29 Eylül 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Gamze Güller’den “En Çok Onu Sevdim” a y r ı n t ı l a r ö n e m l i d i r Mekânların tercümanı Asuman “En Çok Onu Sevdim”, bir edebiyat metni olmanın ötesine geçerek üzerine durup düşünülmesi gereken bir anlam evrenine taşıyor okuru. r Emek EREZ ekânlar yaşamımızı ne kadar belirler diye bir soru sorsak sanırım geçmişin, bugünün ve geleceğin arasında hafızamızda birçok iz belirir. Özellikle, ev gibi kişisel mekânları düşündüğümüzde... Örneğin evin kapılarından birinde öylece duran küçük bir çiziğin bile anılar havuzumuzun derinliklerinde, ne kadar anlamlı bir yerde olduğunu fark ediveririz. Bu anlamda ev, sadece bir yapı olmanın ötesinde kişisel bir bellek mekânıdır. Her evin ayrı bir kokusu, size kendinizi ait hissettiren bir yanı ve duygusu vardır. İşte, bu duygunun bir insanın yaşamında ne kadar önemli bir yeri olabileceğini hissettirecek bir öykü anlatıyor, Gamze Güller’in En Çok Onu Sevdim adlı kitabı. Her geçen gün topraktan, hayvandan, ağaçtan ve hatta insandan uzaklaşan, kendi içine sıkışmış, yüksek güvenlikli, neredeyse her yanı betonla çevrilmiş mekânlara, ev adı altında kendi kendisini kapatmış bir tür haline gelen, günümüz insanının dünyasını yansıtıyor. YAŞADIĞIMIZ EV... Kitabın öyküsü kısaca şöyle: Evlenmek üzere olan Asuman ve Mete, yeni evlerinin inşaatı bitene kadar geçici bir ev bulmak ister. Asuman’ın eski yapılara, küçük mahallelere ilgisi varken; Mete tam tersine yeni inşa edilmiş, her şeyi içerisinde, yüksek güvenlikli sitelere ilgi duyar. Yeni yapılan evlerinden hoşnut olmayan Asuman, en azından geçici olarak bulacakları evin istediği gibi olması için elinden geleni yapar ve sonunda eski bir apartmanda hayal ettiği gibi bir daire bulur. Bu daire bir süre sonra Asuman için yaşanacak bir mekân olmanın ötesine geçer. Ev ile kurduğu ilişki kimseye anlatamadığı metafizik bir boyuta taşınır. Evin adeta sesini duyar, onunla konuşur, onu hisseder, kokusunu duyar, dilinden anlar, her çiziğine kendince anlamlar yükler. Bu durum, birçok insan açısından “tuhaf” olarak değerlendirilebilecek bir olaydır belki ama Asuman’ın bize fısıldadığı bir şey vardır: Yaşadığımız ev, onun bahçesindeki bir ağaç, elimizi üzerinde gezdirdiğimizde dökülen sıva, eski bir koltuğun üzerinde bulunan herhangi bir leke öylesine üzerinden geçilecek şeyler değildir, hepsi C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I Şiir ölmedi, yaşıyor! ORHAN KAHYAOĞLU / Modern Türkçe Şiir Antolojisi (2 Cilt) M geçmişe dair izlerdir, yaşanmışlıklardır. Oysa günümüz insanı belleksiz, çevresiyle ilişkisiz mekânlarda, bir evde değil de herhangi bir mekânda yaşar gibidir. Bu anlamda En Çok Onu Sevdim, bir edebiyat metni olmanın ötesine geçerek üzerine durup düşünmemiz gereken bir anlam evrenine taşıyor bizi dersek sanırım abartmış olmayız. Kitapta Güller’in alt metninde vurgulanan bir diğer durum da kentsel dönüşüm adı altında ranta, talana peşkeş çekilen mahalleler, yıkılan bellek mekânları, öylesine bir nesneymişçesine katledilen ağaçlar ve bu yıkımın aslında insanlığa dair birçok şeyin yok olması anlamına geldiği. Çocukların oyunlarıyla şenlenen sokağın sesinin susması, komşu kadınların pencereden pencereye yaptığı sohbetler, evin bahçesinde ağacın çiçek açmasından geldiğini anladığınız bahar yani pek çok imgenin ve yaşamı anlamlandıran olayın ölümü. Bu nedenle bir binanın yıkımı, bir mahallenin yok olması öylesine bir durum değil, insani olana dair bir yıkım bu, anlamın yıkımı başka bir deyişle. Ayrıca, En Çok Onu Sevdim’in önemli noktalarından birisi de bana göre kitabın, ne nostalji güzellemesi yapma çabası ne de geçmiş iyiydi, şimdiki zaman kötü vurgusu. Öykünün anlatmaya çalıştığı: Yaşananların, yok edilen mekânların, kimsenin fark etmediği derinliğine gönderme yapmak, belki de yas tutan bu mekânların sesi olmak ve bu çığlığı bize duyurmak. Kitabın kahramanı Asuman’ın, evle kurduğu ilişki bir süre sonra onu gerçek yaşamdan koparır. Asuman kendisini eve, onun tanıklıklarına adar. O artık yıkılmasına karar verilen mekânların dilini tercüme eden, çevresindekilere göre “deli” bir kadındır. Eski bir koltuğun dili, evde yaşayan böceklerin koruyucusu, duvarları dinleyen, eşyalar ile muhabbet eden bir tanrıça. Bir mücadele başlatır Asuman, başta sevgilisi Mete olmak üzere, apartmanda dairelerini satanlara, yöneticiye ve satın almak isteyenlere. Çünkü kimsenin fark edemediği, bir şey vardır. Bu belki de En Çok Onu Sevdim’de anlatılan öykünün özetidir: Yaşadığımız yer ya da hayatımızdaki nesneler öylesine girmemiştir dünyamıza, hepsinin kendince anlamı, bize bıraktığı bir anısı vardır. Bu nedenle ev veya herhangi bir eşya insanın farkında olmadan üzerine geçirdiği giysisidir, belleğidir, sığınağıdır, yaşamının tanığıdır. Onları kaybeden insan: Geçmişsiz, anısız ve çıplak kalır. n En Çok Onu Sevdim/ Gamze Güller/ İletişim Yayınları/ 132 s. 1335 MARIO BENEDETTI Aşk Kadınlar ve Hayat SOHRÂB SEPEHRÎ Sekiz Kitap Şiirin ve şairin ölümünün çoktan ilan edildiği bir zamanda, ölüme inat Ayrıntı Şiir Dizisi hayatta ısrar ediyor! Dünya şiirini asıl dillerinden çevirerek aktarmanın yanı sıra, kapsamlı antoloji çalışmaları ve bir müddet sonra Türkçe şiir de dizinin ajandasında... [email protected] instagram.com/ayrintiyayinlari facebook.com/ayrinti.yayinlari www.ayrintiyayinlari.com.tr twitter.com/AYRINTIYAYINEVI “ayrıntılar önemlidir” diyen tüm kitabevlerinde... 1 7 E Y L Ü L 2 0 1 5 n S A Y F A 1 9
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear