Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C SPOR FUTBOL 2 HAZIRAN 2009 SALI BAKINCA YER SİYAH GÖK BEYAZ Haklı Şampiyonluk... S ER D AR KIZIK Beşiktaş’ı, Beşiktaşlıları kutlarım. Karakartal sezonun şampiyonluğu hak eden, bunu başta teknik direktörü Mustafa Denizli olmak üzere futbolcularıyla başaran ekibiydi. Bakmayın siz bazı Galasataraylı ve Fenerbahçeli arkadaşların içlerine sindirememelerine. Görülmedik bir çekişmenin yaşandığı sezonda mutlu sona aklıyla ulaştı Siyah Beyazlılar. Tabii yeryüzünde olmadık ölçüde farklı yapısıyla her kesimin kabullendiği ya da kabul etmek zorunda kaldığı taraftarıyla da... Akıl demiştik. Denizli, ligde altıncı sırada olduğu bir noktada 26. haftayı hedef göstererek ne kendini ne de takımını tartıştırdı. Bu strateji onu şampiyonluğa götüren en belirgin unsurdu. Daha da önemlisi, Denizli’nin bilgi, beceri ve deneyimi... Çalıştırdığı takımlarda beşinci kupayı kazanan Denizli, Türk sporunda kendisini çok iyi yetiştiren, geliştiren, en çağdaş teknik direktörlerin arasında ilk sırada yer alıyor. Dikkatinizi çekmiştir eminim, salt futbolla ilgili değil dünya ve Türkiye sorunlarıyla da ilgili, belirli bir entellektüel düzey edinmiş, yaşamın bir çok alanında sözü ve fikirleri olan bir insan. Denizlispor maçından önce bir ulusal televizyon kanalında Mustafa Denizli’yi eleştirirken yeteresiz bulduğunu söyleyen, bununla da kalmayıp “Sürekli yanlış kadro kurdu” diyen sözde spor yazarlarını anımsadım şimdi. Elbet onların şampiyonluktan sonra da söylecek sözleri vardır. Ancak onlar altını bir kez daha çizmeliyim ki, bir çok spor yazarının mustarip olduğu bir hastalıklı hali yansıtmaktadır. Kuşkusuz spor yazarı, teknik direktörü değişik açılardan eleştirebilir. Ama kadro kurma konusundaki bir eleştiri havada asılı kalır. Asılı kalır çünkü, spor yazarının teknik anlamda bilgisi, birikimi her zaman teknik adama göre sınırlıdır. Her şeyden önce teknik direktörlükle spor yazaralığı ayrı alanlardır. Hiç bir teknik direktör yenilmek için kadro kurmaz. Diyelim ki bazı maçlarda yanlış tercihlerde bulunmuştur ancak herhangi bir teknik adam için “Sürekli yanlış kadro kuruyor” eleştirisi havada kalır, gülünçtür. Beşiktaşlı olarak, taraftar kimliğimle şampiyonluğa çok sevindim. Şampiyon olamadığı bazı sezonlarda da ‘şerefli ikinciliklere’ üzülmemiş, tam tersi sevinmiştim. Çünkü, Beşiktaş kimliği çok farklıdır. Şerefli ikincilikleri, haksız şampiyonluğa tercih eder. Bu sezon hak ettik, çifte kupayla şampiyon olduk. Bütün kartallara selam olsun... Soyunma odasının şifresi CAN İŞBAKAN eşiktaş Teknik Direktörü Mustafa Denizli’nin en önemli avantajlarından biri psikolojik motivasyon yöntemini çok iyi kullanması. Hem medyaya yaptığı açıklamalar hem de soyunma odasında takımına yaptığı konuşmalar oyuncunun Demirören. şampiyonluğa kilitlenmesine neden oldu. Şampiyonluk gecesinde, Denizli maçının hemen ardından, hangi oyuncuya mikrofon uzatılsa, söylenen şey hep aynıydı. “Bu şampiyonluğu Mustafa Denizli’ye armağan ediyoruz.” Çünkü onun motivasyon sistemi çok farklıydı. Sezon boyunca kaybedilen puanlarda takımın ayakta tutan Denizli, şampiyonluk hedefinin her zaman devam ettiğini oyuncularına anlattı. Öyle ki ilk bölümü 6. sırada tamamlayan bir takımı şampiyonluğa inandırmak, hatta duble yaptırmak her yiğidin harcı değildi. Bu nedenle Mustafa Denizli soyunma odasını bir meditasyon merkezine çevirdi. Bunu yaparken yalnız da kalmadı Denizli... Yanında başkan Yıldırım Demirören de vardı. Başkanlık kariyerinde mutlaka şampiyonluk tatmak isteyen Demirören işin psikolojik yönünü teknik direktöre bırakıp, primlerle takımının yüreğini okşuyordu. Tüm hafta oyuncularına prim konusunda ser verip sır vermeyen Yıldırım Demirören kritik maçlar öncesinde soyunma odasına girip rakamı açıklıyor ve böylece oyuncuların şevkini arttırıyordu. Elbette tüm yönetim kurulu üyeleri de belki de özel hayatlarından hatta kendi mesleki yaşamlarından fedakarlık ederek Beşiktaş’ın her deplasmanında B yanındaydı. Ankara, İzmir, Denizli, Eskişehir demeden her Anadolu yolculuğunda futbolcular yanında bir yönetici görebiliyordu. Böylece futbolcular şampiyonluk ortamının oluştuğunu hissetti ve sonunda da bu sahaya yansıdı. Kimi zaman iyi oynamadığı için de eleştirildi Beşiktaş. Ama bu kadar Denizli. stresli bir ortamda, tam 5 rakibini ekarte edip zirveye oturmak ciddi bir meseleydi futbol takımı için... Siyah Beyazlılar, bu başarıya ulaşırken kuşkusuz Mustafa Denizli’nin şu sözleri unutulmayacak: “İçimde bir yanardağ var. Çok mutluyum ama kontrollü olmak gerekiyor. Büyük bir yorgunluk var üzerimde. Çok çalıştık ve emek verdik. Birçok duyguyu bir arada yaşıyorum. Ağabeyimin ölüm yıldönümüydü maç günü. Ben en başta şampiyonluğu ona armağan ediyorum. Beni Beşiktaşlı yapan odur. Tabii ki yurtdışında olan kızlarıma da bunu hediye ediyorum. Aynı zamanda başkanımız Yıldırım Demirören’in eşi Revna Demirören’e de bunu aramağan ediyorum. Ben sözleşmeye ilk imza attığım zaman kendisi bana gelip şampiyon olup olamayacağımızı sormuştu. Ben de olacağımızı söylemişti. Ancak bir gün 6. sıraya düştüğümüzde bana çok anlamlı bakmıştı. Sanki, ‘Şampiyonluğu yine mi kaçırıyoruz’ diyordu. Şimdi zirvede bizim adımız yazıyor. Bu mutlulukta herkesin payı var. Bu şampiyonluğun bendeki anlamı da farklı. Birçok yerde bunu yaşadım. Ama 4 yaşımdan beri tuttuğum takımla bu zaferi kazanmak ayrı bir şey. Tabii önümüzdeki 5 takımı ekarte edip bunu başarmaksa incelenmesi gereken ayrı bir konu...” 4