19 Kasım 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Üçüncü raund CEM SUNGUR Nihayet beklenilen gün geldi ve Başkan Obama Amerikan sağlık sistemi için tasarlanan reformun ana hatlarını 9 Eylül 2009 günü Kongre’de açıkladı. Yüzlerine maskeler takmış göstericiler Beyaz Saray’ın önünde toplanıp ülkelerinin gerçek değerlerini bir kenara bırakıp artık sosyalist bir ülke haline geleceğine dair protestolarını sürdürdüler. Cumhuriyetçi Parti üyeleri, Kongre çatısı altında konuşma yapan başkanlarına, belki de Amerikan siyasetinde ilk kez “yalancı” diye bağırdılar. Sayıları bini geçmeyen küçük bir hekim grubu, sağlığın ve tıbbın “devletin eline geçmesini” protesto etmek için gösteri düzenledi. İngilizler ulusal sağlık sistemlerine yönelik eleştiri dozundan rahatsız olduklarını açıkladılar. Demokratlar ise Başkan Obama’yı desteklediler, sağlıkla ilgili çok sayıdaki sivil toplum örgütü bu desteğe katıldı. Saygın tıp kuruluşlarının tümü destekleyici nitelikteki açıklamalarını ve gerçekleri çarptırmak isteyenler için uyarılarını basına ulaştırdılar. CNN’de ülkemizdeki “sağlıkta dönüşüm programı” ile ilgili bir program bile yapıldı. Bütün dünya bu tartışmalara odaklandı ve gelişmeleri izlemeyi sürdürüyor. Başkan Obama’nın konuşmasında açıkladığı reform paketinin ana unsurları şunlar: Özel sigortaların, hastaların geçmişten gelen sağlık sorunlarını kapsam dışı bırakmaları veya bir hastalık sürecinin ortasında “artık ödeme yapmıyorum” demelerinin yasaklanması, Herkes için zorunlu sağlık sigortasının başlatılması, İşverenlerin katkısı için ikili bir sisteme geçilmesi: İşverenlerin ya çalışanları için özel sağlık sigortası sağlaması ya da toplumun geneline sunulan sağlık sigortasının kapsamının genişletilmesi için belirli bir fona katkıda bulunması, Çocuklar ve 65 yaş üzeri Amerikalılar için geliştirilmiş olan Medicare ve Medicaid fonlarından yapılan gereksiz harcamaların engellenmesi, Özel sigortalarla rekabete girecek devlete ait bir sağlık sigortasının geliştirilmesi. Konuşmasının satır aralarında önemli bir konuya daha değindi. Uzun yıllardan beri sağlık hizmetlerinin maliyetlerinin artmasından sorumlu tutulan etkenlerden birisi olan “tıbbi hata yasalarının” değiştirileceğini açıkladı. Bu amaçla eyaletlerde başlatılacak araştırmalar aracılığıyla farklı bir tazminat sistemi geliştirileceğini bildirdi. Bu konuda Institute of Medicine’nın (Tıp Enstitüsü) yürüttüğü çalışmalardan yararlanacağını da ekledi. Ayrıca, “seçilmiş” yaşlıları yok etmek gibi bir gizli ajandası olmadığını eklemek zorunda kaldı. Ülkemizde yine uzaktan izlenen ve araya giren afetler ve vahim sonuçları nedeniyle dikkatlerden kaçan bu gelişmeler vatandaşlarımızı ilgilendiriyor mu? Aslında ABD’nin sağlık sisteminde bir reformu gerçekleştirmesi bütün dünya ülkelerini yakından ilgilendiriyor. Sağlık ekonomisi, sigorta sistemi, sağlık çalışanları, araştırmalar ve hatta tıp eğitimi bu değişimden ekilenecek. Karma yapıdaki sağlık sistemi ve yavaşlamış “sağlıkta dönüşüm programı” ile sürekli çalkantılar yaşayan sağlık sistemi nedeniyle, ülkemiz bu reformdan en çok etkilenen ülkeler arasında yer alacak. Şu anda sağlık hizmetine erişimin artmasıyla daha da kolaylaşan, niceliksel olarak bol miktarda üretilen “sağlık işlemi”nin egemen olduğu bir ortam var. Kesintisiz, hasta ve ailesine odaklı, nitelikli “sağlık hizmeti”ni hedefleyen bir sisteme duyulan özlem azalmak bir tarafa, her geçen gün artıyor. Bu nedenle ABD’nin devasa sağlık sistemi için tasarlanan reform paketi ve olası etkileri gündemimizdeki önceliğini korumaya devam ediyor. 