Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
MİLAS 7 EGE’NİN İMBATI Serdar Kızık serdarkizik?cumhuriyet.com.tr KAZIN AYAĞI Kaz Dağı’nın “katillerini”, ardından “güzellerini” anlattığımız iki yazıdan sonra Cunda’da soluklanmıştık ki, bu kez Edremit Körfezi’nde yaşayanların harekete geçmesi ve gelişmelerin medyaya yansımasının getirdiği “olumlu” ortam, bizi yeniden bu cennet coğrafyasına yöneltti. Nihayet Cumhuriyet dışında bazı gazeteler de Kaz Dağı’ndaki madencilerin, altıncıların, siyanürcülerin toplu katliamına, cinayetlerine gözlerini açtı. Çıkardıkları Maden Yasası’yla katliamı hazırlayan AKP iktidarına dokunmasalar da, doğayı ve insanlığı mahveden, kar hırsından gözü dönmüş uluslararası vahşi tekeller ve onların yerli işbirlikçilerine ufak ufak dokunduruyorlar. Yine de bazı Cumhuriyet yazarlarının özellikle de Hikmet Çetinkaya’nın yıllardır vurguladıklarını diğer gazetelerin köşelerinde de görmek olumlu bir gelişme. (Bir de Bergama’da doğayı katleden şirkete dokunsalar.) 2004 yılında çıkardıkları Maden Yasası’yla 100 bin kilometrekaresi Batı Anadolu’da olmak üzere memleketin 450 bin kilometrekareyi bulan, yani ülke yüzölçümünün yaklaşık yarısını yabancılara ve onların yerli taşeronlarına yağmalatan AKP iktidarının Kaz Dağı’na biçtiği kefene bakın! ErdekÇanakkaleEdremit KörfeziAyvalık hattında 11 yabancıyerli altın arama şirketine ruhsat verdi. Bölge 36 yerden delindi. Ağaçlar kesildi, üç metre eninde bir kilometre uzunluğunda 36 yol açıldı. Peki ne olacak? Bugünkü arama ruhsatları, işletme ruhsatlarına dönüştürülecek. Bin metre çapında, 300400 metre derinliğinde çukurlar açılacak. Milli Park içinde, SİT ve orman alanı içinde 1 milyon ton toprak kazılıp çıkartacak. Bu kütleye 400 ton siyanür emzirilecek, 250 ton altın sağılacak. Siyanürlü toprak, dağlarda açtıkları galeriler içine yerleştirecekler. Yeraltı suları baraj ve göletler zehirlenecek. Benzersiz hava kirlenecek. Ormanlar yok olacak, tarımsal üretim tehlikeye girecek Yağmacılar 45 milyar dolar kazanacak, Türkiye’ye sadece yüzde iki vergi ödenecek. İnsanların su kaynakları kirlenecek, tarımsal üretim azalacak, yeryüzünün en nefis zeytinyağı bu özelliğini yitirecek. Soyguncular, talancılar on yıl sonra çekip gidecek. Geride Balya’daki 1939 yılında terk edilen maden işletmesinde görüldüğü gibi kirlilikten 70 yıl sonra bile, balıklar ölecek Memleketin varını yoğunu özelleştirmelerle yabancılara satan, ormanları, suları ve göllerini de pazarlamaya hazırlanan AKP iktidarı, altın işletmelerine karşı çıkanları “ Bunlar ülkemizin zenginleşmesini istemiyor” diye suçluyor. Kaz Dağı, tüm değerleri ve güzellikleriyle vatanın geleceğidir. Onu yağmalatanlar görecek, kazın ayağı hiç de öyle değil. zın da bolca esen meltemi alması için güney yönünde yapmaya dikkat etmişler. Bu evlerin en dikkat çeken yerleri ise karakteristik bacaları. Muğla’ya gelen pek çok yerli yabancı turisttin dikkatini çeken bacalardan Milas’a bağlı çevre köylerde de görme olanağı var. Özellikle Milas’taki gibi bacalar Beş Parmak Dağları antik adıyla Latmos, üzerine kurulmuş Herakleia ve Labranda gibi antik yerleşimlerde var. Macar evleri olarak da bilinen, Macar ve İtalyan ustalar tarafından batı mimarisine göre inşa edilmiş evler Milas’ın kültürel zenginlik leri arasında en yüksek yerini alır. Adını rüzgarlar tanrısı Ailos’un soyundan gelen Mylasos’dan alan Milas’ın antik ismi ise Mylasos ya da Mylasa. Karia’nın ulusal tanrısı Zeus Karios mabedinin yer aldığı Milas, aynı zamanda Karialıların hac yeri durumunda olup her yanı mermerlerle kaplı idi. Bu kadar görkemli bir şehrin yapıların en yüksek yeri olan bacalarına da böylesi özeni göstermeleri çok normal değil mi? Ayrıca, 3 bin yıllık kültür birikiminin izlerinin yer aldığı Milas’ın sınırları içinde yer alan Karia, Bizans, Selçuklu, Menteşe Beyliği ve Osmanlı uygarlıklarını yaşayan Milas’ta, bu uygarlıkların izlerini Iasos, Labranda, Euromos ve Heraklia gibi 27 antik kentin kalıntılarını da buralara kadar gelmişken görebilirsiniz. Özellikle eski Milas’ta dolaşırken, kahvelerde oturup, yöre halkı ile sıcak sohbetlerin keyfine varırken, yaz sıcağında meltem, kışın soğuk havalarda kış güneşi yüzünüzden eksik olmayacak.