02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

insanı "milyonlar içinde yalnız" yaşıyor. İnanç bunalımı, bütün Batı ülkelerini tehdit ediyor. Avrupa nüfusunun yarısı inançsız." Başbakan'ın, 'Batı'dan ahlaksızlık aldık' sözleri, kendisinin ve hükümetin 'AB'ye üyelik' konusunda samimi olup olmadığı sorununu da beraberinde taşıyor. Ahlaki yapıyı belirleyen değerlerin başında bilim ve sanat gelir. Öyle ise bu sözlerden Batı'da üretilen bilim ve sanatın aynı zamanda 'ahlaksızlığı' desteklediği sonucu çıkar. Eğer biz ahlaksızlığı aldıysak, Batı'nın yanı sıra biz de mi toplum olarak 'ahlaksız' olduk? Eğer böyle ise biz hala niye Avrupa'nın peşinde koşuyoruz? Neden öyleyse gencecik çocukları bir 'beyin göçünün malzemesi' yapıyorsunuz? Böyle bir durumda insanın aklına 'acaba bu iktidar acı çekmekten zevk mi alıyor' sorusu geliyor. Öyle ya… Eğer Batı bize ahlaksızlık veriyor ise, AB'ye üyelik adına adeta siyasi ve ekonomik anlamda 'aşağılayan' yaklaşımlarıyla 'işkence' ediyor ise ve 'biz' hala 'AB'ye üye olmak için' diretiyorsak bundan 'işkenceden zevk aldığımız' sonucu çıkıyor... Buna rağmen Avrupa Birliği'ne hala derin bir 'sadakat' beslemeye devam ediyoruz. Herhalde siyasi iktidarı böylesine çelişkili bir ruh halinde olan başka bir dünya ülkesi yok dünyada... Öte yandan, yaklaşık 50 yıldır Türkiye'yi bekleten Avrupa'nın bunun için 'yalanlara' ve 'yanlışlara' başvurması bir 'ahlak sorunu' ile baş başa olduğunu göstermiyor mu? Batı Türkiye'ye karşı olan saldırılarında sadece toplumsal ahlakı kokuşturmakla kalmadı... Bir önemli silahı daha var Batı'nın... O da terör. Türkiye'de terörün topraklarımıza ekilmesinde, filizlenip yeşermesinde, büyümesinde teröre karşı mücadelede 'riyakârlığı' bilinen Batı'nın büyük payı vardır. Bugün Almanya, Fransa, İtalya, Yunanistan, Belçika ve daha birçok Batı ülkesinin Türkiye'nin parçalanması gibi 'asla gerçekleşemeyecek' bir hayale yatmış olan PKK terör örgütüne maddi ve manevi destek vermekten dolayı 'sabıka kaydı' vardır. Böylesine kirli bir 'sicili' olan Batı'nın, asla gerçekleşmeyecek bir Avrupa Birliği üyeliği için, 'demokrasi' ve 'insan hakları' maskesini takarak, 'PKK'yı meşrulaştırmak' ve 'bu isteği ayrı bir devlet kurulmasıyla gerçekleştirmek' hevesi içinde olduğuna toplum olarak hepimiz şahit olmadık mı? Batı’nın bilimin ve sanatın merkezi olup olmadığı belki tartışılır. Ama terör odaklarının beslenme merkezinin Batı olduğu asla tartışılmaz. Sonuç olarak Başbakan'ın Batı ahlakı ile ilgili söylediklerinde doğruluk payı vardır. Ama aynı şekilde Başbakan'ın hem siyaseti hem de ruh halinde de çelişkiler vardır. Bu çelişki, çekirdeğindeki en temel maddesi 'ahlaksızlık' olan bir siyasi ve sosyolojik oluşumun bizzat yine bu iktidar tarafından Türkiye'ye 'uygarlık projesi' olarak sunulması ve tavsiye edilmesidir. C S TRATEJİ Karamanlis ve Erdoğan yemekte... 5 kırmızıçizgilerimizden vazgeçiyoruz, ama Yunan vazgeçmiyor, vazgeçmez de... Böyle 'zayıf karakterli' bir iktidar bir daha gelmez bu ülkenin yönetimine... Karamanlis bunu gördüğü için 'fırsat bu fırsat' deyip, yüklenmeye niyetli... Bakar mısınız Patrikhane Liderine... Karamanlis'in ziyareti sırasında Bartholomeos, sözlerine, "Ortodoks Kilisesi'nin yüzyıllardır kaderinin çizildiği ekümenik Patrikhane merkezimizde ağırlamaktan büyük bir mutluluk duymaktayız" diye başlıyor. Yanlış duymadınız. Evet, Bartholomeos patrikhaneyi 'ekümenik' olarak ilan etmiş bile... Acaba Başbakan ya da hükümet bu konuda Yunan Başbabakanına bir şeyler mi söyledi. Durup dururken patrikhane lideri, nereden cesaret alarak bu 'ekümenik patrikhane' ifadesini kullandı... Bilmediğimiz bir şey mi var? Üç gün sonra Heybeliada Ruhban Okulu'na giden öğrenciler görürsek şaşırmayalım... Türkiye'nin üyeliğinde AB'nın çıkarı olduğunu söyleyen Karamanlis, üç adım sonra Türkiye'ye elindeki