26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

EVRİMİ vrımı leştirememeyl gostermektedlr. Bu yanıtlamadaki yavaşlık, vücut yapısının büyük olmasından ileri gelmektedir: Türlerin büyük olmaları ölçüsünde, üreme oranları da düşük olmakta ve böylece, çevredeki değişiklikleri yanıtlarken genetik olarak evrim göstermede daha az hızlı olmaktadır. Bugün en çok tehllkede olan türlerin ballna, fll, gergedan ve goıil gibi büyük türler olmaları rastlantı değildir. Kuvvetli parantropinler ne aptaldılar ne de evrimsel bir hataydılar: Kendilerinden önceki ve sonraki tüm hominidler gibi çevrelerine mükemmel uyum sağlamışlardı. Büyük yapılı olmaları, başarılı olmalarına yol açan özelliklerınden birisiydi, fakat başarılı olduklan koşullar devam etmedi. Birçok başarılı türün başına geldiği gibi, çevresel değislm, onlan genetik olarak yeterelz yakaladı. İnsan evrim ağacının ekolojik uyumu Ağırlığın söylediği dür. Teropitesinin bir türü bugüne kadar gelmeyi başarmıştır: Etiyopya dağlannda yaşayan şebek. Büyüklük ve tehlike Hominidleri karşılaştırmalı bir görüş açısına yerleştiren bir değerlendirme, yorum parantropinler konusunda yeni bir bakış getirmektedir. Uzun zamandır, kuvvetli parantropinlerin küçük beyinleri ve cüsseli yapılarıyla insan evriminin tarihinin yan dalı olduklarını biliyoruz. Bu tür, daha başarıh, daha büyük beyinli, daha küçük yapılı Homo'nun evrimiyle yok olmuştur. Belki de kaçınılmaz olarak, bu durum, parantropinlerin zamanlâ değişen koşullara uymak için çok aptal ve çok ağır olduklarının, narin hominidlerin ise bize kadar uzanan evrimde akıllı bir topluluk olduklarının kabul edilmesine yol açmıştır. Bu değerlendirme, evrlmln bazı organlzmaların özel çevrelere glderek daha lyl uyum sağladıkları bir süreç olduğu gerceğinl gözden kaçırmaktadır; yok olma, aptallığı değil, çevre değlştlkçe, dahıa fazla değlşlml yeterince hızlı gerçek Oxford Üniversitesi'nden Paul Harvey ve Zürih Üniversitesi'nden Bob Martln'in memeliler üstüne araştırmaları, doğum oranı, ortalama yaşam süresi, beyin büyüklüğü, cinsel olgunluk yaşı, gebeliğin uzunluğu, doğumdaki ağırlık ve doğumlar arasındaki süre gibi karakteristiklerin birbirleriyle ve vücut ağırlığıyla uyum gösterdiklerini ortaya çıkardı. Buna göre, bir homlnldln ağırlığım blllyorsak, biyolojisi hakkında birçok bilgi sahibi olabiliriz. Tek sorun, iskelet parçalarını inceleyerek vücut ağırlığım saptayabilmektir. Flzik, bu noktada paleoantropolojinin yardımına koşmaktadır. Tüm organizmaların, yerçekimine karşı koyan vücutları olmalıdır ve kemlğln yük taşıyan uzunluğu, kesitsel alanla orantıh olmalıdır. Böylece, kalça kemlğlnln bir parçasının çapının ölçülmesl gibi basıt ölçümler, fosil hominidin yaşadığı zamanki ağırlığının tahmin edilmesinde yeterli ojur. Kalıfornia Üniversitesi'nden Henry McHenry, yaşayan maymunlarda ve insanlarda, vücut ağırlığı ile kalça kemiğinin kalınlığı arasındaki ilişkiyi inceledı. Bu ilişkiyı ortaya koyduktan sonra, ağırlıkta değışikliğin % 90'ını açıklayan bir denklem üstünde çalıştı ve bunu, başlıca tüm fosil hominidlerin ağırlığım tahmin etmek için kullandı. Elde ettiği sonuçlar, ilk hominidlerin öteki maymunlardan fazla büyük olmadıklarını, ancak uzun zaman için başarılı olduklarını ve yaşamda kaldıklarını gösteriyor. Genellikle kabul edildiği gibi, yapıları nedeniyle zeki olmaya zorlanmış maymunlar değiller. AFA Australopitekus afarensls AFR Australopıtekus afrıcanus AET Parantropus aetıopıkus BOI Parantropus bolsei ROC Parantropus robustus RCA Parantropus crassJdenler HAB Homo habılıs ERG Homo ergastar? AER Atrikalı Homo erektus CER Çlnli Homo eraktus JER Güneydoğu Asyalı homo erektu»' EAH Avrupalı hominidler AAH Atrikalı arkaık hominidler CAH Çinlı arkaık hominidler JAH Japon arkaik hominidler NEA Neandertaller AMH Anatomik olarak modern İnsan Paleoantropologlar, 4 milyon yıl öncesiyle bugün arasındaki döneme alt çok sayıda homlnid fosili buldular, fakat hlçbiri türlerin sayısı üstunde ve bunlann arasındaki kesin ılişki konusunda anlaşamadılar. Göruşler, ilk australopitekus afarensisten modern insana kadar tek bir evrim hattı ile türleri uyum dizileri içinde kabul etmeye kadar değişmektedir. Yukandaki şemada, bu tür dört uyum dizlsi görülmektedir: ilk hominidler, ilk homo, parantropus ve geç homo (neandertaller ve modern insan bu son gruba dahildlr). Yeni ipuçları Hominidlerin evriminde dikkati çeken bir başka nokta, olgunluğa erişmeleri için gerekli zamandır. Modern İnsan, öteki primatlarla karşılaştırıldığında göreli olarak yavas büyür, fakat bugüne kadar bu değişimin ne zaman gerçekleştiğmi belirleyememiştik. Toronto Üniversitesi'nden Tlm Bromage ve Londra'daki College Üniversitesi'nden Chrls Dean'in çalışmaları, önemli ipuçları veriyor. Bromage ve Dean, büyüme hızını doğrudan dişten bellrleme yöntemi geliştirdi. Dişteki mine, düzenli mine salgısı çevrimlerinin sonucu olarak her yedi sekiz günde beliren artan büyüme çizgilerini içerir. Bu çevrimlerin, vücut büyüklüğün den bağımsız olarak tüm primatlarda biyolojik sabit olduklan gözüküyor. Araştırmacılar, bu biyolojik saati kullanarak, birçok Afrikalı fosil hominidin ölümleri sırasındaki yaşlarını saptadılar. Bu fosil hominidlerin eriştikleri diş yapılarım aynı sayıda büyüme çizgisine sahip modern insan ve kuyruksuz maymunlarla karşılaştırarak, fosil hominidlerdeki büyüme ve gelişme hızlarını hesapladılar. Sonuçlar, ilk hominidlerin, genelde, modern insandan daha hızlı geliştiklerini ortaya koyuyor. Bu durum da özellikle parantropinlerde gözleniyor. Büyüme hızları beyin için de önemlidir. Paul Harvey ve arkadaşları, memelilerde, beynin büyüklüğünün hayvamn özellikle doğumdan önce ne kadar hızlı geliştiğine bağlı olduğunu sergilediler. Büyük beyinli memeliler, büyük beyinli yavru sahibi olmayı başarıyorlar, çünkü anne uzun gebelik döneminde bebek büyümesinin metabolik bedelini zamana yayıyor. ilk hominidlerin beyinleri, öteki kuyruksuz maymunlarla karşılaştırıldığında belirgin biçimde büyük değildi ve beynin büyüklüğündeki artış göreli olarak geç gerçekleşti. Buna göre, bizim sıradışı büyük beynimiz, ancak gelişme hızındaki dramatik bir yavaşlamayla evrim gösterdi. John Hopkins Üniversitesi'nden Alan VUalker ve New York Üniversitesi'nden Fred Grlne, bu yöntemi hominidlerin azı dişlerinde uyguladılar: Küçük ve ilk australopitesinlerin dişlerinin üstünde çizgi çizgi izlerin bulunduğunu, fakat bir oyulma olmadığını saptadılar. Buna karşın, daha sonra yaşamış olan kuvvetli parantropinlerinkiler çok çizgili ve oyuktu. Yalmzca Homo erectus'ta daha etobur bir beslenme tarzımn izlerini belirleyebildiler Bu durum, kendi içinde bile, ekolojik bakış açısı yönünden ilginçtır: Kuvvetli pa rantropinlerin daha kurak ve açık bir çevrede yaşadıklarım ileri sürmektedir; dolayısıyla, bugün büyük kuyruksuz maymunların beslendikleri daha sulu meyveleri veren ağaçları seyrek bulabilmişlerdır. Bu ne zevk içinde yaşamaya ne de yaşamda kalmaya uygun bir çevrede yaşadıklarım gösterir. Bugün yaşayan şebeklerde yapılan incelemeler, ortam yiyecek yönünden yetersiz olduğunda, hayvanların beslenmek için daha çok zaman har»cadıklannı ortaya koymuştur. Yoksul bölgelerde, hayvanlar beslenmeye o kadar çok zaman ayırmaktadırlar ki, toplumsal ilişkiler için çok az zaman bulurlar ya da hiç bulamazlar. Bu tür koşullar, bize insanlığımızı veren kültürün evrimi için ideal olmaktan uzaktır. Bu nedenle, toplumsal etkinlikler için daha fazla zaman ayırmaya olanak tanıyan yeni bir beslenme biçımine kayma olmuştur. Homo erectusun evrimi ve avlanma ya da arama yeteneği, bu temel değişimi sağlamıştır. Özellikle cesaretlendirici olan, bir dizi veri temeli üstüne yapılan çıkarsamaların, başka, bütünüyle bağımsız bilgi kaynakları tarafından doğrulanmasıdır. Neler olduğunu gösteren uyumlu bir resim tamamlanmaktadır. Bu durum, türlerin evrimsel ilişkilerinin üstüne sert tartışmaların nadiren çözümlenebildiği paleoantropolojide önemli bir adımdır. İnsan evriminin ekolojik ve davranışsal temeli üstüne eğilme, insan türleri hakkındaki görüşümüzü hızla değiştirmektedir: Ayırt edici insani karakteristiklerimiz, spesifik ekolojik koşullara bir mozaik yanıt olarak gelişmiştir ve insan ekolojik çevremizin bütünleyici bir parçası olarak evrim göstermiştir. (Now Scientlst, Sayı 1686) Çevre ve beslenme
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear