Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 Akademi 5 Nisan 2017 Çarşamba Fesih yetkisi ve sakat temsil üzerine Utku Balaban Yaklaşan anayasa referandumunda oylanacak değişiklikler içinde yer alan fesih ya da seçimleri yenileme yetkisi üzerine yoğun bir tartışma devam ediyor. Bu tartışmaya atfen detaylı şekilde ele alınması gereken temel bir mesele milli iradenin temsiline ilişkin Cumhurbaşkanlığı ve TBMM’nin işlevleri arasındaki çatışma. Bu metin, bu bağlamda, yakın zamanda kurulmuş hükümetlerin milli iradeyi ne kadar temsil ettiği sorusunu AKP dönemi ve 2014 Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarına odaklanarak ele alacak. Değerlendirmeye geçmeden önce “milli irade”den kastın ne olduğunu netleştirmekte yarar var. Modern siyaset tarihi içinde iki asrı aşan bir tartışmanın merkezinde olan bu kavramı basit bir göstergeyle “ölçmek” güç olsa da en kaba haliyle, hükümeti oylarıyla destekleyen yurttaşların toplam seçmen nüfusu içindeki payını “milli iradeyi temsil kapasitesi” olarak adlandırabiliriz. Diğer bir deyişle, reşit fertlerin yüzde kaçının oy kullanma iradesini göstererek hükümeti desteklediği, hükümetin milli iradeyi ne kadar yansıttığına lilişkin bir fikir sunabilir. AKP milli iradeyi ne kadar temsil ediyor? Yukarıdaki tanımdan hareketle 1 numaralı tablo çeyrek asırdır kurulmuş hükümetlerin milli iradeyi temsil kapasitelerini görselleştirmekte ve İslamcı siyasetin seçim performansı ile 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimi bağlamında şu sonuçlara dikkat çekmekte: 1) “Milletin yaka silktiği” söylenen 1990’lardaki koalisyonların İslamcı Refah Partisi’nin dahil olduğu koalisyon haricinde milli iradeyi temsil kapasitesi AKP döneminden düşük değil. Hatta 2001 Krizi’nin müsebbibi olarak gösterilen DSPMHPANAP koalisyonunun toplam seçmen nüfusu içindeki destek oranını AKP’nin hiçbir seçimde yakalayamadığını vurgulamalı. 2) Dolayısıyla, AKP aslında milli iradenin sakat temsilinden nemalanan bir parti. Bilhassa iki seçimi hatırlatarak bu iddiayı temellendirebiliriz. 2002 seçiminde AKP toplam seçmen nüfusunun yüzde 27’sini alarak TBMM’de çoğunluğu elde etti. Yani bir AKP seçmeninin oyu AKPdestekçisi olmayan iki seçmenin oyuna denk geldi. HDP’nin barajı aşmasıyla temsildeki sakatlığın kısmen giderildiği ilk seçim olan 7 Haziran 2015 seçiminde ise AKP kurulduğundan beri ilk defa TBMM’deki çoğunluğunu yitirdi. 3) 2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminde Recep Tayyip Erdoğan’ın milli iradeyi temsil kapasitesinin (2002 ve 2015 Haziran seçimleri haricinde) AKP’nin milli iradeyi temsil kapasitesinden bir hayli düşük olduğu görülüyor. Dolayısıyla, Erdoğan’ın milli iradeyi temsil kapasitesi açısından AKP’den daha güçlü olduğuna ilişkin bir emare mevcut değil. 4) Benzer şekilde, Erdoğan’ın 2014’te ulaştığı milli iradeyi temsil kapasitesinin 1991 ve 1999 seçimleri neticesinde kurulan koalisyonların temsil kapasitesinden düşük olduğunu vurgulamak gerekir. 1 numaralı tabloda sunulan veriyi 1990’larda ve 2002’den beri gerçekleşen seçim sonuçlarını iki grupta cem ederek 2 numaralı tabloya yansıttığımızda 1990’lardaki hükümetlerin toplam seçmen nüfusu içinde temsil ettiği ortalama oranın AKP ortalamasının üstünde olduğunu görmekteyiz. 1990’lara ilişkin ortalamayı oluşturan verinin 1995 seçimleri sonrasında kurulmuş kısa ve temsil kapasitesi DYPRP hükümetinden düşük DYPCHP, DYPANAP ve ANAPDSPDTP koalisyonlarını da içerdiğini vurgulayalım. Diğer bir deyişle, 1990’ların “yaka silkilen koalisyonları” milli iradeyi AKP’den daha yüksek bir kapasiteyle temsil etmiş. Özetle, AKP bir azınlık partisi. Bu azınlığın temsilcileri seçim sistemindeki sakatlıklardan nemalanarak iktidarda kalabiliyor. Ötesi, önümüzdeki anayasa teklifi milli iradenin temsiline ilişkin mevcut sakatlıkları derinleştirmek suretiyle azınlığın çoğunluğa tahakkümünü kurumsallaştırarak AKP’yi ve Erdoğan’ı iktidarda ltutmayı amaçlıyor. Fesih yetkisi ve kurumsallaşan azınlık tahakkümü AKP’nin seçim performansına bu çerçeveden baktığımızda anayasa TABLO 2 TABLO 1 ?KİMDİR Utku Balaban, 7 Şubat 2017 tarihli 686 sayılı KHK ile ihraç edildi. Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü’nde çalışıyordu. Lisans derecelerini Boğaziçi Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler ile Sosyoloji bölümlerinden, doktor unvanını ise SUNY Binghamton, Sosyoloji Bölümü’nden almıştır. Endüstri ilişkileri ve kent sosyolojisi alanlarında çalışmalarını sürdürüyor. Son yıllardaki araştırmalarında Türkiye’de işçi sınıfının siyasi tutum ve eylemlerini yerel ölçekte şekillendirmeye çalışan toplumsal faili tarif etmeye odaklanmıştır. değişikliği önerisinin arkasındaki saike ilişkin şu üç çıkarıma ulaşabiliriz: 1) AKP, milli iradenin temsilini derinden sakatlayan yüzde 10’luk seçim barajından faydalanarak ve seçmen nüfusun sadece yüzde 27’sinin oyunu alarak iktidara geldi. 2002’den beri lehine sonuç doğuran bu düzenlemeden faydalanmaya devam etti. 2) AKP’nin iktidardayken yaptığı düzenlemeler milli iradenin temsilini daha da sakatladı. Bu düzenlemelerden biri köy nüfusunun büyükşehir belediyesi seçimlerinde oy kullanmasını ve bu sayede 2014 belediye seçimlerinde örneğin Ankara’da AKP’nin kazanmasını sağlayan “bütünşehir” yasası idi. Bir diğer kritik değişiklik ise cumhurbaşkanının halkça seçilmesini sağlayan düzenleme idi. Bu değişikliğin milli iradenin temsilini güçlendirdiğini iddia edenlere şu hatırlatma yapılmalı: Anayasa Mahkemesi’nin AKP’lilerce çok eleştirilen “367 yeter sayı” kararı uygulansaydı cumhurbaşkanı seçilecek kişinin milli iradeyi temsil kapasitesi, tartışmasız biçimde, mevcut cumhurbaşkanının 2014’de >>