sopayı gösteren şu açıklamayı yapıyor: "Heybeliada Ruhban Okulu açılsın, Patrikhane sizin Avrupa Birliği pasaportunuz." Bu açıklamaların anlamının kibarca, "bunları yapmazsanız, AB'ye giremezsiniz" olduğunu bilmem hatırlatmaya gerek var mı? Tehditleri, şantajları güler yüzünüzün arkasına saklayacaksınız, ondan sonra da size inanmamızı isteyeceksiniz. Yunan Başbakanı, herhalde bizi 'enayi' sanıyor... Abdullah Öcalan'ı saklayan siz değil miydiniz? Hani iyi niyetiniz, samimiyetiniz nerede? Annan Planı'na 'Hayır' diyen, Avrupa Birliği üyeliğini Türkiye'ye karşı bir tehdit ve şantaj unsuru olarak kullanan Rumlar değil mi? Ege'de kıta sahanlığı 6 mil iken, bunu 10 mil olarak ilan eden, havada Türk uçaklarıyla it dalaşına giren Yunanistan değil mi?... Karasularını 12 mile çıkaracağını boyuna posuna bakmadan bir tehdit olarak savuran Yunanistan mı bize karşı iyi niyetli? Kardak'ı kendi sınır çizgisi içine almak mı samimiyet? Türk uçaklarının uçuş planlarını istemek mi iyi niyet? Yoksa Batı Trakya Türklerinin etnik kimliği üzerinde inatlaşma yapmak mı? Karamanlis meydanı boş sandı. Durmadan atıyor... Dünyada iyi niyet ve samimiyet konusunda 'arızalı' bir ülke varsa bilinsin ki bu ülkenin adı Yunanistan'dan başkası olamaz. Karamanlis'in sözlerine Başbakan inanabilir ama Türk Milleti inanmaz... Önce bir iyi niyetini ve samimiyetini gösteren bir adım atsın… Sonra bakarız… Ankara'ya indi, hangi sorun hafifledi, hangi sorun çözüldü? Turist gibi geldi, gezdi gitti... "Karaman’lisin koyunu, sonra çıkar oyunu" sözü hala kulaklarımızda çınlıyor. Yunanlı konuşuyor ama boşa konuşuyor. Çünkü ayinesi iştir kişinin,lafa bakılmıyor... KARAMANLİS’İN KOYUNU, SONRA ÇIKAR OYUNU... Türkiye'ye 2008 yılında gelen ilk turist Yunanistan Başbakanı Karamanlis oldu. Karamanlis, Ankara'da üzerine vazife olmayan konularda açıklamalarda bulundu. Karamanlis'e göre Avrupa Birliği'nin Türkiye'nin üyeliğinden büyük çıkarı olacakmış? Böyle diyor Yunan Başbakanı... İki gün evvel Başbakan açıklamıştı en büyük çıkarımızı(!).. Ahlaksızlık... Ankara'ya (hükümete) Kıbrıslı Rumlarla ilişkileri geliştirme çağrısı yapmış. Acaba kendisi Kıbrıslı Türklerle ilişkileri geliştirmek için neler yaptı ya da neler yapmayı düşünüyor? Madem iyi niyetli, madem önyargılı olmamak gerekiyor, neden ağzından "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti" sözü çıkmıyor? Ayrıca hangi ilişkiler geliştirilecek Kıbrıslı Rumlarla? Acaba "Rumlar’ın ada konusundaki isteklerine engel olmayın" demeye mi getiriyor? Yoksa uluslararası hukuka ve meşruiyete aykırı olarak başlatılan ve 400 milyar dolarlık bir kazanç anlamındaki petrol aramalarında Rumlara, Türkiye'nin engel çıkarmamasını mı kastediyor? Türkiye, zaten hiçbir zaman Rumlara engel olmadı ki... Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ni 'Kıbrıs Cumhuriyeti' olarak tanımadı mı? Karamanlis taviz istiyorsa, Türkiye'den iyi tavizkar bir ülke bulamaz... Gönlünü rahat tutsun... AB ile müzakere başlıkları konusunda,"Hangi başlık açılırsa açılsın, Türkler Rum tarafını Kıbrıs olarak tescil etmezse, o başlık kapanmaz’ kararı var zaten... Ayrıca onu mutlu edecek bir şey daha var. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, maalesef Karamanlis'in Rumlara sahip çıktığı kadar Kıbrıslı Türklere sahip çıkamıyor, çıkamadı... Karamanlis, herkesten kendisine dolayısıyla Yunanistan'a inanmasını beklemekte ve istemektedir. Ama Kıbrıslı Türklerin adada bir azınlık olmadığını, adanın asli unsuru olduğunu söyleyemiyor. Kıbrıs konusunda hem KKTC'de hem de Türkiye'de duyarlı olan çevrelerin duymak istediği ise budur. Bunları söylemediği takdirde Karamanlis'in iyi niyetine de samimiyetine de inanmak mümkün değildir. Üstelik Türkiye'nin öyle 'hellenizm' gibi 'megaloidea' gibi niyetleri de yok... Biz
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle