23 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

üniversiteden girişimci üniversiteye Ancak, elleri kolları bürokrasiyle, merkezi yönetim ile bağlı üniversitelerin “profesyonel yöneticilerin amatör yönetim” yerleri olarak düşünülmesi de kabul görebilecek bir yaklaşım olamaz. Yaşanan gelişmeler sonucu, amatör yöneticiliklerden profesyonel yöneticilere doğru bir dönüşüm gerçekleştiği söylenebilir. Bu konuda, tamamen ya da aşırı derecede bir profesyonelleşme tehlikesinden de söz edilebilir. Ononbeş yıl yöneticilik yapan, mesleklerinin artık yöneticilik olduğuna inanan akademik ünvanlı ve meslektaşlarına, çevrelerine profesyonellik taslayan yöneticiler hiç de az değildir. Aralık geldi ama Kars’ta flamingolar uçuyor T BÜROKRATİK YÖNETİM Meslektaş yönetim biçimine eklenen bürokratik yönetim ve hiyerarşik yapılanma biçiminde ise; bireyin fazla öneminin olmadığı, rasyonalitenin koşulsuz ve tartışmamız kabul edildiği ve bunun kaçınılmaz bir sonucu olarak ulaşılmaya çalışılan resmi biçimde oluşturulmuş amaçlardan söz edilebilir. Merkeziyetçilik, hiyerarşik kontrol, koordinasyon ve iletişim, resmi biçimde belirlenmiş olan amaçlara ulaşmada kullanılır. En büyük zayıflık ise, içe dönüklük ve dışa kapalı olan sistemdir. Dışarıda neler olduğundan çok, içeride neler olduğu ile ilgilenme temel odak noktasıdır. “Sırça Köşk”, “Fildişi Kuleler” sıfatları bu nedenle kullanılmakta ve hayattan kopuklukla itham ediliyorlar.. Doğal olarak, bürokratik işler, akademisyenleri ve onların zamanlarını olumsuz biçimde etkiler. Ancak, bürokratik bir yönetim tarzı olsa bile artık gözetleyen, gereksiz yerlerde denetimler yapan, komutlar veren yapılardan yönlendiren ve teşvik eden yapılara doğru dönüş hızlanmaktadır. TÜSİAD, 2003 yılında yayımladığı raporda, üniversiteleri var olan tek tip üniversite anlayışından uzaklaştırmak kaçınılmaz bir zorunluluktur demektedir. Üniversite yönetimini bekleyen tehlikelerden biri olarak, katı bir “bürokratik yönetim” modeliyle yönetilen üniversitenin, üniversite niteliğini kaybetmesidir. Böyle bir yönetim biçiminin ve buna bağlı olarak merkezden gelen tek yönlü iletişimin yenilikçiliği ve yaratıcılığı olumsuz etkilediği bir gerçektir. ropik iklimlerle bağdaştırılan ve ülkemizin sıcak kesimlerinde üreyen flamingoların (Phoenicopterus roseus) ikisi, KuzeyDoğa Derneği bilim koordinatörü Emrah Çoban tarafından Kars Kuyucuk Gölü Yaban Hayatı Geliştirme Sahası Ramsar Alanı’nda fotoğraflandı. Kuyucuk Gölü’ndeki flamingo ilk kez Eylül 2007 göç mevsiminde, KuzeyDoğa Derneği ekibinin Kafkas Üniversitesi ve Kars Çevre Orman İl Müdürlüğü işbirliğiyle Kuyucuk Gölü’nde gerçekleştirdiği kuş halkalama çalışmaları esnasında tespit edilmişti. Flamingoların kış mevsiminde Kars’ta görülmesi, iklim değişikliğinin etkileri ile ilgili soruları da akıllara getirdi. Kars’taki kış flamingoları, bu hafta Meksika’nın Cancun şehrinde toplanan 16. iklim değişikliği ve küresel ısınma konferansına da Türkiye doğasının verdiği ekolojik bir mesaj oldu. Kuyucuk Gölü Yaban Hayatı Geliştirme Sahası her yıl Kasım ayında donmaya başlayan ve normalde Nisan ayına kadar buzla kaplı kalan 219 hektarlık dünya çapında önemli bir göl ve Doğu Anadolu’nun tek Ramsar sulak alanıdır. Havanın 16 derece olduğu Aralık ayının ilk gününde, Kuyucuk Gölü donmaktan çok uzaktı ve GİRİŞİMDİ ÜNİVERSİTE Üçüncü alan, Yönetim Kurulu/Mütevelli Heyeti biçiminde bir yapıya sahip olan ve “iş yönetimi” olarak da bilinen yönetsel modelde, akademik kurulların ve dolayısıyla akademisyenlerin her konudaki karar yetkileri oldukça sınırlı kalabildiği yapıyı gösterir. Akademisyenler daha çok eğitim, öğretim ve araştırma ile uğraşarak daha verimli hale gelebilmektedir. Sorumlu özerklik anlayışı içerisinde tüm akademik kurullar meslektaş ağırlıklı kurullar olarak oluşturulur. Bu model, girişimci üniversitelerin önemli bir özelliği olan ‘üniversitedevlet–sanayi’ ve ‘akademisyenöğrenciçalışan’ işbirliğindeki anlayışının getireceği yeni yapılanmalarda ve benzeri koşullarda, yönetimde kurullar aracılığıyla dışarıdan üyelerin bulunmasına ve bunların karar süreçlerine katılmasına olanak sağlayabilmektedir. İkinci ve üçüncü bölgenin ortak bir alanı olarak “Girişimci Üniversite” bu alanda oluşabilecektir. Bu alan; meslektaş yönetim modelinden uzaklaşan, bürokratik yapıdan kısmen arınmış ve demokratikkatılımcı olmaya yönelik, mütevelli heyet anlayışındaki bir iş yönetim modelinin önemli özelliklerini taşıyan bir yapıdır. Bu alanın yaratacağı modele “MeslektaşGirişimci Üniversite” adı verilebilir ve ülkemiz için geçerli olabilecek bir model olarak düşünülebilir. Hiç şüphesiz ki, girişimci üniversitelere doğru dönüşüm ve değişim bazı zorluklarla, engellerle ve dirençlerle karşılaşacaktır. Örgütsel, yönetsel ve kişisel düzeylerde ortaya çıkabilecek bu sorunların üstesinden gelebilmek için, paydaşların tüm iletişim ve karar alma süreçlerine katılımıyla örgütsel öğrenmeyi gerçekleştirmek bir yöntem olarak önerilebilir. Bu yapılanmaya bağlı olarak oluşturulacak yönetim ve yönetim biçimi; meslektaş yönetim biçimi ile desteklenen bir mütevelli heyetinin olduğu, demokratik ve katılımcı karar alma süreçlerini de içeren çok boyutlu bir yönetim sistemidir. İdari ve mali sorumluluklar daha çok profesyonelden oluşan kurullara bırakılırken, kurumsal özerkliği sürdürecek akademik uğraşların tümü üniversite öğretim üyelerine bırakılabilmelidir. Yeni kaynak yaratma süreçleri, akreditasyon, performans göstergeleri, ölçülebilirlik ve hesap verebilirlik, kalite, yenilikçilik, yaratıcılık ve devletsanayi işbirliği, yeni oluşacak olan MeslektaşGirişimci Üniversite kültürünün unsurlarından birkaçı olarak gösterilebilir. ÜNİVERSİTELERDE DEMOKRATİK KÜLTÜR Bu yapı, ikinci bölgeye doğru yönelebilirse demokratik ve katılımcı bir yapıya dönüşebilir ve hem kendi içinde hem de merkezi yapıya karşı akademikmaliidari özerkliğe kavuşabilir. Bu konudaki en önemli belirleyici faktör, üniversitelerde demokratik bir kültürün ve demokrat bireylerin var olup olmadığıdır. Bunun tam tersi bir yöne doğru dördüncü alana yönelme ise, bürokrasinin en yoğun yaşanacağı ve “Kardinaller Kurulu” gibi bir oluşuma zemin hazırlayabilecektir. Seçenekler arasında siyasete en çok alan açan bir oluşum olarak en istenmeyecek olanı olarak görülmelidir. ‘Akademik Bürokrasi’ olarak adlandırabileceğimiz I. ve IV. ortak alanlar, akademik hiyerarşi ile bürokratik hiyerarşinin bütünleştiği alandır. Bürokratik kuralcılığın, mevzuatların ‘katı yorumlarının’ olduğu devletçi, bürokratik bir denetim mekanizması olarak çalışır. Homojen, tek tip, standart bir anlayışı temsil eden bu bölgedeki yönetim anlayışı, benzeşmeyi, aynılaşmayı amaçlayan bir eğitimi gerçekleştirmeye çalışacağı çok açıktır. CBT 1238/ 19 10 Aralık 2010 üzerinde göç yorgunu 13 türden 10.000’den fazla kuşu barındırıyordu. Bunların arasında, aşırı otlatmadan çok azalmış sazlıkların arasına saklanmaya çalışan pembe renkli flamingolar ise görenleri şaşırttı. KuzeyDoğa Derneği Başkanı ve Utah Üniversitesi Biyoloji Bölümü öğretim üyesi Doçent Dr. Çağan Şekercioğlu, şunları söyledi: “Türkiye, Kuzey İran, Ortadoğu, Hazar Denizi ve Hindistan arasında flamingo hareketleri olduğu biliniyor. Bu kuşlar göç esnasında kaybolmuş olabilir. Kaybolmuş dahi olsalar, eğer Kars hava sıcaklığı normalin çok üstünde olmasaydı, soğuktan kaçar, Kars platosuna çıkmaz ve daha sıcak bölgelere giderlerdi. Ama şu an Kars’ın kışından çok bahar havasını andıran 16 derecelik sıcaklık, tropik ve diğer sıcak bölgeleri tercih eden flamingoları bile şaşırtmış.” Topluluklar halinde yaşayan flamingolar, genelde durgun sulara sahip tuzcul alanlar ve lagünler de yaşarlar. Ülkemizde üredikleri Gediz Deltası ve Tuz Gölü başta olmak üzere birkaç alanda daha görülürler. Son haftalarda ülke çapında görülen mevsim normallerinin çok üstündeki sıcaklıklardan Kars da etkilendi. Kars’ın son 35 yıl içerindeki sıcaklık değerlerine baktığımızda Kasım ayı en yüksek ortalama sıcaklığı 6.4 °C olarak karşımıza çıkıyor. Şu an ise Kars, Kasım ayını ortalama 12,2 °C ile tamamlamış durumda ve 1 Aralık günü en yüksek sıcaklık 16 °C oldu. TÜBİTAK tarafından yapılan iklim değişikliği modellemesine göre Türkiye’de sıcaklık 2040 yılına kadar ortalama 1.25 °C, yağışlar ise %5 ile %15 arasında artacak. Doğu Anadolu bölgesi ise mevsimsel ısı farklılarının en çok artacağı bölge olacak. NASA’ya göre, 2010 yılının gelmiş geçmiş en sıcak yıl olacağı tahmin ediliyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear