hoş göstermek için, yapıtımıza ustaiıkla eklencn 'ağırbaşlı' bölümlerdir." (Cilt I, s. 197) Yazar, isterse bu bölümleri atlayabileceğini de söyler okuruna, ama öyle ılginç görüşler öne sürer ve bu görüşlerı öyle eğlendirici bir dille anlatır ki bu denemelerde, onları okumadan geçmek olanaksr/dır. Ornekse, aşk üstüne yazdığı bir denemede, büyük bir yüreklilikle, a^k tutkusunu yadsıyan filozotlara çatarak a>kın doğallığını savunur, cınselliğin gerçek a^kın bir parçası olduğunu s<iyler: "Genellikle aşk denilen şeyin, yani belirli miktarda körpe beyaz insan etini oburcasına yeyip yutarak bir iştahı doyurmak istcğinin, benim aşk diyc savunduğum şfyle hiçbir ilişkisi yoktur. Bu yeyip yutmak istcğine aşk değil, açlık deınek daha yerinde olur...benim savunduğum aşk, çok daha ince biçimde doyduğu halde, tıpkı iştahların en kabası gibi, kendini doyurmak istemektedir ille.. kendi cinsinden olmayan bir kişiye yönelen aşk, tamamıyla doyabilmck amacıyla, yukarıda sözünü ettiğimiz açlığı da yardımına çağırabilir." (Cjlt I, s. 255) Fielding'in bir denemesi de yazarlık üzerinedir. Gerçek bir yazar, yeteneğin yanı sıra, yaşamın kendısinden damıtılmış bılgiyle ve en öncnılisı duyguyla donanmış ki^ıdir ona göre. Gerçek yazarlara öykünüp yazar geçinenler ise "onlara okuma yazma öğretenlerden edindikleri bilgi dışında hiçbir şeycikler bilmcdikleri halde, aslan postuna bürünüp anırınca kendini aslan sanan eşek kardcşleri gibi, en yüce dahilerle aşık atmaktan ne korkar ne de utanırlar." (Cilt I, s. 469) Ya elcştirmenler? "Eleştirmenleri fazla şımarttık hepimiz; onları gerçekte olduklarından çok daha derin kişiler sandık. Bu tutumumuzdan ötürü yiiz bulan eleştirmenlcr, astığı astık, kestiği kestik, diktatörce bir güç haline gelmcyi başardılar, bizim efendilerimiz oldular, aslında eski yazarlardan öğrendikleri yasaları, yeni yazarlara zorla kabul ettirecek kadar kendilerini beğenmeye başladılar." (Cilt I, s. 194) pek çok kişiye yetecek kadar zengindır yazarın yergi dağarcığı: "...Bence şairin pek bilgili olması şart değildir. Bir eleştirmen, şairlerden bile daha az bilgili olabilir. Bir politikacının ise eleştirmenlerden daha bilgisiz olmasının zararı yoktur." (Cilt II, s. 177) son denemesınde de kendısine sataşan yazar ve eleştirmenlere, inançlı bir sesle son sözünü söyler Yazar: "...Yaratıcılık dönemim ne denli kısa olursa olsun, benim yazdıklarım, kendi sakat bedenimden de beni aşağıİamaya kalkan çağdaşlarımın cılız yazılanndan da daha çok yaşayacaktır herhalde." (Cilt II, s. 368) Her şey bir yana, yalnızca bir yazarın roman yazarken nasıl eğlendiğini görmek için bile okunmaya değer bir yapıt Tom Jones. Ustaca bir çeviri, yazar üstüne kapsamlı bir önsöz ve özenli bir basımla sunulması da kitaba duyulan saygının güzel bir örneği. D Târkçede Fielding Tom Jones, Çev: Nihal Ycğinobalı / Özay Sun^r / Altın Kitaplar / İıtanbul, Hazıran 1964 / 314 s. Kader Yolu (Joseph Andrews) Çeviren: Aydın Pesen / Altın Kakm, 299*. "Tom Jones" fılminde Albert Finney ve Sophia VVestern'i canlançlıran Susannah York için, kahramanımızı istediğimizden çok daha kötü biçimde sahneye çıkarmak zorundayız." (Cilt I, s. 105) Fielding, Tom'un çevresindeki kişilerin kötücüllüklerinı de ıyice vurgular. Dahası, kendisı de soylu bir aıleden geldiği halde, özellikle soylulara verip verıştirır: "Bu adamlarda, biçimsel kaygılar ve yapmacık öylesine ağır basar ki, kışilik yok olmasa bile, görünmcz olur... Süslenip püslenmek, kumar oynamak, ycmek içmek, selam verip yerlere kadar eğilip kalkmaktır onların tüm işi gücü." (Cilt II, s. 179) Besbelli, ikiyüzlülüğe ve çıkarcılığa savaş açmıştır Fielding. Oysa, cinsel tutkularını bir türlii dizginleyemeyen Tom gibi, Sophia'nın kaba, küfürbaz babası Squire Western gibi, kusurlan olsa bile, açıksözlü; dürüst olan kişilere oldukça sevecen bir yaklaşımı vardır yazarın. Anlatı boyunca kahramanları üzerine yorum yapar zaten Fielding. Onun için, Tom Jones'u roman kişileriyle baş başa kalıp rahatça okuyacağınızı sanmayın. Yazar, sürekli yanı başınızda olacak, sizinle durmadan konuşacaktır. Hatta kimi zaman size takılacak, kimi zaman da düşgücünüzü kullanmanızı isteyecektir sizden. Okuruyla yakın bir ilişki kurmak ve onu sürekli merak içinde bırakmak amacıyh yapar bunu Fielding. Sözgelişi, öğretmen Partridge'in zinayla suçlanması üzerine, neredeyse hınzırca şöyle der: "Suçsuz olup olmadığı daha sonraları anlaşılacaktır belki de. Ama öykü anlatanları esinleyen peri bana bir sır verdiyse, ondan izin almadan hiç mi hiç niyetim yok bu sırrı açıklamaya. Durum böyle olduğuna göre boşuna merak etmesin okuyucu." (Cilt I, s. 89) CUMHURİYET KİTAP SAYI S A YFA » •