Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Küba Büyükelçisi Ernesto Gomez Abascal’ın Türkçe çıkan son kitabı bu hafta kitapçılardaki yerini aldı. Abascal’ın ifadesiyle “hem tarih kitabı, hem roman” niteliğindeki eserin içeriğinin, 1898 tarihinde Küba’da yaşananlar ekseninde şekillenmesi önemini daha da arttırıyor. Abascal, o dönem Küba’ya gönderilen Türk temsilcinin Nâzım Hikmet’in dedesi olma olasılığı üzerinde duruyor. figenatalay?yahoo.com 21 ŞUBAT 2009 CUMARTESİ 5 Her sınıfta bir hiperaktif var Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu, tüm dünyada çocuk ve ergenlerin yüzde 5.3’ünü etkiliyor. Türkiye’de yaklaşık 600 bin DEHB hastası bulunduğu düşünülüyor. Bebeklikten başlayıp yaşam boyu sürebilen bu hastalıkta, dikkat toplayamama, aşırı hareketlilik ve dürtü (kontrol) bozukluğu temel sorunlar olarak görülüyor. Çocukların yüzde 35’inde Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu bulunduğu tahmin ediliyor. Buna göre, 2530 kişilik bir sınıfta, en az bir çocukta DEHB olabilir. Ancak, aşırı hiperaktif, dikkatsiz ya da dürtüsel davranan herkeste DEHB yok. DEHB hastalarında, FİGEN yüzde 30 oranında sınıfta kalma, yüzde 1020 okuldan uzaklaştırılma, yüzde 57 oranında ATALAY oranında kazalara bağlı yaralanma; saldırganlık ve suça eğilim riskinde artış görülüyor. Çocuk psikiyatrisi alanında en çok araştırılan konulardan biri olan Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) konusunda Türkiye’ye özgü DEHB Klinik Uygulama Klavuzu oluşturuldu. Kılavuz, DEHB konusundaki bilimsel verilerin günlük pratiğe doğru şekilde aktarılarak bu konuda uygulanan tedavilerde bir standart oluşmasını amaçlıyor. Ülkemizde DEHB konusunda çalışanların bir araya gelerek hazırladığı kılavuzun yazım kurulu, Doç. Dr. Eyüp Sabri Ercan’ın öncülüğünde, Prof. Dr. Ayşe Avcı, Prof. Dr. Nahit Motavallı Mukaddes, Prof. Dr. Bengi Semerci, Prof. Dr. Selahattin Şenol ve Prof. Dr. Yankı Yazgan’dan oluşuyor. Türkiye DEHB Klinik Uygulamalar Kılavuzu ile DEHB tanı ve tedavisinde ortak görüşün gelişmesi hedefleniyor. Sürekli güncellenmesi planlanan kılavuza, www.turkiyedehbkilavuzu.com sitesinden de ulaşılabiliyor. Pediatristlere, çocuk ve ergen psikiyatristlerine yönelik kapsamlı bilgiler içeren DEHB Klinik Uygulama Klavuzu’nda, DEHB tanısına dair açıklamalar, DEHB tedavisinde ilaç kullanımı ve ilaç etkileşimleri, tedavide alternatif yöntemler konularında bilimsel veriler bulunuyor. Küba’da bir Türk ajan Küba’nın Ankara Büyükelçisi Ernesto Gomez Abascal, yaptığı araştırmalar sırasında Nâzım Hikmet’in annesi Celile hanımın babası Enver Paşa’nın 1898 yılında Küba’da bulunduğuna dair izler saptamış. Enver Paşa’nın 1848 devrimleri sırasında Polonya’yı terk edip Osmanlı’ya sığınan ve 1878 GAMZE Rusya savaşında ölen bir Polonyalı generalin ERBİL (Konstantyn Borzecki) oğlu olduğu biliniyor. Abascal, 4 yıl kadar önce Cervantes Institute için hazırladığı bir seminerin araştırmaları sırasında yakaladığı Enver Paşa’nın Küba ziyaretine ilişkin ipuçlarının üzerine gitmiş ve Abdülhamid’in Küba’ya bir özel temsilci gönderdiği bilgisine ulaşmış. Temsilcinin gönderildiği tarihin 1898 olması ilgisini çekmiş, daha derin bir araştırmaya girişmiş. ABD’deki üniversite kütüphaneleri, İstanbul, Ankara araştırmaları derken sonunda bir dizi anlamlı tarihsel bilgiye ulaşmış; ancak kimi noktalar hâlâ karanlıkta kaldığından bu malzemeyi bir roman kurgusu içinde değerlendirme fikrini geliştirmiş. Büyükelçi ile romanın ortaya çıkışı üzerine konuştuk. emelleri ve ABD Küba çelişkileri üzerineydi. Böylece Türkçe basılması fikri ortaya çıktı. Biraz içeriğinden bahsedebilir misiniz romanın? Kitap üç bölümden oluşuyor. Birinci bölüm, İstanbul’da geçiyor. Abdülhamid’in özel temsilci gönderme kararı aldığı dönem. Bu bölümde, İstanbul’da yaşam, politik durum, sarayda durum üzerine kimi betimlemeler var. İlgi çekici olabileceğini düşündüğüm şeyler. Romanda Enver Paşa’yı esin kaynağı olarak kullandım, benim kahramanımın ismi Ahmed Paşa. İlk bölümde ayrıca islam dinine ilişkin, sufi, mevlana inanışlarına ilişkin göndermeler var. Batılılarına ve Kübalıların bilmediği yönlerini ele almaya çalıştım İstanbul ayağında. Sonraki bölüm ABD’de geçiyor. Burada Ahmed Paşa bilgi alıyor bir casus olarak Küba’ya gitmeden önce. Küba’ya bir tüccar kimliğiyle gidiyor. Yine o dönemdeki ABD manzarasını tarif ediyorum. Bağlantı kurduğu kişiler arasında Washington’daki Türk büyükelçisi var, onun gerçek ismini kullandım: Ferruh Bey. Florida’da gittiği oteller vs. hep gerçek isimleriyle verdim. Bunlar tarihsel kanıtlara dayanıyor. Üçüncü bölüm ise, Küba’da geçiyor. Küba’daki durum, yaptıkları, buluştuğu kişiler, Havana’da genel durum, savaşın tarihi ve nihayet bir Kübalı kıza aşık olması. Bu sonuncusu kurgusal, gerçekte yok. Aşık olduğu kız, bizim “mulata” dediğimiz melez güzellerden. Derin bir aşk yaşıyorlar. Burada yaralanışına da değiniyorum. Özetle hem tarih kitabı, hem roman. Gerçekten DEHB mi ? Kılavuzda, bu başlık altındaki bölümde şu bilgiler yer alıyor: “İnsanların çoğu bazen kastetmedikleri şeyleri ağızlarından kaçırırlar veya bir işten diğerine atlarlar ya da dağınık ve unutkandırlar, doktorlar sorunun DEHB olup olmadığını nasıl söyleyebilirler? Davranışlar yaşamın erken döneminde, 7 yaşından önce ortaya çıkmalı ve en azından 6 ay boyunca devam etmelidir. Her şeyden önce, davranışlar sınıfta, oyun alanında, evde, toplum içinde ya da sosyal ortamlar gibi insan yaşamının en az iki alanında gerçek bir sorun oluşturmalıdır. Bir çocukta DEHB olup olmadığını değerlendirmek için doktorlar bir kaç kritik soruyu göz önünde bulundurmaktadır: Bu davranışlar aşırı, uzun süreli ve yayılım gösteren bir nitelikte midir? Yani, bunlar aynı yaştaki diğer çocuklara kıyasla daha fazla mı ortaya çıkmaktadır? Bunlar geçici bir duruma tepki olarak ortaya çıkan davranışlar mıdır? Yoksa süreklilik gösteren sorunlar mıdır? Davranışlar birkaç ortamda mı, yoksa oyun alanı ve sınıf gibi bir tek alanda mı görülmektedir? ROMAN FİKRİ Bu sizin ilk romanınız. Roman yazma fikri nasıl ortaya çıktı? Küba’da bulunmuş bir Türk temsilci hakkında bilgi araştırıyordum, Amerikan üniversitelerinde ondan bahseden kimi makaleler buldum. O dönem Küba’nın işgaline komuta eden Amerikalı generallerin ifadesine göre, Enver Paşa ülkede bulunmuştu. Hatta burada yaralanmıştı, ancak nasıl olduğu kesin değildi. Tarih beni cezbetti, düşünmeye başladım ve bu verileri geliştirmek için roman fikrini geliştirdim. Çünkü bu Küba için çok önemli bir olay. Enver Paşa’nın Küba seyahatinin tarihi 1898. İspanyol sömürgecilerin gittiği, Amerikalıların geldiği tarih. Bu savaş İspanyaKübaAmerika savaşı olarak geçiyor ve Lenin’e göre ilk “emperyalist savaş”tır. Amerikan emperyalizminin de başlangıcı olarak görülür. Amerikalılar bu tarihte Küba’yı; Filipinler ve Puerto Rico’yu işgal etti. 4 yıl sonra Guantanamo üssü dışında Küba’dan askeri olarak çekildiler. Öte yandan Küba’nın ilk Anayasası’na istedikleri zaman ülkeye müdahale edebileceklerine dair bir madde koydurdular. Küba gerçekte bağımsız olmamıştı, yarı sömürge konumundaydı. Abdülhamid, Küba tecrübesinden etkilenmiş olabilir, buradaki durumu izlemek istiyor ve deneyimlerini Girit’te kullanmayı düşünüyor, bana göre. Diğer yandan İspanya ile Osmanlı arasında iyi ilişkiler var o dönemde. Ben bu tarihle çok ilgilendim ve yazmaya başladım. Başlangıçta Kübalıların ilgisini çeker diye düşünüyordum kitap ama sonra Türklerin de hoşuna gidebileceğini düşünmeye başladım. Çünkü ABD’nin İLK TECRÜBE Romanınızdan memnun kaldınız mı? Daha önce farklı kitaplarınız vardı... Evet, bu romanı sevdim, seviyorum. Benim ilk tecrübem. Şunu söyleyebilirim ki, roman yazmak daha çekici. Çünkü istediğiniz gibi geliştirme olanağınız var, yaratma olanağı var. Kişiler, karakterler, senaryolar... Bildiğiniz bazı kişilerin karakterini yeniden kurabiliyorsunuz. Benim önceki kitaplarım, ağırlıklı olarak Ortaoğu üzerine. Lübnan’la ilgili bir kitabım var. Filistin tarihini yazdığım bir kitabım var. Irak savaşıyla ilgili başka bir kitabım var, bu Türkçe’de “Bağdat Görevi” adıyla yayımlandı. Irak savaşı öncesinde Bağdat’ta büyükelçilik yapıyordum. Sonra çocuk hikayeleri var. Türkiye’de hangi yazarları seviyorsunuz? Türkçe okumadığım için çok olanağım olmuyor. Tabii Orhan Pamuk’un çevrilmiş kitaplarından okudum birkaçını. Genel olarak şunu söyleyebilirim, çok anlaşılmaz ve donuk. Mesela İstanbul’u anlattığı kitabında şehir çok donuk çiziliyor. Yalnızca karanlık yönleriyle ilgileniyor, oysa İstanbul eşsiz bir şehir, dünyada benzeri yok. Sürekli eleştiriyor ve çok kasvetli. Bunu sevmiyorum. Özellikle Türkiye’yi eleştiren Batılılar için yazılmış gibi. Bu tarz hoşuma gitmiyor. DEHB’e bazen eşlik eden bozukluklar: ? Öğrenme Güçlüğü ? Tik Bozukluğu ? Karşıt Olma / Karşı Gelme Bozukluğu ? Davranım Bozukluğu ? Anksiyete ve Depresyon ? ki uçlu Bozukluk Dikkat Eksikliği: Kapasitenin altında başarı gösterme, ders çalışamama, ders başarısızlığı, dalgınlık Hiperaktivite: Beklenenden daha fazla hareketli olma, çok konuşma, hızlı hareket etme Dürtüsellik: Acelecilik, sırasını bekleyememe. Anneeeee Acıktım! Yemek yazarı Nevin Terzioğlu, çocuğuna yemek yedirmekte zorlanan anneler için sevimli çizgi karakterleriyle süslenmiş bir yemek kitabı hazırlamış. Kitabın adı; “Anneee Acıktım”. İkarus Yayın Grubu tarafından yayımlanan kitabın yazarı Terzioğlu, çocuğuna yemek yedirmekte zorlanan annelere seslenerek, “Yemek saatleri sizin evinizde işkence gibi mi geçiyor? Bu kitapla yemek artık bir sorun olmaktan çıkacak. Çocuğunuz, sevimli dinozor ve arkadaşlarının çizimlerine bakıp birini seçsin yeter” diyor. C MY B C MY B