Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET SAĞLIK EKİ ARALIK Tüp bebek merkezleri Marmara’da İstanbul Haber Servisi Son zamanlarda giderek artan tüp bebek merkezlerinin sayıları 84’e yakseldi. Bu merkezlerin 77’si Marmara, İç Anadolu, Ege ve Akdeniz’de toplanırken, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Karadeniz’deki tüp bebek merkezi sayısındaki azlık dikkat çekiyor. Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre çoğunluğu İstanbul’da olmak üzere Marmara Bölgesi’nde 40, İç Anadolu Bölgesi’nde 20, Akdeniz’de 9, Ege’de ise 8 tüp bebek merkezi bulunuyor. İstanbul 26’sı özel, 6’sı kamu olmak üzere toplam 32 merkezle ilk sırada yer alıyor. Bu ili, 8’i özel, 7’si kamu toplam 15 merkezle Ankara izliyor. Merkez sayısı bakımından üçüncü sırada yer alan İzmir’de ise, 5’i özel, 2’si kamu toplam 7 merkez faaliyetlerini sürdürüyor. Karadeniz’de 2 merkez bulunuyor Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da sadece 5 ve Karadeniz’de 2 tüp bebek merkezi bulunuyor olması bölgelerin nüfus yoğunluğu da düşünüldüğünde, uzun süreli bir uygulama olan tedavi için sağlıksız bir tablo ortaya çıkıyor. Ulusal Üreme Tıbbı ve Tüp Bebek Cemiyeti Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Yaralı, Sağlık Bakanlığı’nın ruhsatlandırma aşamasından sonra merkezlere “gebelik başarı kriteri” getirmediğini belirterek, bu nedenle Türkiye’deki başarılı merkezlerin sayısının iki elin parmağını geçmediğini söyledi. Yaralı, bir tüp bebek merkezinin başarı kriterini “Uygulama sonrasında aileyi ‘eve canlı tek bebek’ ile gönderme oranının yüksek, istenmeyen bir sonuç olan çoğul gebelik oranının düşük olması ve “dondurmaçözme” uygulamalarındaki başarı” olduğunu söyledi. İstanbulAnkara’da yoğunlukta Türkiye’de tüp bebek yapma ihtiyacının fazla olmasına karşın, tüp bebek merkezlerine ulaşımın düşük olduğunu vurgulayan Yaralı, başarılı sayılabilecek tüp bebek merkezlerinin çoğunlukla İstanbul ve Ankara’da bulunduklarını dile getirdi. Ayda 6070 uygulamanın altında tüp bebek uygulaması yapan merkezlerin başarı düzeylerinin düşük olduğuna işaret eden Yaralı, tüp bebek merkezleri için altyapının önemli olduğunun altını çizdi. Yaralı, 2007 yılından itibaren sosyal güvenlik kurumlarının tek çatı altında toplanması sonucunda Yeşil kart, Emekli Sandığı, BağKur ve SSK gibi sosyal güvenlik kuruluşlarına mensup kişilere tüp bebek uygulamasında tanınan 3 deneme hakkı için ödenen katkı payının sadece 2 uygulama için geçerli olmasını ise “kötü bir uygulama” olarak yorumladı. Yaralı, SSK’lı hastaların sadece kamu kurumlarında tüp bebek uygulaması yaptırabilmelerinin ise mağduriyete neden olduğunu söyledi. Daha hafif ve kısa âdet hayal değil rof. Dr. Teksen Çamlıbel, “Kadınlara isterseniz âdetten vazgeçebilirsiniz dediğimizde, bunun doğaya aykırı olduğunu düşünüyorlar. Oysa bu tıbbi olarak sakıncalı bir durum değil diye konuşuyor. İstanbul Haber Servisi Kadınların yüzde 80’i âdet ve âdet öncesi dönemde yaşadıkları PMS (premenstrüel semptomlar) şikâyetlerinden yakınıyor. Bazı doğum kontol yöntemleri ile kadınların korunmanın yanı sıra âdetlerini de azaltabileceklerini hatta bazen tamamen ortadan kaldırabileceklerini söyleyen Prof. Dr. Teksen Çamlıbel, bunun tıbbi açıdan herhangi bir sakıncası olmadığını belirtti. Söz konusu yöntemler arasında yer alan “Rahim İçi Sistem”in (RİS) yüzde 99.8 koruyuculuk oranı ile tüplerin bağlanmasıyla karşılaştırılabilir düzeyde etkin bir koruma sağladığına değinen Prof. Dr. Çamlıbel, RİS’in tamamen geri dönüşlü bir yöntem olduğunu ve rahimden çıkarıldıktan sonra ilk aydan itibaren gebe kalma imkânı sunduğunu söyledi. Kadın doğum uzmanı Prof. Dr. Teksen Çamlıbel, “Kadınlara isterseniz âdetten vazgeçebilirsiniz dediğimizde, bunun doğaya aykırı olduğunu düşünüyorlar. Oysa bu tıbbi olarak sakıncalı bir durum değil. Kadının doğurganlığının devam ettiğini bildiğimiz sürece âdet olmaması olsa olsa bir avantaj. Yeter ki, bunun geriye dönüşü olan basit bir olay olduğunu bilsin. Dolayısıyla özellikle âdetin pasif bir hareket olduğunu anlatabildiğimiz kişiler âdet kesilmesini biraz daha rahat karşılıyorlar. Ayrıca âdet olmamanın kansızlığın önlenmesi, ağrı çekilmemesi, başağrısı, stres, P sıkıntının daha az yaşanması, pedlerle uğraşılmaması gibi faydaları var” dedi. RİS’in spiralin rahatlığını verdiğini ifade eden Çamlıbel, “Hem klasik spiralin rahatlığını veriyor, hem de klasik spirallerin kanama şiddetini azaltarak kullanıcılarını memnun ediyor. Rahmin içine yerleştirdiğimiz T şeklindeki özel plastik bir cisim, içinde çok düşük dozda hormon salgılayarak beş yıla kadar etkin koruma sağlıyor. Rahim zarına etki ederek zarı inceltiyor. İnceldikçe âdet azalıyor ve bir süre sonra yumurtalıkların faaliyetinin aynen devam etmesine rağmen rahim zarı kalınlaşamadığı için âdet üretemez. Dolayısıyla ne âdet oluşur ne içeride kan kalır. Bu şekilde hem gebelikten korunuluyor, hem de âdet kanamasında ciddi bir azalma hatta sıfıra inme söz konusu oluyor. RİS çıkarıldıktan sonra 3 ile 6 hafta içinde âdetler tekrar başlar. RİS, âdet kanamasını çok azalttığı için kansızlığı önlüyor. Ayrıca miyomu olan hastalarda rahim içi sistem tedavi amaçlı da kullanılıyor. Salgıladığı hormonla miyomların büyümesi azalıyor. Düzensiz âdet kanaması yüzünden rahim ameliyatı olması gereken kişileri bu ameliyatlardan kurtarabiliyor” dedi.