Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Ooof off line Tanol Türkoğlu (TanolT@yahoo.com) Eski Resimler Arkaplan Oldu! Sanal dünya ile henüz fazla haşır neşir olmadıysanız, onun bambaşka kurallara sahip, bambaşka bir ortam olduğunu düşünebilirsiniz. Oysa öyle değil. Yeryüzü kültüründen, yaşamdan bildiğimiz şeylerin aynısı sanal dünyaya da yansımakta. Kavramlar, olgular aynı. Tek fark bunlar uygulanırken kullanılan araçlar, altyapılar. Ûrneğin yeryüzü kültüründe kağıda yazılan mektup var. Sanal dünyada ise eposta denen, bunun elektronik versiyonu. Elektronik (sanal) dünyanın bir avantajı daha var. 0 da doğası gereği sahip olduğu altyapının, bu tür olgulan, kavramları çok çeşitli şekillerde hayata geçirme imkânını sunabilmesi. Örneğin yeryüzü kültüründe sahip olduğunuz tüm dostlarınıza bir tebrik kartı göndermek, size nereden baksanız bir kaç güne ve önemli bir meblağa mal olacakken, sanal dünyada bunun karşılığı birkaç dakikadır. 0 kadar. Istanbul Kadırga'da çocukluğumun geçtiği evlerimizin duvarına asılı olan röprodüksiyon bir tablo vardı. Padişah ya da üst düzey kişilerin kurulmuş oldukları bazı tekneler, teknelerin kürekçileri, arka planda ağaçlar, çadırlar. En geride ise fon çizgisi su kemeri vari biryapının görünlüsü. Ya da belki de bir kalenin sur cephesi. Bu tablo yıllarca evimizi süsledi. Ben ne bunun adını bildim ne de ressamını. 2004 yılındaki Istanbul Kitap Fuarı'nda, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın standında bulduğum beş ciltlik gravür kolleksiyonuna sahip olunca, ciltlerin birinin içinden onun çıkacağını biliyordum. Nitekim öyle de oldu. Tablo hakkında bilgilere ulaştım. Merakımı giderdim. Tabii aldı beni bir başka merak. Acaba bu tabloyu sanal dünyada bulabilecek miydim? Yaptığım kısa bir araştırma burada da olumlu sonuç verdi. Istanbul gravürleri konusunda etraflı bir içeriğe sahip olan www.azizistanbul.com sitesi imdadıma yetişti. 0 tablo şu an bilgisayarımın arkaplan görüntüsü olarak her gün beni selamlıyor. Ben de onu hergörüşümde çocukluk yıllarıma, çocukluk anılarıma dönüyorum. Sanal dünya aslında yeryüzü kültürünün evrimleşmesi sürecindeki bir diğer halkadır. Insanın konuşabilmesi, yazabilmesi, ekip biçebilmesi, makine yapabilmesi, uçabilmesi, uzaya çıkabilmesi gibi bu halka da onun hep daha ileri gitme içgüdüsünün doğal bir parçasıdır. Her adımda olduğu gibi bu adım da önceki adımlarla ortak özelliklere ve farklılıklara sahip olacaktır (evrimin en basit tanımı da bu değil mi zaten). Sanal dünya, sanallaşmak, sokaktaki hayatta yapabildiğimiz sınırlı şeyleri daha fazlasıyla elektronik ortamdayapabilir hale gelmek, biraçıdan sokaktaki yaşamı olumsuzaçıdan etkileyecektir. Ray Bradbury'nin Son Yaya öyküsü okuduğumda bana ilk önce çok mantıksız gelmişti. Sokaklarda insanların dolaşması bir tarihte o kadar gereksiz bir hale gelir ki, herhangi bir suç işlememiş olsa bile, sokakta tek başına yürümekte olan asıl kahramanımız, içinde biyolojikpolis olmayan birpolis arabası tarafından şüpheli olarak değerlendirilerek, karakola götürülür. Bu öyküyü ilk okuduğumda Amerika'yı henüz görmemiştim. Görünce, bu tür bir öykü bana daha mantıklı gelmeye başladı. Sokakların yayasızlaşması süreci meğer Amerika'da çoktan başlamış. Sanallaşmak, bu süreci belki daha da hızlandıracak. Sanal giren evden kimse çıkmaz olacak belki de. Bugünün paradigmasına göre bu aslında çok kötü bir şey. Düşünsenize sokağa bile çıkmadan evde yaşamak. Ne kadar sıkıcı gelirdi bizlere değil mi? (Peki göçebe yaşayan atalarımız da tarımın ilkyapılmaya başladığı dönemlerde, biryere bağlı yaşamayı böyle değerlendirmemiş olabilirler mi?) Evrim, aslında gelişmeyi zamana yayarak daha tolere edilebilir hale getiriyor. Bir kerede maruz kaldığımızda kabul edemeyeceğimiz şoku zamana yayarak küçük dozlarda alıyoruz ve bu bizi rahatsız etmiyor. Bu yargı doğal olarak evrimin arzu edilmeyen bir olgu gibi değerlendirilmesi anlamına gelebilir. Madem kabulü bu kadar meşakkatli. Oysa süreçsonuç ilişkisi açısından baktığımız sadece bu tür toplumsal olgular değil, yaşamdaki pek çok öge benzer bir etkileşime maruz bırakıyor bizi. Pink Floyd The Wall filmindeki sevimsiz okul müdürünü şu çığlığı kulaklarımda yankılanıyor: "Etiniyemezsen, tatlını vermem". Türkiye Denizleri'nin Dip Balıkları Atlası Prof.Dr.Alp CanDr. Murat Bilecenoğlu Arkadaş Yayınevi Sualtında ve üstünde yürütülen ve altı yıl süren bilimsel çalışmalar sonucunda elde edilen veriler Türkiye Denizleri'nin Dip Balıkları Atlası adlı kitapta Türkiye'de ilk kez biraraya getirildi. Prof. Dr. Alp Can ve Dr. Murat Bilecenoğlu'nun Türkiye denizlerinde son 5 yıl içinde, 91 farklı coğrafik bölgede gerçekleştirdikleri bilimsel görüntüleme ve tür tanımlamalarıyla ortaya çıkan eserde, 47 aile içinde yer alan 212 türün yüksek çözünürlükteki 320 fotoğrafı, ISTANBUL GRAVÜRLERI kadar, hekim hasta ilişkileri, hastalıklara değişen bakış açısı, yeni ilaçlar ve ona bağlı yeni tedavi alternatifleri de bu gelişim ve değişimden etkilenmiştir. Bu bağlamda en ön sıralarda gelen tıpta uz«a* manlık dallarından biri ürolojidir. Yeni tedavi alternatiti, ilaçların lek başına veya kombinasyonu ile olabilir. Böylece hekim ve hasta için etik ve ekonomik boyutun daha önem kazandığı bir süreç başmıştır. Bu cep kitabı, geriatrik yaklaşımla değil, daha yaşlanma sürecini yeni yaşamaya başlamış olan erkeğin, benign prostat hipertrolisinin, endokrinolojik, alt üriner sistem semptomları ve erektil disfonksiyonla bağlantısı anlatmaktadır. Ürologlar için, özellikle obstruktif ve irritatif miksiyon şikâyetlerinin sebebi olarak görülüp, rezidüel idrar miktartnın kritik volüme ulaştığı zaman, açık opersayon ve TUR yöntemi ile tedavi edilen benign prostat hipetrofisi için bu kitap içeriği ile bir kilometre taşı olabilir.Pratisyen hekim, dahiliye uzmanı için ise, gerek miksiyon şikâyetleri gerekse de erektil disfonksiyon semptomları bağlamında, kendi hastalarının takibinde, ürologlarla nerede işbirliği içinde olmalarını açıklamaya çalışması bakımından yardımcıdır. ilaç üreten firmaların, büyüt maddi kaynaklara, uzun araştırmalara ve özverili yetişmiş insan gücüne gerek olan bu sektörde, hekimle olan açık ve uyumlu diyalogları, sonuçta son kullancı hasta daha doğrusu halkın yararına olacaktır. Şimşir Kokardı Azlaga Anılarda Laz Kültürü her türe ait ayrıntılı özellikleri ve ingilizce, Fransızca, ispanyolca, italyanca ve Almanca'daki isirtı karşılıkları yer almakta. Bu eserde Türkiye'deki tüm deniz balıklarının köken ve dağılımları güncel bir biçimde listelenmekte. Ayrıca balıkların genel yapısı, beslenme ve üreme bilgileri; balıklarda sınıflandırma ve isimlendirme; su altı fotoğrafcılığı ve görüntü arşivleme tekniklerine ilişkin araştırmacılara kaynak oluşturacak türden bilgiler verilmekte. Kitabın oluşturulması sırasında 386 saatlik özgün su altı görüntülemesi ve 38 aylık laboratuvar çalışması titizlikle gerçekliştirildi. Küçük yaştaki meraklılardan balık bilimcilere varan geniş bir okuyucu yelpazesine yönelik hazırlanan eserin bundan sonraki çalışmalara ışık tutması, kültür ve doğa varlıklarına ilişkin veri açığını kapatması beklenmekte. isteme adresi: info@arkadaş.com.tr Dr. Nizamettin Alkumru Çivi Yayınları Lazcaya gönül vermiş gerçek bir Laz olan Nizamettin Alkumru kitabında öncelikle Lazların tarihte ilk ortaya çıkış yeri olan Kolkhis'te 1200 yıl süren Bizans egemenliği daha sonra 120 yıllık Trabzon Rum imparatorluğu'nun dil ve kültür üzerine yaptığı etkileri anlatmakla başlamış, Sonuçta günümüze kadar gelen Lazların serüveninde Lazcanın neden gerilediği, korunması için yolları, Lazların günlük yaşam içindeki ilişkilerini, kültürlerini, yakın tarihini, anılarıyla, duyduklarıyla, yaşadıklarıyla anlatmış. Gönül verdiği köyü Azlağa'nın (Esenkıyı) doğasını, burada geçen çocukluğunu, evini, babasının anlattığı büyük göçü, dedesinden aldığı yaşam derslerini anlatarak çocukluğunda öğrendiği oyunları, şarkılarını, yemeklerini, masallarını ve manilerini de yok olmaktan kuıtarmış. isteme adresi: www.chiviyazilari. com EVRİMİN GÖREVİ Yaşlanan Erkeğin Prostat Sendromu Dr. Murat Diren Üroloji Uzmanı Nobel Tıp Kitapevleri Çeyrek asırda tıpta teknolojik gelişmeler 950/22 4 Haziran 2005