Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C SPOR FUTBOL 20 MAYIS 2008 SALI ‘Bu başarı herkesin’ Kendinizi ve takımı nasıl hazırladınız? C.G: Öncelikle 6 Nisan’dan Gençlerbirliği OFTAŞ maçına kadar medyada bizimle ilgili yer alan olumlu ve olumsuz yayımları izlemedik, okumadık. Müzik kanallarıyla zaman geçirdik. Ne yazılır diye merak etmedik. Ayrıca 1986’lara dayanan psikolojik çalışmalarım vardı. Bu dönemde daha da yoğunlaştı. Mevcut ortamı yönetme adına psikolojik olarak neler yapmalıyız şeklinde yardım aldım. Bunları futbolcularıma da aktardım. Kondisyon yönünden takımın iyi bir noktada olduğunu gözlemledik. Bu yönde ne gibi çalışmalar yapıldı? C.G: Takımın kondisyon özelliği 1 haftada yukarı ya da aşağı yönde değişmez. Sürekliliği olan bir çalışmanın sonucunda ortaya çıkar. Zaman zaman fiziksel performanslarda düşüşler olabilir. Bu eksikliği gidermek için de özel antrenmanlarla takviyeler yapılıyor. Oyuncuların bir çoğunu 6 yıldır çalıştırıyorum. Onların fiziksel güçlerinin nasıl olduğunu biliyorum. Kondisyoner Cevat Güler mi; yoksa teknik direktör Cevat Güler mi başarılı? C.G: Ben her bulunduğum yerde başarılı olduğumu düşünüyorum. Kondisyonerlik ya da teknik direktörlük önemli değil. Sonuçta benim bilgim ve becerim bu ünvanlarla değişmiyor. Bulunduğum yerde her zaman fark yaratmaya baktım. Eğitimim ve becerim ünvanlarla ölçülemez. Sadece futbolda değil diğer spor dallarında da yetiştirdiğim ve hocalığını yaptığım kişiler oldu. Bitime 6 hafta kalana dek ‘Kondisyoner Cevat’ deniliyordu. Sonra Cevat Hoca oldum. EDİTÖRDEN Hep Beraber Ulusal Günlere A Rİ F KI Z I LY A LI N 2 Şampiyonluğun gelmesinde en büyük etken neydi? C.G: Futbolcu bir insan. Bizlerin anlattığı fiziksel dayanıklılık, sürat, atletik yapı iyi ama yeterli değil. Teknik ve taktik yönden dört dörtlük olmasına karşın yarışma psikolojisi yetersiz, kazanma arzusu az ise sporcu başarılı olabilir mi? Tersine çevirelim. Müthiş kazanmak istiyor ama kasları ve gücü izin vermiyor. Bu durumda da başarı söz konusu olamaz. Bazı şeyleri çok basite indirgememek gerekir. 25 kişilik sporcu grubu, teknik kadro, yönetim, masör, aşçı, taraftar özetle camianın kenetlenmesi başarıya giden yolda önemli bir detaydır. Bir kişi öne çıkarılırsa başarının değil başarısızlığın kapısı açılmış olur. Nezihi hoca Trabzon maçından sonra “Şampiyon olacağız ve herkes kahraman gösterilecek” demişti. Öyle de oldu. Bu şampiyonlukta unutamadığınız bir an var mı? C.G: Geçen yıl 22 Haziran’da hocalarla ilk toplantı yaptığımız günden son oynadığımız OFTAŞ maçına kadar her an çok özeldi. 004 Avrupa Şampiyonası‘nın ilk günleriydi. Porto sokaklarında dolaşırken bir grup Yunan futbolseverin arasında kaldık Milliyet gazetesinden Fuat Ercan‘la birlikte. Türk olduğumuzu anlamış olacaklar ki takıldılar hemen, “Türko bizi desteklemeye geldiniz.” Ne diyelim, kafa salladık. Gazeteci olduğumuzu anladıktan sonra yarı Türkçe, yarı Yunanca, yarı İngilizce başladık sohbete. Konu dönüp dolaşıp Türkiye’nin finallere nasıl katılamadığına geldi. Şaşırmışlardı Letonya’nın finale yürüyüp Türkiye’nin devre dışı kalışına. “Siz gelseniz şampiyon olurdunuz, madem yoksunuz bir şampiyon olur getiririz kupayı Ege’ye” diyerek yanımızdan uzaklaştıklarında, “Size mi kaldı Avrupa şampiyonluğu Hollanda, Almanya, Fransa dururken” demekten kendimi alamadım. Ardından da o dönemin ulusal takım teknik direktörü Ersun Yanal, şampiyonanın yarısında Bodrum’a dönünce, “Buraların keyfi kaçtı(!)” diyerek ben de İstanbul’un yolunu tuttum. Sonra final günü geldi çattı. Porto sokaklarında şakalaştığımız Yunanlı dostlarımızın takımı finale kadar yürümüştü. Şampiyonluk maçındaki rakipleri de Portekiz’di. Sanıyorum yaşantımda ilk kez bir sportif yarışmada Yunanistan’ı tutuyordum: “Hiç olmazsa kupa bizim topraklara gelsin” diyerek. Öyle ya aynı coğrafyanın insanlarıydık. Onların ouzosu, bizim rakımızdı. Lokumumuz, baklavamız birdi. Pilakimiz, köftemiz, musakkamız tatlarıyla karbon kopyaydı. Elbette Yunan’ı tutacaktım, Avrupa’nın uzak ucundaki Portekizliler’e karşı. Sonrası malum. Yunanistan kupayı aldı geldi bir kuş uçumluk Atina’ya. Otto Rehhagel’le zafere imza atmışlardı. Şimdi Yunanistan’ı tutacak değilim. Çünkü aslanlar gibi Türkiyem var. 70 milyon yürek artık bu organizasyonu bekliyor. İlk maçımız için geriye saymaya çoktan başladık. Önce Antalya, ardından Almanya derken turnuvaya ciddi ciddi hazırlanan AyYıldızlılarımız da öyle. Fatih Terim acaba ne düşünüyor. Takımın yıldızları ‘yarı vatan’ olarak gördükleri İsviçreAvusturya hattı için ne söyemişler. Sponsorlar bir aylık heyecan fırtınası için neler hazırlamış. Hepsi Spor Eki’nin iç sayfalarını süsledi. Ulusal takım safyalarımız dopdolu. Hentboldan atletizme, basketboldan golfe futbolun gölgesinde kalan sporları da unutmadık elbet. Yeniden görüşmek üzere... NEZİHİ BOLOĞLU:TÜRK KALECİLERE İNANIYORUM Şüphesiz sezon içerisinde kalecilerin performansı da sürekli gündeme geldi. Bir gerçek var ki kaleci antrenörü Nezihi Boloğlu, Aykut ve Orkun’u en iyi şekilde maçlara hazırladı. Boloğlu, 34 haftalık bir sezonda üzüntüleriyle sevinçlerinin olduğunu söylüyor ve “Haftaları birbirinden ayırmak istemiyorum. G.Birliği karşılaşması özel olabilir. O çamurda her şeyi kaybedebilirdik” diye devam ediyor. Boloğlu Türk kalecilere destek veriyor: “G.Saray’ın kalesinde oynamak zordur. İlk hedef kaleciler oluyor. Türk kalecilerine inanıyorum. Geleceğe damga vuracaklar. G.Saray’ın kalesinde bir sıkıntı yok. Ligimizde tabii ki yabancı kaleci olmalı. Ancak bir şeyler öğretecek düzeyde kaleciler olmalı.” C SPOR S AY I 9 5 İMTİYAZ SAHİBİ: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk GENEL YAYIN YÖNETMENİ: İbrahim Yıldız YAYIN YÖNETMENİ: Arif Kızılyalın SORUMLU MÜDÜR: Güray Öz EK KOORDİNASYON: Cumhur Önder Arslan GÖRSEL YÖNETMEN: Ersin Öztekin KATKIDA BULUNANLAR: Hilmi Türkay, Mehmet Güçlü, Muzaffer Ergöz, Sami Gürel, Can İşbakan, Görkem Çötelioğlu, Ufuk Tanışan, Fatih Erdoğdu, Ahmet Yazıcı, Cengizhan Çelik GRAFİK TASARIM: Süleyman Abay YAYIMLAYAN: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 Şişli 34381 İstanbul BASKI: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu 34580 Esenyurt / İstanbul CUMHURİYET REKLAM: Telefon (0212) 251 98 74. GENEL MÜDÜR: Özlem Ayden. REKLAM MÜDÜRÜ: Onur Çeliköz. REKLAM REZERVASYON: Mete Çolakoğlu. 3