Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
GÖRÜŞ Yusuf Hacısüleyman yhacisuleyman@yahoo.com Turizm Uzmanı 20 NEVŞEHİR KÜRESEL TURİZM Herkes bekliyor acaba tatil olur mu diye… Hem tüketici, yani tatile çıkacak olanlar hem de üretici yani oteller, taşımacılar, acenteler... Her zaman olduğu gibi sanırım yine son dakika bir karar verilecek, bayram tatilinin dokuz güne çıkıp çıkmamasına. Zaten planlı bir işimiz ne zaman oldu ki? Başka ülkelerin tatil takvimlerini bırakın bir yıl önceden öğrenmeyi, bazen bir kaç yıl öncesinden öğrenip ona göre hareket edebilen Türk turizmi, kendi iç pazarında hareketini hiç bir zaman planlayamamıştır. Buna rağmen bayram rezervasyonları geçen yıllara göre görünür bir biçimde artış göstermektedir. Deniz mevsiminin içinde kalan bayram dönemi turizm ekonomisine iyi bir final yaşatacak gibi. Final demişken, iki büyük pazarımız, Rus ve Alman pazarımız kıyasıya bir yarış içinde geçirdiler bu yılı. Alman turistlerin yıllardır kalesi sayılan Antalya’da bu yılın sonunda Alman turist sayısı ile Rus turist sayısının başa baş gelmiş olacağını şimdiden öngörmek olası. Bu demektir ki gelecek yıl artık Antalya’da turist sıralamasında Ruslar liderliği Almanlardan devralacaklar. Bodrum ve Marmaris’te İngilizler bir milyonu şimdiden geçerek, yetişilmesi mümkün görünmeyen lider durumundalar, Almanlar ve Rusların sayıları buralarda yüz binlerle ifade edilebiliyor ancak. İstanbul ve İzmir’de ise Almanlar açık ara öndeler. Bu haliyle Türkiye, bölgelere göre paylaşılmış bir turistik arz görüntüsü veriyor. İngilizlerin ve Rusların olduğu yere Almanlar pek sıcak bakmıyorlar. Ruslar ve İngiliz turistler ise bir arada yaşamayı daha doğrusu tatil yapmayı daha çok beceriyorlar gibi. Her şeyin “küreseli” oluyor da turizmin olmaz mı? Dünyada turizm hareketine katılan insan sayısı bir milyarı buldu ve bu insanlar dünyanın her bir yerinde hareket halindeler. Küresel turizmin yarattığı para dolaşımına ve bu parayı elde eden şirketlere bugüne kadar küresel sermaye fazla ilgi göstermiyordu. Ancak son dönemdeki gelişmeler, birikmiş ulusal Rus sermayesinin, Avrupa’nın büyük turizm şirketlerine yönelmesi ile birlikte, aynı dönemde turizm hareketinden elde edilen gelirlerin küresel sermaye temsilcisi değişik fonların da ilgisini çekmeye başlaması ilginç bir rastlantıdır. Örneğin, Avusturya’da önce “Bentour” markasının çoğunluk hissesi ve ardından değişik ülkelerde otelleri bulunmakla birlikte en fazla Türkiye’de bulunan “Magic Life” otellerinin ve markasının yüzde 50,1 hissesi Connexio Fon tarafından geçen hafta satın alındı. İşin esprili tarafı da hem Rus sermayesinin çoğunluk hisselerini aldığı Öger Tur’un, hem de Connexio Fon’un aldığı “Bentour”un ve “Magic Life” markasının ilk sahiplerinin Türk olmasıdır. Aynı sürecin Türkiye açısından çok önemli olan ve başrollerde yine Türklerin bulunduğu Rus pazarında da yaşanması kaçınılmazdır. Ülkemizin en önemli ihracat geliri sayılan turizm ne yazık ki çok hassas ve kırılgan bir yapıya sahiptir. Türkiye, sermaye birikimi olan Türk şirketlerini bu kırılgan ekonomiyi sağlamlaştıracak adımları atmak üzere turizme yönlendirmelidir, aksi takdirde ilerde en küçük “rüzgardan” etkilenir hale gelebiliriz. Türkiye’nin ekonomisi böylesi bir kaybı kaldırabilecek durumda değildir. Bu konuda adımlar çok geç olmadan hızla atılmalıdır. Kızıl Kilise marlayacaktı. Annesi Bayan Zusu çok temiz ve güzel bir hanımmış. Alışamamış buraların havasına. İlk çocuğu Seyfettin’in doğumunda ölmüş. Seyfettin Bey seksenli yaşlarda. Bu topraklarda doğmuş. Torunları, tosunları yetişmiş. Başka yerde yaşayamam ben diyor. 1856’da dini eğitim amacıyla yapılan şimdilerde Karballa Oteli olarak hizmet veren bina bölgedeki taş işçiliğinin güzel bir örneğidir. Papaz okulu olarak bilinir. Zamanında ayinlerin yapıldığı lokanta ve taş odalar, insanlara yüzyıllar öncesinin mekânlarında yaşama duygusunu verir. Otel sorumlusu Bahtiyar Bey vadilerde at turları da düzenlediklerini ve turistlerin çok ilgi gösterdiklerini söyledi. Bölgede yatak sayısı 300 civarında. Tarihi, taş ve kemerli evlerde pansiyonculuk gelişiyor. Kadir Beyin onarıp hizmete açtığı ev buna güzel bir örnek. İlçenin meydanından dik bir yokuşla inilen Manastırlar Vadisi’ne girmek için beş lira ödedik. Sorumlu kişi bu biletle Ihlara Vadisi’ni de gezebileceğimiz söylüyor. Yeşillikler içerisindeki ilk eser Kilise Camisi, 385 yılında Bizans İmparatoru Teodosius tarafından yaptırılmış. Avlusundaki kuyunun suyu Ortodokslarca kutsalmış. Çan kulesi artık minare görevi görüyor. Onlarca kilise ve yer altı şehrinin bulunduğu beş buçuk kilometre uzunluğundaki vadide tarih alır sizi götürür yüzyıllar öncesine. Tarih ve doğanın içerisindeki yürüyüşümüzü Güzelyurt Göleti’nin kıyılarında bitirdik. Sultan Teyze’nin azık olarak verdiği muhacir böreği ile karnımızı doyuruyoruz. Hasandağı ve Analipsis Kilisesinin göl üzerindeki yansımaları tablo görünümünde. Höyük üzerine kurulan kilise, konumundan dolayı Yüksek Kilise olarak anılmakta. Mübadeleye kadar bölgenin dini merkezi olmuş. Yirmiye yakın kilise bölgenin dinsel öneminin belirtisidir. Görmemiz gereken yerlerden birisi de yolumuzun üzerinde. 15 dakika sonra 2007 yılında ziyarete açılan Gaziemir yeraltı şehrindeyiz. İki kilise, yerleşim birimleri, şarap atölyeleri ve saklanma yerleriyle Bizanslılar döneminde önemli yerleşim yerlerinden olduğu biliniyor. Kapadokya Bölgesi’nin özelliklerinden birisi de yeraltı şehirleridir. O dönemlerde yaşayanlar için ibadet ve korunma amacıyla yapılmışlardır. Aylarca günışığına çıkmadan insanların gereksinmeleri karşılayacak şekilde planlanmışlardır.Güzel Atlar Ülkesi Kapadokya’nın az bilinen yöresi Güzelyurt’tan ayrılarak yeraltı şehirleri merkezi Derinkuyu’ya doğru yol alıyoruz. nurido51@yahoo.com Yeraltı şehri