02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

C SPOR BASKETBOL 8 TEMMUZ 2008 SALI << BAYRAMPAŞA’DAN DEVLER SAHNESİNE CAN İŞBAKAN Hido, eşi Banu’nun başarısında büyük pay sahibi olduğunu vurgularken “Birlikteliğimizden keyif alıyoruz. 10 yıldır beraberiz, bir arkadaş gibiyiz. Umarız ileride bir de çocuğumuz olur. Daha ne isteyebilirim ki?” dedi. B ayrampaşa İlköğretim Okulu’nun tek potalı bahçesinde, basketbol topuyla tanıştığı gün vizyonunu belirleyen küçük bir çocuktu Hidayet Türkoğlu... Bir gün dünyaya meydan okuyacaktı, kararlıydı. Azimli, çalışkan en önemlisi de basketbolu çok seviyordu. Günler, yıllar birbirini takip ederken Hido hep başarılarla bezenmiş yollardan yürüdü. Burslu girdiği Özel Çavuşoğlu Koleji’nde ilk kez ‘yarışma’ ruhunu kazanırken, liselerarası dünya şampiyonluğuna ulaşmak azımsanacak bir durum değildi. Efes Pilsen’de oynadığı ilk günlerde bile Hidayet’i fark etmek mümkündü... Daha 18 yaşında Lacivert Beyazlı formayı üzerine geçirirken nereye baksa gözü bir yıldıza çarpıyordu. Petar Naumoski’ler, Volkan Aydın’lar, Ufuk Sarıca’lar, Vasili Karasev’lerle birlikte oynuyordu ve takımın başında da Aydın Örs vardı. Onlardan biri olmalıydı, karar vermişti. Ama acele etmeyecekti. Doğduğu gün yüreğine işlenen basketbol sevgisi ve müthiş yeteneğiyle Hidayet Türkoğlu; merdivenleri acele etmeden, birer birer çıkacaktı. Doğru zamanda NBA’e gitti ve Sacramento Kings ile San Antonio Spurs’ta oynadı. Hido durmak bilmiyordu. Hep çalışıyor, gücüne güç katmaya devam ediyordu. Onun için artık ‘asıl’ oyuncu olma zamanı gelmişti ve doğru bir takımla ABD’ye damga vurmak istiyordu. İşte o anda Orlando Magic’in teklifinin doğru olduğunu hisseti. Yola koyuldu. Zirveye yakındı, her geçen gün hedefe ulaşmaya yakın olduğunu hissediyordu. Ve amacına da ulaştı Bayrampaşa’da basketbola ilk adımını atan Hidayet Türkoğlu. Bu yıl All Star’ı ucundan kaçırdı ama MIP (En çok gelişme gösteren oyuncu) ödülünü kazandı. Hem de 8 yılı geride bırakmış bir oyuncu olmasına karşın... Son periyotlarda elini taşın altına sokmasıyla NBA ona hayran oldu, ‘4. çeyrek’ lâkabını taktı. Ne sezondu gerçekten. Tüm Türkiye’nin gururu oldu Hidayet Türkoğlu... İşin en güzel yanıysa bu sadece bir başlangıçtı. Ondan daha çok şey bekleyebiliriz artık. Güler yüzü, yardımsever yapısı, kimseyi kırmayan yüreğiyle Hidayet Türkoğlu sorulamızı yanıtlarken verdiği mesajlarda daha yeni başladığının altını çiziyordu. Dünyanın en büyük basketbol ligi NBA’de mücadele etmek, Türk bayrağını zirveye taşımak nasıl bir duygu? Hidayet Türkoğlu: İnsanlara o ufku açmak çok önemli gerçekten. Hayal olarak gördüğümüz olayları All Star seviyesine çıkarmak herkesi mutlu etti, gururlandırdı. Bunu gittiğim yerlerde insanların bana gösterdiği ilgiden görebiliyorum. Elbette benim açımdan da güzel bir şey bu... Profesyonel bir oyuncunun hep hayalini