28 Haziran 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Bilim Tarihi CBT 1443 /14 Kasım 2014 12 Teori ve teknoloji Bilimsel teoriler ile teknoloji arasındaki tarih boyunca kurulmuş ilişkiler için neler söyleyebiliriz? OOOF OFF LİNE Tanol Türkoğlu [email protected] Dijital Bolluk Yediklerimiz gibi okuduklarımız da eskiye oranla misliyle artıyor; ama yediklerimizin tersine okuduklarımızdan geriye hiçbir şey kalmıyor. Osman Bahadır [email protected] T eori ile teknoloji arasındaki tarihsel ilişkileri saptayabilmek için, teori tarihine ve teknoloji tarihine önce ayrı ayrı bakmanın yararı olabilir. İlkçağlardan günümüze bilimsel teoriler tarihine baktığımızda, teorik gelişmelerin iki temel özellik kazandığını görebiliyoruz. Birincisi, teoriler git gide daha kapsayıcı bir nitelik kazandı. İkincisi, teoriler bir genel teoride birleşebilme eğilimi gösterdi. İnsanlık tarihindeki ilk bilimsel teorilerin, Arşimet’in statik ve hidrostatik teorileri olduğunu söyleyebiliriz. Arşimet bu konulardaki çalışmasıyla hem temel bir fizik teorisi geliştirmiş oldu, hem de fiziği ilk kez matematikselleştirerek bilimde önemli bir genel tarihsel süreci mızda, başlıca teknolojik gelişmelerin temelde yararlanılan enerji kaynağının niteliğine bağlı olarak gerçekleştiğini söyleyebiliriz. Yararlanılan enerji kaynaklarının tarihsel bir sıralamasını yapmak gerekirse, bunlar, insan ve hayvanların kas gücü, su ve rüzgâr gücü, buhar gücü, elektrik gücü ve nükleer güçtür. Eğer teknoloji tarihini, basit sistemler içeren teknolojilerin ve karmaşık sistemler içeren teknolojilerin tarihi olarak kronolojik bakımdan ikiye ayırırsak, karmaşık sistemler içeren teknolojiler çağını, buhar enerjisine dayanan teknoloji ürünleriyle başlatmamız gerekir. Arşimet (287212) başlattı. Kendisinden 1900 yıl kadar sonra yaşayan Galileo Galilei, “Arşimet olmasaydı, ben hiçbir şey başaramazdım” demiştir. Bilimsel devrimden sonra Newton’ın hareket ve gravitasyon teorileri ile ağaçtan düşen meyvenin hareketi ile Ay’ın dünyamızın etrafındaki dönme hareketi, aynı teorinin içinde açıklığa kavuştu. Maxwell’in elektromagnetizma teorisi de, elektriğin, magnetizmanın, ışığın ve radyasyonun niteliklerini ve hareket yasalarını ortaya koydu. Kuantum teorisi ise atom ve atom altı parçacıklar fiziğinin genel ilkelerini ortaya koydu. Günümüzde doğadaki tüm olayları yönlendiren gravitasyon, elektromagnetizma, kuvvetli nükleer güç ve zayıf nükleer güç dinamiklerini tek bir genel teori içinde ifade etme arayışları sürüyor. Milattan Önce üçüncü yüzyıldan günümüze kadar geçen 2300 yıllık süredeki teorinin genel tarihinde bu temel eğilimleri görüyoruz. Aynı dönem için teknoloji tarihine baktığı Şimdi bu çerçevede teori tarihi ile teknoloji tarihi arasındaki bağlara bakabiliriz. Buhar makineleri çağının başlamasıyla birlikte, hem birden fazla teori bazı aygıtların geliştirilmesinde etkili oldu, hem de buhar makineleri teknolojisinin gelişimi yeni teori alanları açtı. Sadece kapsamlı termodinamik teorisi değil, fakat aynı zamanda enerjinin korunumu kanunu da formüle edilebilmesini, ısı enerjisinin mekanik enerjiye dönüştürülebilmesi teknolojisinin örneği olan buhar makinelerinin varlığına borçludur. Isı enerjisini mekanik enerjiye dönüştürmenin fiili yolu bulunmamış olsaydı, enerjinin korunumu kanunu da matematiksel ve deneysel olarak ifade edilemezdi. Arşimet, kaldıraç gibi günlük bir aracı matematiksel olarak analiz etme konusunda çok parlak bir bakış açısına sahipti. Eğer bir kalas, bir dayanak noktası olarak bir eksen etrafında hareket ediyorsa, dayanak noktasının bir tarafına uygulanan kuvvet, diğer taraftaki bir yükü kaldırabilir. Arşimet şunu keşfetti; yükü kaldırabilen kuvvetin miktarı, tam olarak kuvvetin ve yükün, dayanak noktasından olan görece uzaklıklarına bağlıdır. Bu bir mekanik teorisidir ve aynı zamanda mekaniğin matematikselleştirilmesidir. Tarih boyunca teori ile teknoloji arasında daima karşılıklı yaratma ve geliştirme ilişkisi oldu. Fakat eğer aralarındaki ilişkinin daha özgün bir eğilimini belirlememiz gerekirse şunu söyleyebiliriz ki; teorilerin teknolojiye olan katkısı hem çeşitlilik olarak, hem de düzey olarak arttıkça, yaratılan teknolojik mekanizmalar da karmaşıklaşmıştır. Öte yandan yüksek teknoloji eserleri de yeni teorik gelişmelere kapı açmıştır. Bilim ve teknoloji tarihi bize her iki alanda da çok sayıda örnekler sunmaktadır. TEKNOLOJİNİN TEORİLER ARACILIĞIYLA EVRİMİ Dijital hayat yepyeni iş ve gelir imkânlarını da beraberinde getiriyor. İyi haber bu alanda herhangi bir sınırın olmaması; kötü haber başarıyı yakalamak için yaratıcı olmanın gereği. Kötü haber bilgiye önem vermeyen ortamlarda bu tür imkânların belli bir sınırın üstüne çıkmada zorlanması. İyi haber ise dijital dünyanın sınır tanımaz özelliğinden dolayı fiziksel ortamların (engelleyici) kültürel özelliklerinin kolayca aşılabileceği. Şöyle bir model düşünün: Yayınladığınız her twitter mesajının en az on bin kere retweet edildiği, toplam bir milyon takipçisinin olduğu bir twitter hesabınız var. (Ama ünlü birisi değilisiniz). Dijital yaşamda bu profil, viral pazarlama için bulunmaz bir nimet. Herhangi bir marka, ürün, hizmet vb. ile ilgili göndereceğiniz her mesaj için para kazandığınızı düşünün. Çünkü binlerce kez retweet edileceği, dolayısıyla da insanların onun hakkında konuşacağı kesin! Bugün, dünyada bu tür hesabı olanlar güzel paralar kazanabiliyor! Neden? Çünkü dijital bolluk çağında en önemli olgulardan bir tanesi “dikkat çekebilmek”. Milyonlarca twitter kullanıcısı var ama birisinin mesajları dikkat çekiyorsa, bu imkânın ticari bir başarıya dönüşmesi kaçınılmaz. Tabii bu denklem ister istemez dijital bolluk çağında herşeyin “önce” metalaştırıldığının da bir teyidi. Bu denli popüler bir twitter hesabının neden ticari amaçla değil de başka bir gaye için kullanabileceği akla gelmez? Konuyu bir başka açıdan da irdelemek gerek. Yukarıdaki örnek mutlaka benzeri pek çok twitter hesabından bir tanesi. Ve belki de o anılmayan benzer hesaplar içinde aynı popülerlikte olmakla birlikte herhangi bir ticari amaçla kullanılmayanlar da vardır. Peki neden onları bilmiyoruz? Çünkü ticari kaygı ile öne çıkanlar, ticari kaygı ile yaşayan ortamlardan acilen tüm dünyaya yansıtılıyor (çünkü bu yansıtmanın kendisi de ticari bir kaygı ile yapılıyor). Oysa belki de başka bir amaçla kullanılan benzer bir hesap ve onu çevreleyen ekosistem bunu dünyaya lanse etme gereği duymuyor. Hangi açıdan olursa olsun, şu an dünya öyle bir dijital arz fazlasıyla karşı karşıya ki artık sorun diğerlerinden farklı olabilmek, öne çıkabilmek, dikkat çekebilmek. İşin ilginci bu olgu dijital dünya ile sınırlı değil. Toplum “tüketici” hale geldikçe, tüketilecek malın niceliği de artmakta; “beni al, onu alma” kaygısı daha da derinleşmekte. Basit ve güncel bir örnek ülkemizde “yazılan” kitap hacmi. İstanbul Kitap Fuarı bu yıl 33 yaşında. İlk yıllarında Taksim’de The Marmara Hotel’in altındaki küçük mekân yeterli oluyordu; bugün Beylikdüzü’ndeki devasa salonlar yetmiyor! Ülkemizde düne göre sayısız çeşit ve adette kitap yayınlanıyor. Ancak bu kitapların hepsi olmasa bile büyük bir kısmından okurların pek çoğunun haberi bile olmuyor. 80lerde Cumhuriyet Kitap Kulübü’nün aylık bültenleri yeni çıkan kitapların önemli bir kısmını içerebiliyordu. Bugün neredeyse her dakika birkaç yeni kitabın duyurusu yapılıyor! Nicelikte artış, nitelikteki kalite düzeyini azaltıyor eleştirisi de var. Malum yaşam bir bütün. Öteki tüm cephelerde belli bir kalitenin üstüne çıkamayan bir hayatın yaşandığı bir ortamda yazılan kitabın “kaliteli” bir içerikte olmasını beklemek çelişkili değil mi? Yediklerimiz gibi okuduklarımız da eskiye oranla misliyle artıyor; ama yediklerimizin tersine okuduklarımızdan geriye hiçbir şey kalmıyor. Neredeyse hepsini unutuyoruz! Ki akıl sağlığımızı yetirmeyelim.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear