02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SECIM0507 30/6/07 22:31 Page 7 S EÇİM 2007 İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız, Yazıişleri Müdürü: Mehmet Sucu, Güray Öz (Sorumlu), Haber Müdürü: Hakan Kara, Editör: Hakan Akarsu, Görsel Yönetmen: Özgür Özkü Yayınlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Yönetim yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No. 2 Şişli İstanbul Tel: 0 212 343 72 74, Fax: 0 212 343 72 64 Baskı: İhlas Gazetecilik AŞ ALEV COŞKUN e CUMHURBAŞKANI’NI YENİ MECLİS SEÇECEKTİR rdoğan, Cumhurbaşkanlığı konusunda hiçbir uzlaşma aramadı... Benim 360’a yakın oyum var, ben Cumhurbaşkanını seçtiririm, dedi; ama seçtiremedi. SEÇİM ANILARI HİKMET ÇETİNKAYA z Rahşan Hanım, Bülent Bey, CHP ve DSP... 1977 seçimleri öncesi... CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit’i izliyoruz... Ankara’dan uçakla Samsun’a geldik... CHP mitingleri görkemli olurdu o yıllar... Önceden “uydu” adı verilen küçük araç, mitingin yapılacağı alana giderdi. CHP’li Yüksel Çakmur, Ali Topuz konuşmalar yapar, yurttaşları coştururdu... Seçim otobüsü kente girdiğinde Bülent ve Rahşan Ecevit seçim otobüsünün ön tarafından halkı selamlardı... Karaoğlan Ecevit mavi gömleğiyle bir yandan el sallar, öte yandan foto muhabirlerinin otobüsün üstüne çıkmaları için görevlilerden kolaylık göstermelerini isterdi... Samsun mitingi başlamak üzereyken, otobüsten indim ve Rahşan Ecevit’i izlemeye başladım... Rahşan Hanım, CHP örgütünden birkaç kadınla Samsun 1977 seçimleri öncesi Rahşan ve Bülent Ecevit. çarşısından yürüyerek geçti ve bir mahalleye girdi... Ben de peşinde... Evlerin kapısı çalındı tek tek... Kadınlar ve çocuklar... Kadınlar Rahşan Hanım’ı kucaklayıp öpüyorlardı... O yıllar CHP’nin sloganı şuydu: “Ak günler!..” Rahşan Hanım, kadınlara “Ak günler” diyordu Ecevit gibi... Geçenlerde Güneri Civaoğlu AKP’nin “Ak günler” sloganını yazdı köşesinde... CHP’nin 1977’deki sloganını AKP aşırmıştı... Yazıyı okuyunca düşündüm: “Türkiye seçimlere giderken tüm partiler sol sloganlar üretiyor, neden?” Dünya değişiyor, Türkiye de değişiyor... Değişiyordu lider eşleri, Rahşan Hanım gibi ev ev tek başına dolaşmıyor, parti rozeti, anahtarlık satmıyor... İki yıl önce Rahşan Hanım ve Bülent Bey’i evinde Oral Çalışlar’la ziyaret ettiğimizde sormuştum: “30 yıl önceki mitinglerle şimdiki mitingler arasında fark nedir?” Bülent Ecevit kısık ve titrek bir sesle yanıt vermişti: “O yıllar halk siyasetin içindeydi, şimdi geçim derdinde...” Şimdilerde R. Tayyip Erdoğan’ın ve Mehmet Ağar’ın da eşi kürsülerde... Devlet Bahçeli evli değil. Deniz Baykal’ın eşi ise görülmüyor. Ancak ne Ağar’ın ne de Erdoğan’ın eşleri gittikleri kentlerde ev ev dolaşıyorlar. Politikada lider eşi olmak çok önemli... Nazmiye Hanım da, Süleyman Demirel’i hiç yalnız bırakmamıştı seçim meydanlarında... Bülent Ecevit miting konuşmalarını önceden hazırlardı. Dörtbeş gün süren Karadeniz gezisinde her sabah saat 8’de Remington daktilosuyla yazdığı konuşmasının özeti, gazetecilerin elinde olurdu... Akşamları kalınan otelde gazetecilerle sohbet edilirdi... Bakın nereden nereye geldim... Rahşan Hanım böyle bir yaşam biçimini seçerek, Bülent Bey’i siyasette hiç yalnız bırakmadı... 12 Eylül 1980 sonrası başlayan ve ak güvercinin simgelediği DSP’de olduğu gibi... Hep yanında oldu Bülent Bey’in. Hatta, 1986 ara seçimlerinde Erdal İnönü’ye karşı aynı seçim bölgesinden milletvekili adayıydı... Kaybetti ama yılmadı Rahşan Hanım... ıtlaşma, inatlaşma adeta AKP’nin ekmeği oldu. Sonunda konu şekil noksanı nedeniyle tekrar Anayasa Mahkemesi’ne gitti. Bu tasarı da büyük olasılıkla iptal edilecek. C umhurbaşkanlığı seçimi AKP lideri Tayyip Erdoğan’ın elinde krize dönüştü. Erdoğan Cumhurbaşkanlığı seçimini iyi yönetemedi, yüzünegözüne bulaştırdı. Şimdi olanbiteni kısaca anımsayalım. Anayasamızın 102/2 maddesi Cumhurbaşkanının görev süresinin dolmasından 30 gün önce, Cumhurbaşkanlığı seçim çalışmalarının başlanacağını belirtir. AKP lideri Erdoğan Cumhurbaşkanlığı seçimini iyi yönetseydi, 16. Mayıs 2007 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni Cumhurbaşkanı seçilmiş ve Çankaya’da oturmuş olacaktı. Erdoğan ve ekibinin yaptığı ilk yanlış Cumhurbaşkanı AKP gurubu içinden olacak, ve biz seçeceğiz inadıdır. Oysa, Cumhurbaşkanı bütün Türkiye’nin Cumhurbaşkanı olacaktı. 2002 seçimlerinde tüm seçmenin sadece % 25’şinin, seçimlere katılanların ise % 34.28 desteğine sahip olan bir partinin böyle bir dayatma yapması, demokrasiyi içine sindiremediğinin en çarpıcı göstergesidir. Erdoğan Cumhurbaşkanlığı konusunda hiçbir uzlaşma aramadı... Benim 360’a yakın oyum var, ben Cumhurbaşkanını seçtiririm, dedi; ama seçtiremedi. ki uyarılar göz ardı ettiler. Zıtlaşma, inatlaşma adeta AKP’nin ekmeği oldu. Pekiyi sonunda ne oldu? Cumhurbaşkanı sayın Sezer tarafından bir kez daha görüşülmesi istemiyle Meclise geriye gönderilen bu paketin 1’inci maddesi, Meclis’te 367 oyu sağlayamadı. Ama, AKP inat etmişti bir kez. Sonunda konu şekil noksanı nedeniyle tekrar Anayasa Mahkemesi’ne gitti. Zaten 1970 yılında Anayasa Mahkemesi, Anayasa değişikliklerinde hem maddelerin teker, teker hem tümünün oylanmasında en az 367 oy almasını gerekli görmüştü. Bu kez de 1970’de verdiği kararına uyarak , AKP’nin bu tasarısını iptal etmesi büyük olasılıktır. Ne yazık ki, Nisan ayından bu yana AKP, böyle bir kısır döngünün içinde hem kendisini hemde Türkiye’nin enerjisini tüketti... Pekiyi, hani senin Meclis’te 360 oyun vardı. Hani Cumhurbaşkanı Meclis’te seçilecekti... Hani Cumhurbaşkanı AKP’den olacaktı. İnsana bunları neden başaramadın diye sormazlar mı? Madem Cumhurbaşkanı’nı halkın seçmesini istiyordun, 4,5 yıldır iktidardasın, Meclis’te çoğunluğun vardı, neden doğru dürüst, hukuka uygun bir tasarı hazırlayıp Meclise sunmadın? Bu soruyu sormazlar mı? Devlet öfkeyle yönetilmez... Öfkeyle, inatla hareket edersen akıl dışı sonuçlarla karşılaşırsın. Cumhurbaşkanlığı seçiminde “toplantı yeter sayısı” Anyasa Mahkemesi kararıyla tespit edilmiş oluyor. Bu durum partileri uzlaşmaya zorlaması bakımından olumludur. Çünkü demokrasi katıllımalıktır, uzlaşmacılıktır, dayatmaları affetmez. Demokrasi aynı zamanda hukuka bağlılıktır. Hukukun üstünlüğüne ve Anayasa’ya saygıdır. Demokrasi kurallar rejimidir, hukuk reminidir. Anayasa’nın boşluk bıraktığı noktalar Anayasa Mahkemesi tarafından doldurulmuştur. Artık 23 Temmuz’da oluşacak Meclis Cumhurbaşkanını seçecektir. AKP’lilerin ve Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı’nı tek başına seçerim, mademki bu Meclis’te çoğunluğu elime geçmiştir, Çankaya’ya benden birisini gönderirim fantazisi çökmüştür. Artık, 22 Temmuz seçiminden sonra oluşacak Meclis Cumhurbaşkanını seçecektir. Hemde uzlaşmayla seçecektir. AKP’nin dayatmaları işe yaramamıştır. Belki de Erdoğan bunun için çok üzgün ve sinirli, belki de Arınç bunun için göz yaşı döküyor... İnatlaşma Erdoğan Anayasa’nın 102/1 maddesine de önem vermedi. Anayasamızın 102 maddesi 1. fıkrası şöyledir. “Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclis’i üye tam sayısının üçte iki çoğunluğuyla ve gizli oyla seçilir.” Yine aynı maddenin 3. fıkrasında ilk iki oylamada üye tam sayısının üçte iki çoğunluk oyu sağlanması gerektiği belirtilmiştir. Bu sayıda 367’dir. Bu sayı karar sayısı olduğuna göre, toplantı sayısınında bundan aşağı olmaması gerektiğini belirten saygın hukukçuların görüşüne önem verilmedi... Sonunda ne oldu? AKP Anayasanın bu gereğini yerine getiremedi; Anayasa Mahkemesi bu konuda son yasal merci olarak kararını verdi, böylece kafalarını hukukun duvarına çarptılar... Bu yenilgiden sonra Anayasa’nın bir maddesinin değiştirirek, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini düzenlediler. İnatlaştılar. Ama, bir madde değiştirerek, tüm sistemi değiştirmek istediler... Sistemi karmakarışık yapıyorsunuz biçiminde Gelinen nokta AKP’nin “Ben seçerim” “Ben kimseyi dinlemem” “Ben uzlaşma yapmam” şeklindeki dayatmacı tavrı en büyük siyasi hataydı. Bu “yığınaktaki hata” zincirleme reaksiyonlar halinde Anayasa değişikliğine kadar uzandı. Buna karşı, “hukukun üstünlüğünü” savunanlar tepkileriyle, kararlarıyla, vetolarıyla, Anayasal düzeni korudu. Anayasal rejim tarihimizde ilk defa Mazlumu oynuyor Şimdi mitinglerde halka şikayette bulunuyor. Mazlumu oynuyor. Bize Cumhurbaşkanı’nı seçtirmediler diye ağlıyor. NOT: Okurlar ve siyasetçiler ilginç gördükleri seçim anılarını aşağıdaki elektronik posta adresine ve faksa gönderebilirler. hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.trFaks: 0212/343 72 69 Ezberi Bozmak, Tersten Vurmak SERDAR KIZIK İZMİR Televizyondaki seçim programlarında kurulan tezgâhları izliyor musunuz? Bir nevi tersten vuruş. AKP’li ve bağımsız adaylara destek verilecek ya, ekipler kuruluyor. Bu ekipler çok özel. Gazetelerin köşe başlarına yerleşmiş kalemşorlar. Bir yanda dinci gazetelerin uzmanları, karşılarında neoliberal, küreselleşmeci enteller. Ne oluyor? Konu ya da konuk masaya yatırılıyor. Tartışma başlıyor. Özellikle CHP ve MHP’ye karalama, AKP’ye çanak sorular. Bu neoliberallerin bazıları ara sıra “sol” gösteriyor. Solcuymuş gibi bir hava estiriyor. Geçen hafta SKYTürk’te Diyarbakır seçimleri üstüne bir program. DTP’nin desteklediği bir adaya ince bir pas: “Siz soldan bir aday olarak, Türkiye’nin demokratik gelişimine vereceğiniz katkılar...” Kanal D’de perşembe gecesi benzer bir program. Yine DTP’nin destek verdiği bir aday için, “ezber bozulacak” ya, baskın bir hava. Nasıl oluyorsa, hem sol kesimden hem de liberallerden oy alacakmış bağımsızlar. Zorla zorla sonuç ne? ‘AKP, CHP’den daha solda!’ Geçenlerde Avrupa Parlamentosu Türkiye Karma Komisyonu Başkanı Lagendjik de iktidarın AB’ye uyum konusunda çok önemli adımlar attığını belirterek demişti ki: “CHP iktidar olsa bu uyum yasaları geçmezdi. AKP, CHP’den daha solda...” Güzel bir örtüşme, güzel bir birliktelik! Şimdi Türkiye’de dış ve iç kuşatma böylesine boyutlara ulaşmışken sağ sol ayrımının aşılması gerektiğini söyleyenleri bir yana koyalım. Şu sol meselesini irdeleyelim. Üstüne çok şey söylenebilir ama tek kelimeyle özetlersek solun temel yaklaşımı “antiemperyalist olmak” değil mi? Irak’ta işgalci emperyalist güç Kürdistan’ın temelini atacak, Türkiye’nin bölücü örgütü korunup kollanacak, bu proje ve program bir biçimde desteklenecek, “azınlık hakları” hamiliğine soyunulacak, sonra da adınız sol olacak? Çarpıklığa bakar mısınız? Küresel gücün emrinde ve boyunduruğunda, Türkiye’deki bölücülüğü destekleyen Barzani ve Talabani, Cenevre’deki Sosyalist Enternasyonal Konsey Toplantısı’nın gözlemci konukları. İşe bak! Bir yanda “sosyalist” adıyla düzenlenen toplantı, diğer yanda aynı toplantının ABD güdümündeki gözlemcileri Barzani ve Talabani. Bu katılımcılarla “Sosyalist Enternasyonal” olabilir mi? Karmaşaya büyük! CHP’yi hem ulusalcı, milliyetçi bulup eleştireceksin, hem “ne olur ne olmaz” diye ABD, AB ve IMF’ye yakınlaştırmaya çalışacaksın, bunların üstüne AKP’yi daha solcu bulacaksın. Neoliberal politikaları, BOP’yi, ABD ve AB’yi destekleyenlerden alınacak oylarla solculuk zor olsa gerek. Bu ezberi bozmak gerek. GURBETÇİLER SANDIK BAŞINDA Türkiye’de seçim hazırlıkları son hızla devam ederken yurtdışında yaşayan yurttaşlar da 25 Haziran’dan bu yana gümrüklerde ve havaalanlarında kendileri için kurulan sandıklarda oy kullanmaya devam ediyor. Vatandaşlar, bir an önce oy kullanmak için binlerce kilometre yol kat edip, günün ilk saatlerinde havaalanı ve gümrük kapılarında yerlerini alıyor. Yurtdışındaki Türk vatandaşları, Atatürk, Sabiha Gökçen, Esenboğa, Adnan Menderes, Antalya, Şakirpaşa ve Erkilet Havalimanları ile Kapıkule, İpsala, Cilvegözü, Sarp, Habur karayolları, İzmir Çeşme Deniz limanı ve Taşucu Deniz Limanı Gümrük kapılarında oy kullanabiliyor. Oy verme işlemleri, 22 Temmuz 2007 Pazar günü seçimin bitiş saatine kadar devam edecek. DÜZELTME Artvin Lisesi Müdürü Eyüp Aytekin yaptığı yazılı açıklamada, gazetemizin 25 Haziran 2007 Pazartesi günü yayımlanan “Cumhuriyet seçim 2007” ekinin 6 sayfasında ki seçim değerlendirmesinde, Trabzonspor Derneği İşletmecisi Yalçın Torun’un, “Artvin Lisesi’nden üniversiteyi yalnızca 2 kişinin kazanabildiğine yönelik değerlendirmenini yanlış olduğu belirterek, “20052006 Eğitim Öğretim yılında okulumuzdadan üniversiteyi kazanan öğrenci sayısı 32 olup, okulumuzda çalışan 50 öğretmenin emeğine saygının ve sekizyüz öğrencimizin, Artvin ve Artvinlilerin haklarının teslimidir diye düşünüyorum” dedi. Eyüp Aytekin açıklamasında sözkonusu bilgilerin “ÖSYM’nin ilgili sayfasında veya ÖSYM Orta Öğretim Kurumlarına Göre 2006 Öğrenci Seçme Sınavı Sonuçları 1.Kitap 216.sayfa 11017 Artvin lisesi ve 11106 Artvin Lisesi’nden (YDA)” edinilebileceğini kaydetti. Düzeltir, özür dileriz. 7
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle