Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ZÜMRÜTTEN AKİSLER A.M. Celal Şengör Eski yılın bu son günlerinde haberlere damgasını vuran iki olay beni bir üniversite hocası olarak düşünceye sevketti: YÖK Başkanı ataması ve son yapılan askerî hava operasyonları. İkisinden ortak ve biz üniversite hocaları için pek acı bir ders çıkarttım: Üniversite Veya Üniversite Müsveddesi Olmanın Şartları Sayın Cumhurbaşkanı YÖK Başkanlığına nereden baksanız uygun olmayan bir atama yaptı ve bu atamanın uygunsuzluğu Sayın Başbakanın çiçeği burnunda YÖK başkanına verdiği öğütte kendini belli ediverdi: Aman hocam lafına dikkat et ipimizi çekmesinler!!! Yeni başkan ne bilimsel ne yönetsel açıdan yasanın gerektirdiği ehliyete sahiptir, ama demek ki AKP'nin «adamıdır». Türk üniversiteleri yıllardır benzer yönetici ve hoca atamaları ve terfileriyle bir türlü belini doğrultamaz ve gerçek bir üniversite karakteri kazanamaz durumdadır. Verdiğimiz mezunların kalitesinden emin olamayız. Hatta belki negatif bir emniyet söz konusudur. Türk Hava Kuvvetleri Kuzey Irak'taki PKK kamplarına bütün dünyaya parmak ısırtan bir gece tarruzu yaptı. Böyle bir harekâtı teknik ve insan gücü açısından becerebilecek dünyada yalnızca beş tane hava gücü var. Bunların katıldığı uluslararası askeri havacılık yarışma ve manevralarının tarihine bir göz atınız. Türk Hava Kuvvetleri mensuplarının çok sık olarak birinci, fakat daima derecede olduğunu göreceksiniz. Bu ne demektir? Bu şu demektir: Türk Hava Kuvvetleri, Hava Harp Okuluna giren her öğrenciye şunu söylemektedir: Bu okuldan mezun olduğun zaman, dünyanın en iyi hava subayları arasında yer alacaksın, çok büyük bir ihtimalle de en iyisi olacaksın. Sana verdiğimiz bu sözü okulun tarihi kanıtlar: Havacılık tarihine bak ve Türk Hava Kuvvetleri mensuplarının bu tarihte işgal ettikleri yeri gözden geçir. Bu konuda bizi değil, tarihi dinle. Havacılığın tarihiyle başlayarak birincilerimizin listesini gözden geçir. Ondan sonra sana burada komuta eden tim komutanından okul komutanına kadar üstlerinle konuş, onların deneyimlerini öğren: Aralarında benzer birinciliklere imza atmış kişiler bulacaksın. Senden beklediğimiz onlardan daha iyi olabilecek şekilde yetişmendir: Zor, yaşamın olacaktır. Herkesin imkânsız dediğini senin başarmanın ancak azıcık vakit almasına tahammül edebiliriz, fazlasına değil. Buna hazır değilsen yol yakınken vaz geç. Dünyada en iyi olmak amacın değilse, bize yaramazsın. Sevgili okuyucularım: Böyle sözleri yeni gelen öğrencisine hangi üniversitemiz söyleyebilir? Söylemeye kalksa kimi inandırabilir? Hangi tarihi şahit gösterebilir? İşte bunun nedeni bugün Sayın Cumhurbaşkanının yaptığına benzer atama ve terfilerde yatmaktadır. Türk üniversitesi ehliyetin değil, aidiyetin geçerli olduğu bir gayya kuyusuna dönmüştür. Ehliyet ve bilgi hiçbir anlam taşımaz hale gelmiş, mezunların marifeti, tamamen kendi kişisel becerileriyle ve büyük bir özveriyle belki edinebilecekleri bir kazanç olmuştur. Üniversite hocasının bilgili olması bir tesadüf haline geldiği gibi, profesörün bilgisi toplumsal hassasiyeti ile şöhret yapmış büyük üstadımız Turan Selçuk Bey'e “bu ne cehalet kardeşim, yoksa sen profesör müsün?” alt yazılı bir karikatür çizdirecek seviyelere düşmüştür. Nedir Hava Kuvvetlerinin yaptığı ve sivil üniversitemizin yapamadığı? Görebildiğim kadarıyla tek bir paydada bu farkı toplayabiliriz: Birine baştan beri politika karışamaz, diğerine baştan beri politika karışır. Politika, gerçeği, kişisel menfaatin kısa vadeli çıkar labirentinde gizleme sanatıdır. Askerlik, gerçek öğrenilmez ve uygulanmaz ise, ölümün kesin olduğu bir bilimdir. Bu nedenle politikacı, karşısındakini aldatabildiği sürece nesnel dünya ile temasa gelmek zorunda değildir. Asker ise nesnel dünyadan koptuğu an, yaşamını ve onurunu yitireceği bir işin temsilcisidir. Politikacıya nesnel dünyadan kopma iznini vermeyecek olan onun halkıdır. Halk nesnel dünya ile sürekli temasta ise, yani bilimsel düşünüp tartabiliyorsa, politikacı ne yaparsa yapsın nesnel dünyadan kopamaz. Bunun için eğitim önemlidir. Bunun için toplum yaşamında nesnel dünya ile ilişkisi olmayan dinin yeri yoktur. Bunun için Sayın Cumhurbaşkanının yaptığı ve nesnel hiçbir kıstas ile savunulamayacak olan atama uygun değildir. Ve bunun için, yönetici ve hocaları ahbap çavuş ilişkisiyle yerlerine gelen üniversitelerimiz, yönetici ve hocaları nesnel kıstasalara göre değerlendirilen Türk Hava Kuvvetleri'nin okulunun tozuna bile yetişemez. Biri adı üniversite olmadığı halde gerçek bir üniversite iken, diğerleri üniversite adını taşıyan üniversite karikatürleri olmaktan kurtulamaz. ZÜRAFALARIN SOYU TÜKENMEK ÜZERE Kenyalı ve Amerikalı bilim insanları Afrika'daki zürafaların sanılandan daha hızlı tükendiğini saptadılar. Özel önlemler alınmadıkça en az altı farklı tür yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak deniyor “BMC Biology Journal” dergisindeki araştırma yazısında. Bilim insanlarının tahminlerine göre Afrika kıtasında geriye yaklaşık olarak 110.000 zürafa kalmış. Bazı gruplarda ise sadece birkaç yüz zürafa bulunmakta. Mesela Somali, Etiyopya ve Kenya'daki silahlı çatışmalar ve avcılık yüzünden ağlı zürafaların (Giraffa camelopardalis reticulata) sayısı 1990'lı yıllardan bu yana 27.000'den 3000'e düşmüş. Batı Afrika zürafası ise çok daha büyük tehdit altında. Günümüzde sadece Nijer bölgesinde yaşayan bu zürafaların sayısı yüz civarında. Nijerya zürafasından (Giraffa camelopardalis peralta) ise geriye yalnızca 160 tane, Kenya ve Uganda gibi bölgelerde yaşayan Rothschild zürafasından (G.c.rothschildi) ise yalnızca birkaç yüz tane kalmış. Bilim insanları ayrıca çeşitli zürafa türlerinin tek bir tür olarak görülmemesi konusunda da uyarıyorlar. Çünkü genetik araştırmalarla saptanan farklı genlerle bu tez artık geçerliliğini yitirmiştir. Bu bilgi yaygınlaştıkça tehdit altında bulunan zürafaların kurtarılması için daha fazla çaba harcanır diye düşünüyor uzmanlar. 100.000 ışık yılı büyüklüğünde olan kanatlar neredeyse Samanyolu kadar. Bunlar parlak kalbi ve uzun gövdeyi oluşturan galaksilere ait. Bu tür galaksi çiftlerine astronomlar hep rastlıyorlar ama kozmik kuşun başını oluşturan üçüncü yıldız kümesi sürpriz oldu diyor Vaisanen yönetiminde çalışan uluslararası ekip. Bu görüntü Very Large Teleskopu'nun (VLT) çözünürlüğünün güçlendiren NACO'nun geliştirme sistemiyle alınabilmiş. Astronomların açıklamalarına göre üçüncü galaksi son derece üretken bir evresinde bulunmakta, dolayısıyla da hızla yeni yıldızlar üretiyor. Her yıl doğan yıldızlarının kütlesi Güneşimizin iki yüz katı kadar. Galaksilerin birbirleriyle kaynaşma hızı da bilim insanlarını şaşırttı. Hesaplara göre kaynaşma hızı saniyede 400 kilometre. Kuş biçimindeki üçlü formasyon, yıldız sistemlerinin gelişimiyle ilgili gözlemlere izin veren galaksi ailesine dahil. Amerikan Sağlık Organizasyonu'na göre bu yıl 7.6 milyon kişi kanser yüzünden yaşamını yitirdi. En sık görülen ölüm nedeni akciğer kanseri. CBT 1085/5 4 Ocak 2008 AKCİĞER KANSERİNE 1.3 MİLYON KURBAN Daha çok sigara içimine bağlı olarak gelişen hast a l ı k 975.000 erkeği ve 376.000 kadını ölüme götürmüş. Kadınlar arasında en çok görülen kanser türü meme kanseri. Dünya genelinde yeni gelişen kanser hastalıkları yaklaşık olarak 12,3 milyon civarında. Hesaplamalara göre günde 20.000 kişi ölüyor kanser yüzünden. Hastalık, sigara içimi ve aşırı yağlı beslenme yüzünden, gelişmekte olan ülkelerde de artış gösteriy o r . Gelişmekte olan ülkelerdeki erken tanı ve tedavi olanaklarının kısıtlı olması nedeniyle hastaların hayatta kalma şansı çok daha düşük. Hazırlayan: Nilgün Özbaşaran Dede