02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

FRANSA 7 el değiştirdikten sonra 1914 yılında Fransız hükümeti tarafından satın alınıyor. 440 odalı Chambord Şatosu, Loire şatolarının en büyüğüdür. Şatonun parkını çeviren surların uzunluğu bir dönemde otuz iki kilometreye ulaşmış. Şatonun, 365 odasında şömine vardır. İnşaatta kullanılan silisli kalker taşlar Cher Vadisi’nden getirilmiş. Kare planlı şatoda, her katta haç kolları gibi dört yöne giden salonlar vardır. Ortaçağ sanatının en belirgin etkilerinden biri de kulelerin mimarinin direk içine giren uyumudur. Giriş katındaki salonlarda çok zengin Brüksel halıları ve tablolar duvarları süslüyor. Sarayın iç dekorasyonunun klasik İtalyan sanatından çok etkilendiği görülür. I. François salonundaki Sevres porselenleri, zakkumlu salon ve Mareşal Saxe’ın yemek salonunun dekorasyonları da çok farklıdır. Akşam yemekleri balo ile bitermiş 19 Eylül 1969’da Moliere, şatoda Burjuva adlı oyununu sahneye koymuş. Bugünlerde de, Nisan ile Ekim ayları arasında ses ve ışık gösterileri ile Fransız krallarının görkemli günleri anlatılmaya çalışılıyor. www.bdemirdurak.com GEZEKALIN Mustafa Balbay [email protected] siyasal irade, I.François’nın ölümünden sonra Paris bölgesine taşınıyor. II.Henry döneminde Chambord sarayının inşaatı devam ettirilmiş II.Henry’nin ölümünden sonra, şatoya gelmeye devam eden Catherine de Medicis, köprüyü galeriye çevirtmiş ve güzelliği dillere destan bahçeye bir bölüm daha ekletmiş. II. Henry’den sonra tahta çıkan IX.Charles’ın da ava meraklı olduğu biliniyor. Chambord Şatosu’nun arazisinde bir keresinde kralın dokuz saat boyunca beş at çatlatarak, köpeklerin yardımı olmaksızın ceylan avladığı anlatılıyor. IX.Charles’ın ölümüyle elli yıl sahipsiz kalan şato, sonrasında 13. Louis tarafından kardeşi Gaston de Orleans’a veriliyor. 14. Louis döneminde de şatoya yeni bölümler ekleniyor. On sekizinci yüzyıl şatonun parlak dönemlerinden biridir. Polonya kralının kızı ile evlenen XV.Louis, şatoyu sürgünde olan kayınpederine tahsis ediyor. 1748 de Mareşal Saxe Chambord’a yerleşip iki yıl geçiriyor. Şato, 1809 yılındaki Wagram Zaferi’nden sonra da, Napoleon Bonaparte tarafından General Berthier’e veriliyor. Ancak talihsiz general burada ancak iki gün geçirebildikten sonra ölüyor. Sonrasında birkaç defa daha TAYLAND’IN IRMAK CADDELERİ Tayland’ın başkenti Bangkok’un iki adı var. Doğunun Venedik’i... Melekler Şehri... İkinci adı Bangkok’ta adım başı Buda heykeli bulunmasından geliyor. Çıkıyorsunuz Bangkok sokaklarına, bir bakıyorsunuz karşınızda Buda heykeli. Bir başka caddeye geçiyorsunuz, sizi ilk karşılayan yine Buda... Buda Buda derken budalamadır gidiyor... Doğunun Venedik’i unvanını veren ise Chao Pharaya Irmağı. Irmak dedikse öyle kentin ortasından akıp denize ulaşan bir ırmak değil. Etrafında onlarca kanal, her kanal bir ırmakçık, kanalların kıyısında sıra sıra evler, dizi dizi bahçeler... Deyim yerindeyse biraz bağ, biraz ırmak, olmuş size bağırmak! Bangkok’da bir günümü kentin hemen dışındaki ırmak bağlantılı kanalların ırmakçıklarının arasında geçirdim. Yolculuk bazen karayla, bazen suyla oldu. Asya’nın alt eteklerindeki dağlardan kopup gelen ırmaklar Tayland’ı, Bangladeş’i, Vietnam’ı sulak ülkeler haline getiriyor. İnsanoğlu doğanın dengesiyle oynayınca sulak alanlar bazen çöle dönüşüyor, bazen sele. Bu bölgeden arada bir sel felaketi haberlerinin gelmesi insanoğlunun dağ etekleri ve ırmak güzergahlarındaki ağaçları, yeşil alanları katletmesinden. Bangkok’da ise büyük ölçüde insanlar doğaya uymuş. Güzel de olmuş. Su yollarının doğal akışını bozmamışlar, kıyısında kendilerine yaşam mekanları kurmuşlar. Irmak kıyılarındaki oturma yerlerinde çay, kahve, yerel içeceklerle beslenebilirsiniz. Arada canınız tropikal meyvelerden de ister. Öyle değil mi ama, bir ağacın altında oturuyorsunuz, ağacın alt dallarındaki meyveler gitmiş, ama üst dallarındakiler rüzgarla sallanıp sizi selamlıyorlar. Ağzınız biraz sulandıysa başınızı yukardan indirin, hemen ırmak kıyısına bakın, orada yerel ulaşım aracı kanolarda çoğunlukla kadınların başlarında geniş hasır şapkalarla bir şeyler sattığını göreceksiniz. Bunlar çoğunlukla hediyelik eşya ya da tropikal meyveler... Misafir umduğunu değil bulduğunu yer. Artık çok da temizliğe bakmayacaksınız! Kentin çevresinde kanoyla dolaşmak isterseniz taksi çevirir gibi ırmağın üzerindeki kanolardan birini çağırabilirsiniz. Ama fazla kıyıya da yanaşmayın, zira dış kapısı ırmakla bitişik bir evin önünde bulabilirsiniz kendinizi. Zaten başta ne dedik! Bangkok biraz Venedik. Gezekalın...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle