26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

AYLAK BİLGİ Tahir M. Ceylan [email protected] Ekonomik Kurumlar ve Kavramlar Sözlüğü Serdar Şahinkaya Ciddi bir emek ve uzun bir sabır örneği olan bu çalışma, 117 maddeden ve tam 1450 sayfadan oluşuyor. Önsöz’de Fikret Başkaya Hoca, “Elinizdeki sözlük genel olarak neoliberal ideolojinin düşünsel / ideolojik dayanaklarından çok, uygulanan politikaların eleştirisini amaçlıyor, bir bakıma tersinden teşhirini yapıyor. Türkiye’de okutulan iktisat bu ülkenin iktisatçılarının eseri değil. Üretilmesinde kendilerinin dahili olmayan bir ideolojik öğretiyi ‘evrensel / saf bilim’ sayıp kullanıma hazır herhangi bir mal gibi ithal etmekte sakınca görmüyorlar… Evrensellik retoriği işlerini kolaylaştırıyor. ‘Evrensel bilim’ olduğuna inandıkları söz konusu ideolojik öğretiyi dışarıdan, özellikle AngloSakson dünyadan ithal etmekle yetiniyorlar. Böyle bir tavır ve anlayış gerçek üniversiteye yakışır mı? Değilse üniversite denilen nedir?” diyerek bir anlamda çalışmanın temel hareket noktasını özetliyor. Özel mülkiyeti, kendinden menkul ‘kendi kendini düzenleyen piyasayı’, rekabeti kutsayan, toplumu bireylerin toplamından ibaret sayan, insanları ve toplumları sonu olmayan bir yolda yarıştıran, herkesi herkesin rakibidüşmanı haline getiren, ekonomik büyümeyi, GSMH artışını ilerleme ve kalkınma olarak sunan, sınırsız ekonomik büyümenin mümkün ve gerekli olduğuna dair kör inanca dayanan, teknolojik gelişme sayesinde tüm sorunların çözülebileceği düşüncesini yaygın bilinç kategorisi haline getiren, her şeyi metalaştırıp soysuzlaştıran, bedava olanın parayla alınıp satılmasını bir marifet sayan, doğayla birlikte insanı da kirleten, araçlarla amaçları tersyüz eden, öküzü arabanın arkasına koşan ekonominin emperyalizmiyle hesaplaşmadan, insanlığın ve uygarlığın bir geleceği olması mümkün değil... Bu çalışmanın niteliği hakkında şunlar söylenebilir: İlk olarak, bu tür bir çalışmayı bilindik manada bir sözlük ya da ansiklopedik sözlük kabul etmenin doğru olmayacağı kanaatindeyiz. Zira kapsamı açısından dikkate alındığında çalışmanın bir ansiklopedi olduğu söylenemez. Ancak ölçeği ve boyutları açısından bir “kavram seçkisi”, makalelerin niteliği açısından ise bir derleme olarak düşünülebilir. Çalışmaya katkıda bulunan bilim insanları soyadlarına göre; Nevra Akdemir, Murad Ak nc lar, Yüksel Akkaya, dris Akkuzu, Taner Akp nar, Hasan Hüseyin Aksoy, Ferhat Akyüz, Özlem Albayrak, Sinan Alç n, Bar Alpaslan, Metin Alt ok, Ayd n Ar , Mustafa Aykut Attar, Seçil Kaya Bahçe, Serdal Bahçe, Sarp Balc , Özgür Balk l ç, Fikret Ba kaya, Sonay Bayramo lu Özu urlu, Korkut Boratav, Faik Bulut, Esin Candan, Murad Çak, Aykut Çelebi, Haydar Çetinba , Önder Do an, Ali Ekber Do an, Ferda Dönmez, Bülent Duru, Cengiz Ekiz, Nilgün Erdem, Benan Eres, Nuray Ergüne , lter Ertu rul, Gustavo Esteva, Ali F k rkoca, Arif Geni , Kerem Gökten, Ali Yalç n Göymen, Tansel Güçlü, Zafer Bar Gül, Derya Gültekin Karaka , Servet Gün, Aytül Güne er, Ceyhun Gürkan, Selime Güzelsar , Ferhunde Hay rsever, Bülent Hoca, pek lkkaracan, U ur Kara, Bülend Karada , Yi it Karahano ullar , smail Do a Karatepe, Umar Karatepe, Ay egül Kars, Sevilay Kaygalak, Meltem Kay ran, Eren K rm z alt n, Evren Koç, Ahmet Ha im Köse, Nejla Kurul Tural, Emel Memi , Nagihan Oktayer, Ahmet Öncü, zzettin Önder, ABD’de çocuklarda şişmanlık son on yılda iki/dört kat artarak salgın boyutlarına ulaşmış. Daha kötüsü sosyoekonomik durum düştükçe şişmanlık artıyormuş. Beyazlarda üç çocuktan biri şişmanken, aynı bozukluk Meksika kökenlilerle zencilerde neredeyse iki çocuktan birinde varmış (*). Çocuklar Şişmanlıyor Çocuklarda şişmanlığın, şeker/kalp hastalığı, kan yağları dengesinde süreğen bir bozuklukla tansiyon yüksekliği doğurduğunu biliyoruz. İnsanda kilo alımıyla ilgili iki yüz gen var. Zamanla bu genlerin hem kendilerinde, hem istiklap (metabolizma) yapısında oluşturacakları değişim, insanı şekillendirmeye aday görünüyor. Çocukların şişmanlaması, insan evriminde bir mihver değişimi anlamına geliyor. Bu zamana kadar uzviyetimiz (organizma) hareket üzerinden kendini geliştirmişti. Bu dönem bitiyor, artık iletişim (dolayısıyla hareketsizlik) üzerinden gelişeceğiz. Bu durumda çocuklar yan yana, yüz yüze, birbirlerine dokunarak, kucaklaşarak oyun oynamayacak. Bu durum bakın neler getirecek: Karşılaşınca el sıkışmak, ayrılırken sarılmak, görerek âşık olmak… Bunlar olmayacak, insanlar birbirini seslerinden, yazma biçimlerinden sevecek yani. Yüzeydeki değişim, temelde daha büyük bir farklılığın belirtisi aslında. Temel değişim, insanda hümanizmanın bitmesi, hemcinslerinin insan için nesne haline gelmesidir. Dolayısıyla aynı türe, aynı köye, aynı aileye ait olmak gibi geleneksel bağlar, bir daha kurulmayacak biçimde kopacaktır. Bunun tek istisnası annebebek arasındaki bağdır, onlar çünkü doğumdan itibaren en az üç yıl birbirine dokunur, o yüzden onların arasındaki bağ uzun süre korunur. Aile için, “iki kuşaklı, iki cinsiyetli ve üyelerinden ancak birinin herkese dokunabildiği yapıdır” denir. Herkese dokunan, dolayısıyla herkesten alıp bebeğe aktaran olarak annenin çocuğuyla kurduğu bağ kırılamaz. Bunun dışında insanın bağı, yalnızca köpeğe, kediye, “benlik” gömülmüş bilgisayara, dişi/erkek “orospuya” karşı kalacaktır. Anzieu’nun, “Deribenlik” kavramı var. Benliğimizde, babaların, akrabaların, arkadaşların temsili olmayacak gelecekte, çünkü onlar derimize dokunmayacak, içimize işlemeyecek artık. Sonunda hepimiz için, terbiyeli bir sesle “belki insandı ama, içi dışı, şekli şemali tam bir levhaydı” denecek. Hayvanlar da çocuklar gibi. Kargalarla martılar şişmanlıyor. Martılar çöp kutularından, kargalar otobandaki hayvan leşlerinden besleniyor. Bakıyorum, onların da arasında bir birlik kalmadı. Üreme mevsimi kül renkli esmer boyunlarıyla kıyıda avlanan, çığırışlarıyla bir konçerto düzeni tutturarak uçan o güzelim hayvanlar gitti, hepsi denize ağızlanan lağımlarda birbirini gagalıyor, onları ayıran çöpse, bizi bağlarımızdan koparan da dokunma özrü oldu. Çocuklarımız şişmanlıyor, yakın zamanda kapılar büyütülecek evlerde, koltuklar genişleyecek otomobillerde. Koşmak bitecek dünyada, kuşlarda uçmanın, insanlarda koşmanın verdiği sonsuzluk duygusunu geri çekiyoruz içimizden. Erkekler arasında soylu bir edim olan silahsız çıplak elle yeke yek dövüş de olamaz bundan sonra. Dolayısıyla güç ve cesareti göstermenin doğrudan yolu olarak yiğitlik kalkıyor gündemden, onun yerine alt etmenin etkili yolu olarak hainliği alıyoruz içimize. Bir zaman toplumda yükselen değerleri hangi ölçünün gösterdiğine kafa patlatmış ve öngörülebilir sonuçları, “Aldatma endeksinin” verdiğinde karar kılmıştım. Kadınların kiminle aldattığı, toplumda yükselen değeri vermekte çarpıcıydı; statünün barometresi gibi çalışıyordu endeks. Onlar ilk dönem, dürüstlüğün ve gücün bileşkesi soylularla seviştiler, sonra yalanın ve yeniliğin birleştiği tüccarlarla, sonra çalışmanın ve icatın yerleştiği sanayicilerle, sonra herkesi bir çeşit hainlikle ketenpereye getirmekte usta finansçılarla. Endeks yükselen değer olarak hainliği gösteriyor şimdilerde. Oyun gibi, hayat hakaretiyle eziyor, ezilmemize dayanamadığı için sanki ardından, daha da çok hakaret ediyor bize. Eşimizin çocuğumuzun yanında acıtıcı taşlarla oynuyor sanki, hâlâ ilkçağ gibi. Orta yaştaki bir kişi şişmanlayabilir, yaşlı birisi hastalanabilir, ama çocuklar şişmanlıyorsa, bu yeryüzünde kayaların erimesi gibi bir şey, buzların çözülmesi kadar büyük bir değişimdir. İnsan ayağa kalkınca kalçası içeriye göçmüştü, şimdi de bir odada ev kılığında oturmaya başlayınca kolları/bacakları kısalacak gövdesi genişleyecek, damarları esnek olmayanlarla, insülin direnci yüksek bulunanlar dünyadan gidecektir. Winnicott, “bebek yoktur” demişti, ben de “çocuk yoktur” diyorum. Çocuk şişmanlatmak, ateşi bohçalamak derecesinde aymazlıktır. İnsanın üzerinde döndüğü mil kayıyor. *MC Acosta ve ark. Harward Review of Psychiatry, 16 (2) 2008 Ayd n Ördek, Nida Kamil Özbolat, ennur Özdemir, Mustafa Özi , Abuzer P nar, Babür P nar, Majid Rahnema, Ercan Sadi, Mustafa Erdem Sak nç, Nail Satl gan, Sungur Savran, nci Solak Akman, Ali Somel, Tar k Soydan, Mustafa Sönmez, Sinan Sönmez, Serdar ahinkaya, Besime en, Kurtar Tany lmaz, Özlem Tezçek, Handan To rul, Tolga Tören, Duygu Türk, Ferda Uzunyayla, aya Ü ür, Ebru Voyvoda, Güllistan Yark n, Selim Y lmaz, Zafer Y lmaz, Ozan Zengin isimlerinden oluyor. Ekonomik Kurumlar ve Kavramlar Sözlüğü, Özgür Üniversite Yayınları, Editör: Fikret Başkaya & Aydın Ördek, Yayına Hazırlayan: İsmet Erdoğan. Ekim 2008; Sayfa Sayısı: 1450; ISBN No 9789758449552 EVREN ve YARATILIŞ Kozmik Kodlama CBT 1132/2 28 Kasım 2008 Prof. Dr. Cengiz YalçınArkadaş Yayınevi Tarih boyunca, insanın yanıtını aramaktan vazgeçmediği en önemli soru evren ve yaratılış üzerine olandır. Felsefi ve bilimsel akımların zamandaki seyrine baktığımızda, bulunan her yanıtın bir başka soruya zemin hazırladığını görürüz: Evren neden yapılmıştır? Madde nedir? Maddeyi bir arada tutan etken nedir? Kuvantum fiziği ve evrenin yaratılışı arasında nasıl bir ilişki vardır? Higgs parçacığı gerçekten var mıdır? ODTÜ Fizik Bölümü ve Türkiye Atom Enerjisi Kurumu eski başkanlarından, Türk Fizik Vakfı kurucu üyesi Prof. Dr. Cengiz Yalç n, insanın aklını fark ettiği andan bugüne yanıtını aradığı temel soruda izlediği yolu, herkesin anlayabileceği bir dille özetlerken, okuru bilimsel düşüncenin tarih içindeki gelişimine de tanık ediyor. Evren ve Yaratılış, Büyük Patlama'dan Standart Model'e, evrende, makroskopik ve mikroskopik düzlemde serüven dolu bir geziye davet ediyor. Aristo'dan Newton'a, Einstein'dan Hawking'e, Planck'e ve nicelerine; geçmişten bugüne evrenin yaratılışını kavramaya çalışan filozof ve bilim insanlarının düşünce sistemlerini ve çalışmalarını anlaşılır bir dille aktaran kitap ayrıca, din ve bilim arasındaki çatışmaların kaynağını da fizik yasaları çerçevesinde inceliyor. Yalçın, Mezopotamya, Mısır, Akdeniz’den Galileo’ya evren modellerini, Newton evrenini, bilimsel devrim sürecinde Osmanlı İmpararatorluğu’ nu, Einstein Evrenini, Büyük Patlama’yı, Kuvantum Fiziğini, Maddenin yapısını, Karanlık maddekaranlık enerjiyi, Süpersicim teorisini, Çok boyutlu evreni, Ultramikroskopik evrenin tabaka modelini, Kozmik hortumcu karadelikleri, Yaratılış ve antropik ilke tartışmalarını ele alıyor...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear