Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 TARSUS Tarsusi bir gözle gezinti Çetin Yiğenoğlu Fotoğraflar: Selahattin Özbozkurt ğer, bir hafta sonunuzu E ayırabilirseniz, zaman denilen bilinmezin ayak izinde gezinmek ne demekmiş göstermek isteriz; sizi bir antikçağ metropolüne davet ediyoruz. Bu metropol, neolitik çağdan günümüze, hep büyük yerleşim birimi demek. Ancak, kimi Tarsuslular halkın dilinde “Tarsusi” diye biçimlenmiş sözcüğe güzel bir anlam yüklemeyi ve onu sahiplenmeyi çok güzel başarmışlar. Tarsus’u gezerken Tarsusi gözle bakarsanız neler görürsünüz, neler. Büyük İskender’i Kydnos’un (Berdan) karlı sularında yüzerken görebilirsiniz örneğin. Bu yüzmenin olmuş, tam 2 bin 500 yüz yıldır adı değişmemiş bir kent Tarsus. Eğer, bu yaşlı kente birgün gezmek için gelirseniz, Tarsusi bir gözle bakın yeter. Tarsusi de ne, diyeceksiniz şimdi. Tarsusi, Tarsus tarzı, Tarsus’a özgü faturasını ağır ödeyerek daha sonra Babil’de ölümünde de etkili olacak zatürreye yakalanmasını anımsarsınız hüzünle. Ünlü hatip Çiçero’nun, Stoa’nın babası Zenon’un ve Hıristiyanlığın kurucusu St. Paulus’un ayak izlerine basarsınız, büyük olasılıkla. Tarsus’u gezmeye Evliya Çelebi’nin “İskele Kapısı” dediği Kleopatra Kapısı’ndan geçerek başlamalısınız. Hemen sağda, E5 karayolu üzerinde karaya oturmuş bir gemi dikkatinizi çekebilir. Bu, Çanakkale gazisi, ünlü anıt gemi Nusrat’tan başkası değildir. Tarihin seyrini değiştiren Nusrat mayın gemisini ve Çanakkale Müzesi’ni gezmeyi ihmal etmeyin. Nusrat’ın sonsuza dek demirlediği kara parçasının bir zamanlar deniz ve Tarsus’un kıyısı olduğunu düşündüğünüzde metamorfik bir ruh durumu yaşayabilirsiniz. Hemen yakındaki Kleopatra Kapısı’ndan geçer geçmez de mitsel bir dünyaya adım atmış gibi hissedebilirsiniz. Museviliğin kalesi, stoa felsefesinin doğup büyüdüğü, Hıristiyanlığın temellerinin atıldığı, Roma’nın bütün çabasına karşın Hıristiyanlık karşısında tutunamadığı için din olarak biçimlenemeyen Mitraizmle de tanışabilirsiniz. İsterseniz, antik Tarsus Üniversitesi’ni ve Tarsus’un ne denli önemli bir kent olduğunu, dünyanın ilk coğrafyacısı, tarihçi ve gezgin Amasyalı Strabon’dan öğrenebilir, Eshabı Kehf Mağarası, yedi uyur köpekleri kıtmirle, Şahmeran’ın öykülerini dinleyebilirsiniz. Bu ara yorulmuş ve acıkmışsanız, humusçu Bülent Döğen ile Orhan Usta’da humus, daha sonra Tarsusi lahmacun ve