Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
GEZEKALIN Mustafa Balbay ankcum@cumhuriyet.com.tr ORTA ASYA’DAN BALKANLAR’A NASREDDİN HOCA’YLA.. Bu yıl Nasreddin Hoca’nın doğumunun 800. yılı. 13. yüzyılda yaşamış “gül düşün” filozofu, Nasreddin Hoca’yı hepimiz Akşehirli biliriz! Gerçekten de öyledir. Akşehir’e gittiğimizde kente damgasını da o vurmuştur. Mezarı da yaşamı gibidir: Kapı kilitli, bütün pencereler açık! Nasreddin Hoca Anadolu’nun, Türk insanının mizah gücünü, yaşama bağlılığını ve olayları akla uygun hale getirme gücünü de gösterir. Nasreddin Hoca gibi insanlığa mal olmuş değerlerin coğrafyası yoktur. Ama biz onu Anadolu gücünün simgesi olarak yüzyıllardır belleğimizde, yaşamımızda, kitaplarımızda taşıyoruz. Özbekistan’ın üç önemli kentinden biri olan Buhara’da Nadir Divanbegi Medresesi’nin önünden geçip ağaçlı bir alana gelince eşek üstünde bir heykelle karşılaştım: Bizim Nasreddin Hoca! Sanki eski bir dostu görmüş de, koşsam kucaklayıverecekmişim gibi heykele yürüdüm. Etrafında çocuklar oynuyor, biri eşeğin üstünde, biri ayaklarında. Tam Nasreddin Hoca’ya göre bir hayat! Derken sohbete tutuştuk, bana demezler mi Nasreddin Hoca bizimdir. Tabii tartışmadım onlarla. Bana anlattılar ki, Nasreddin Hoca kendi coğrafyalarının değeridir ve adı da Nasreddin Efendi’dir. Aynı gezinin devamında Azerbaycan’da da Nasreddin Hoca ile karşılaştım. Oradaki adı da Molla Nasreddin. Kimliği de aynen bizim bildiğimiz gibi. Yani İran mollalarından değil! Orta Asya gezimden birkaç yıl sonra Balkanlar’a gittiğimde Prizren’de bir okulda kitapları karıştırırken ne göreyim: Balkanlar’ın Nasreddin Hoca’sı! Onlar da Nasreddin Hoca bizimdir diyorlar... Bu yıl Nasreddin Hoca’nın doğumunun 800. yılı. 800 kere maşallah. Yolunuz Orta Asya’dan Balkanlar’a, çevremizdeki coğrafyaya düştüğünde mutlaka karşılaşacaksınız onunla. Gerçi bugünlerde Türkiye’de mizah Akşehir Gölü kadar kuru ama, yine de tarihimizdeki bu zenginlik geleceğe ilişkin mizah ışıltıları da vermiyor değil. Gezekalın...