22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ADNAN D NÇER’LE F U T B O L eposta:adnandincer@hotmail.com N E Y M İ Ş ABDÜLKADİR YÜCELMAN Burada futbol yazılır! Çoçuğum Bisiklet İsterse T süreci ve karşılaşmalar umut veren abii okuyanlara... Ciddi bir gerçekler değildi. konudur futbol! Oynatmak için 2 Futbol ana ilkesi olan atakoynamak gerekir. Bu oynama beynin içinde yaşayarak olur. Her şeyi savunma gerçeği çok yetersiz bir oyun oynadık. iyi planlamak ve onu yaptıracak 3 Nihat gibi bir golcüden üstünlüğü sağlamak, iyi hazırlanmak yararlanacak bir kadro ve taktik gereklidir. Bu bağlamda öncelikle kuramadık. Bunu kendi adıma çok rakiplerinize göre kendinizi öne söyledim. Hatta ileri giderek “Nihat’ı çıkaracak futbolcularınızın seçimi ve böyle oynatırsak sadece duran top ve özelliklerini birleştirecek taktik ile kornerlerde görürüz” gerçeğine Kendiniz olmak... Bu izlediğim dikkati çekmeye çalıştım. kadroyu yenilgiden sonra eleştirmek 4 Mevlüt ve Kazım henüz bizim için bir fırsatçılığın ve herkesin bildiğini tekrar etmekten geçen basitlik olurdu. ulusal takıma hazır değiller. 5 Mutlaka Hakan olmasa da Fatih Ama ben bir teknik adam olarak belli Tekke ve Gökdenizli kadro bize güçlerin kıskacına alınsam da (ki öyle daha yararlı olacaktı. En asgaride olmasa onlar olmazdı) maç öncesi Ümit Karan bulunmalıydı. buradan köşemden ve ekrandan çok uyardım başarımız için. Çünkü ben de 6 Şu gerçeği bilmeliyiz. Gökhan Zan savunma müdahalelerindeki teknik bir Türk futbol adamıyım. Alçak dağları yaratan görüntümüz ve onların yetersizlik ve zamanlama eksikliği sonucu sürekli sakatlanma riski ile kölesi lobilerin eyyamcılığını oynayan bir futbolcu olarak bu yapmadım hiçbir zaman. Görev kadroda olmamalıydı. vermeyerek insanlık suçu işleyen 7 Orta Alanda Hamit daha yararlı ve çirkin hedefli kişilerin pastayı belki Sabri olmayacaksa İ.Kaş paylaşmalarına ortak olmadım. arkasında etkili bir defans ikilisi Anonim olduğum tek gerçek futbol olabilirdi. adamlığıdır. Terim’in seçtiği kadroda 8 Emre Belözoğlu ve Tümer ısrarı yanlışlar vardı. Bunu bir kez daha Yıldıray için de tercih edilmeliydi. yapısından gelen tutuculukla, Çünkü hiç birisi 90 dakikalık zamansız deneyen Terim, oyunda yoklar. Portekiz maçında son 9 Takım olarak yılların en kötü ve Portekiz ve kişiliksiz futbolu Ronaldo’ya oynayan, güvendiği odaklanmamız sisteminin sahada yanlıştı. Onu uygulanmadığına topla şahit oldu. buluşturmamak Hepimiz dahil adına ortaya ‘öğrenmem konulan öğretirim’ mücadelede felsefesi kabul defansımızın edilir bir tutum ceza alanımızın değildi. Bundan önünde kalması sonra ne olursa ve Aurelio’nun olsun bu tavır ona da geri dörtlünün zarar vermiştir. içine gömülmesi Öncelikle kendimizi topu kazandıktan iyi analiz etmediğimiz sonra iyi pas ve rakiplerimizin yapmamıza ve tempolu karşısındaki gerçeğimizi oynamamıza engel oldu. unutmuş gibi bir yanlışlar Sağda Kazım ve solda dizisine neden kurban olduk Tuncay’ın dripling ile top taşıma onu söylemeliyim. Bu gerçek Terim’i arzuları yerine iyi pas kullanma eleştirmekten değil ülke futbolumuzun yansımasından geçiyor. becerisi öne çıkmalıydı. Kimse topu iyi kullanamadı. Futbol bizde hangi çağdaş ekolün 10 Duvarsız top saklayan forvetiniz temsilcisi olmuştur ki, Avrupa yoksa asla atakta çoğalamazsınız. O şampiyonasında futbolcularımız onu ortaya koysunlar! zaman da atakta cılız olur Sponsor firma ve ve yenilmeye mahkum desteklerin endüstriyel kalırsınız. NOT: Değerli okurlarım; futbol gücü olarak 11 Bizim bu gruptan yine Avrupa şampiyonası kadro yapılarına, de çıkma gerçeği ve öncesi bizler buradan formalarına kadar şansımız ortada ancak daha sizlerle turkuaz forma yansıyan baskılarına sonrası soru işaretidir. hakkındaki teslim olmuş zihniyetin 12 Ulusal forma rengimiz düşüncelerimizi sahaya çıkıp oynayan sırıttı. Tribünlerin ‘kırmızıaktardık. Sonuçta olmayacağı için beyaz en büyük Türkiye!’ ulusal takım ilk maçını sadece 11 bir avuç diye bağırdığı bir ortamda bu formayla oynadı. genci suçlamak farklı forma ile oynamak Tribünlerde kırmızı ayıptır. Bu kadro bu saha içi ve dışı beyaz bayraklarımızla kez mantıklı motivasyonumuzu desteklediğimiz seçilmemiştir. Bunu etkilemiştir. Buna gerek takımımızın farklı bir herkes söyledi. yoktu. Ama oldu. Biz formayla çıkmasına 1 Sürekli dizilişler bunları hep söyledik ve biraz yabancı kalabiliriz üzerinde konuşuldu. yazdık. Doğrular incelir ama ama yine de Ay Yıldızlı 442; 433; 4141; kopmaz derler. Bizden bir gücü orada yaşamak 451 ve benzeri kez daha hatırlatması. taktiklerin söylemleri Çünkü hâlâ şansımız devam istiyoruz. ile geçen hazırlık ediyor. Y az geliyor, okullar kapanmak üzere... Annelerin gözü kondisyon bisikletinde, ya çocuklar? Sınıfı geçmişse ilk isteyeceği hiç kuşkusuz bisiklet. Çünkü sabahları önünden geçtiği mağazanın vitrinini sergileyen full aksesuarlı rengarenk bisiklet onun hayalidir. Baba ekonomisi düzgünse gider alır bir tane bindirir oğlunu. Oğlan binmesini bilmese de ikisi de memnundur. Ama ya baba limitini aşmış kredi kartlarıyla boğuşuyorsa? Yine de gözünü karartıp en ucuzundan bir bisiklet alıp oğlunu mutlu edecektir. Peki ama bu mutluluk ne kadar sürer dersiniz? 1 yıl mı yoksa daha mı az? Daha az sevgili okurlar; ucuza alınan harcıalem bisikletler bir yaz sezonu bile dayanmaz. Ya pedalı ya gidonu yamulur ya zinciri kopar, 35 gün sonra da ya balkona ya da kömürlüğe atılır. Bugün piyasada 150 YTL’den başlayıp 500 hatta 1000, 2 bin YTL’ye varan bisikletler var. Ucuzlar genellikle ithal, yerlilerin de zaten yüzde 50’si montaj. İngilizlerin bir lafı vardır... “Ben ucuz mal alacak kadar zengin değilim.” Bizse “Ucuz etin yahnisi yavan olur” deriz . Bir bisiklet 35 yıl kullanılmaz mı? Eskiden kullanılırdı. Sultanahmet Meydanı’nda geçen çocukluğumda bindiğim bisikletlerin freni bile yoktu. Kontrpedal derdik, pedallarla fren yapardık. Vites mites ne kelime... Şimdi yılda 20 bin amatör bisikletçi, 30’a yakın vitesi olan bisikletlerle Alp’leri geçiyormuş. Bu nedenle de bisiklet dünyası, 1980’lerde imal edilen dağ bisikletini bisikletin devrimi olarak tanımlıyor. Türkiye’deki bisiklet üreticileri de satışa sürdükleri ucuz bisikletlerden memnun değil. “Pahalı yapsak 35 kişiden başka alan yok, elimizde kalıyor. Oysa ucuz bisikletleri çekirdek gibi satıyoruz” diyorlar. Demek ki bu oyundan kimse memnun değil. O zaman yapılacak bir şey olmalı. Tüketiciye göz göre göre kazık atılmamalı. En azından biraz daha kaliteli bisiklet almaya yönlendirmeli. Acaba çocuğun mutluluğunun kısa süreceğini mi anlatmalı babaya, yoksa işe çocuğu bilgilendirmekle mi başlamalı? Ama çocuk anlar mı, o da başka mesele ya... Aslında Sanayi Bakanlığı’nın TSE garantisine uıygunluğu olmalı. Sordum, TSE yine varmış ama ciddiye alan yokmuş. Şimdi AB, tüm Avrupa ülkelerinde bisikletlerin daha güvenilir olması için harekete geçmiş. Ne de olsa önümüzde küresel ısınmanın getireceği sıkıntılar var. Bu arada bir Japon firması da dünya pazarını ele geçirmiş, bisikletleri 2 kalitede toplamış. Bizim ucuz modellerin iki tipte de yeri yok. Yeri olmadığı için güvenilirliği de yok. Kısacası çocukları göz göre göre tehlikeye atmayın. Evet, bisiklet spordur; eğlencedir, ulaşım aracıdır, doğayla başbaşa kalmanın yoludur ama sözünü ettiğim bisikletleri ki buna kağıt bisikletler diyorlar almayın ya da en az 500 YTL’ye kıyın. Burada bunları yazmam benim topluma karşı sorumluluğum ama bu lafları bir anne, babaya ve de çocuğa anlatmaya kalktığımda büyük tepki alacağımı da biliyorum. Hatta “Eğer seleye oturacaksam motosikletin selesine otururum” ‘diye işi alaya alanların olacağını da biliyorum. Ama hemen belirteyim, bisiklet çevrecilerin dostu ve küresel ısınmaya karşı koyan tek ulaşım aracıdır. Dünyanın çağdaş kentlerinde bisiklet yolları vardır. Bizde de kimi illerde var. Ama ne yazık ki yıllar öncesinde yapılan bir takım girişimlerle başta İstanbul Belediyesi bisiklet yolları yapmaya başlamıştı. Ancak şimdilerde yaptıklarını bozuyor. Trafiğe çözüm buluyoruz diye bisiklet yolları da ihalelere kurban edildi. Otobanlar bile 3’e, 4’e bölündü. İstanbul’a gelen otobanlarda eğer yanlış yola girerseniz yeniden Edirne’ye dönmeniz olası. Trafiğe çözüm olarak Paris Belediyesi 20 bin, Londra Belediyesi 80 bin bisiklet koymuş kentin girişlerine, neden? Trafik sıkışmasın, yakın yere gidecekler bisikletle gitsin diye... Dünya Çevre Haftası’nı geride bıraktık. Pazar günü amatör bisikletçiler Taksim’den yola çıkıp Boğaz Köprüsü üzerinden Harem’e gitti. Güzel bir etkinlik... Bisikleti sevdirmek ve yaymak için çalışanlar var ama yetersiz. TEMA Vakfı’nın bülteninden bir bölüm alarak noktayı koyuyorum. Dünya metropollerinde nüfusla birlikte motorlu araç sayısı her geçen gün artıyor. Hava kirleniyor, gürültü çoğalıyor, trafik kilitleniyor, küresel iklim değişikliği hızlanıyor, petrol bağımlığı ve trafikte kaybedilen zaman ülke ekonomisine büyük zarar veriyor. Yapılan araştırmalar özellikle büyük kentlerde hareketsizliğe ve strese bağlı kalp, obezite, hipertansiyon ve depresyon türü sağlık sorunlarının da ciddi bir artış eğiliminde olduğunu gösteriyor. Hollanda, Danimarka ve Almanya gibi ülkeler yaşanan tüm bu sorunlara yönelik bir çözüm olarak bisiklet için yollar, parklar, projeler, eğitimler yapıyor ve daha da yaygınlaşması yolunda ciddi adımlar atıyor. Biz türbanla uğraşıyoruz... Eposta: ayucelman@cumhuriyet.com.tr 14
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle