23 Şubat 2025 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Tarım, 1980 sonrası adım adım bitirildi Mahir GÜRBÜZ TEMA Danışmanı B ilindiği gibi 1980 sonrası dönem ülke yararına olduğu çok tartışmalı, siyasal toplumsal ve ekonomik boyutlu bir dizi değişime tanıklık etti. Cumhuriyet ve ulus devlet kazanımları açısından çok sayıda olumsuzluk yaratan ve büyük ölçüde dış dinamiklerden etkilenen bu süreç, kanımızca en yakıcı sorunları tarımda yaratmıştır. Dönemin tarım açısından ilk belirleyici özelliğini, işlenen tarım arazilerinin artık artmaması, hatta azalması oluşturmaktadır. Kentsel gelişme, sanayi yatırımı, yol güzergahı, turizm ve benzeri gerekçelerle, özellikle verimli toprakların bulunduğu bölgelerde, tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı, toplam işlenen arazide azalmaya yol açmıştır. Neoliberal siyaset gereği devletin toplumsal sorumluluklarının gerilemesiyle sahiplenilmesi, korunması ve desteklenmesi gereken tarıma dönük devlet ödev ve hizmetleri gerilemiştir. Sektör yanlış ve haksız bir görüşle ekonomiye yük sayılmış, hizmetlerin yanında sektöre dönük desteklemeler de giderek azalmıştır. Sektörün en temel sorunu olan tarımsal yapı bozukluğuna yönelik gelişmeci hiçbir siyaset gündeme gelmemiş, işletme yapılarının çağdaşlaşması üretim yapılarının ekonomikleşmesi yönünde hiçbir çaba gösterilmemiştir. Geleneksel trend devam ettiğinden, sübvansiyonların da etkisiyle girdi kullanımı artışı devam etmiştir. Örneğin dönem başında bitki besin maddesi bazında 1,1 milyon ton olan gübre tüketimi 2005 sonunda 2 milyon tona çıkabilmiş, üstün verimli çeşit tohum kullanımında önemli gelişim sağlanabilmiştir. Ama özellikle tarımda dış senaryoların dayatıldığı iki bin sonrasında; buğday, mısır ve sebze tohumluğu dışında girdi kullanımında hiçbir artış olmamıştır. Traktör kullanımında artış olmamış, bitkisel üretimin en önemli girdisi olan gübre tüketiminde önemli azalış meydana gelmiştir. Açıklanan girdi ve teknoloji kullanım hızı nedeniyle, toplam tarım arazisindeki yaklaşık 2 milyon hektarlık azalmaya rağmen, toplam üretimde artış azalarak da olsa devam etmiştir. Gerek sulanan alanlardaki önemli artış, gerek üstün genetik materyal kullanımı doğal olarak verimi yükselttiğinden, artış hızında önceki dönemlere göre azalış olduğu halde, toplam üretim yine de azalmamış artmıştır. Özetlenen değişkenlerin ortak etkisiyle ve üreticinin çaresizlikle toprağını işlemeye ve üretime devam etmesi nedeniyle genel üretimde gerileme olmamasına rağmen, fiyatlama mekanizmaları yüzünden üretici gelirlerinde gerekli iyileşmeler gerçekleşmemiştir. Üretimde; özellikle dış senaryoların gündeme geldiği iki binler sonrasında; yeni çeşitlerin gündeme gelmesi ile sebze, kültür damızlıklarının kullanılmasıyla da sığır sütü ve tavuk etinde ve pamuk, tütün ve şeker pancarından açılan alanlarda gerçekleştirilmesi nedeni ile mısırda gözlenen gelişmeler dışında olumlu sonuç alınamamıştır. Şeker pancarı, koyun ve keçi eti ve yumurta üretimleri gerilemiş, başta en temel ürün olan buğday olmak üzere ayçiçeği, pamuk, meyve, sığır eti, koyun sütü ve su ürünleri üretimlerinde hiçbir artış gerçekleşememiştir. Verim kaynaklı üretim yükselişlerine rağmen, son yirmi yıl üretici gelirleri bakımından elverişli geçmemiştir. Biçimi, yararlılığı tartışmalı olsa bile desteklenen ürün sayısı 24’den 9’ a inmiştir. Yüksek enflasyon ve yüksek faiz nedeniyle girdi maliyetleri aşırı yükselmiştir. Buna karşılık, ürün fiyatları genellikle baskı altında tutulmuştur. Örneğin 1965 sabit fiyatıyla 1980'de 0,41 TL/kg 19802005 döneminde toplam fiziki üretimde önemli gelişmeler olmasına rağmen, 1987 sabit fiyatlarıyla sektörün katma değeri 12,3 trilyon TL’den, 15,9 trilyon TL’ye ancak çıkabildi olan buğday fiyatı 2005’de 0,75 TL/kg yani ancak toplam yüzde 82 artarken, maliyette en etkili girdi olan mazot fiyatı 1980’de 1,05 TL/kg’ken 2005’de 4,12 TL/kg olmuş, yani reel yüzde 290 artmıştır. Hemen her ürün ve girdi için geçerli olan bu eğilim nedeniyle, iç ticaret hadleri dönem boyunca sektörün aleyhine gelişmiştir. Bütün bu nedenlerle 19802005 döneminde toplam fiziki üretimde önemli gelişmeler olmasına rağmen, 1987 sabit fiyatlarıyla sektörün katma değeri 12,3 trilyon TL ’den, 15,9 trilyon TL ’na ancak çıkabilmiştir. Kısaca, kamuoyunda dışa açılma yönlü pazar ekonomisi olarak adlandırılan 19802005 döneminin tarım açısından özetini; teknoloji gelişimine, girdi kullanım artışına ve sulamaya dayalı verim ve üretim artışı ile üreticinin zorunlu olarak üretime devam etmesine rağmen, ürün ve girdi fiyatlamaları nedeniyle sektörün göreli olarak kaynak yitirdiği bir dönem olarak nitelemek uygundur. Dönemle ilgili özet tanımlama aşağıdaki gibi yapılabilir: Rant – faiz sarmalında aşırı parasallaşan ekonomi politikalarının, yüksek enflasyon, yüksek faiz uygulamaları, tarımda hızlı kaynak yitimi ve yoksullaşma yaratmıştır. Enflasyon önce tarımı vurmuştur. İstikrar adına tarım ikincil, önemsiz, olmasa da olur bir kesim sayılmıştır. Ürün – girdi – tüketim malı fiyat ilişkileri sektör aleyhine çalışmış, üretici net kaynak kaybına uğramıştır. Para ve kur politikaları, yabancı tarım ürünü fiyatlarını ucuzlatmış, buna bağlı olarak ithalat çekici olmuş, ihracat zorlaşmış, üretici dışa karşı haksız rekabet altında bırakılmıştır. Sektöre dönük kamu harcamaları, yatırımları ile bilgi ve teknoloji üretimi ve aktarımı geriletilmiştir. İç ve dış pazar talebi geliştirilememiştir. İlkesiz, amaçsız, güncel siyasal yarara dönük destekleme uygulamaları sonucu, kaynaklar verimli kullanılmamış, dengesizlik derinleştirilmiş, tarım adına başka kesimlere kaynak aktarılmış, üretim fazlalıkları ve ağır stok maliyetlerine yol açılmış, tarımsal yapı daha da bozulmuştur. Yanlış destekler miktar olarak da yetersiz kalmış, 1980’de 0,8 milyar dolar, 1990 da 1,5 milyar dolar,1995 de 5,3 milyar dolar olan net üretici desteği, 2000’de 1,7 milyar dolar olmuş ve lirayı dolar karşısında aşırı değerli gösteren kur politikalarına rağmen, 2005 de ancak 3 milyar dolar olmuştur. Bütün etkilerin ortak sonucu olarak; üretici başka çaresi olmadığı için toprağını işlemeye, üretimine devam etmeye çalışmış, ama verimlilik ve üretkenlik beklenilen ölçüde gelişememiş ve tarımsal gelişme dönem boyunca diğer sektör ve hizmet alanları büyüme oranlarının altında kalmıştır. Dönemin bütününde tarımsal üretim değeri toplam yüzde 29 artmasına rağmen, GSMH payı yüzde 48 azalışla yüzde 24,2’den yüzde 11,7’ye düşmüştür. 19902004 arasında yılda GSMH yüzde 3,6 sanayi üretim değeri yüzde 4,5 hizmetler değeri yüzde 3,8 artmasına rağmen, tarımsal üretim değeri, yıllık nüfus artışının da altında, ancak yüzde 1,1 oranında yükselebilmiştir. 20002004 arasında tablo daha da olumsuzlaşmış, yılda GSMH yüzde 3,5, sanayi değeri yüzde 4,9, hizmetler değeri yüzde 3,5 büyürken tarım değeri ancak yüzde 0,6 oranında büyüyebilmiştir. Aynı süreçte ihracatta tarım ürünü payı yüzde 57,5 den yüzde 4,7’ye düşerken, ithalatta tarım ürünü payı ise yüzde 0,64’den yüzde 2,4’e yükselmişti. 25
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle