02 Şubat 2025 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

30 BURMA Islak, ıpıslak yolculuk Yazı ve fotoğraflar Faruk Budak arın eski adıyla Burma’nın yeni adıyY la Myanmar’ın başkenti Yangon’da olmalıyım. Uçağım ertesi gün öğle saatlerinde. Aradaki mesafe, Burma şartlarında sadece yedi saatlik bir otobüs yolculuğu kadar. Chaung Tha’da kaldığım üç gün boyunca yağmur durmak bilmedi. Defalarca gök gürültüsünden uyanıyorum. Sabah sabah kötü bir sürpriz. Alafranga tuvalet tamamen su dolu. Burada bir gün daha kalmak zorunda olsaydım tuvaleti kullanamıyacaktım. Yağmurun şiddetinde hiç bir azalma yok. Otobüsüm yarım saat gecikmeyle geliyor. Resepsiyondaki çocuk sırt çantamı otobüse taşıyor. Yola çıkıyoruz. Yaptığımız yolculuk şu haliyle bile, asfalt zeminde yapılan bir ‘‘Camel Trophy’’ gibi. Yer yer toprak kaymalarının, devrilmiş ağaçların arasından, suların, küçük derelerin içine girerek devam ediyoruz. İlk yarım saatin sonunda, yol boyunca devam eden nehrin taştığını, asfalt yolu kapattığını görüyoruz. Şoför, karşıya geçmenin tehlikeli olduğunu söylüyor. Beklemeye başlıyoruz.. Üç saatlik beklemenin sonunda su seviyesi düşeceğine sürekli yükseliyor, sular yükselerek otobüse kadar ulaşıyor. Geriye dönüyoruz. Otobüs ertesi sabah, Yangon’a gitmek için hareket edebilecek. Bu da benim uçağımı kaçırmam anlamına geliyor. Telaşlanıyorum. Chaung Tha’dan motosikletleri ile gelmiş iki genç, istersem alternatif bir yoldan, üç nehri aşarak Pathein kentine götürebileceklerini, sırt çantam için ikinci bir motor daha ayarlayacaklarını söylüyorlar. İyi fikir ama istedikleri para yüksek. Uzun pazarlıklar sonucu ortak bir noktaya gelebiliyoruz. Chaung Tha’da sırt çantamı bir naylon örtüyle sıkıca sarıp diğer motosikletin üzerine güzelce bağlıyoruz. Yağmur devam ediyor. Plajın sonundaki balıkçı köyünün sahilindeki polis noktasına gidiyoruz ilk önce. Yabancı olduğum için kayıt edilmem gerekiyor. Üzeri açık tekne yanaşınca diğerleri ile birlikte suya girerek tekneye biniyorum. İki motosikletin taşınması ve tekneye yüklenmesi zor oluyor. Nehir ağ zında iri dalgalar var. Devrilmemiz çok berbat olur. Karşıya yanaşıyoruz ama bir iskele yok. Suya girip kıyıya yürümek gerekiyor. Yerler çamur içinde. Motosikletlere atlıyoruz. Küçük köylerin, pirinç tarlalarının arasından devam edip harika bir kumsala çıktığımızda her iki sürücü de kornalara basıp bağırmaya başlıyorlar. İkinci nehir ağzındaki tekneciyi ikaz etmeye çalışıyorlarmış. Hindistan cevizi ağaçları ile dolu bu bakir kumsalın güzelliğini görebilecek durumda bile değilim. Bu seferki tekne, daha küçük ve motorsuz. Yine aynı şekilde, suya girerek biniyoruz.. Yavaş yavaş karşıya geçiyoruz. Şimdiki etabımız mola vermeksizin devam edecek. Köylerin arasından geçtikten sonra jumbo karides yetiştirilen büyük çiftlikler çıkıyor karşımıza. Nihayet asfalt yola çıkabiliyoruz. Dördüncü saatin ortalarına doğru yağmurdan ve çarpan serin rüzgardan dolayı üşümeye başlıyorum. Nihayet Pathein’e varıyoruz. Şehrin ortasından geçen nehrin bu tarafında motosikletleri bırakıp son geçişimizi yapıyoruz. Karşı tarafta indiğimiz yer şehrin içi sayılabilecek bir nokta.. Kalkmak üzere olan bir otobüs var. İki motosikletçime kalpten teşekkür ediyorum. Pantolonumun paçaları dizlerime kadar kum içinde ve ıpıslak. Dört saatlik yolculuk çabucak geçiyor. Nihayet Yangon’dayım. Muson mevsiminde gelmenin ve ‘‘off the beaten track’’ olarak adlandırılan turistik güzergahların dışına çıkmanın bedeli. Ama gerçekten müthiş bir maceraydı. farukbudak@gmail.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle