Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 StYASET 85 İslanbulh 1840'ta gelen, daha sonra Kahire'ye yerleşerek 10 yıl boyunca bir "Tıirk beyi" gibi giyinen ve yaşayan İngiliz res samı John Frederic İ£wis'in fırçasından İstanbul'un canlı bir koşesi: Tophane İskelesi. tstanbul gra vürlerî ve ressamlam MARİANNA YERASİMOS ALİ ÖZDAMAR aklaşık 3 bin yıllık bir tarihe sahip olan tstanbul kentinde bir kara suru parçası, bir Ayasofya, bir Süleymaniye, bir III. Ahmet Çeşmesi, hatta hatta "turistlk" bir Kapalıçarşı, geçmişin yakalanabileceği, sürecin izlenebileceği anıtsal noktalardır. Ancak Istanbul, yerleşim merkezi olarak "tarihsiz" bir kent durumuna ha düştü ha düşecek. Zaman, depremler, yangınlar, göçler, hızlı vc gelişigüzel kentleşme, yeni gereksinimler, "imar" planlan ve resmi makamların ilgisizliği, bu tarihsel kentin sürekliliğini yok etti. tstanbul'a 1573 yılında bir Alman elçilik heyetiyle gelen din adamı Stephan Gerlach, bakın ne diyor: "Istanbul... biiyiik ve güzel bir kcnt; yalnızca evlerin üstünde yükselen cami ve saraylanndan dolayı degil, güzel bahvelcri ve buralardaki ağaçlarından dolayı da. Kente dıştan bakan birine, her evin incir, nar, dut, turunç, zeytin ve başka meyve agaçları bulunan güzel bir bahçesi var gibi geliyor..." Bugünün lstanbul'unda böyle bir görünümü anımsatacak ne kaldı? Ya da bugün Boğa/'da gezerken, tstanbul'a 19. yüzyılın ortalarında gelen ve " . . . Çiçek dolu taraçalarla örtülmüş ve küçük selvi, defne ve portakal ağacı ormanları içine gizlenmiş sarı, mavi, erguvani evler... Her birinin bütün cephesi belli olacak ve aradaki evler öndeki evlerin caüsının iistüne asdmış gibi gorünecek şekilde yerleşmiş yalılar, köşkler, saraylar birbiri arkasına yükselir..." diye yazan Italyan yazarı Edmondo de Amicis'in tattığı zevki tadabılir misiniz? Artık bütun bunları hayal ettirecek en küçük ipuçları bile ortadan kalkmaktadır. İstanbul'un doğası ve mimari yapısı gibi, yuzyıllar boyunca bu kentte yaşamış insanların günlük yaşayışlan ve yaşam çevreleriyle ilgili ipuçları da ortadan kalkmaktadır. Hergeçengünbirazdaha yok olan bu birikim hakkında bilgi edinmek için baş Osmanlı ttnparatorluğıı'na 1555 yılında gelen Danimarkalı ressam Melchior lj)richs'in gravurlerinden birinde gorduğumuz bir "saka." larından J.B. Hilair; tngiliz elçisi Sir Robert Ainslie ile ressamı Luigi Mayer sayılabilir. 19. yüzyılda Osmanlı lmparatorluğu'nda Batıhlaşma ve reform hareketleri sürerken, ımparatorluğun görtceminin son günleri; İstanbul'un, bu "rokokolaşan" kentin kaybolmakta olan klasık dekorları, "oryantalist" ressamlarca son kez kaydedilir. Sultan II. Mahmut'un yeniçerileri tasfiye etmesinden ve geleneksel kıyafetleri yasaklamasından sonra kentin "yerel rengi" de değişmeye başlar: Sarık ve kavukların yerini fes; renk renk atlas ve ipeklilerin yerini gri, lacivert İngiliz kumaşları alır. "Kadın sultanlar VVorth'tan giyinirler..." Türkiye'yi ve Istanbul'u ziyaret eden Batıh ressamlardan bir bölümü ise, romantizmin etkisinde "gUzelleştirilmiş" Urünler verirler. tki seyahatnameyi resimleyen İngiliz ressamları T. Allom ile V. H. Bartlett'in gravürlerinden, İstanbul'un 1840'lardaki doğal ve mimari yapısını öğreniyoruz. Maltalı Kont A. Preziosi ile ltalyan J. Brindesi ise Istanbul görünümleri, sokakları, dükkânları fonu önünde sayısız "pltoresk" resim çizdiler. 19. yüzyıhn ortalarından sonuna dek süren dönemde, resimleri seyahatname ya da albümleri süsleyen Batıh sanatçıların en önemlileri, İngiliz Sir D. Wllkle ve J. F. Lewis ile Fransız E. Flandin, J. Laurens ve C. Rogier'dir. Avrupa devletlerinin Yakındoğu sorunlarına gıderek daha fazla karışmasıyla, "romantik" sanatçıların yerini, "çıplak olgular"ı olduğu gibi sunan sanatçılar aldı: "Çıplak Olgular"da Kırım Savaşı, Osmanlı Rus Savaşı gibi olaylardı. "IllustraCed London News", "L'Illustration" ğibi dergilerin savaş muhabiri ressamları, savaş cephelerini ve cephe gerisini konu alan "fotoğra{ik" resimler çizdıler. Aynı yıllarda fotoğrafm ortaya çıkması ve hula yaygınhk kazanması sonucu, Osmanlı tmparatorluğu'na gelen gezgin ressamlar ve gravürlü seyahatnameler dönemi de kapandı. Y iski kentle ilgili ipuçlarmı yitirmek üzereyiz. İstanbul'un doğası ve mimari yapısı gibi, yuzyıllar boyunca bu kentte yaşamış insanların günlük hayatları ve yaşam çevreleriyle ilgili bilgiler ortadan kalkmakta. Her geçen gün biraz daha yok olan bu birikim hakkında bilgi edinmek için başvurabileceğimiz kaynaklardan biri de Batıh gezginlerin bize bıraktıkları seyahatnamelerle bazen bu seyahatnamelerde yer alan resimler, resimli albümler. vurabileceğimiz kaynaklardan biri de, Batıh gezginlerin bize bıraktıkları seyahatnameler ile bazen bu seyahatnamelerde yer alan, bazen de tek başına bir birim oluşturan resim albümleridır. Osmanlı tstanbul'u üzerine bilgi veren ilk önemli görsel bclgeler, tstanbul'a 1533 yılında gelen Flaman kökenli Pleter Coecke van Aelst'in desenlerıdir. Ünlü ressam Pieler Bruegel'in de kayınpederi olan Pieter Coecke, fstanbul'a Doğu dokumacılığının tekniğinı öğrenmek ve Kanuni Sultan Süleyman'a kendi desenleriyle bezenmiş goblenlcr satmak üzere geldi ve İstanbul'da bir yıl kaldı. ölümunden sonra, 1553'te karısı tarafından bastırılan albümde yer alan ve birbirine bağlı bir dizi oluşturan yedi gravürde, Atmeydanı'nda Sultan Süleyman ile maiyetini, Türklerin yaşayışını, geleneklerini vb. konu alan sahneler görulur. lstdiıhura 1SS1 yılında F ransı/ clyısı d'Aramon'un maiyetinde gelen "Kraliyet Coğrafyacısı" Nicolas de Nicolay'ın seyahatnamesindeki gravürler ise, dönemin Osmanlı toplumunun yeniçeriler, acemi oğlanlar, dervişler, hamama gıden kadınlar, Rum köylüsü, saka, sokak kadını, Erme ni tüccarı, Edirneli Museviler vb. gibi zengin bir tiplemesini sunmaktadır. Tllrkiye'ye birkaç yıl sonra Avusturyalı Ferdinand'ın elçisi O. G. Busbecq'in maiyetinde gelen Danimarkalı Melchior Lorichs, 16. yüzyıl Türkiye ressamları içinde seçkin bir yere sahiptir. Lorichs, 11,5 metre uzunluğundaki ünlü tstanbul panoramasının yanı sıra Kanuni'nin bir portresiyle boy resmini, ama özellikle Osmanlı başkentindeki halkı günlük yaşayışı içinde çizdi. 17. yüzyılda Türkiye'ye yine pek cok gezgin gelmiş olmakla birlikte, konumuzla ilgili resimli seyahatnamelerin sayısı 16. yüzyıla oranla azdır. Bunların içinde Fransız din adamı G. J. Grelot'nun 1680'de basılan seyahatnamesindeki Istanbul panoraması ile, Hollandalı gezgin Cornelius Le Bruyn'Un 1698'de yayımlanan seyahatnamesindeki Sarayburnu Istanbul panoraması ve Fransız gezgini Tournefort'un kitabındaki Anadolu kentleri görünümleri, 17. yüzyıl Türkiye'si üzerine ilginç görsel belgelerdir. 18. yüzyılda, Aydınlanma Çağı'nın Batı dUnyasında yarattığı canlıhk kendini gezi alanında da gösterir. Diplomatik heyetlerin yanı sıra,. "Dogu" serüvenine çıkan gezginlerin ve ressamların adları uzun listeler oluşturur. Bunların başında, Türkiye'ye 1699'da Fransız elçisi De Ferriol ile gelen ve ölümüne dek, 38 yıl lstanbul'da yaşayan Hollandalı sanatcı J. B. Vanmour yer alır. Vanmour'un 1712'de basılan bir Türk kıyafet albümündeki desenleri dışında, tarihimizde "Lale Devri" diye anıİan III. Ahmet döneminin şaşaasını ve çftküşünü sergileycn yağlıboya tabloları da bulunmaktadır. Türklerin, "Lale Devri" ile baslayan "Batı'ya Açıhş'ı, Sultan III. Selim zamanında yeniden hız kazanır, öyle ki III. Selim'in kızkardeşi Hatice Sultan, sarayını ve bahçelerini düzenlemek üzere Avrupah bir ressam ve mimari, Alman A.I. Melllng'i sarayına davet edebilir. 18. yuzyılın diğer önemli dıplomat gezgin ve ressam ikilileri arasında, Fransız elçisi Kont Choiseul Gouffier ile ressam