22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ADANA 11 ler anlatıyor. Kalede bulunan 20–30 merdiven basamağıyla inilen mahzenler, gizli yollar gizem yüklüler. Kalenin su gereksinmesinin “su sarnıçları” ile karşılandığı ulaşılan bilgiler arasında. Kuzeygüney olmak üzere iki ayrı kale grubundan oluşan Kozan Kalesi, bir sur ile birbirine bağlanmış. Daha dışarıda ikinci bir sur gözlerden kaçmaz. İkinci sur, 1200’lü yılların sonunda Ermeni Katolikosluğu’na merkezlik yapan kiliseyi, konukevini, keşiş odalarını, kiliseye ait kütüphaneyi çevreler. Burada Asur, Roma, Ermeni dillerinde yazılmış yazıtlara bolca rastlanır. Kozan Kalesi’ni açık bir havada çok uzaklardan görebilmek olası, kaleye ana giriş kapısına değin varan asfalt yol ile ulaşım kolaylıkla sağlanıyor. Manastırdan mezarlık duvarına Kilikya’daki Ermenilerinin merkezi olarak anılan ve “Sis Ermeni Manastırı” olarak da tanınan manastır, Kozan Kalesi’nin eteklerinde yer alır. Tarihi, 1292 yılına dayanıyor ve Kurtuluş Savaşı yıllarına dek de uzanıyor. Kilikya Manastırı, Ermeni Ru binyan Krallarından Haytun döneminde, Ayasofya’nın benzeri olarak yaptırılmış. Manastır, Ermeni papalarının ruhani bir merkezi olarak bilinirdi. Manastırın iki büyük kapısının, 366 odasının, birkaç tane altın kazanının olduğunun sözü edilmektedir. Ayrıca manastırın büyük bölümünün mermerlerle kaplı olduğu da bilgiler arasında yer alıyor. Kurtuluş Savaşı yıllarında bölgeyi işgal eden Fransızlar, Kozan’ı terk etmek zorunda kalınca Ermeni din adamları da Beyrut’a taşınır. Katalikos vekili Yahişa Efendi manastırın anahtarlarını bir çuvala doldurarak Kozan Mutasarrıfı İhsan Bey’e verir ve “Burası bir ibadet yeridir. Burayı bir cami, bir hastane ya da okula dönüştürünüz. Sizin için en güzeli bu olacaktır” der. Ama manastır, yararlı duruma getirilmeyi bir yana bırakın; bırakıldığı biçimiyle korunamamıştır bile. İçi talan edilmiş, bir tek duvarları bırakılmış. 1950’li yıllarda manastır sökülür. Taşları lise yapımında, bir de belediye mezarlığının duvarında kullanılır. Şimdi manastır nerde, diye sorası geliyor insanın. oktay.erol@mynet.com FOTOĞRAFIN DİLİ Lütfi Özgünaydın lutfi?lutfiozgunaydın.com MESUDİYELİ KEMANCI Mesudiye yemyeşil yaylaların arasında derin bir vadinin içinde. Yaylalar anlatılmaz. Topçam ve Yeşilce yaylalarında bin bir renk, bin bir çiçek var. Botanik açısından dünyanın sayılı beldelerinden birisi. Melet çayı Mesudiye’nin içinden geçiyor. Özgün mimari değerleri var. Mesudiyeliler yörelerini çok severler, bölgeyi geliştirmek için her yıl Mesudiye’de kurultaylar toplanır. Yeşilce beldesi huzur dolu. Yeşilce’nin ahşap evleri önünde kemancı bana böyle poz verdi. Tüm yaşamı orada geçmiş. Yeşile sevdalı. Müzik ise onun hayatı. Çam ormanlarının arasından kopup gelen serinliğin yüreğinde oluşturduğu duyguyu kemanının tellerinden çevresine döküyor. Fotoğrafını çekerken, böylesine saf ve temiz bir doğada yaşadığını ve mutlu olduğunu anlatmamı istiyordu sanki. Mutluluğu yakalamanın yollarından birisi de, yaşanan mekanı sevmekten geçiyor. Ve biraz da, kanaatkar olup var olanla mutlu olmayı denemenin önemi çıkıyor ortaya. Evinin önünde ineğinden sağılan sütle yapılan sütlü kahveleri içerken yanılmadığımı anlamıştım. Nikon F 90X Analog Estantene 60, diyafram 22( Bu tür fotoğraflarda insan ve mekan dengesini önemseyin)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle