02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SECIM107 11/7/07 20:51 Page 7 S EÇİM 2007 Türkiye için son derece önemli olan 22 Temmuz genel seçimleri , ne yazıkki Cumhurbaşkanlıgı seçim tartışmaları, Kuzey Irak’a askeri müdahale ve Öcalan’ın asılması ile ilgili ip üzerindeki tartışmlar ile bir kısır döngü içinde sürüyor. . . Erdoğan seçim stratejisini Cumhurbaşkanlığı seçimleri üzerine kurdu. Cumhurbaşkanlıgı bizim hakkımızdı. bize vermediler, seçtirmediler. çünkü dindar bir Cumhurbaşkanı istemiyorlar temasını işliyor. Magdur edilmiş, mazlum rolunü oynuyor. . . Öte yandan Kuzey Irak’a girersin giremezsin tartışmaları ve sonunda Öcalan’ı asmadın, öyleyse ipi al sen as tartışmları seçim meydanlarını işgal etti... Ne yazıkki, gerek Baykal gerekse Bahçeli Erdoğan’ın bu oyununa geldiler. Kısır döngüye girdiler, zaman zaman savunmaya geçtiler... Oysa. halkın geçim derdi var... Memurun, esnafın, köylünün , üreticinin, sanayicinin, çiftcinin türlü sorunları var. Neden iktidara oynayan bir parti, halkın bu sorunlarına egilmiyor? Neden, ekonomimizin İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız, Yazıişleri Müdürü: Mehmet Sucu, Güray Öz (Sorumlu), Haber Müdürü: Hakan Kara, Editör: Hakan Akarsu, Görsel Yönetmen: Özgür Özkü Yayınlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Yönetim yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No. 2 Şişli İstanbul Tel: 0 212 343 72 74, Fax: 0 212 343 72 64 Baskı: İhlas Gazetecilik AŞ Kısır Tartışmalara Sıkışan Seçim ALEV COŞKUN can damarlarını bitirip tüketen yüksek faiz, ucuz döviz politikasının zararlarından söz edilmiyor? Bu uygulama ile her yıl milli gelirimizden 20 milyar dolar kaybettiğimiz halka anlatılmıyor. . . Neden, IMF ile ilgili sorunları açıklamak cesareti gösterilmiyor? IMF ile artık bir sonuç ilişkisi kurarak IMF’den ayrılacagımız söylenmiyor? Neden özelleştirmenin getirdiği sorunları ortaya dökmüyorlar. Neden Telekom’un Ermeni destekleyicisi Hariri’ye verildiğini, bu milli kuruluşun öldürülen eski Lübnan Başbakanı Refik Hariri’nin aile şirketi Ofer’e verildiğini anlatmıyorlar. Neden, Telsim’in Vodafone satıldıgını, bu şirketin Yunanistan’da CIA bağlantılı telekulak skandalına karıştıgını anlatmıyorlar... Neden ulusal bankalar sisteminin %4o ‘nın yabancıların eline geçtiğini, bunun böyle gitmiyecegini, bakalarda yabancı ortaklığı için bir tavan getirilmesi gerektiğini, bunun bütün batı dünyasında böyle olduğunu anlatmıyorlar? Neden, AKP’nin Cumhuriyetten rövanş almak , TSK ‘ya psikolojik harekat yapmak ve komutanlara komplo kurmak istediğini açıkça dile getirmiyorlar? Neden, ülkede kap kaç, hırsızlık ve talan’ın yükseldiğini, 6 milyon işsiz ve milyonlarca yoksul oldugunu, bu ekonomik politikaların fakiri daha fakir, zengini daha zengin yaptığını, tarım kesiminin felç olduğunu açıkca haykırmıyorlar? Neden, 4.5 yıllık iktidar sürecinde AKP nin ülkeyi 80 yılda borçlanılan miktarda borçlandırdıgını belirtmiyorlar? Neden, ali diboları, yolsuzlukları birbir kanıtlarıyla ortaya dökmüyorlar. Erdoğan’ın dokunulmazlık zırhı olmasa nasıl ceza yiyecegini tane tane halka anlatmıyorlar. Yolsuzlukları bir bir anlatan bir broşürü milyonlar ve milyonlarca basıp bunları parti örgütünün gençlik ve kadın kolları kanalıyla her eve dağıtmıyorlar... Gelir dagılımındaki korkunç adaletsizlik anlatılmıyor. Pramitin tepesindeki % 20 lik mutlu azınlıgın mili gelirin %50’sine yakınına egemen oldugu, en tabandaki % 20 lik kesimin ise sadece % 6 alabildiği, böylesine adaletsiz bir gelir dagılımının terör, kapkaç, hırsızlık, yolsuzluk ve ahlak çöküntüsü yaratacağı neden anlatılmıyor? İktidara gelince bu adaletsizliğin ortadan kaldırılması için çalışılacagı, ezilenlerin dertlerine çare olunacagı neden söylenmiyor... Eğer bunlar söylense, inandırıcı olarak halka anlatılsa artık AKP iktidar olamaz. Ana muhalefet partisi de 40’ın üzerinde oy alır. Ama şimdi, Türkiye karanlık bir dönem yaşıyor. Karanlıktan kurtulmak için tüm ulusalcıların bir bütün olmaları, kenetlenmeleri gerekiyor. Bu seçimde yukarıdaki nedenler halka anlatılmasa bile, herşeyi bir yana bırakacagız. Ulusalcı partide birleşip önce karanlıgın perdesini aralayacağız... SEÇİM ANILARI HİKMET ÇETİNKAYA Taktik... Bugün CHP eski Aydın Milletvekili M. Kemal Yılmaz’ın İsmet İnönü’yle ilginç anıları devam ediyor... Yakın tarihimize ışık tutmak için önemli gördüğüm bu anıyı aktarıyorum: Yıl 1965. Seçimden yeni çıkmış, TBMM’ye ilk kez giren, çiçeği burnunda genç milletvekilleriydik. İsimlerimizi, seçim bölgelerimizi sordu; gönül alıcı sözler söyledi. Sonra durdu; hatırladığım kadarı ile şöyle konuşmaya başladı: “Yıllar öncesiydi. Bir gün, bir grup İngiliz milletvekili ile bahçede yine böyle geziniyorduk. Yeni seçilmiş genç İngiliz milletvekilleri resmi bir ziyaret için Ankara’ da bulunuyorlarmış. Kendileri için hazırlanan programda olmadığı halde ısrarla beni görmek istemişler, İngiltere’de milletvekili seçilmek için 25 yaşını doldurmuş olmak yeterliymiş. Yani onlar sizlerden daha gençti. Konuşmamız sırasında bana şöyle bir soru yönelttiler; “Paşam dediler, görüyorsunuz, hepimiz çok genç politikacılarız. Siz ise, bugün dünyada yaşayan en kıdemli ve deneyimli bir devlet adamısınız. Bu görüşmelerimizin unutulmaz anısı olarak öyle bir tavsiyede bulunun ki, siyasi hayatımızda bize daima rehber, bir ışık olsun.” Onlara şu cevabı verdim: “Kendisine güvenilebilir birer insan olduğunuzu kanıtlamaya çalışınız. Halkın güvenini yitirdiğinizde siyasal hayatınızda başarıya ulaşamazsınız.” “Kızım sana söylerim, gelinim sen anla” misali, sevgili İsmet İnönü, böylece bize ilk dersi vermiş oluyordu. Parti içinde kendisine cephe alanlarla mücadeleye devam ederken, sabırla sürdürdüğü direnişi sırasında söylediği bir sözü hiç unutmadım: İstisna ‘aslı’nı savunacak İzmir Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı Mehmet Ali Susam, özellikle hipermarketlere karşı yaşam mücadelesi veren esnafın sesi olmaya çalışacak HAKAN DİRİK İZMİR Seçim süreciyle birlikte “ah bir vekil olsam” diyen aday adaylarının özgeçmişleri yığılmaya başladı önümüze. Kolayca tahmin edilebileceği gibi çoğunun “meslek hanesi”nde müteahhit, avukat, işadamı ve her ne demekse “serbest meslek” sahibi yazıyordu. Sistemin adı “temsili demokrasi” ya, “temsilci”lerin profiline bakınca, “aslı”nın da “tuzu kuru” olduğu zannedilir. Ya meslek hanesinin karşısına “politikacı” yazanlara ne demeli! İşçi, köylü, sanatçı, memur gibi toplumsal katmanların yanında, demek ki birileri, politikacılığı kendilerine meslek edinmiş ve bu tayfayı Meclis’te temsil etmek için meslektaşlarından oy istiyor! İşin mizahi yönü bir yana, partilerin aday listelerini hazırlarken toplumsal özelliklerin Meclis’e aslına yakın oranda yansıması için gayret göstermedikleri açık. Bu gayret eksikliği nedeniyle inşaat işçilerini müteahhitler, hastaları doktorlar, memurları müdürler, işçileri patronların temsil ettiği bir meclis yapısı ortaya çıkıyor. Toplum ise arada çıkan istisnalarla avunmak zorunda kalıyor. Bu istisnalardan biri de İzmir’de, CHP’nin 2. bölge 4. sıra milletvekili adayı Mehmet Ali Susam. İzmir Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı Susam, titrinden de anlaşılacağı üzere esnafın temsilcisi olarak Meclis yolunda. 23 Temmuz sabahı milletvekili olarak uyanması muhtemel Susam, özellikle hipermarketlere karşı yaşam mücadelesi veren esnafın sesi olmaya çalışacak. “Muharebede düşman cephesini daraltmak gerekir; her yerde herkesle savaşılamaz. Bu taktiği kullanarak, karşı cephenin ılımlılarını yanına çekmeyi biliyor; cepheyi daraltıyor ve sayıları azalan elebaşlarını kolayca yenebiliyordu. İnönü muharebelerinde, Dumlupınar’da Batı Cephesi’nde de buna benzer taktikler kullanmış mıydı bilmem. Ama, 21 Mayıs olaylarında, Harp Okulu öğrencileri sokaklara dökülünce, sadece onların başında olanları cezalandırmış; genç subay adaylarını affetmiş; hepsinin üniversitelere, yüksekokullara yerleştirilmelerini sağlayarak ülkeye hizmet yolunu bu gençlere açmıştır. İkinci Dünya Savaşı’nda (19391945), Cumhurbaşkanı iken uyguladığı ince diplomaside de bu ilkeden yararlandığı kuşkusuzdur. Ülke yönetiminde olduğu kadar kişisel yaşamda da geçerli bir ders bu.” NOT: Okurlar ve siyasetçiler ilginç gördükleri seçim anılarını aşağıdaki elektronik posta adresine ve faksa gönderebilirler. hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.trFaks: 0212/343 72 69 Ülke Yangın Yeri... SERDAR KIZIK Ortalık yangın yeri. Terör, işsizlik, yoksulluk gibi temel konularda yan gelip yatan hükümet, orman yangınlarına da seyirci. Para pul bir yana, 50 yılda bugünkü haline gelebilecek ormanlarımız cayır cayır yanıyor. Milli servet, kül olup havaya uçuyor. Tıpkı büyük özveri ve güçlüklerle kurulan yılların tesislerini, yabancılara satıp yok etmek gibi. Geçen ay görülmedik sıcak hava dalgasını atlatan ülkemiz, temmuz ayıyla birlikte Ege ve Akdeniz kıyılarında ardı ardına çıkan orman yangınlarıyla kavruluyor. İhmal, kasıt ve terörden söz ediliyor. Terörü, hükümet yetkilileri de dile getiriyor. Aynı anda değişik yerlerde çıkan yangınlara bakılırsa güçlü bir olasılık. Bir de imar yangınları var. Bodrum’da imar yetkilerini devralan hükümetin belirlediği alanlar yandı bu kez. Bazıları hemen devreye girdi: “Madem yandı, inşaata açalım...” Gerekçeler çeşit çeşit. Ama hepsi için gözden kaçırılmaması gereken temel bir olgu söz konusu: “İhmal...” Kimin? Yan gelip yatan hükümetin... Tabloya bakalım: Yıl 2004, yangın sayısı 967, yanan alan 2 bin 621 hektar. Yıl 2005, yangın sayısı 892, yanan alan 1764 hektar. Yıl 2006, yangın sayısı 1448, yanan alan 2 bin 533 hektar. Yıl 2007... Son beş yılda çıkan 9 bin 420 yangında yok olan ulusal varlığımız, 30 bin 248 hektar. Türkiye bu yangınlarla nasıl baş etmeye çalışmış? 18 uçak ve helikopterle. Oysa Türkiye’nin altıda biri büyüklüğündeki Yunanistan’ın 32 amfibik uçağı var. Koca ülke, THK’nin elindeki 18 uçak ve helikopterle idare ediliyor. Doğrusu, her alanda olduğu gibi idare edilmiyor! Ülke cayır cayır yanıyor, AKP iktidarı söndürmede en etkili araç alımıyla ilgili yan gelip yatıyor. Ne yapsın THK, ormanlar için uçak alım kampanyası başlattı. “Amfibik” denilen, suya inip kalkabilen uçakların alınabilmesi için “Susmasın Ağaçlar, Kararmasın Gelecek” sloganıyla para toplamaya çalışıyor. Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Faruk Cömert, Başbakan RTE’ye ve Milli Savunma Bakanı’na, HKK bünyesinde söndürme uçakları ve helikopterlerden oluşan bir filo kurulmasını önermişti. Yunanistan’daki yapılanmayı örnek göstermişti. HKK’de her şey var. Pist, vatansever pilotlar, teknik altyapı... Gel gör ki, atılan herhangi bir adım yok. Ülke dört bir yandan yanıyor... İşsizlik ve gelir adaletsizliği Esnafın sorunlarının yurttaşların yaşadığı ekonomik sıkıntıyla doğrudan ilişkili olduğunu vurgulayan Susam, işsizlik ve gelir adaletsizliğinin bu anlamda temel konu olduğunu kaydediyor. İşsizliği 5 yılda yüzde 50 azaltma hedefiyle yola çıktıklarını belirterek üretime dayalı büyüme, turizm ve hizmet sektörlerinde teşvik edilecek gelişmenin, istihdam artışının temel kaynağını oluşturacağını dile getiriyor. Susam, CHP iktidarında uygulamayı düşündükleri projelerden bazılarını şöyle sıralıyor: “İthalata dayalı ihracat temelinde sürdürülen ve rekor düzeylerde işsizlik yanında büyük dış açık yaratan ekonomi düzeninden, iç piyasayı canlandırarak ek istihdam olanakları yaratan, yerli üretimi ve üretime dayalı ihracatı önemseyen ekonomik modele geçilecektir. İzleyeceğimiz bu model, önemli bir istihdam artışına olanak verecektir. Üçlü diyalog ve işbirliği yöntemiyle ‘Ulusal İstihdam Stratejisi’ni belirleme çalışmaları tamamlanacak ve uygulamaya konulacaktır. Çalışanların vergi ve sigorta yükünü azaltarak istihdamın artırılmasını hedef alacağız. 3 yıl içinde eğitilmiş 150 bin işsiz gencin, çalışırken meslek ve iş becerisi kazanması eğitimi almasını sağlayacağız. Bilişim teknolojilerindeki projeleri destekleyeceğiz. İşverenleri, meslekiteknik ortaöğretim programı mezunlarını çalıştırmaya özendirecek düzenlemeler yapacağız. İşsizlik sigortasında biriken kaynağı, işsizlikle mücadelenin sağlıklı bir aracı haline getireceğiz.” ‘Sadaka dağıtmayacağız’ İ nsan onuruna saygılı bir sosyal devleti esas alacaklarını belirten Susam, AKP’nin uyguladığı gibi “sadaka dağıtan devlet” uygulamasına son vereceklerini söyledi. Sosyal güvenliği, sigortası olmayan aile kalmayacağını vurgulayarak, açlık sınırındaki yoksul ailelere her ay 300 YTL “vatandaşlık hakkı” ödemesi yapılacağını kaydetti. Susam, CHP iktidarında, sosyal şemsiye altına alınacak ailelere yapılacak yardımlar ile alınacak önlemlerin bir bölümünü şöyle açıkladı: “Tüm yurttaşlarımızı sosyal güvenlik şemsiyesi kapsamı içine alacağız. Sosyal güvenlik kurumunu, güncel politikaların dışına çıkararak göstermelik değil, gerçekten idari ve mali özerkliğini sağlayacağız, tek çatı altında toplayacağız. Tüm yurttaşlarımız yalnızca nüfus cüzdanını göstererek gerekli her türlü sağlık hizmetinden eşit şekilde yararlanacak. Yoksulların sigorta priminin devlet tarafından karşılanmasını sağlayacağız. Böylece herhangi bir güvencesi olmayanları, sosyal devletin koruması altına alacağız. İşçi emeklilerinin aylıkları arasındaki uçuruma son verecek, fazla prim yatıranın daha yüksek aylık almasını sağlayacağız. Emeklilikte, işçiler için getirilen 9 bin günlük prim ödeme gün sayısını 7 bine indireceğiz. Emekliye de milli gelir artışından pay vereceğiz. Dul ve yetimlerin güvencesi olan asgari aylık uygulamasını tekrar yürürlüğe koyacağız.” 7
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle