Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 Pazartesi 28 Aralık 2015 ’İN GÖZÜNDEN 2016’YA BAKIŞ İÇ SİYASET Saray’ın Başkanlık hayali gerçekleşecek mi? Yine siyaset ülke gündeminin 1. maddesi Kasım seçimlerinden bir kez daha “iktidar” olarak çıkan AKP’nin gündeminde her ne kadar seçim vaatlerini yaşama geçirmeAYŞE ye dönük “yargı” başta olSAYIN mak üzere reform paketleri yer alsa da, Saray’ın gündeminde, o biricik hayali yaşama geçirmek var: Başkanlık! 1 Kasım seçimlerinden sonra “içine” dönen muhalefet partilerini ise yeni yılın ilk ayından itibaren kurultaylar ve kurultay tartışmaları bekliyor. 2016’da siyasi gündeme damga vurması beklenen gelişmeler şöyle: Ey başkanlık geldiysen 3 kere çal: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Saray’a çıktıktan sonraki en önemli gündem maddesini başkanlık oluşturdu. 7 Haziran seçimlerinde AKP’nin tek başına iktidar gücünü kaybetmesi, moralleri bozsa da 1 Kasım seçimlerinden çıkan sonuç, bu hayalin yaşama geçmesine dönük güçlü bir adım oldu. Değil bakanlar, “bakan yardımcılığı” atamalarında bile Saray müdahalesi ile karşılaşan Başbakan Ahmet Davutoğlu, her ne kadar “önemli olan başkanlık değil, sistemin bütünlüğü”, “sabah akşam başkanlık konuşamayız” türünden “düşük tonajlı” çekincelerini dile getirse de ila nihayetinde, Erdoğan’ın “yetki karmaşası” önermesini desteklemek zorunda kaldı. Davutoğlu “hemen” olmasa da önümüzdeki yılın ilk aylarından itibaren muhalefet partilerini ziyaret ederek, “yeni anayasa” için uzlaş 2016’ye girerken... K 1 AKP’nin gündeminde her ne kadar seçim vaatlerini yaşama geçirmeye dönük “yargı” başta olmak üzere reform paketleri yer alsa da, Saray’ın gündeminde, o biricik hayali yaşama geçirmek var: Başkanlık! ma arayacak. Ancak CHP, “başkanlıkla geleceklerse, hiç kapımıza uğramasınlar” diyerek, “başkanlık” paketinin içinde yer alacağı bir anayasa değişikliğine geçit vermeyeceğini baştan ilan etti. Bu konuda Erdoğan’ın “iki ayrı paket onaylayalım” tavrı etkili olacak. AKP, tüm muhalefet partileriyle “kurumsal” düzeyde uzlaşma sağlanamazsa, en azından “partili başkanlık” sistemini yaşama geçirmek için ya tek tek muhalefetin kapısını çalıp, karşılıklı “çıkar/yarar” dengesi ile ikna yöntemini ya da birebir muhalefet milletvekillerinden destek arayışına girmek zorunda kalacak. Ancak AKP içinde de “başkanlık” sistemine karşı duruş olabileceği hesabıyla, bu yöntem riskli görünüyor. Referandum koşullu Anayasa değişikliği için (AKP’li olan TBMM Başkanı oy kullanamadığı için) en az 14 milletvekiline gereksinimi olan AKP’nin, ortak değil, muhalefet partilerinden biriyle “uzlaşma” yolu arayacağına dikkat çekiliyor. Anayasa:mini mi yeni mi?: 12 Eylül darbe anayasasının yerine “sivil anayasa” yapılması, tüm siyasi partilerin ortak uzlaşma noktası. Ancak, 24. dönemde denemesi yapılan ve AKP’nin hiç hesapta yokken, “başkanlık sistemi” dayatması nedeniyle yarım kalan “sivil anayasa” konusunda, siyasi partiler arasında derin görüş ayrılıkları bulunuyor. 24. dönemde kurulan yeni anayasa masasında işin özüne dokunmayan yaklaşık “60 madde” üzerinde uzlaşma ancak 2 yıllık bir süreçte sağlanabilmiş, sonuçta da yine masa dağılmıştı. O nedenle Başbakan Davutoğlu’nun henüz tarihi belli olmayan muhalefet partilerine yapacağı ziyaret, “anayasa” değişikliğinin ne şekilde olacağını netleştirecek. Başbakan Davutoğlu’nun kısa sürede yeni anayasa hazırlıkları sonuçlanmayacağı için öncelikli gündemindeki konulardan birini ise “yargı”yı sil baştan dizayn etmeye dönük “mini anayasa” paketi bulunuyor. AKP, “yargı reformu” adı altında getirmeyi düşündüğü anayasa değişikliğiyle, tam olarak kontrolüne alamadığı Anayasa Mahkemesi, HSYK, Danıştay ve Yargıtay’ın üye yapısını değiştirmeyi hedefliyor. Dolayısıyla 2016 yılına damga vuracak tartışma konularından birisi de “yeni anayasa/ mini anayasa” paketleri tartışmasına sahne olacak gibi görünüyor. Çözümden çatışmaya: Türkiye gündeminin en yakıcı konularından “Kürt sorunu”’nun çözümü için kurulan masa, 2015’in 2. yarısında “çatışma”ya dönüştü. 7 Haziran seçimlerine Erdoğan’ın “Dolmabahçe süreci bitti” açıklamasının gölge sinde gidildi. HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın “mizah”la birleştirdiği “seni başkan yaptırmayacağız” çıkışı ile özetlenebilecek sert muhalefeti ve “Türkiye partisi olma” iddiası, “çözüm süreci”nin de etkisiyle 7 Haziran’da HDP’nin oy oranını yüzde 13’lere yükseltti. Ancak sonrasında işler tersine döndü. 11 Temmuz itibariyle PKK’nin “ateşkesin sona erdiği” açıklamasının ardından, Türkiye gündemine bir anda “şehit cenazeleri”, “çatışma” süreci ve beraberinde de “operasyonlar” oturdu. PKK ile mücadeleyi uzun yıllar “kırsal”da sürdüren devlet, bu kez artık “şehirde mücadele” etmek zorunda kaldı. Bunun sonucu ise sivillerin günlerce evlere hapsedildiği, daha kötüsü çatışmaların sonucunda sivillerin yaşamını yitirmesi ile sonuçlanan “sokağa çıkma yasakları”nı getirdi. Sonuçta çözüm süreci ile yakalanan “bahar havası” bir anda “kanlı gündem”e dönüştü. Bu süreçte en çok yara alan ise kuşkusuz, 7 Haziran seçimlerinde parlayan HDP ve Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş oldu. Neredeyse hiç seçim çalışması yapamayan HDP’nin oyları yüzde 10.7’ye geriledi ve kılpayı barajı geçti. Hükümet kanadı her ne kadar Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’u “çözüm süreci” ile ilgili koordinasyonu yürütmekle görevlendirse de, AKP ile HDP arasındaki diyalog neredeyse “sıfır noktası”na inmiş durumda. 2015’in son aylarında bölgeye yönelik büyük operasyon başlatan hükümetin, yeniden çözüm sürecine dönme koşulu ise PKK’nin “tamamen silah bırakması.” ritik ve zorlu bir yıl oldu 2015. Seçimlerin ve terörün damgasını vurduğu.. 102 kişinin hayatını kaybettiği kanlı Ankara katliamı, 32 canın yittiği Özlem Suruç katliamı... Yüzak Çözüm sürecinin çözümsüzlüğün de ötesine geçtiği, Güneydoğu’nun kana bulandığı...Hâlâ korku salan Işid belası, mültecilerin yürek yakan görüntüleri, çaresizlik... Ekonomi boyutu da sancılı oldu. Ekonomisini bir türlü “istihdam arttırıcı ve katma değer yaratcı” büyüme üzerine oturtamayan, inşaata, dolayısı ile arazi rantına can simidi gibi sarılan ülkenin özellikle büyük kentleri dev şantiyeye dönüştü. İnsan boyutu ise her zamanki gibi gündemin en gerilerinde oldu. Cinayet gibi iş cinayetleri aynı hızla devam etti; keza kadına yönelik şiddet de...Kanayan yara “eğitim” olduğu yerde saydı. Ulaşılabilir sağlık “kalitesiz hizmet”e dönüşmeye evrildi. Basın özgürlüğü, hak hukuk her zamanki gibi ayaklar altına alındı ve piyango bu kez de Genel Yayın Yönetmenimiz Can Dündar ve Ankara temsilcimiz Erdem Gül’e vurdu. Buna karşın bizi gururlandıran yüzümüzü güldüren gelişme, bu toprakların yetişirdiği bir bilim insanının, Prof. Aziz Sancar’ın Nobel Kimya ödülünü kazanması oldu. 2016’ya sayılı günler kala bizi bekleyen yıla Cumhuriyet’in gözünden bir bakalım dedik. Emeklinin, işçinin, memurun cebine biraz daha fazla para girebilecek mi? Yeni yatırımlara uygun bir ortam gelişebilecek mi? Gayrimenkul fiyatları ne olacak? Arabaların yeni modelleri, ya da günlük yaşamımızı tamamen kuşatan teknolojide yeni gelişmeler neler? Tüm olumsuzluklara, acılara, belirsizliklere karşın yaşam devam ediyor. Biz de inadına “umut” diyoruz. Çünkü umut olmazsa mücadele olmaz, değişim için gerekli irade ve güç olmaz. Hepinize aydınlık ve umut dolu bir 2016 dileğiyle... Muhalefetin gündemi: Kurultaylar... uhalefet “içine” dönecek:1 Kasım’dan “yenik” çıkan 3 muhalefet partisini ise 2016’da olağan/olağanüstü kurultaylar bekliyor. CHP’de çok adaylı kurultay: 1617 Ocak’ta toplanacak kurultayda CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun karşısına, genel başkan seçildiğinden beri ilk kez 3 isim aday olarak çıkıyor. Genel başkanlık için Yalova Millevtekili Muharrem İnce, İzmir Milletvekili Mustafa Balbay ve eski İstanbul Milletvekili Umut Oran, Kılıçdaroğlu’nun karşısında yarışacaklar. Ancak, genel merkez muhaliflerinin işi kolay değil. Birbirleri lehine işbirliği yapmadıkları taktirde, Kılıçdaroğlu’nun koltuğunu koruyacağına dikkat çekiliyor. Kulislerde, bu nedenle bazı isimlerin aday olmayabileceği ve muhaliflerin güçlerini tek muhalif adayda birleştireceği konuşuluyor.Yeniden seçilmesi halinde Kılıçdaroğlu’nun hem Parti Meclisi, hem de yeni MYK’sinde önemli değişikliklere gitmesine kesin gözüyle bakılırken, MYK’ye “dışarıdan üye” atanması konusunda da çalışma yapıldığı kulislere yansı M yan bilgilerden. MHP kayyuma mı?İçine dönmek zorunda kalan partilerden birisi de MHP. 7 Haziran seçimlerindeki yüzde 16’lık oy oranını, koalisyon görüşmeleri sürecindeki “hayırcı” tavrı nedeniyle 1 Kasım’da AKP’ye kaptıran MHP’nin oyları 11.9’a geriledi. Partiden ihraç edilip, yargı kararıyla geri dönen Sinan Oğan ilk muhalefet bayrağını açan isim oldu. Bahçeli’nin “cemaatle işbirliği içinde olmakla” suçladığı ve “O hanımefendi biraz dinlenecek” diyerek 1 Kasım’da milletvekili adayı göstermediği eski TBMM Başkanı Meral Akşener de olağanüstü kurultay için imza toplayan isimler kervanına katıldı. Ancak MHP Lideri Bahçeli, “olağanüstü” kurultaya karşı çıkıp, kurultay tarihini 18 Mart 2015 olarak ilan etti. Muhaliflerin hedefi ise Mart 2016’da partiyi olağanüstü kurultaya götürmek. Bahçeli’nin toplanan imzalara karşın, olağanüstü kurultaya direnmesi halinde partinin “mahkemeye düşmesi” ve son noktada “kayyum atanması” olasılıkları partinin tartışacağı konuların başında. HDP yönetimde değişik: 1 Kasım seçimleri nedeniyle olağan kurultayını erteleyen HDP 24 Ocak’ta kurultaya gidiyor. Eşbaşkanlar Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın yeniden aday olmasına kesin gözüyle bakılırken parti yönetiminde önemli değişiklikler bekleniyor. HDP’deki önemli iç tartışmaların birini de Selahattin Demirtaş’ın “Partide Erdoğan seviciler vardı” açıklamasıyla başlayan “başkanlık” tartışması oluşturacak. Aralarında eski Hakkari Milletvekili Adil Zozani’nin de bulunduğu bazı isimler, Demirtaş’ın Erdoğan’ı “başkan yaptırmama” açıklamalarıyla başlayan AKP’ye ve Erdoğan’a yönelik sert muhalefetini eleştiriyor. Çözüm masasının bu tavır nedeniyle dağıldığını düşünen bu isimlerin parti içinde yeni bir muhalif hareket başlatıp başlatmayacağı da önemli gündem maddelerinden biri olacak. C M Y B