Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Osman Balcıgil, Latin Amerika'mn Atar Damarları'nı anlattı Sefillik aşk ve dans iç içe Latin Amerika'nın Atar Damarlan / Osman Balcıgil / Belge Yayınlan / 80 s. / 12.000 TL. / CKK Kod N a 004.006 MÜRŞİT BALABANLILAR sman Balcıgil Cağaloğlu'na dergi ve kitap yayıncısı olarak geldi. Birkaç yıl sonra "gazeteci olmaya karar verdi. Yeni Gündem dergisinde ilk gazetecilik ürünlerini vermeye başladı. Sonra Hürriyet ve Tempo dergisi. Balcıgil şimdilerde, geleceğin gazeteciliği olarak da tanımlanan TV, gazeteciliğinı sürdürüyor. "Latin Amerika'nın Atar Damarlan" onun Peru, Bolivya, Ekvator ve Kolombiya'ya yaptığı zahmetli yolcufuğun izlenimlerini kapsıyor. O "Yaşama mücadelesi vermek" denildiğinde benim aklıma hep (bu belki de yanlış), hayatın pek çok açıdan iptal edÜmiş olması hali geliyor. Ama hayır, Latin Amerika ülkelerinin insanları, gördüğüm kadarıyla, hayatlarını hiçbir alanda bırakın tümden iptal etmeyi, askıya almaya bile yanaşmıyorlar: Ne giydiklerine, yediklerine, yarınlarının ne olacağına aldırmadan dans ediyor, şarkı söylüyor, aşık oluyorlar... Durmaksızın geleceğe ilişkin proje üretiyor, geçmişlerine de alabildiğine sahip çıkıyorlar... Sözü uzatmak mümkün. Ama gereği yok: Latin Amerika'da hayat var! Hangi ülkeleri gezdiniz? En azından on yılda bir darbelere sahne olması açısından sanırım bazı benzerlikler var Türkiye'yle, ne dersiniz? Kitapta, Latin Amerika'nın dört ülkesinden, Peru, Bolivya, Ekvator ve Kolombiya'dan söz ediliyor.Bu ülkeler And Dağları ülkeleri. Birbirlerine kapı komşular. Aşağı yukarı aynı zamanlarda İspanya tarafından sömürge haline getirilmiş, aynı süreyle bu ülkenin boyundunığu altında yaşamışlar. Bu nedenlerle de birbirlerine çok benziyorlar. Ama, bu demek değil ki birbirlerinin aynılar. Aslında, sözkonusu ülkeler o kadar büyükler ki, kimi zaman aynı ülke içindeki farklı yörelerden insanların davramşları, kıyafetleri, dilleri bile birbirinden farkiı olabiliyor. Birbirlerine çok benzemeleri, ancak öteki ülkelerle, sözgelimi Türkiye'yle karşılaştırılmaları halinde geçerli. Latin Amerika ülkelerinin Türkiye'yle karşılaştırılmalarına gelince. Öte ülkeleri bilmiyorum ama, Peru, Bolivya, Kolombiya ve Ekvator'u Türkiye'yle karşılaştırmak (ya da karşılaştırmaya çalışmak) bir hayli zorlama olur. Belki biraz, Türkiye'nin de bu ülkeler gibi ekonomisinin güçsüz olduğundan söz edilebilir. Ama daha ötesi değil. Bir kere coğrafyalar farklı olunca insanlar da farklı oluyor. Buna tarihleri ekleyip, üstelik din faktörünü de göz önüne alınca, ortaya çıkan tam anlamıyla "müthiş bir farkülık" oluyor. Bu nedenle belki farkhlıklardan bahsetmek daha verimli olur. Çünkü başta da belirttiğim gibi ekonomik zorluklar dışında ortak bir nokta (bu da tam değil) bulmak oldukça zor. Farklîhklardan bahsetmeye gelince de, doğrusu bu konuda bir kitap yazmak bile mümkün (bkz. şekilde görüldüğü gibi). Yolculuğunuzun hiç de kolay geçmediğini ben biliyorum. Biraz da okurlarımız için anlatır mısınız? Yolculuk esnasında başımdan ne tür ilginç olaylar geçti? Bundan kitabın girişinde biraz söz ettim. Yine söyleyeyim: Bir kere yollar çok uzun. Insana fenalık getirecek kadar uzun. Eğer Latin Amerika'da karayoîuyla seyahat etmek istiyorsanız, 6070 saatlik yolculuklara kendinizi hazırlamanızda sınırsız yarar var. Ve tabii her yolculuk kendi başına bir macera... Bir de Latin Amerika'da kitabın içinde bir yerde de belirttiğim gibi, her kitle hareketini ihtilal zannetmemek gerekiyor. Zaten bir süre zannetmemeye başlıyorsunuz da... Adım başı ve ihtilal çaplı hareketlilikler anladığım kadarıyla sadece Latin Amerika'ya özgü. D Latin Amerika . Tumuyle kendıne özgü bir kıta... Eduardo Galeano "Latin Amerika'nın Kesik Damarları"ndan siz ise "Atar damarlarından" söz ediyorsunuz. Kitabın girişinde de belirttiğim gibi, iki nedenle "Latin Amerika'mn Atar Damarları": Bir; "Latin Amerika'nın Kesik Damarlan"nın yazarı Eduardo Galeano'ya nazire olsun diye. İki; Latin Amerika ülkelerinin gerçekten kıpır kıpır olmaları. İkinci nedeni açmakta yarar olabilir. Kitapta sözü edilen ülkelerden Peru ve Bolivya cidden çok yoksullar. Bu ülkelerde insanlar giyinmiyor, örtünüyor; beslenmiyor, açlıklarını bastırıyorlar. Bu iki ülkede, insanların yaşama mücadelesi verdiklerini söylemek abartma olmaz. K İ T A P T A B İ R B ÖL Ü M Polis şefi, yeşil sırt çantası, yeşil sırt çantasını indiren polis, iki Bolivyah, hep birlikte polis merkezine doğru ilerliyorlar.... Bu arada saçları sarartılmı; Bolivyalı, polis şenne arkadaşını takdim ediyor... Tokalaşma esnasında takdim edilen Bolivyalı'nın elindeki bir tomar para polis şefinin eline geçiyor ve zarif bir hareketle en uygun cebine iniyor... Bu paranın ne kadar olduğunu tahmin edebilmek göz önünde sayılmadığı için mümkün değil. Bir süre sonra iki Bolivyalı ve peşlerinden elinde yeşil sırt çantası olmak üzere bir polis geri dönüyorlar... Yeşil sırt çantası sahibine teslim ediliyor... Belli ki "aranan" her ne ise, çantanın içinde bulunmamış... Çantanın sahibi Alman genç gülümsemekle yetiniyor.. Kuşkusuz "Aradığınız çanta kahverengi ve üstelik sırt çantası da değil" demiyor. Midibüs yeniden yola koluyuyor... Bir süre sonra, Copacabana'ya varılıyor... Copacabana, büyük kadedraliyle iinlü küçük bir Bolivya kasabası... Yolcular burada araba değiştirecekler. Muavini tepeye tırmanıyor ve yükleri inairmeye koyuluyor... Bu arada yabancıların sırt çantalarına ek olarak, üçü siyah, ikisi beyaz olmak üzere tam beş çimento torbası büyüklüeünde torba indiriyor. Bir de kahverengi meşhur çantayı tabii... Torbaları ve kahverengi çantayı sırıtarak iki Bolivya'lıya teslim ediyor... Bolivyalılar, torbaları ve kahverengi çantayı hazırda bekleyen bir arabaya atıp tozu dumana katarak uzaklaşıyorlar... Yabancıların ağzını bıçak açmıyor... 500 kilogram civarında uyuşturucu, Peru'dan Bolivya'va elini kolunu sallaya sallaya işte böyle giriyor! Latin Amerıkalı ıçin yaşamak zor. Işte bir dafl kasabası pazar yerı S A YFA 2 CUMHURİYET KİTAP SAYI 33