Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 Akademi 15 Mart 2017 Çarşamba Kökenbilim sözlüklerimiz ve değişen anlamlar Aziz Merhan Türk dillerinin bilimsel değeri olan ve önemli gördüğümüz belli başlı kökenbilim sözlükleri şunlardır:1 1Macar doğubilimci Hermann (Ármin) Vámbéry (18321913) tarafından Almanca olarak yayımlanmış “TürkTatar Dillerinin Kökenbilim Sözlüğü” (Etymologisches Wörterbuch der turkotatarischen Sprachen, Leipzig 1878; yeni basım: Osnabrück 1972) Türkçenin ve Türk dillerinin ilk karşılaştırmalı sözlüğü 2niteliğindedir. Ermeni dilbilimci Bedros Kerestedjian (Keresteciyan, 18401909) tarafından 1905 yılında hazırlanmış olan “Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü İçin Bazı Materyaller” (Quelques matériaux pour un dictionnaire étymologique de la langue Turque) adlı çalışması, yeğeni Haig’in gayretiyle 1912 yılında Londra’da (yeni basım: 3Amsterdam 1971) yayımlanmıştır. Önemli kökenbilimi sözlüklerinden biri de Fin Türkolog Martti Räsänen’in (18931976) “Türk Dillerinin Kökenbilimsel Sözlük Denemesi” (Versuch eines Etymologischen Wörterbuchs der Türksprachen, Helsinki 1969) başlıklı 4sözlüğüdür. Türk dilleriyle ilgili çalışma yapanların vazgeçilmez sözlüğü İngiliz doğubilimci Sir Gerard Clauson (18911974) tarafından hazırlanmış olan “13. Yüzyıl Öncesi Türkçesinin Kökenbilimsel Sözlüğü” (An Etymological Dictionary of PreThirteenthCentury Turkish, Oxford 1972) olup Türkçenin en eski kaynağı olan Orhon Yazıtları’ndan (8. yüzyıl) 13. yüzyıla kadar olan dönemdeki söz varlığını günümüz Türk dilleriyle 5karşılaştırmalı olarak sunmaktadır. Sovyet Türkolog Ervand Vladimiroviç Sevortyan (19011978) ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği Bilimler Akademisi’nin Dil Bilimi Enstitüsü’ndeki bir grup bilim insanı tarafından birinci cildi 1978 yılında yayımlanan “Türk Dillerinin Kökenbilim Sözlüğü” (Etimologiçeskiy slovar’ tyurkskih yazıkov, Moskva 1971) sonraki Engin Sezer, Kanat’ta (13, 2003) Tarihi ve Etimolojik Türkiye Türkçesi Lugatı’nın kökenbilimsel olmaktan çok tarihsel bir sözlük olduğunu belirtir. Sözlükte güncel Türkçe kaynaklardaki kullanım örneklerine de kapsamlı şekilde yer verilmiştir. yıllardaki ilavelerle 2008 yılında 8 6cilt olarak tamamlanmıştır. Etimoloji alanındaki çalışmalarıyla bilinen Türkolog Hasan Eren’in (19192007) Türk Dil Kurumu yayınları arasında çıkan Türk Dilinin Etimolojik Sözlüğü (Ankara 1999) yeni katkılar 7sunmuştur. Dilbilimci Sevan Nişanyan’ın ilk baskısı 2002 yılında yayımlanmış ve daha sonra gözden geçirilmiş baskıları yapılan Sözlerin Soyağacı: Çağdaş Türkçenin Etimolojik Sözlüğü adından da anlaşılacağı gibi günümüz Türkçesindeki kelimelerin kökenini ve tarihi gelişimini ortaya koyan bir sözlüktür. (Sözlüğe internetten ulaşılabilmektedir: http://www. 8nisanyansozluk.com/) Avusturyalı Türkolog Andreas Tietze (19142003) tarafından ilk cildi (AE) 2002 yılında yayımlanan Tarihi ve Etimolojik Türkiye Türkçesi Lugatı başlıklı sözlük altı cilt ve bir indeks cildi olarak planlanmış olmasına rağmen yazarın vefatından sonra 2009 yılında ancak ikinci cildi (FJ) yayımlanabilmiştir. Türkçe kökenli veya Türkçeye farklı dillerden değişik yollardan girmiş kelimelerin kökeni ile ilgili burada belirttiğimiz veya kökenbilimsel olarak görülmeyip, ama kelimelerin kökenlerini de belirten sözlüklerden yararlanılmaktadır. Sözlükler dışında kuşkusuz bazen bir kelime, bazen iki ve daha fazla kelime hakkında yazılmış yazılar da daha fazla bilgilendirmektedir. Biz de burada anlam değişimine (semantic change) uğramış birkaç kelimenin kökeni hakkında kısaca bilgi verelim. l Zındık: Türkçede2 “Tanrı’ya ve ahirete inanmayan (kimse)” (TS) anlamına gelen zındık sözü Arapça zindi? kelimesine dayanmaktadır. Kelimenin aslı Sasaniler devrindeki (hükümdarlıkları: 224651) standart dil olan Orta Farsça (Pehlevice) zendik kelimesi olup “Zend’in takipçisi” anlamındadır. Zend kelimesi ise Zerdüşti inancının kutsal kitabı olan Avesta’nın Orta Farsça ile yazılmış biçimi için kullanılmıştır. İslamiyet İran halkları arasında yayılmadan önce hüküm süren Dilbilimin bir dalı olarak adlandırdığımız etimoloji (Eski Yunanca etimologia < etimos “gerçek, doğru” + logos “söz, bilgi”) veya Türkçe karşılığıyla kökenbilim (Osmanlıca: ilmi iştikak ya da iştikak ilmi), bir dilin söz varlığını oluşturan kelimelerin kökenini ve dilin tarihsel gelişimi içindeki anlam değişimlerini inceleyen bilim dalıdır. Bu dalın somut belgelerini sözlükler oluşturmaktadır. Türkçenin ve genel anlamıyla Türk dillerinin henüz kapsamlı ve yetkin bir kökenbilim sözlüğü olmamakla birlikte kullanılabilecek bazı sözlük çalışmaları bulunmaktadır. Sasanilerin resmi dini Zerdüştilik olup adını bu dinin peygamberi Zerdüşt’ten almıştır. Buna göre zındık kelimesi aslında Zerdüşt dininin Zend diliyle yazılmış olan dini esaslarına inanan kimse anlamındayken İslamiyet’in yayılması sonucunda olumsuz bir anlam kazanmıştır. l Dürzü: Türkçede “ağır hakaret ve küfür sözü” (TS) olarak kullanılan dürzü sözü Arapça durzi kelimesine dayanmaktadır. Kelime genelde Ortadoğu’da, özellikle Suriye, Lübnan ve İsrail’de yaşayan dini azınlık için kullanılan bir kelimedir. Tek tanrılı inanca sahip olan Dürzüler Şiilikten 11. yüzyılda ayrılmışlardır. İnançlarının temelini Hamza ibn Ali ibn Ahmed (ölümü 1021) atmış olup ismini Mısır’a gönderilmiş Buharalı misyoner Muhammed bin İsmail Neştegin edDerzi’den (11. yüzyıl) almıştır. Buna göre dürzü kelimesi aslında Dürziye inancına sahip olan halkın ismiyken ağır hakaret ifadesi olarak kullanılmaya başlamıştır. l Yezit: “Nefret edilen kimseler için kullanılan bir söz; hilekâr, sahtekâr” (TS) anlamına gelen bu kelime Emevi halifesi Yezid bin Muaviye bin Ebu Süfyan (halifeliği: 680683) isminden kalmıştır. O, Muharrem ayının 10’unda (günümüz takvimiyle: 10 Ekim 680) Kerbela’da (Irak) Hz. Hüseyin ve beraberindeki yetmiş iki kişiyi kuşatma altında katletmiştir. Tıpkı Hz. İbrahim’i ateşe atan zalim hükümdar Nemrut’un “yüzü gülmeyen; acımaz, can yakıcı” (TS) veya eski Mısır hükümdarı Firavun’un “kibirli, suratsız ve kötü yürekli kimse” (TS) için kullanılması gibi yezit ismi de nefret edilenler için kullanılan bir kelime olmuştur. Bunun dışında Yezidi veya Ezidi olarak adlandırılan inanç grubunun bu kelimeyle ilgisi bulunmamaktadır. Yezidi veya Ezidi kelimesi Kürtçe “yaratan” anlamına gelen ezda (Avesta dilinde yazata “tapınılan”) kelimesinden gelmektedir. l Kezban: Özellikle son yıllarda gençler arasında “yalan söyleyen, yalancı” anlamında kullanılan kezban kelimesi köken bakımından sanıldığı gibi Arapça ki?b “yalan” kelimesinden gelmemektedir. Bu kelime Farsça kedbanu (<ked “ev” + banu “soylu kadın, hanım”) >>