19 EYLÜL 2009 CUMARTESİ 5 Televizyon saldırgan yapıyor Televizyonun içerik ve süre açısından kontrolü annebabada olmalı. Haftalık olarak program yapılabilir; yaşına uygun çizgi filmler, çocuk programları, CD’ler seçilebilir. Özellikle televizyonun birlikte seyredilmesi, annebabanın televizyonda karşılaşılan olaylar üzerine yorumları ile çocuğuna rehberlik etmesi, televizyon sonrasında izlenenler üzerine konuşulması yararlı olur. Çocuklar, sabahtan akşama kadar televizyon izliyorlar. Anneler ve bakıcılar da böylece çok rahat ediyorlar! FİGEN Çünkü televizyonu ATALAY kapatırsanız, çocuğunuzla ilgilenmeniz, birlikte parka, tiyatroya, sinemaya gitmeniz, oyun oynamanız, kitap okumanız gerekiyor. Saatleri televizyon karşısında geçen çocukların, bundan olumsuz etkilenmemesi mümkün değil. Bu konuda yapılan çok sayıda araştırma da bu görüşü doğruluyor. Şiddet içerikli programlar, çocuklarda saldırgan davranışlara neden olabiliyor. Uzun süre televizyon izlemek, zihinsel ve dil gelişimini de olumsuz yönde etkileyebiliyor. Özel Alev Anaokulu rehberlik uzmanları, televizyon ile saldırgan davranışlar arasındaki ilişkiyi şöyle anlatıyorlar: “Araştırmalar, şiddet içerikli televizyon programlarının; toplumsal şiddete karşı duyarsızlaşma, şiddete karşı olumlu tutumların gelişmesi, suç oranının artması, çocukların saldırgan davranışları öğrenmesi gibi olası etkileri üzerine yoğunlaşmıştır. Çocukların şiddet ve cinsellik içeren televizyon programlarını ve çizgi filmleri izlemeleri, ruh sağlıkları açısından son derece sakıncalıdır. Çünkü bilindiği gibi çocuk, kişiliğini oluştururken en çok model alma yöntemini kullanmaktadır. Ancak aldığı modelin iyi ya da kötü olduğu ayrımına varamadığından, biz engellemediğimiz sürece televizyondaki yanlış modellerin özeliklerini benimsemesi muhtemeldir. Günümüzde çocuklar uzun saatler boyunca televizyon başında kalmaktadırlar. Türkiye’de çocukların, günde ortalama dört saat televizyon izlediğini söyleyen araştırma bulguları mevcuttur. Televizyon izlenen süre arttıkça, şiddet içeren görüntülerle karşılaşma ihtimali de artmaktadır.” Zihinsel gelişim Rehberlik uzmanları, doğru bir zaman ve içerik sınırlaması ile televizyonun çok verimli bir eğitim, eğlence ve iletişim aracı olabileceğine dikkat çekerek televizyonun çocuğun kelime dağarcığını arttırdığını, ilgi alanlarını genişlettiğini ve özellikle okul öncesi dönem için hazırlanmış özel programlarla; müzik, belgesel vb. programların olumlu etkileri bulunduğunu vurguluyorlar. Ancak, televizyon izlemek, çocukların diğer faaliyetlerini engellediği, onları hareketsiz bıraktığı ve diğer çocuklar ile iletişimden uzaklaştırdığı için zihinsel gelişimlerini olumsuz yönde etkiliyor. Sonuç olarak, çocukların yaşlarına uygun ve özel hazırlanmış televizyon programlarını izledikleri ve televizyona ayırdıkları sürenin diğer faaliyetlerini engellemediği durumlarda, televizyon çocukların zihinsel ve dil gelişimleri üzerinde olumlu etkilere sahip. 1) 2) 3) TV’yi avutma aracı olarak kullanmayın Çocuğun televizyon izleme süresi ile ilgili olarak; yaşı, yapması gereken diğer faaliyetler ve uyku ihtiyacı göz önüne alınarak onunla birlikte bir kural belirlemek. Çocukların hangi televizyon programlarını, filmleri izledikleri hakkında bilgi sahibi olmak. Televizyon programlarında ve sinemalarda izledikleri şiddet hakkında onlarla konuşmak. Şiddet davranışlarının gerçek hayatta ne kadar acı verici olduklarını ve ne tür ciddi sorunlara yol açabileceklerini anlamalarını sağlamak. Sorunların şiddet kullanmadan nasıl çözülebileceğini onlarla tartışmak. Şiddete karşı davranışlar sergiledikleri her ortamda çocukları desteklemek ve takdir etmek. Çocuğa; arkadaşlarından birinin diğerine vurduğu, küfrettiği, tehdit ettiği durumlarda sakin ama kesin sözcüklerle nasıl tepki gösterebileceklerini öğretmek; şiddete karşı durmanın ve direnç göstermenin daha fazla cesaret gerektirdiğini anlatmak. Annebabanın, kendi tavır ve tutumları ile çocuğa olumlu modeller olması. Televizyonu asla çocuğu avutma aracı (yemek yedirmek, ağlamasını kesmek için vs.) olarak kullanmamak. Çocuklar tam olarak anlamadıkları haberler ile ilgili olarak kendi hayal güçlerini kullanmaya başladıkları için, ona izlediği ve anlamadığı şeylerle ilgili anlayabileceği şekilde açıklama yapmak. 4) 5) Bir kuş kanadını çırpsa haberimiz olur Haber Anadolu ekibi, yurdu karış karış gezip birbirinden çarpıcı öyküleri, haberleri ekrana taşıyor tam beş sezondur. Durup dinlenmeden yolculuklara çıkıyor, birbirinden ilginç haberleri, şaşırtıcı öyküleri, en çarpıcı görüntüleri derliyorlar. Haber Anadolu, tam beş sezondur ASLI ekranlarda. Bu sezonda daha da KÖSE iddialılar. Daha çok eve konuk olmayı planlıyorlar; “çünkü biz, Anadolu’daki haberleri, sporu, eğlenceyi, ama en önemlisi kültürü aktarmaya gayret ediyoruz” diyorlar. TRT 1, TRT AVAZ, TRT GAP VE TRT ANADOLU kanallarında haftalık olarak yayınlanan Haber Anadolu ekibinin editör ve sunucusu Cevdet Cantürk, Haber yapım yardımcısı Pınar Akkan Şehri ve kurguAnadolu’nun post prodüksiyon sorumlusu Murat Işık ile çekirdek kadrosu konuştuk. Cevdet Cantürk, Pınar Akkan Şehri Haber Anadolu macerası nasıl başladı? ve Murat Işık Cevdet Cantürk: Gerçekten de bir macera. (soldan). Biz bir gezi programı değiliz. Ama çok gezen bir programız. Amacımız, yepyeni pencereler açmak yurdun dört bir köşesinden. Hani, o çok bildik, tanıdık figürleri bile, bambaşka yönleri, Aslında bu sorunun iki yanıtı var. Evet, TRT’nin zengin haber özellikleriyle görmek de mümkün. İşte onun peşindeyiz. alma organizasyonunun çok faydası var bize. Ayrıca, TRT Haber Gurbettekileri sılayla buluşturmak için yeni bir girişimde Merkezinin ciddi katkısı sözkonusu. Ama, merkezde biz küçük bulunmaya karar verdik. Tarih 21 Ocak 2006 idi. Haber bir ekibiz. Çekirdek kadro! Anadolu ilk kez merhaba dediğinde. Hemen ardından, çıkmamız Bir televizyon programı olarak başarılı mı yaptığınız iş? gerektiğini anladık stüdyolardan. Editoryal bir bakış ve Ofisimizde pek çok ödül ve plaket var. Ama içlerinde çok özel koordinasyon şart; ama editör masasından yürütüldüğünde, bu olan bir kaç tanesi var ki; örneğin, Makedonya Türklerinden işin tadı olmayacaktı. Hem bizim için, hem de izleyici için. Karış aldığımız bir plaket. Gostivar’daki salonda, öyle çok alkışlandık karış gezdik yurdu. Yepyeni pencereler açtık sılada; bir de baktık kiunutulmaz. Ya da 2007’de aldığımız Televizyon oskarı. ki eve dönmeyeli çok olmuş! Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği’nce verilen ödüller bir hayli saygın. Ayrıca, 2008’de aldığımız, Türk Halk Kültürüne Hizmet ödülü de çok anlamlı. Zaten, giderek, çalışmalarımız halk kültürü araştırmalarına doğru evrilmekte.. Ama, sizin Yolculuk derken, hiç hesapladınız mı, kaç kilometre yol sorunuz meşhur ratinglere yönelikse eğer, halen istediğimiz katettiniz, kaç şehre gittiniz? yerde değiliz. Evet, yayınlandığımız günde, ilk 100 program Yaklaşık 350 bin kilometre yol aldık, bu serüven peşinde. 170 içinde yer alıyoruz. Ama, o ilk 100 içindeki ilk 10 içinde olmayı bölümü geride bıraktık. 850’den fazla öykü derleyip yayınladık. isterdik. Özünde, rating için yayıncılık yapmıyoruz; ama tv Gitmediğimiz üç şehir kaldı Türkiye’de. Ama, hemen belirtelim, izlenme oranlarını da görmezden gelemeyiz. Bu noktada, “sanat Anadolu demek bizim gözümüzde, sadece haritalardaki o sanat için midir, yoksa halk için midir” şeklindeki tarıtışmayı güzelim yarımada değil. Balkanlar’ı da unutmadık. hatırlamakta fayda var. Biz işte bu yönde bir seçim yapmak Makedonya’da akrabalarımızla kucaklaştık. Bulgaristan’daki durumundayız. soydaşlarımızın şenliğini, sofrasını paylaştık. Karadeniz’in Yayın konularını bulmak nasıl bir uğraş? kuzeyini de unutmadık. Kırım Türklerinin milli dil sıkıntısına Bizim istihbarat sıkıntımız hiç olmaz. Memleketin herhangi bir tanıklık ettik. Sonra Batı Trakya’daki Türklerin, yerinde, hani bir kuş kanadını çırpsa, bizim haberimiz olur. Asıl dernekleşememe sorunlarını paylaştık, oradaki bizimkilerle sıkıntı, derlediğimiz istihbarat ya da haberleri değerlendirip, bir kucaklaştık. Yani, oradaki bizim kültürü, ekranlara taşıdık. sıraya koyup yayınlamak. Öyle çok öykü, öyle çok yer var ki, Haber Anadolu geniş bir ekip çalışmasının ürünü mü? yayınlanmayı bekleyen. Leyleği hep havada görelim Teknik anlamda nasıl bir konumdasınız. Televizyon dünyasında, teknolojik gelişmeler, formatlar, çekim teknikleri başdöndürücü zenginlikte. Bu, aynı zamanda bir görsel yarış; öyle değil mi? Murat Işık: Bilgisayar tabanlı kameralarla çekimi tercih ediyoruz. Mavi digital dediğimiz IMX görüntü kalitesi en çok sevdiğimiz. Yaklaşık 5 dakikalık bir klibin yayına çıkması için, saatlerce uğraşıyoruz. Titizlikle planları seçiyor, gerekli yerlerde görsel efektlerle bezeyip, fark edilecek bir kalite ortaya koymaya gayret ediyoruz. Post prodüksiyon da bizim önem verdiğimiz bir aşama. Kısaca şu söylenebilir, HD formatında, 169 boyutunda çalışmıyoruz, çünkü henüz Türkiye bu anlamda hazır değil. Bu nedenle, olabilecek en üst seviyede bir ürün ortaya koyuyoruz. Televizyon dünyasında marka isimler var ya da marka programlar. TRT’nin de marka programları ya da isimlerinden sözedilebilir. Peki Haber Anadolu’nun marka olma gibi bir hedefi varmı? Pınar Akkan Şehri: Elbette var. Bunun için, logomuzdan, jeneriğimize, kullandığımız müzikal eserlerden görüntü gramerimize her şeye dikkat ediyoruz. Yapım aşaması dışında, tutundurma ve halkla ilişkiler çalışmaları ile de markalaşma yolunda çaba gösteriyoruz. Sadece, logomuz bile buna güçlü bir örnek. Tasarımda kullanılan leylek, bilindiği gibi, Türk halk kültüründe, habercidir, müjdecidir. Leyleği havada gören çok gezer derler. İşte bu anlamda logomuz bile, ne denli özenli olduğumuzun bir göstergesi. O leyleğin, daha uzun yıllar, ekranlarda uçmasını hedefliyoruz. Bekleyen çok öykü var cem.sungur@anadolusaglik.org C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle