Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Ölümsüzlüğün kaynağı Nikolay Vasilyeviç Gogol (18091852) kısa ömrüne o eşsiz öyküleri, hep taze kalmış ve klasik olmuş o oyunları, o özgün romanı sığdırmayı başarmış ölümsüz bir vazardır. Bu ölümsüzlük, kaynağını, onun hem klasik hem de modern olmasından alır. MELİH CEVDET ANDAY enden dünyaca ünlü üç büyük yazarın adlarını söylememi isteseler, bunlardan bırı kesinlıkle Gogol olur. Bütün oyunlarını ve ünlü romanı Ö l ü Canlar'ı dilimize çevirdiğimden olacak, bu büyük vazarı çok iyi tanırım, sahne sahne, bölüm bölüm anlatabilirim bu yapıtları; ama onu bir okuru olarak tanımanın yanında diyeceğim ki, onun tanışı da olmak isterdim. Bana kişiliği öylesine ilginç gelir. 'Ölü Canlar'yazarı Nikolay Gogol hem klasik, hem modern B 6 Nikolay Vasilyeviç Gogol (18091852) kısa ömrüne o eşsiz öyküleri, hep taze kalmış ve klasik olmuş o oyunları, o özgün romanı sığdırmayı başarmış ölümsüz bir yazardır. Bu ölümsüzlük, kaynağını, onun hem klasik, hem modern olmasından alır. Gerçekçi, insan sal ve her yer için geçerli yanı ilc klasiktir o ve yalnız Rus yazını için değir, dünya için de çığır açıcı, örnek alınan yanı ile moderndir. Bunu nasıl başardığı, üzerinde önemle durulması gereken konudur. Kuşkusuz bunlar birbirini doğurmuş, birbirini destekleyen niteliklerdir; fakat geçen yüzyılın ilk yarısını kaplayan Rus yazınında onun örnek alacağı bir yapıt, bir yazar yoktu, elbet Puşkin'i saymazsak. Evet, Puşkin, onun dehasını sezmişti, ona destek ve azim kaynağı olmuştu; ama Puşkin de biliyordu ki Müfcttiş'in ve Ölü Canlar'ın konusunu ona vermekle bir dehanın doğmasına yol açmaktadır, başka bir şey değil. Rus yazını Puşkin'siz hiçbir zaman düşünülemez, nedir ki bu, ille Puşkin'in süregitmesi anlamında yorumlanmamalıdır. Gogol onun hep hayranı olarak kaldı, hatta ustanın ölüm haberini aldığında, yaşama gücünü yitirdiğini düşünecek kadar sarsıldığı bilinir. Yazarlar arasındafcskidenvar olan saygının güzel bir örneğidir bu. Ama özgün kalmaya engel değildir. Yukardan beri izlediğimiz tanıyı sürdürürsek Gogol'un yapıtlarında, özellikle öykülerinde, neşe ile hüznün iç içe olduğunu görürüz. Örneğin Dikanka Akşamları adlı öyküler kitabındaki "Soroçinsk Panayırı" adlı öykü şöyle biter: "Şu mahzun insan kalbi! Onu hiçbir şey iyi edemez." Oysa bu öyküler okuyanları güldürüyordu. Puşkin bir dostuna yazdığı bir mektupta şöyle diyordu: "Şimdi Dikanka Akşamlan'nı bitirdim. Işte gerçek, içten bir neşe! Kimi yerleri de ne kadar şiirli, duygulu. Bu çeşit yapıtlar bizde o kadar yeni ki üzerimde bıraktığı şaşkınlık etkisi hâlâ geçmedi. Söylediklerine göre dizgiciler, kitabı dizerken gülmekten katılıyorlarmış." Mizah yeteneği Gogol'ün doğasında vardı, fakat gizli bir hüzünle eşlik durumunda. Nitekım bu hüzün, onu deliliğe dek götürdü. Geleceğiz. Ancak öykü konusunu kapamadan şunu da söyleyivereyim, ünlü Kaput öyküsü için Dostoyevski "He'pimiz Kaput'tan çıktık" demiştir (Bu öykü bizde oyun olarak sahnelendi). Gorçol, Müfettiş adlı ünlü oyununu 1834'te yazmaya başladı. Bu oyun 1836'da oynanmıştır. O zaman Rusya'da kendisine müfettiş süsü veren birçok kişiye rastlanıyordu. Hatta bir gün Nijni Novgorod'da Puşkin'i de müfetıiş sanmışlardı. Oyunun etkisi iki bakımdan da büyük oldu; onu beğenenler özellikle ünlü eleştirmen Belinski göklere çıkarıyorlar, kızanlar ise bütün memurları hırsız yerine koyduğu için yazarda kutsallık saygısı olmadığını söylüyorlardı. Gogol, Itiraflar adlı kitabında şöyle diyor: "Müfettiş, benim yaşamımda bir dönüm noktası oldu. Rusya'daki rezaletleri bir araya toplamak ve halkı onlara bir kerede güldürmek istedim." İlk temsüden sonra da bir arkadaşına şöyle yazmış. "Seyirciler genellikle oyundan memnun kaldılar... Yarısı çok iyi karşıladı, yarısı da bastı küfrü. Ama bu küfürün nedeni sanatla ilgili değil." Yukarda adını andığım eleştirmen Belinski'nin uzun incelemesi dilimize çevrilmiştir. Ne var ki Gogol, Müfettiş'in uyandırdığı ilgiden kaygılanmaya başladı ve bir süre sonra yazdığı yazılarda, devlet memurlarını yermediğine, o kentin bir iç ruh Puşkin, Gogol'ün dehasını sezmişti, ona destek ve esın kaynağı olmuştu; ama Puşkin de biliyordu kı, 'Müfettiş'ın ve "Ölü Canlar"ın konusunu ona vermekle bir dehanın doğmasına yol açmaktadır. I İ kenti olduğuna ilişkin açıklamalara girişti. Elbet bu da şaşkınlık uyandırdı ve Belinski bu kez Gogol'ün .ıleyhinde ağır bir eleştiri döşendi. Gogol artık gözden düşmüştü. Buna benzer bir olay, ama biraz değişik biçimde ortaya çıkan ölü Canlar'ın da başına geldi. Bu romanında Gogol, özellikle Homeros'un vc Dante'nin etkisinde kalmıştı. Balzac'a İnsanlık Komedyası .ıdını esinleyen Dante, Gogol'e de yolunu göstermişti. Ölü Canlar bir trilogya olacaktı. 1835'te Puşkin'e, "Ölü Canlar'a başladım. Bu konu eğlenceli bir romana çok elverişli" diye yazan Gogol de konuyu başlangıçta güldüren yanı ile ele almış, fakat gittikçe değişerek yapıtına bir dram havası vermıştir. Puşkin ilk bölümleri okuduktan sonra "Tanrım, Rusya ne mahzun ülke" demekten kendini alamamış. Gogol'ün ruhsal bunalımı, romanın ikinci bölümünü yazarken açıkça ortaya çıkar. Romanında olumlu bir tip yaratamadığı için Tanrının onu cezalandırdığı inancındadır. Bir türlü elinden gelmemektedir bu. Gogol yapıtının ikinci bölümünü ateşe atar. Deha, deliliğe dönüşmüştür. Bugün elimezdeki ö l ü Canlar'ın ikinci bölümü, yanmaktan kurtarılmış ya da yeniden yazıldığı anlaşılan parçalardan kuruludur. Onun bütün yapıtına damgasını vurrnuş olan, gerçek ile düşün karışması olayı, sonunda yaşamını ele geçirmiştir. D S A Y F A 9 Nikolay Vasilyeviç Gogol, 18091852 yılları arasında yaşadı. Sanata düşkün bir aileden geliyordu. Gogol 1829'dan itibaren edebiyatla uğraşmaya başladı. 1835 ytlından sonra ise kendini tamamen edebiyata verdi. Puşkin'in desteğiyle'yetkin bir yazar oldu. 1836'dan sonra İtalya, Fransa ve İsviçre'de yaşadı. 1848'de Rusya'ya döndü. Yapıtları hemen hemen tüm dünya dillerine çevrilen Gogol 1852 yılında Moskova'da öldü. Türkçe'de Gogol Ölü Canlar / Çeviren: Melih Cevdet Anday / Sosyal Yayınları / 404 s. / 12.500 TL. (Ayrıca Cem ve Verso Yayınları arasında da çıktı.) Taras Bulba / Çeviren: Mehmet Özgül / Engin Yayıncılık / 244 s / 8.000 TL. Bir Delinin Hatıra Defteri / Çeviren: Nihal Yalaza Taluy / 119 s. 5.000 TL. Bütün OyunlarıI / Çeviren: Melih Cevdet Anday / Adam • Yayıncılık / 296 s. / 13.700 TL. CUMHURİYET KİTAP SAYI 33