Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
TartışmaEditöre Mektup 1 milyon bebeğe D vitamini desteği vitamini esas olarak bağırsaklarda kalsiyum ve fosfor > emilimini arttırarak vücuttaki kalsiyum/fosfor dengesinin sağlanmasında önemli rol oynar. Kalsiyum ve fosfor ise birlikte "hidroksi apetit" kristalleri şeklinde kemik dokusuna çökerek mineralizasyonu sağlar. D Günlük D vitamini ihtiyacı 400 ünite kadardır. Bazı balık türleri (solmon gibi) dışında besinlerdeki D vitamini düzeyi yetersizdir. Bu durum anne sütü için de geçerlidir ve anne sütü ile beslenme bebeği D vitamini yetersizliğinden korumaz. D vitamini eksikliğine bağlı raşitizm günümüzde hâlâ önemli bir çocuk sağlığı sorunu olmaya devam etmekte; Erzurum gibi ba Bir başka deyişle kalsiyum ve fosfor kemik dokusunun çimentosu olarak görev yapar. Bu sayede kemikler uçlarındaki kıkırdak dokunun mineralize olmasıyla uzar ve bu süreç büyüme tamamlanıncaya kadar sürer. Erişkin dönemde ise küçük travmalarla yıpranan kemik dokusunun yerine yeni kemik yapımı için de kalsiyum/fosfor ikilisine.dolayısıyla D vitaminine ihtiyacımız vardır. D vitamini yetersizliğinde özellikle hızlı kemik uzamasınm olduğu ilk iki yaşta olmak üzere kemik mineralizasyonu bozulur ve vücudun kalsiyum ihtiyacı bağırsaklardan emilim yerine kemik dokusundaki kalsiyum deposundan sağlanır. Bu durumda kemik uçlarında genişleme, yük binen kemiklerde eğrilme, kalsiyum düşüklüğüne bağlı havale, diş çıkarmada ve yürümede gecikme, kas güçsüzlüğü gibi bulgularla karakterize raşitizm hastalığı meydana gelir. Bir başka deyişle raşitizm, D vitamini yetersizliğinin büyüyen kemik dokusunda oluşturduğu klinik tablodur. Ûlkemizde D vitamini eksikliğini ve yol açtığı sonınlan en aza indirmek İçin birproje önerisi zı bölgelerde bebeklerin yüzde 6'sında raşitizm olduğu bildirilmektedir. Son yıllarda gelişmiş ülkelerde de D vitamini eksikliğine bağlı raşitizm vakaları rapor edilmektedir. Genel olarak bebeklerdeki D vitamini yetersizliğinden annenin D vitamini deposunun yetersizliği, yeterli D vitamini desteği yapılmaması, annelerin ve bebeklerin yeterli güneş görmemesi, kentlerdeki hava kirliliği ve sıkışık yerleşim gibi ultaviyole ışınlarının etkisini azaltan faktörler sorumlu tutulmaktadır. Son yıllarda ülkemizde yapılan araştırmalar annelerde de yüzde 80'e varan oranda D vitamini yetersizliği olduğunu ve bunun erken bebeklik döneminde (ilk 3 ay) genellikle havale geçirme ile kendini gösteren raşitizme neden olduğuna dikkat çekmektedir. Yine bizim yaptığımız araştırmalar hekimlerin bir kısmının da anne sütünde yeterli D vitamini olduğu veya D vitamini zehirlenmesi korkusu nedeniyle bebeklere yeterli D vitamini önermediğini göstermektedir. YOL AÇTIĞI BAŞKA SORUNLAR Bununla birlikte D vitamini yetersizliği raşitizmden ibaret değildir. Son yıllarda D vitamininin kemik ve kas dokusu dışında prostat, meme, immün sistem ve sinır sistemi gibi değişik dokularda da fonksiyonu olduğu anlaşılmıştır.Kemik ve kas sağlığı için bu kadar önemli olan D vitamini esas olarak ultraviyole ışınlarının etkisiyle derimizde sentez edilir. PROJE ÖNERİSİ D Vitamini Yetersizliğinin Önlenmesi ve Kemik Sağlığının Korunması Projesi: Bu görüşler temelinde Pediatirk Endokrinoloji Derneği bunyesinde oluşturulan Çocuk Kemik Sağlığı Grubu 2 yıl önce Sağlık Bakanlığına D Vitamini Yetersizliğinin Önlenmesi ve Kemik Sağlığının Korunması isimli bir proje önermiş ve bu proje AnaÇocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü'nün eş güdümünde Mayıs 2005'te başlamıştır. Projenin temel amacı 012 ay grubundaki tüm çocuklara ücretsiz olarak profilaktik dozda (günde 400 ünite) D vitamini sağlamaktır. Bunun yanında her yıl bir milyon gebeye ulaşılması ve D vitamini ile kalsiyum yetersizliği konusunda bilgilendirilmesi, ulaşılan gebe ve bebeklerin aileleri ve yakın çevrelerinin bilgilendirilmesi, • bebek ve çocukların günde 20 dakikadan az olmamak üzere güneş ışığıyla temas etmesi konusunda anneleri cesaretlendirilmesi hedeflenmektedir. Beş yıl sürmesi planlanan proje kapsamında birinci basamakta çalışan sağlık personeli D vitamini yetersizliğinin önemi, raşitizm tanı ve tedavisi ile D vitamini intoksikasyonun önlenmesi konusunda eğitilecektir. Bu amaçla hazırlanan proje rehberi bütün sağlık birimlerine ulaştırılacaktır. Kampanyanın temel mesajları şunlardır: Q Bütün hamile kadınların ve bebeklerin günde 1015 dakika. süre ile öğle saatleri dışında güneşe çıkartılması teşvik edilmelidir. Çocuklar güneşlendirilirken doğrudan güneş ışınlarına temas etmesi gereklidir ve camdan geçerek gelen ışığın D vitamini sentezi bakımından bir yararı yoktur. Güneşlendirme sırasında çocuğun başında şapka olması ve kolbacakların çıplak olması gereklidir. • Bütün hamilelerin gebelik boyunca süt ve süt ürünleri ile birlikte multivitamin preparatı alması sağlanmalıdır. , O Ek gıdalara geçişle birlikte kalsiyumdan zengin yoğurt ve peynir gibi süt ürünlerinin tüketimi teşvik edilmelidir. Adölesan dönemi için günde 3 bardak süt içmeleri ve kolalı içeceklerden kaçınmaları önerilmelidir. • Anne sütünün önemi üzerinde durulmalı anne sütü alsalar dahi bütün bebeklere doğumdan sonraki ilk haftadan itibaren günde 400 ünite (Günde 3 damla) D vitamini verilmelidir. Bu kampanya ile ülkemizde D vitamini yetersizliğinin bir sorun olmaktan çıkarılması ve raşitizm vakalarının önlenmesi hedeflenmektedir. Bu hedefe ulaşmak için başta sağlık çahşanları olmak üzere hepimize görev düşmektedir. Prof. Dr. Şükrü Hatun Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıklan AD sha tun@isbank.net. tr D o n 31 V^ I •I • ^ ^ I I l ^ 1 ve onun oluşturduğu yapılan S V/ 3 ayın Bursalı, 1 ve 3 Şubat tarihli Cumhuriyet gazetelerinde yayımlanan "Doğal seçilim ve CHP 1, 2" başlıklı makalelerinizi dikkatlice okudum. Konunun CHP'ye ilişkin kısmı ile ilgili değilim. "Ayakta kalma ve gen aktarma" adına; değişim ve küreselleşmenin biyolojik gerçeklerini niyetiniz öyle olmasa bile savunuyor olmanızı yadırgadım. vy v l Cl I \j\j\j\l\\ \ l c P p 111 m \/P V I u HJK I I \ I Her canlı; Kendi türünün özelliklerine göre yaşadığında özelliklerini korur ve geliştirir. Aksi halde kendine yabancılaşır. Bu durum devamlılık arz eder ise başkalaşım ile başkalaşımda farklı türün oluşumu ile sonuçlanır. Kendine yabancılaşan canlılar, ayakta kalma adına başarılı olabilirler, ancak türü yeterince temsil edemezler. d "Ortak havuza" aktarılan gen, kendi türüne yabancılaşan birinin geni olur. Kendi özelliklerini koruyarak koşulları değiştirmeye çahşanların geni ise, o türün devamını sağlayan tipik gendir. Makalelerinizdeki yargıların yanlış anlamalara neden olmaması adına katkıda bulunmak istiyorum. Yazılarınızdaki insan ve onun oluşturduğu kurumlara ilişkin olanlar hariç olmak üzere tümünü doğru buluyor ve kaülıyorum. Karşı çıkışım insanca, insana dair... VARKALIM NEYE BAĞLI Evrim yasalarının günümüz insanı deki canlıların ilişkilerinden esası, türlerin ve aynı tür içindeğil, doğa ve doğasal çevresel koşullar ile canlılar arasındaki ilişkinin sonucudur. Oysa günümüzdeki insanlar için varkalım, esasen kendi türünün kazanılmış özelliklerine bağlıdır. İnsan dışındaki hiçbir canlı doğayı, dolayısıyla çevresel koşulları değiştirme gücüne sahip değildir. Aynı şekilde insan dışındaki hiçbir canlı varkalım için gerekli şeylere sahip olduğu halde hep daha fazlasını istememiştir. Bu iki temel özelliğin hâkim olduğu ortamlarda süreci klasik evrim yasaları ile açıklamak mümkün olmaz. Sorunların kaynağı doğa ile insan arasındaki uyumsuzluk değil bu iki yıkıcı °ğ r u ° | m a z Kvnın özelliğin hâkim ve belirleyici olmasından kaynaklanmaktadır. Savaşsız geçen süre yalnızca 265 yıldır. Savaşların esas nedeni v a hayatta kalmak için değil daha fazlasına sa|an sahip olma arzusudur. İnsan; hak, adalet, eşitlik, acıma, estetik vb. duygulardan arındırılır ise gelmiş geçmiş en vahşi yaratık haline dönüşür. Vahşi bir canlı için tek amaç ayakta kalmak ve neslin devamını sağlamaktır. Bunun için hiçbir kurala uymak zorunda de ğildir. İnsanlar içinde aynı amaç söz konusu, ancak nasıllan da amaç kadar önemlidir. Aksi halde aradaki fark silinir. Süreci iki olumsuz özelliğin şekillendiriyor olması kader ya da herhangi bir evrim yasası değildir. Bu bir seçim ve tercih sorunudur. Asıl bilgi eksikliği tam da bu noktadadır. Dişhekimi Niyazi Karadoğan KONAK/İZMİR 950/21 4 Haziran 2005