kurduğu noktadayım. Umarım bir gün dönüp baktığımda istediğim noktaya gelip orada bırakmış olurum. Bu yılki atılımınızın nedeni neydi? H.T: Doğru ortamda, doğru yerde, doğru isimlerle bulunmak benim için çok önemliydi. Geçen yaz takımın koçu Stan Van Gundy’e basketbolu nasıl daha iyi oynayabileceğimi anlattım. Karşılıklı görüş alışverişinde bulunduk. Birbirimizi daha iyi tanıdık. Hem kişilik hem de basketbol olarak... Sezon başladığında ise koçumun bana güveninin tam olduğunu gördüm. Ben de buna sorumluluk alarak yanıt verdim. Bu role alışık olmam da yabancılık çekmememe neden oldu. ‘BAŞARIYA DOYMUYORUM’ 8 yıldır NBA’de oynayan bir oyuncunun ‘en çok gelişme gösteren oyuncu’ ödülü alması aslında şaşkınlık da yarattı... H.T: Evet, benim için de sürpriz oldu diyebilirim. Geçen yılla bu sene arasındaki istatistiksel gelişim nedeniyle genelde gençlere verilen bir ödül bu. Ben şansımı az buluyordum doğrusu. Konuşuluyordu ama ben yaş ve istatistiksel olarak bunun pek olacağını sanmıyordum. Elbette bu sezon takımı sırtlayan, son dakikalarda maçlar kurtaran, o kararı veren, atmasa bile pozisyon yaratabilen bir isim olmam nedeniyle bu ödüle ulaştım. Bu gerçekten önemli bir başarı. Geriye dönüp baktığınızda bu başarınızı neye borçlu olduğunuzu görüyorsunuz? H.T: Ben hep kendimi doyumsuz görmüşümdür. En büyük nedenim budur. Yapılan eleştirilerden hep bana yarayabilecek olanları gözden geçiririm. Bu da benim ileriye daha sağlam adımlar atmamı sağladı. Ben bu yaz mevsimini sırtüstü yatıp güneşlenerek geçirebilirdim. Ama böyle bir seçeneğim yok. Benim performansım arttı ve ABD’de artık bu seviyemi koruyup daha da iyi oynamamı bekliyorlar. Bir yerlere çıkmak zor ama inmek çok kolaydır. Önemli olan herkesin hayalini kurduğu zirvede kalabilmektir. Benim de hedefim belli bir seviyede kalmak. İstikrarlı olmak... Son 3 yıldır hep bir çıkış içindeyim. Bu yıl da kendimi hazırlayıp bireysel olarak hedeflerime ulaşmak istiyorum. Dediğiniz gibi herkesin hayalini kurduğu bir nokta bu. Daha neler başarma hedefiniz var? H.T: Bu yıl kılpayı kaçırdığım All Star’a girmek öncelikle. Takım olarak da birkaç takviyeyle daha üst seviyede oynayabilecek bir ekip haline gelebilmek... Aynı havayı yaratabilir ve kemik kadroyu koruyabilirsek daha üst turlara çıkabiliriz. ‘ALL STAR’A SEÇİLMEMEK BENİ ÜZDÜ’ TÜRKİYE ÖZLEMİ Türkiye’den çok uzaktasınız. Hiç özlüyor musunuz buraları? H.T: Özlemez olur muyum? Ben 21 yaşıma dek burada yaşadım. Daha sonra ABD’ye gittim. Ailemi, arkadaşlarımı, çevremi tatili özlüyorum. Aslında her şey burnumda tütüyor. Türkiye’de bulunduğum sürede her şeyden keyif almak istiyorum. Örneğin bir basketbol okulu açtım. Orada bulunmak benim için çok keyifliydi. Artık benim amacım gençlere destek vermek, onlara sporu sevdirmek. Ne kadar daha ABD’de olacaksınız? H.T: Daha hiç planlamadım. Böyle giderse 68 yıl gibi düşünüyorum. ‘ZİRVEDE BIRAKIRIM’ Sizin daha önce, “Dönersem F.Bahçe Ülker ya da Efes Pilsen’e dönerim” şeklinde bir açıklamanız olmuştu... H.T: Benim için zor olabilir biliyor musun? Yani ABD’den Türkiye’ye döndüğüm zaman yorgunluk olabilir. Zirvede bırakmak istiyorum ben. Ama belli olmaz. Belki buradaki havayı görmek ya da Avrupa’da büyük bir takımda oynamak isteyebilirim. Yani daha erken dönebilirim. Bunun kararını veremedim. Çünkü NBA’de tam olarak istediğim yerde değilim. O doyumu aldıktan sonra belki farklı düşünürüm. ‘ÖNCELİKLİ HEDEFİMİZ 2009’ Şimdi de ulusal takımın katılacağı Avrupa Şampiyonası Elemeleri var önünüzde... Kadronun en büyük yıldızı kuşkusuz sizsiniz. Kadronun yapısı hakkınde ne düşünüyorsunuz? H.T: Ben bu konularla ilgili yorum yapan biri değilim. Kadroyu kuran ekibe saygı duyarım. Ben çağrıldığım için mutluyum. Amacım geçen yıl sergilediğim iyi performansı devam ettirip genç arkadaşlarla kaynaşıp güzel hava yaratmak. Maç içindeki diyaloglarımız, birbirimize göstereceğimiz saygı bizi başarıya götürecektir. Genç ve kaliteli gençlerimiz var. Milli takımın 2009 Avrupa Şampiyonası’na gitmesi için her şeyi yapacağız. Biz seyircimiz önünde iyi oynarız. Bunu herkes bilir. 2010’dan önce belli bir noktaya çıkmalıyız. Böylece kendimize olan güvenimiz artacak ve sahaya çıktığımız zaman başarımız devam edecektir. Geçen yıl İspanya’daki Avrupa Şampiyonası’nda sorun neydi? Hava yakalanamamış mıydı? H.T: İnsanlar bunu yanlış anlıyor. Biz çok şanssızdık. Bir İtalya maçı var. İbrahim o şutu soksa ki her zaman söylerim; 10 pozisyon olsa hepsinde asisti ona yapardım. Ama girmedi. Basket olsa farklı şeyler konuşuyor olurduk. İyi hava yakalamıştık biz. Ama yaptığımız hatalardan da ders almasını bileceğiz. Gençler gereken gelişmeyi göstermişler ki milli takımdalar... Önemli olan şimdi kaynaşmak. 2010 hedefi üzerine konuşuyoruz hep. Burayı düşünmek için biraz erken değil mi? H.T: Elbette. Daha 2 yıl var Dünya Şampiyonası’na. Önce elemelere konsantre olmalıyız. Ben 2010’da nasıl oynarım diye kendimi hazırlayamam. Bir sonraki hedefe konsantre olmalıyım. Almış olduğumuz ve alacağımız başarılarla Türk insanı üzerinde müthiş bir hava yaratmalıyız. Başarılı performansınızın sonunda herkes All Star olmanızı bekliyordu. Nedense bu gerçekleşmedi ve New Orleans’a gidenler bile sizin adınızı anmadan etmedi... H.T: Le Bron’dan Chris Bosh’una neredeyse tüm oyuncular benim orada olmam gerektiğini söyledi. Böylesine oyunculardan bu sözleri duymak benim gelmiş olduğum noktayı gösteriyor. Seçilememek ise beni üzdü ama etkilemedi. Bu işe daha çok sarıldım. Ve haftanın oyuncusu ile ayın oyuncuları ödülleri geldi. Sonunda da ‘en çok gelişme gösteren oyuncu’ ödülüne kavuştum. İnsan takdir edilmek istiyor. Bu nedenle alınan ödüllerin yeri çok ayrı. 8 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle