Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C SPOR FORMULA 1 2 HAZIRAN 2009 SALI İngiliz’in elbette bir bildiği var İstanbul Park’ta 8. viraj kazalara sahne oluyor. CAN İŞBAKAN PARK’TAKİ MARTILAR ŞEVKİ GÖKERMAN u içen martılar vardı önceki yıl İstanbul Park’ta… Ayakları alışmış bir türlü, nedendir bilinmez… Boş tribünler üzerinde dolaşmaktan da belli ki zevk almıyorlar. Arıyorlar kendilerine darı, buğday, mısır tanesi veya kuru ekmek verecek insanları… Ama yoklar… Nedeni ilgisizlik mi, bilgisizlik mi?...İlk kez yapıldığında seyirci düzeyi, söylenenlere göre, hiç de kötü değildi; giderek azaldı…Yoktular daha sonraki günlerde… Özel uçaklarıyla gelecekler için Sabiha Gökçen Havalimanı burnunun dibi, yatlarını kullanacaklar PendikTuzla sahilini kullanabilirler, şehir içi 5 yıldızlı otellerde kalacaklar da kurulacak hava köprüsü ile piste gidebilirler deniyordu. F S ama konursa ne olacak şimdiden belli. Araçların ağırlaşmasından dolayı hızlar düşecek, pitstop giriş çıkışlarında yaşanan heyecan yok olacak… Takımlar FIA’nın aldığı kararları benimsemediler benimsemesine de karşılığında yapacak bir şeyleri de yoktu… Sezon öncesi ve ilk yarışlar sırasında yaşananlara ve verilen demeçlere bir bakın, bir de son gelişmeye… “Formula 1’e katılan bütün takımlar 2010’da yapılacak şampiyonada yer almak için başvuruda bulunmuşlar”… Herhangi bir çekince belirtmişler mi pek belli değil, ancak çekinceleri olmamışsa ‘çıkartılan gürültüden ne anlam çıkartmak gerek’, bu konu biraz havada kalıyor… Çifte standartlarla malul süreç içinde, kim ne derse desin ‘gelenek ve gelenekselleşmiş kurallar’ değil, ‘kişilerin kendi bildikleri ve düşündükleri çerçeve içinde 309.44 km/h 9 10 273.05 km/h İSTANBUL PARK VİRAJLARI VE HIZ SINIRLARI 320.58 km/h 7 297.95 km/h 8 11 4 12 14 FINISH / START 6 5 197.43 km/h 13 139.69 km/h 2 291.63 km/h 3 1 284.91 km/h önerdikleri konular’ kural haline dönüşüyor, alınan kararların gerekçesi ‘maliyet düşürmek’ dahi olsa… Bu oluşumdan kaçmak olası değil… Sezon uzaklarda başladı, yakınlara geldi, Monaco ile doruk noktasına yükseldi… Türkiye GP tam bu noktada yapılacak…Herkesin bir hesabı vardı başlarken; ama birileri vardı ki tüm hesapları altüst etti; BrawnMercedes GP takımıydı bu… Ross Brawn önce yarışmayacağını bildiren Honda takımını satın aldı, adını ve motorunu değiştirdi BrawnMercedes yaptı, çıktı piste önceki yılın sürücüleri Jenson Button ve Rubens Barichello’yu değiştirmeden… Ve İlk 6 yarışın 5’ini kazandı Jenson Button, herkesi “keramet araçta mı, sürücüde mi, ekipte mi?” diye düşündürerek… McLarenMercedes sürücüleri geçen yılın son dakika sürpriz şampiyonu Lewis Hamilton ve Heikki Kovalainen bu yıl ortada yoklar; ilk yarıştan bu yana bir varlık gösteremediler… Ferrari’den Massa ve Kimi Raikkonen ancak Monaco’da ortaya çıkabildiler… Buna karşın Red Bull’dan Mark Weber ve Sebastien Vettel ile Toyota’dan Jarno Turlli ve Timo Clock “Bizleri kulak arkası etmeyin” diyenlerdendi… Su içen martılar vardı önceki yıllarda İstanbul Park’ta…Yine gelirler ve dolaşırlar mı koltuklar arasında…Ararlar mı kendilerine darı, buğday, mısır tanesi veya kuru ekmek verecek insanları… Deniyordu denmesine de, denilenler gerçekleşmedi… Umutlar hep ertesi yıla ertelendi…Bir ara pistin işletme haklarını elinde bulunduran Ecclestone bile para kazanmak amacıyla yaptığı yatırımın karşılığını alamamaktan, yaptığı sözleşmeyi iptal etmekten söz eder oldu… Oysa kapalıydı pist yılın diğer günlerinde kullanmak isteyenlere…Çok yüksek kira isteniyordu… Verilse bir türlü, verilmese başka türlü… Verilen kirayı dengelemek için giriş ücretleri ve hizmet karşılığı alınacak paraları yüksek tutma zorunda olmak da kiralayıcıların başında bir dertti… Maliyeti karşılayacak fiyat var, seyirci yok; fiyat düşük bu kez zarar var ufukta… Kısır döngüden kurtulmak olası değil… Su içen martılar gittiler başka yerlere… Kanat çırpıntıları duyulmaz oldu… Zaten duyulmayacaktı o çıtırtılar akla zarar yüksek güç üreten motorlar çalışmaya başladığında… Martıların gelip gelmeyeceği belli olmayan bir ortamda yapılacak bu yılki ters yönlü Türkiye Grand Prix’si, FIA’nın yeni uygulamalarıyla… Ne yaptı FIA?... Motor güçlerini sınırlandırdı, aerodinamik yapıda yavaşlatıcı önlemler uygulama kararı aldı, araçlara monte edilecek KERSKinetik enerji geri dönüşüm sistemi’ne ve dişsiz lâstiklere izin çıktı… Son tasarı da tüm yarışlarda bir kere benzin alma kuralı… Daha uygulamaya konmadı ormula 1 eski tadında mı? Bu sorunun yanıtını vermek güç. Ancak söylenebilecek bir ‘doğru’ var. O da mekanik değerlerin pilot rekabetinin üzerine çıkmış olması... Bu yıl yaşananlar kuşkusuz bu tezi doğruya çıkartıyor. Yoksa yepyeni bir takım nasıl olurdu da şampiyonluğa oynardı. Kuralların yorumlanmasıyla birlikte en iyi motoru ortaya çıkartan Brawn GP’ye bakın; zirveyi kimseye bırakmıyor. Oysa ki daha önce adı ‘Honda’ olan bu takımın şampiyonluğu iki dudağının arasından çıkarması bile bir gülümseme nedeniydi. Öyle ya; Ferrrari, McLaren gibi takımlar varken onlar nasıl böyle bir hedefi ortaya koyabilirdi. Ancak Ferrari’yle geçirdiği 10 yılda İtalyanları zirveden indirmeyen Ross Brawn, kimilerine göre bir risk alarak iflas etme noktasına gelen Honda’yı satın aldı ve kendi adını takıma yansıtarak Brawn GP’yi yarattı. Bir araç düşünün; bembeyaz... Hiçbir reklamı yok, finansman Brawn’ın cepinden Jenson karşılanıyor, olumsuz Button. koşullar had safhada... Ancak İngiliz patronun bir bildiği vardı. O, motorla ilgili mekanik kuralları çok önce yorumlamış, Mercedes ile de anlaşarak mükemmel mühendislik harikasını ortaya çıkarmıştı. Difüzlerle rakiplerinin önüne geçmiş ortaya müthiş bir araç çıkmıştı. Kriz döneminde kabul edilebilecek bir masrafla en hızlı arabayı sunmuştu pilotlarının önüne. Diğerleri ise daha hazır değildi kriz döneminde ne yapacağına. Ve Brawn GP öyle hızlı başladı ki sezona, o beyaz aracın üstü bu kez sponsorların logolarıyla dolmaya başlamıştı. Asya’dan sonra Avrupa’da da başarılı performansına devam ediyor Brawn GP ve İngiliz pilot Jenson Button... Son 6 yarışın 5’inde damalı bayrağı ilk gören isim olan Button için şimdiden, “Şampiyon olur mu?” soruları soruluyor. Ancak İngiliz buna biraz kızıyor ve şöyle yanıt veriyor: “Eğer bana şampiyonluk sorularını sürekli sormazsanız, bir sonraki yarışa daha iyi hazırlanabilirim. Benim için değişen bir şey yok. Her yarışa ayrı ayrı hazırlanıyorum. Şampiyonluğu daha aklımın ucundan bile geçirmedim. Düşünsem bile bunun benim performansıma nasıl bir etkisi olurdu bilemiyorum. Ama ben şu anda Türkiye’deki yarışa konsantre durumdayım ve son haftalardaki güçlü görüntümüzü sürdüreceğiz.” Ne Hamilton, ne Raikonnen ne de İstanbul’un prensi Massa favori ING Türkiye Grand Prix’si için... Varsa yoksa Button ve Brawn GP... Bakalım İngilizlerin boyun kasları saat yönünün tersine yarışın gerçekleştiği İstanbul Park’a hazır mı? 10