01 Temmuz 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

TartışmaEditöre Mektup Büyük sopa Geçtiğimiz aylarda Marmaris’i ziyaret eden ABD uçak gemisi Theodore Roosevelt de (TR) o kıtada yaşayan insanlar gibi bir lâkap (kolay çağırmak için kullanılan, kişinin bir huyunu, bir özelliğini yansıtan bir adlandırma) taşıyor: "büyük sopa". Bir gemiye verilmesi düşünülebilecekler içinde en son akla gelebilecek bu lâkap acaba neyin nesidir? Tınaz Titiz heodore Roosevelt (18581919), ABD'nin 26. başkanı olup ABD siyasi tarihi açısından en önemli özelliği, başkan seçildiği 1901 yılına kadarki geleneksel dış politika paradigması olan (karışmamkarışmasınlar) politikasını değiştirip (karışırımkarıştırmam) ilkesini yerleştirmesidir.Bu dış politika ilkesini herkesin kolayca anlayabilmesini teminen söylediği ünlü sözü yukarıda adı geçen uçak gemisine bu nedenle lâkap olarak verilmiştir:"yumuşak konuş fakat büyükçe bir sopa taşı; daha uzağa gidersin"! Böyle bakılınca geminin adı tam yerine oturmuyor mu? Dünya toplumlarını gelişmişgelişmemiş, ilerigeri gibi tanımlamak yerine, kendini koruyabilenlerkoruyamayanlar skalasında konumlandırmak daha doğru gibi görünüyor. Bu çizgide Türkiye'yi skalanın "koruyamayanlar" ucuna yakın bir yerlere yerleştirmek her halde pek yanlış olmaz.Toplum kendini hırsızlara, gaspçılara, provakatörlere, işbirlikçilere, kısacası iç ve dış tehdit öğelerine karşı koruyamıyor. Diyarbakır'da uç veren olayların nedeni olarak uzlaşılan nokta "provokasyon" oldu. Türkçe bir sözcüğün değil de ne anlama geldiğini belki epey kimsenin bilmediği bir sözcüğün benimsemesi de ilginçtir. Böyle sözcükler kullanarak sorunları kitlelere açıklamak çoğu zaman işe yarayabilir: Toplumsal kargaşaların nedeni provokasyon, hayat pahalılığının nedeni enflasyon, ihracat güçlüklerinin nedeni deflasyon, medya yozlaşmasının nedeni sansasyon, işsizliğin nedeni otomasyon, kanserin nedeni radyasyon, doktor eksiğinin nedeni rotasyon ve bütün bunların nedenlerinin nedeni ise globalizasyon sonucu oluşan transformasyon! “Önemli dergiler yok” ürkiye’nin bilim dünyasında erişmiş oldu DERGİ SEÇİMİ KRİTERLERİ ğu düzey yıllardır SCIE tarafından tara1. Derginin düzenli ve zamanında çıkmanan dergilerde yayımlanmış olan makale sı en çok önem verilen kriterlerden biridir. sayısına göre saptanmaktadır. Hatta üniversite2. Derginin adının derginin kapsadığı alalerimizi bu kritere göre sıralayan çizelgeler ya na uygunluğu ve dergide yayımlanan makaleleyımlanmaktadır. Türkiye’de bu kritere bu dere rin başlıklarının makalenin içeriğini yansıtması, ce büyük bir önem verilmesini başlangıçtan be özetlerinin olması, kaynakçanın tam olarak veri doğru bulmadım. rilmesi, ve yazarların tam adreslerinin verilmiş Bu görüşüm kendi alanım olan İnşaat olması da göz önünde tutulur. Mühendisliği için Institute for Scientific Infor3. İngilizce başlık, özet ve anahtar kelimation (ISI) tarafından taranarak SCIE kapsa meler verilmiş olması da temel kriterlerdir. mına alınan dergilerin listesini ve genel olarak ISI’nin bunları tercüme işini üstlenmesi uygun dergilerin bu listeye alınmalarının kriterlerini olmaz. incelediğimde daha da pekleşmektedir. 4. Derginin hakemli olması, derginin düAdı geçen listede toplam 90 dergi vardır. zeyinin, yayımlanan araştırmanın genel kalitesiBu dergilerin 38’i A.B.D.’de, 27’si İngiltere’de, nin ve kullanılan kaynaklara kaynakçada yer 8’i Hollanda’da, 5’i Güney Kore’de yayımlanır. verilmiş olmasının diğer bir göstergesidir. Ayrıca Fransa, Kanada ve Singapur’da yayımla5. Yeni yayımlanmaya başlayan bir derginan ikişer dergi; Almanya, Çin, İspanya, İsviçre, de ISI editörleri bu derginin bilgi alanında bir Japonya, ve Meksika’da yayımlanan birer dergi zenginleştirmeye yol açıp açmadığını saptar ve vardır. güncellik kazanan konulara dikkat eder. Amerika’da yayımlanan dergiler arasında 6. ISI en iyi olan bölgesel dergileri de IEEE Journal of Oceanic EngiISI, örneğin çok kapsamaya gayret eder. Bu dergineering, IEEE Transactions on lerde de düzenli yayımlanma ve İnönemli Alman gilizce kaynaklara yer verilmesi teIntelligent Transportation Systems, Transactions of the İnşaat mühendis mel kriterlerdir. American Institute of Mining 7. Yeni çıkan dergiler konuliği dergilerini içerand Metallurgical Engineers, sunda karar verirken ISI editörleri miyor, buna göre dergide yazıları çıkan yazarların ve Transactions of the American Institute of Mining Engineers, Alman bilim editörlerin diğer dergilerdeki yayınNaval Engineers Journal gibi önlarını ve o yayınlarına yapılan atıflaadamları celikle ElektrikElektronik Mürı inceler. Türkiye’de ders hendislerinin, Maden ve Metalurji Mühendisleri ile Okyanus veremezlerdi.. "YETERLİ DERGİ VAR" ve Denizcilik Mühendislerinin ilYukarıdaki açıklamalara göre gi alanındaki dergiler de yer almaktadır. SCIE kapsamına alınmaları için dergilerin Buna karşın Amerikan İnşaat Mühendis A.B.D. ve İngiltere’de yayımlanmasının yanı sıleri Odası’nın Teknik Mekanik konusundaki en ra İngilizce olması büyük önem taşıyor. Bu nekaliteli dergisi olan ASCE Journal of Engine denle, örneğin Almanya’da yayımlanan Bauinering Mechanics dergisi ise İnşaat Mühendisliği genieur, Beton und Stahlbetonbau, Der Stahlgrubunda değil, ‘Makine Mühendisliği’ grubu bau gibi inşaat mühendisliğinin temel sayılan na konmuştur. dergileri SCIE kapsamına alınmadı. Buna karşın inşaat mühendisliği mesleğiDERGİLER ÜZERİNE nin çevre mühendisliği alanındaki, hem de İngiBu tutarsızlıklar üzerine dergilerin nasıl lizce olmayan, "Gefahrstoffereinhaltung der seçildiği konusunu araştırdım ve seçim işini Luft" dergisinin Almanya’dan tek dergi olarak üstlenmiş olan kuruluşun internet’teki SCIE kapsamına alınması, belki bilimsel kalite http://www.thomsonisi.com sayfasında Thom kadar önemli sayılan 5 nolu kriter nedeniyle sonISI’nin Editöryel Direktörü James Testa ta açıklanabilir. rafından yazılmış olan "The Thompson ScientiISI dolaylı olarak şunu yapıyor: Genel fic Journal Selection Process" başlığı altında olarak inşaat mühendisliği, beton ve betonarme yaklaşık 4 sayfa tutan ilginç açıklamaları oku ile çelik yapılar alanında A.B.D. ve İngiltere’de dum. yayımlanmakta olan yeterince dergi olduğunÖnce dergiler ile ilgili bazı bilgileri özetli dan bu alanlardaki Alman dergilerinin SCEI yeyim. kapsamına alınmasına gerek görmemektedir. 1. ISI datasında halen 8700 uluslararası Aynı durum diğer ülkelerin, örneğin Fransız, İsdergi yer almaktadır. viçre, İtalyan ve Türk dergileri için de söz 2. Atıf analizlerine göre bir çeyrek yılda konusudur. yayımlanan makalelerden atıf alanların yarısı, Ülkemizde doçentlik sınavlarının ve bu 8700 derginin sadece 150’sinde, %95’i ise profesörlük kadrosuna atamaların ISI’nin bir sadece 2000’inde yayımlanmıştır. bakıma nesnel olan kriterlerine bağlanmış ol3. ISI editörleri her yıl yaklaşık 2000 ye ması düşündürücüdür ve konunun Yüksek Öğni dergiyi incelemekte, ancak bunlardan sade retim Kurulu tarafından yeniden ele alınması ce 