19 Kasım 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

13 yıl önce gittiğimde Kabak’ta sadece üç kamp, sahilde üstü hasırlı bir adet gölgelik ve sağa sola serilmiş bir avuç hippi vardı. Vadide elektrik ve yol olmadığından, yiyecekleri biriki gariban katır patikadan aşağı taşır ve kimse “Bu bira nasıl soğuk olmaz?” diye sormazdı. İçecek bulduğunuz için şanslı, gece sahilden kampa kaybolmadan dönebilirseniz daha şanslıydınız. Şimdi 1. derece doğal sit alanı olmasına rağmen 40’tan fazla kampa ev sahipliği yapıyor. Bu hafta Kabak Vadisi müdavimlerinden dikkat çekicileri yazdım. GÖNÜLLÜLER: Bir vakit vadiye tatile gelip paraları bitince büyük şehre dönmeyi kaldıramayan gençler. Şayet mutfak işi, temizlik ve basit garsonluk faaliyetlerine sempatik bakıyorlarsa karın tokluğuna çalışmaya başlarlar. İşe alınmaları için didjeridu (Avustralya yerlileri Aborjinlerin yerel çalgısı) çalmak, rasta saçlı olmak, Taylandca yazılı tişört giymek ve tribal aksesuarlar kullanmak gibi şartlar aranır. Onlardan yağmurda ortaya çıkan çamurda aşırı eğlenmek, vadinin dedikodu ihtiyacının yüzde 60’ını karşılamak gibi ekstralar da beklenir... PSYTRANSÇILAR: İsimlerini (şahsi kanaatimce) insan kulağını üçüncü dakikada uyuşturan, 45'inci dakikadan sonra ise beyinde hücre tahribatına başlayan bir müzik türünden alan gruptur. Bu sene vadiye vardığımızın ertesi günü, güney sahillerimizde gerçekleşen bir trance müzik festivali son bulmuş ve bu festivalde komünleşen bir grup da vadi sahiline vurmuştu. Bir nevi Madagaskar sahilinin pengueni sayılabilecek bu insan grubu, sahilde yatıp kalktıkları, hiçbir şeye para vermedikleri ve hacetlerini doğrudan doğaya teslim ettikleri için Kabak ahalisi tarafından pek hoş karşılanmadı. Halbuki gerek elinde oyuncak ayısıyla gezen deli4 Kabak Vadisi’nden insan manzaraları kanlılar, gerek Xeyna kostümü ile arzıendam eden kızları pek cana yakındı. Leğenden topluca yemek ve naylon poşetten tütün sarmak gibi özellikleri olan bu grubun en sıkıntılı yanı, pek çoğuyla anlaşmanın mümkün olmamasıdır. ÇILGIN YERLILER: Vadinin ana yola bağlanan üst noktası ile deniz kıyısı arasında camları tamamen çıkarılmış dolmuşlar işler. Bu dolmuşçulardan biri, tam yokuşa tırmanmak üzereyken Alarma şarkısının ruh eşini son ses hoparlörlere verdikten sonra bir sigara yakıp cep telefonundan yavuklusunu arayıp, gazı kökleyebilir. Siz de ölmekten ziyade “Bu müzik eşliğinde mi öleceğim?” diyerek panik atak geçirebilirsiniz. İşte hikayedeki o özel dolmuşçu bir Kabak yerlisidir. Ben şaka olsun diye kampların elektrik ya da suyunu kesen bir köylü amca da tanıyorum. Eşini ısıran, köpeği çekip vuran da aynı insan mesela. Özetle deniz, doğa, hayvan ve turistten pek hoşlanmayan, adeta bu sıkıntılara maruz kalan kişilere Kabak köylüsü diyebiliriz. Bu yöresel ekibin en temel hobileri ise maalesef turist kazıklamaktır. ÜÇLÜ VE GÜÇLÜ KIZLAR: Üç ya da daha kalabalık bir grupla kafa dinlemeye gelmiş genç kadınlardır. Tatillerini aktiviteye adar, Bir nevi Madagaskar sahilinin pengueni sayılabilecek psytransçılar, sahilde yatıp kalkar, hiçbir şeye para vermez ve hacetlerini doğrudan doğaya teslim ederler. “Şelaleye, mağaraya, yandaki Cennet Koyu’na gidelim” derken zoru başarıp kimseye bulaşmadan tamamlarlar. MUTSUZ MANITALAR: Örümcekten çok korkan kadın ve onun karanlıktan fena halde tırsan erkek arkadaşı, mutsuz çift ekibini oluştururlar. Onlar için vadideki her parça doğallık, rezilliktir. Zaten dev çekçekli çantaları ve şık kıyafetleri ile geldikleri vadide, kız tarafı topuklularını giyecek 10 metre alan bulamaz. Resmen perişan olurlar. ÜBER EĞLENEN ARKADAŞLAR: Sevgi pıtırcıklarıdır. Kamp barlarına ve konserlere dadandıkları için vadiye en çok parayı gömenler yine onlardır. Gitmelerine yakın suya girip biraz ayılırlar. İNZIVACILAR: Temel iki fraksiyonu vardır. İlkini yoga severler oluşturur. Daha ziyade sezon başı ve sonundaki sakinlikte vadiyi tercih eden, edep izan sahibi kişilerdir. Sabah 7’den 10’a yoga çalışıp, akşam yemeğine kadar sessizlik yemini edip, erken yatarlar. Eğer gece partilendiyse, ertesi sabah kahvaltıda bakışlarıyla etrafı ayıplamayı ihmal etmezler. Diğer grubu ise sanatsal faliyetlere yatkınlığı olan, içinde benim de bulunduğum huzursuz ekip oluşturur. Genelde “Aklımı evde unuttum lakin dert etmiyorum” sanatsal yaklaşımını benimserler. Misal benim kaldığım bir odada bu ressam tayfasından bir hanımın işleri asılıydı. Bu işlerden biri ise sim, pul, taş, varak ve neon renkli tüylerden yapılma bir OM simgesiydi. Baktıkça korneam yandı bütün tatil… MECZUPLAR: Kabak’ta çok delirme hikayesi duydum ve hatta bazılarına da şahit oldum. Bu gördüğüm hadiseleri vahşi doğanın insanı zorlayan, bilinçaltı ile yüzleştiren tarafına ve delireceği olanların vadiye doluşmasına yordum. Fakat tüm bu meczupların içinde adını vermek istemediğim biri vardır ki, anlatmadan geçemem. Yürüyen lakaplı bu özel insan elinde asa, gözler sürmeli, ayaklar çıplak, bir nevi Karayip Korsanları film setinden kaçmış gibiydi. Bu meczup kendini kadınlara şaman/şifacı olarak tanıtır, kandırdığını “Senin auran kirlenmiş” diyerek masaj ayağına ellemeye kalkışırdı. Bir keresinde bu numarayı Los Angeles’lı power yogacı bir kıza yapacak oldu. Kız “auran kirli” lafına “WTF” cevabını verdikten sonra, elleri üstünde ters takla ata ata, geçti gitti sahili. Bu hareket bana “yılışık erkeklere verilecek en iyi cevap” konusunda yıllarca ışık tuttu. 19 TEMMUZ 2015 Deniz Özturhan @yanilgi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle