Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
EĞİTİM ÖĞRENİM AYLAK BİLGİ Tahir M. Ceylan tmceylan@superonline.com Sahte benlik(false self) konusu Türk toplumu için önemli. Etrafta çocukları için saçını süpürge etmiş analar, bir erkeğe kölece bağlanmış kadınlar, ailesini kurtarmak peşinde bebek yaşta çalışan çocuklar, güvercinlerle halle haş (eriyik kırıntı) olup gitmiş delikanlılar, ibadetten ötesini bilmeyen mistikler, internet bağımlısı gençler, araba sevdalısı tutkunlar, işkolik adamlar, temizlik ve incelik delisi kızlar dolaşıyor. Sahte Benlik Hepsinin ortak özelliği, benliğin gerçekle değil sahtelikle donanması. Sağlıklı benliğin hayatın her unsurunu oranlı biçimde içine alması, bunları harmanlaması ve yıllar içinde kendini hayatla baş edecek düzeye getirmesi gerekir. Sahte benlik, ya ailenin bir yöndeki aşırı beklentisinden ya da kişinin kendi engellerinden (bedensel, ruhsal yetersizlik) ötürü, çok yönde kadükleşir, tek yönde aşırı gelişir. Diyelim arkadaşlarıyla oynarken sürekli kırılganlık yaşayan çocuk, büyüdüğünde kendini ailesine adar, dışarıdaki ilişkilerini daraltır, böylece hem ailesini kendine bağımlı yaparak narsisistik doyum sağlar, hem de kendine muhtaç aile üyelerinden kırıcı bir söz duymamanın garantisini kurar; sistemi aliyyülala sürdürmek için de sadaret dilsizi gibi gık demeden çalışır. İlginç nokta bu kişilerin kendini adadıklarını çok sevmekten değil de, dış dünyada yaşayamadıkları, dünyayı yansıtan, dünyada işleyen bir benlik kuramadıkları için sahte bir benliğin içine sığınmalarıdır. Sadri Sema, Eski İstanbul Hatıralarında, abisiyle kanarya besleyen Tembel Hasene diye birinden bahseder. Kuşları beslemekte cevval bu kadını esnaf yürüyünce yoruluyor diye yoldan karşıya kucağında geçirirmiş. Ülkemiz bu insanlardan oluşan bir cennettir. Bir bakarsınız adam işiyle ilgili her konuyu detaylı olarak bilir, doğru biçimde yorumlar, ama işin biraz dışına çıkıldığında kişi dilekçe vermekten, araba kullanmaktan, bir kadının elini denginde, hoş biçimde, eczalı pamuk gibi sıkmaktan bihaberdir, şaşırırsınız. Evlatlarına pek düşkün sahte benlikli bir kadın için de mesela çocuklar evden ayrıldığında hayat bitmiştir, suratından düşen bin parçadır artık onun, öfkeden yoluna alay çıksa çiğner, ordu çıksa ekin gibi biçer! Marquez'in Nobel ödüllü romanı Yüzyıllık Yalnızlık'ta kendini evlatlarına feda etmiş, “sabırsız bir yürek, ateşli bir rahim ve sınırsız bir yiğitlik” taşıyan kahramanı Ursula, çocuklarının neredeyse hepsini kaybettiğinde ölü gibi yatağa uzanır ve bir daha yerinden kalkmaz, sonunda konuştuğu tek laf, “öyle işte, ölmek için yağmurun dinmesini bekliyorum” olur. Ursula, kalaylı çanaklar gibi gördüğü ailesinin üzerine titreyip titizlendikçe çocukları birer birer ölmüştü. Sahte benlikli insanlar üzerine eğildikleri konu da olumlu bir sonuç genellikle yaratamaz, ortaya çıkardıkları işin iler tutar yeri bulunmaz, çocukların üzerine fazla düştükleri için mesela, hiçbiri büyüyemez bebek kalırlar. Periyodik cetvelin yaratıcısı Dimitri Mendelyev'i, gözüne bakan güneşleri yiyecek kadar hırslı annesi, okuması için Sibirya'nın derinliklerinden St.Petersburg'a, 6500 km ötede onaltı çocuğunu aç açık bırakarak getirmişti. Dimitri okudu kimya profesörü oldu, ama toplantılarda hep huzursuzluk çıkardı, konferanslarını yarıda bıraktı, tebliğ tamamlamadan kürsüden indi. Buna rağmen yeni bulunan 101 nolu elemente mendelevyum adı verildi. Strathern, “Mendelyevlerin elementi de profesörü de kararsızdır” diyerek büyük mucitin kişiliğini özetlemişti. Diyeceğim anneler sahte benlikliyse, oğullar da gerçek benlik kazanamıyor. Kimi insan “mutluluğu” sahte sahte yaşıyor. Bu dar ve eldeki tek yaşam olduğundan insanlar orada mutlak bir düzeni kıskançlıkla istiyorlar; o yüzden sahte benliğin gerçekleştiği alanın şıkır şıkır işlemesi bilakaydüşart zorunlu oluyor. Örneğin bayramda gelin el öpmeye gelmedi diye hasta olup, aylarca yatan kayınvalideler, zekâsı düşük çocuğuna yüksek mektep tahsili yaptırmak için canını dişine takmış anneler var; yaşamlarını buna kilitlemiş gidiyorlar. Sahte benlikli yaşamlar toplumu katı ve kırık kırık hale getiriyor, sosyal yapı buralardan bel veriyor, kendini köstekliyor, insanlar, aileler üretken olmadan kuşaklar boyu heder olup gidiyor. İşte böyle, sahte benlik olarak yaşandığında fedakârlık bile, kırılgan bir kişiliği, özel bir muhafazaya almanın şekli olabildiği gibi, yaşamda etkin biçimde varolmanın garanti edilemediği durumda, bir yetersizliğin ilelebet kapatılma çabasının öteki adı da olabilir. Bir hayvan gibi yeme, içme, uyuma, sevişme, üreme basitliğinin ötesine çok geçen insan davranışları hedeflediği yücelikle orantısız basit ihtiyaçlardan güdü alabilmektedir; insan düşünüldüğü kadar karmaşık değildir. ‘Her çocuğa bir dizüstü bilgisayar’ projesi Massachusetts Institute of Technology Media Laboratory kurucusu ve 'Her Çocuğa Bir Dizüstü' Projesi mimarı Nicholas Negroponte, Las Vegas'ta 710 Ocak'ta dünyanın en büyük bilişim fuarı ve konferansı Consumer Electronics Show'da 'Teknoloji ve Gelişmekte Olan Ülkeler' konulu oturumun açış konuşmasını yapacak. Bu toplantı öncesinde Negroponte, bilişimi en azından donanım düzeyinde dahi olsa gelişmekte olan ülkelerde eğitimin hizmetine sokacak projesi hakkında epostayla sorularımızı yanıtladı... H er çocuğa bir dizüsü (One Laptop per ChildOLPC) kâr amacı gütmeyen bir proje. Bu projenin mimarı Nicholas Negroponte, aynı zamanda MIT Media Laboratuvarı'nın kurucusu ve yöneticisi. MIT'ten mezun olduktan sonra bilgisayar destekli tasarım alanında öncü çalışmalar yapan Negroponte, 1966 yılından bu yana MIT'te öğretim görevlisi olarak çalışıyor. Birkaç yıl önce ‘100 dolara laptop’ sloganı ile başlayan proje, “Her çocuğa bir laptop” adı altında sürdürülüyor. Elektriği olmayan bölgelerdeki çocukların da yararlanabilmesi için dizüstüler güneş pilleri, el manivelası ve ayak pedalı ile d e çalıştırılabiliyor. Dizüstülerin seri üretimi aralık ayı içinde başlayacak ve pilot ülke grubu içinde yer alan Peru, Uruguay, Etiyopya gibi ül CBT 1085/8 4 Ocak 2008