200240’ını SCIE listesine almaktadır. gerekiyor. Aksi taktirde, örneğin Almanya bilim 4. ISI editörleri sorumlu oldukları alan adamları, bilimsel araştırmalarını genelde kendi da ve ‘Information Science’ alanında eğitimöğ dergilerinde yayımlamayı tercih ettiklerinden, retim görmüş deneyimli kişilerdir. Türkiye’de doçent veya profesör olamazlar. Dergilerin seçiminde göz önünde tutulan Prof. Dr. İhsan Mungan kriterler ise şöyle özetlenebilir: Haliç Üniversitesi Fen Bilimleri Ens T T PROVOKE OLMAK Peki bu provokasyon denilen şey neyin nesidir de hemen her hangi bir kanalla bize eriştiğinde çoluk çocuk ayağa kalkıyor? Bilmem ne TV Danimarka'dan yayın yapıyor bizimkiler yakıp yıkıyor; filan belediye başkanı kaşını kaldırıyor bankalar yakılıyor; hapisteki avukatıyla haber yolluyor bombalar patlıyor, bayram oluyor, cenaze oluyor kalkışma! Belli ki sorun iki uçlu: birisi provoke edilmeye teşne kitleler, diğeri ve çok daha önemlisi provokatörleri caydırabilecek olan ve TR'in "büyük sopa" ile sembolize ettiği, teknik adlandırmayla "koz" denilebilecek olan "yaptırım gücü" eksiğinde. Kadınla teması kültürel olarak kesik kesimlerde erkekler nasıl ki her ne görseler "cinsel açıdan provoke olma" nedeni sayarlar, bizde de her vesileyle kalkışan kesimler de belli ki bir şeylerin açlığı içinde kolaylıkla şiddete provoke olabiliyorlar. Birer canlı organizma olan insanlar gibi onların oluşturduğu toplumlar da gayet doğal olarak iç ve dış provokatörler tarafından sürekli tehdit altındadırlar. Bunu anormal bir durum olarak algılayıp boyuna Danimarka'lılara, Belçika'lılara, Amerika'lılara vs diş gıcırdatmak, kafalarına çuval geçirmek gibi aptalca hayallerle avunmak yerine, hangi yetersizliklerimizin bizi bu denli "tahrik edilmeye uygun" hale getirdiğini anlamaya çalışmalıyız. Medyada ve özellikle internette, çeşitli grup ve kişiler bir bölümü de arkadaşlarım uğradığımızı düşündükleri haksızlıklar karşısında köpürüyor, esip gürlüyor ve hattâ kendileri gibi esip gürlemeyenleri duyarsızlıkla (belki de kimbilir işbirlikçilikle) suçluyorlar. Ama bu "koz" konusunu (http://www.tinaztitiz.com/dosyalar/yenibilgibirimi(koz).ppt, http://www.tinaztitiz.com/dosyalar/alegardemo(TR)genis.ppt, http://www.tinaztitiz.com/dosyalar/talepler.doc, http://www.tinaztitiz.com/dosyalar/alegarozet.doc) anlamaya, anlaşılmasını sağlamak için çaba harcamaya da yanaşmıyorlar. Bunların içinde çok önemli ve bu işi gerçekten anlaması gerekenler de var, hem de çok. Özsavunma (bağışıklık) sistemi bu denli zayıf olarak yaşayamayız! Sonuçta bu topraklarda yaşayan hiç kimsenin çıkarına olmayacak bir çatışmanın ve ardından da göçüşün içine doğru sistemik biçimde ilerliyoruz. Yapılmaması ve yapılması gereken birer şey aransa herhalde şunlar ilk sıraya oturtulmalıdır: • Neyin niçin olduğunu anlamaya çalışmalı ve "zaten" bildiğimiz kuruntusundan vazgeçmeliyiz. •Mikroyaklaşımlarla (kepenk açma kapama, belediye başkanlarının abuk sabuk narsizm gösterileri vs) vakit kaybetmeyi bırakıp, büyük resmi görmeye ve bir yandan da bağışıklık sistemimizi oluşturacak omurgayı yani "koz yaklaşımı"nı anlayıp gerçekleştirebilmeliyiz. Sorunların "kim" tarafı ile uğraşmayı bırakıp, "nasıl" tarafına yönelmeli ve sorun çözme araçlarımızın kabiliyetini yükseltmenin çarelerini bulmalıyız. Bunun karşısındaki en büyük engel okuryazar kesimimizin "kim" tarafına takılıp kalmasıdır. 996/21 22 Nisan 2006 Yazının devamı arka sayfada
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear